DOĞAN ÖZGÜDEN
İslamcı-faşist Tayyip diktasının, tüm süper güçlerin Kürt halkına ihaneti sayesinde ve de ana muhalefet CHP’nin de onayıyla, Kuzey Suriye’de başlatmış olduğu kriminel fütuhata tepkimizi Belçika ve Avrupa kamuoyuyla paylaşmak için her yolu zorlarken 14 Ekim sabahı gelen kara bir haber acılarımızı daha da derinleştirdi.
Kırk yıla yakındır güçbirliğinde ve karşılıklı dayanışma içinde bulunduğumuz Kürt, Ermeni ve Asuri örgütleriyle birlikte Belçika kamuoyuna hitaben “Türk Devleti’nin soykırımcı yeni işgaline karşı çıkalım” başlıklı ortak bildiriyi hazırlıyorduk ki Türkiye devrimci hareketinin sürgündeki liderlerinden sevgili dostumuz Garbis Altınoğlu’nun Belçika’nın Anvers kentinde yaşama veda ettiğini öğrendik.
12 Mart ve 12 Eylül faşist yönetimlerine karşı yiğitçe mücadele vermiş, Evren diktası döneminde tutuklanarak ağır işkenceye maruz kalmış olan Garbis için hakkında açılan davanın iddianamesinde “Her nasılsa Türkiye’de doğmuş, Türk tabiiyetinde olan, kolejlerde cemaat adına okuyan, Boğaziçi üniversitesinde tahsil gören, hasılı devlet ve milletin bahşettiği en büyük nimetleri nefsinde yaşayan bu Ermeni oğlu Ermeni…” deniyordu.
2010’da NTV’de yayınlanan bir söyleşisinde Garbis, “Pek çok devrimcinin gördüğü işkenceleri, bir parça fazlasıyla ben de gördüm. Ermeni kökenli bir komünist olmam nedeniyle bu konuda da ayrıcalıklıydım” demişti.
İbrahim Kaypakkaya önderliğinde kurulan TKP-ML’de başladığı sosyalizm mücadelesini zindanda ve sürgünde karşılaştığı tüm zorluklara rağmen azimle sürdüren Garbis, düşüncelerini çeşitli medyaya yazdığı yazıların, verdiği söyleşilerin yanı sıra, “Ortadoğu/Seçme Yazılar”, “Hikmet Kıvılcımlı’nın Saptamaları Işığında Osmanlı ve Türkiye Tarihine Bakışlar”, "Filistin-israil-dosyası", "Polemikler 1-2-3" dahil olmak üzere çok sayıda kitap ve broşürde de dile getirmişti.
Belçika’daki anti-faşist toplantılarda sık sık bir araya geldiğimiz Garbis’in ilişkileri, sanki o onur dolu geçmişin öznesi kendisi değilmişçesine, hep son derece mütevazi ve dost sıcaklığındaydı.
Garbis’i kaybedince, bittabi, anti-faşist cephede yer alarak büyük katkılarda bulunan diğer Ermeni dostlarımızı anımsamanın hüznünü de yaşadım. 1980 yılının devlet teröründe can veren Orhan Bakır’ı, sürgündeyken 1982 yılında Hollanda’da faşistlerce katledilen Nubar Yalım’ı ve de 2007’de hain kurşunlara kurban verdiğimiz meslekdaşım Hrant Dink’i anmamak mümkün mü?
Hele Türk Ordusu’nun ve onun hizmetindeki ümmetçilerin Rojava saldırısına direnen Kürt kardeşlerimizin safında derhal savaşa katılmış olan Ermeni Taburu’nun kurucusu, 14 Ağustos 2017’de toprağa düşen Nubar Ozanyan’ı…
Nubar Ozanyan’ın ismini alan Ermeni Taburu 11 Ekim 2019’da mücadele kararlılığını şöyle dile getiriyordu: “Türk devletinin Kuzeydoğu Suriye’ye geliştirdiği işgal harekâtını kabul etmiyoruz. Türk devleti insanlığa karşı büyük suçlar işledi, 1915’te 1 milyondan fazla Ermeni’yi katletti. Bugün de Türk devleti Kuzeydoğu Suriye’ye vahşi bir saldırı gerçekleştirip halkları ve demokratik ortak yaşamı kırımdan geçirmek istiyor. Buna karşı bölgede bulunan Kürt, Ermeni, Süryani, Arap vb. tüm halklar topraklarına ve yaşamlarına sahip çıkacaktır.”
Belçika Asuri Enstitüsü, Belçika Demokrat Ermeniler Derneği, Brüksel Halkevi, Brüksel Kürt Enstitüsü, Güneş Atölyeleri ve İnfo-Türk olarak birlikte yayınladığımız bildiride de bunu özellikle vurguladık:
“Kürtler, Araplar, Asuri-Süryaniler ve Ermeniler’in birlikte yaşadığı Suriye’nin kuzeyi, ABD ve Rusya’nın da kutsadığı Türk Devleti’nin ve onun öne sürdüğü islamcı katillerin saldırısı altında… İlk olarak Putin’den yeşil ışık alınarak işgal edilmiş bulunan Afrin bugün bir de kaymakam atanarak Türkiye’nin bir parçası haline dönüştürüldü.
“Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeniler ve Asuriler, ardından Pontüs Rumları soykırıma tabi tutulduktan sonra, yeni kurulan devletin başına geçen soykırımcılar daha bir çok katliam yaptılar ve 1974’te Kıbrıs’ın kuzeyine el koydular.
“Günümüzde Kuzey Suriye halklarının birlikte yaratmış olduğu özerk yönetim, güç dengesizliğine ve elverişsiz coğrafi koşullara rağmen, Türk Devleti’nin yeni soykırımcı saldırısına karşı yiğitçe direniyor. Bu gerçeği anımsatarak, demokratik kamuoyunu, Kuzey Suriye halklarının yaşadığı insani dramı ve maruz bulundukları soykırım girişimini önlemek için yaşadıkları devletlerin yönetimleri üzerinde baskı yapmaya çağırıyoruz.”
Dün de Avrupa'daki Kürt örgütleri ve onlarla dayanışmadaki demokratik kuruluşlar Avrupa Birliği'nin merkezi Brüksel'de Rojava işgaline karşı yüzlerce kişinin katıldığı bir protesto etkinliği gerçekleştirdiler. Schuman Meydanı'nda bir mitingle başlayan etkinlik üç yıl önce İŞİD teröristleri tarafından 32 kişinin canına mal olan bir sabotajın yapıldığı Maalbeek metro istasyonuna çiçek bırakılarak sonuçlandırıldı.
Saldırganlığını örtbas etmek, sadece Türkiye’de değil göç ülkelerinde bulunan Türkleri de bu vahşete ortak etmek için tüm ırkçı ve ümmetçi beyin yıkama araçlarını kullanan Tayyip yönetimi, buna karşı çıkan vatandaşları sindirmek, susturmak, gerekirse yok etmek için devletin tüm olanaklarını seferber etmiş bulunuyor.
Paris’te yapılan son Türkiye-Fransa milli maçı sırasında yaşanan asker selamı rezaleti Tayyip’in emrindeki ana akım medya tarafından alkışlanabiliyor, özellikle göçmen çocuklarını faşizan rejimin gözü dönmüş silahendazları haline dönüştürmek için yerel liglerde sahaya çıkan Türk çocukları bu militarist ritüeli uygulamaya teşvik ediliyor.
Sadece stadlarda değil, Türk dükkanlarının, kahvelerinin, derneklerinin, bittabi camilerinin çoğunda Tayyip’in Kürt ulusuna karşı bu yeni soykırım seferi alkışlarla izleniyor, saldırıya eleştirel bakanlar, protesto gösterilerine katılanlar sadece hakaret ve küfür yağmuruna tutulmakla kalmıyor, yaşamları tehdit ediliyor.
Tayyip’in 17 yıllık iktidarında tamamen kendi diktasının propaganda aracı haline dönüştürdüğü Türk hariciyesi, tüm elçilerini ve konsoloslarını, bu soykırım saldırısını binbir yalan ve tahrifat kullanarak dünya kamuoyuna “barış harekatı” diye yutturmak üzere seferber etti. Balık baştan kokar, diplomatik misyonlar bunu yaparken onların güdümlendirdiği derneklerin, camilerin ve de medyanın pıtrak gibi çoğaldığı göç ülkelerinde yaşayan Türklerin belli kısmından daha farklı bir tavır beklemek mümkün mü?
Geçtiğimiz pazar günü Belçika’nın popüler televizyonu RTL TV’nin öğle saatlerine denk gelen haftalık tartışma programında ana konulardan biri ister istemez Türk Ordusu’nun Suriye’ye girişi, Rojava halkının maruz kaldığı baskılar ve bu işgal nedeniyle ipini koparan İŞİD katillerinin hem Suriye’de hem de Avrupa ülkelerinde ümmetçi terörü yeniden başlatması ihtimaliydi.
Tüm taraflar eşit söz hakkına sahip olabilsin diye Rojava Kürtleri adına PYD’nin Brüksel temsilcisi ve Leuven Katolik Üniversitesi (UCL)’de görevli Rhodi Mellek, Türkiye’nin görüşünü savunmak üzere de Brüksel Büyükelçisi Levent Gümrükçü davet edilmişti.
Tayyip yönetiminin Kürd’ü muhatap saymama, düşman olarak görme zihniyetini çok iyi özümsediği anlaşılan Gümrükçü, televizyon yönetimine verdiği yanıtta bir Kürt konuşmacı ile asla bir araya gelmeyeceğini bildirmişti. Bu yanıt karşısında şaşıran televizyon yönetimi sonunda orta yol bir çözüm bulmuştu. Programa her ikisi de davetli olacak, ancak büyükelçi Gümrükçü stüdyoda konuşurken Rhodi Mellek dışarıda bekleyecek, ancak onun konuşması bittikten sonra stüdyoya girebilecekti.
Programa iyi ki Rojava’yı çok iyi tanıyan, ezilen halkların mücadelesine her daim destek olmuş bulunan Belçika milletvekili Georges Dallemagne da katılmaktaydı. Kürt konuşmacının yokluğunda meydanı boş bulduğunu sanan büyükelçi Kuzey Suriye’nin Türk Ordusu ve onun emrindeki ümmetçi çeteleri tarafından işgalini güneyden gelen terör tehlikesine karşı meşru bir “barış harekâtı” olarak yutturmaya kalkıştı.
Olayın diplomatik açıdan skandal teşkil edecek bir diğer yanı ise, iki ana dilinden biri fransızca olan Belçika’da sadece fransızca dilinde yayın yapan bir televizyonun programına konuşmacı olarak katılan TC Büyükelçisi’nin fransızca konuşmaması, ingilizce yaptığı konuşmanın ve verdiği yanıtların simültane olarak fransızcaya çevirisini sağlamak için RTL TV’nin program sırasında bir de çevirmen bulundurmak zorunda kalmasıydı.
Büyükelçi tutarsız konuşmasının ve asılsız iddialarının hak ettiği yanıtı da bölgeyi çok iyi tanıyan Georges Dallemagne’dan aldı. Belçika milletvekili Türk Devleti’nin geçen yüzyıl başındaki soykırımı inkar ettiği gibi, 1974’te işgal ettiği Kuzey Kıbrıs’ı sömürgeleştirdiğini, iki yıl önce işgal ettiği Afrin’i de kendi eyaleti haline getirdiğini anımsattı, Kuzey Suriye Kürtleri’nin Türkiye’nin güvenliği için tehdit oluşturduğu yalanını çürüterek tüm dünyanın bu işgale karşı çıkması gerektiğini vurguladı.
Sırası gelen Kürt konuşmacı Rhodi Mellek içeri girip yerine oturduğunda ise TC Büyükelçisi her türlü diplomasi ve nezaket kuralını kabaca çiğneyerek diğer katılımcıların müstehzi bakışları altında stüdyoyu terketti.
Bu olay bana otuz yıl önceki bir başka büyükelçi skandalını anımsattı. Evren cuntasından sonra iktidar olan Turgut Özal bir yandan devlet terörünü sürdürürken, öte yandan “Türkiye’nin demokratikleştiği ve Avrupa Birliği’ne katılmayı hak ettiği” yalanını yaymak için, bugün olduğu gibi, tüm hariciyeyi seferber etmişti.
Türkiye’de insan haklarının gerçek durumunu Belçika kamuoyuna açıklamak üzere Amnesty International örgütü ülkenin çeşitli şehirlerinde bir dizi konferans düzenlemişti. Konuşmacı olarak davet edildiğim bu toplantıların hepsinde insan hakları ihlalleriyle ilgili ayrıntılı bilgi veriyordum.
Bu toplantıların en büyüğü Brüksel Özgür Üniversitesi (ULB)’de düzenlenmişti. Amnesty International, toplantıya konuşmacı olarak benimle birlikte Belçikalı insan hakları savunucularını ve de şimdi adını anımsayamadığım TC Büyükelçisi’ni de davet etmişti. Toplantıya az kala Amnesty International’ın sorumlusu üzüntülü bir sesle telefon ederek büyükelçinin “Türkiye aleyhtarı” diye nitelediği benimle aynı tribünde yer alamayacağını, ancak ben dışlanırsam daveti kabul edebileceğini bildirmişti. Ancak Amnesty International bu baskıyı kabul etmemiş, bunun üzerine büyükelçi toplantıya kendisi yerine rejimin savunucusu Türk gazetecilerinden birini göndermişti.
Aynı büyükelçiliğe bağlı başkonsolosluk ise, daha sonra bir basın toplantısında Özal’a insan hakları ihlalleriyle ilgili sorular sorduğumuz için, 1983’de Evren diktası tarafından TC vatandaşlığından atılmış olduğumuz halde, 26 Mayıs 1988’de vatansızlaştırıldığımızı İnci’yle bana iadeli taahhütlü mektupla ikinci kez tebliğ etmişti.
Türkiye’de hangi iktidar başta olursa olsun, sürgünde insan hakları ve özgürlükler konusunda yürüttüğümüz mücadeleden ötürü TC Brüksel Büyükelçiliği’nin bize karşı hasmane tavrı ve engellemeleri 70’li yıllardan beri hiç eksik olmadı.
Hollanda’da Birleşmiş Milletler mültecisi olarak tanındığımız halde 1974 yılında Belçika’da İnfo-Türk’ü kurarken oturma ve çalışma izni alma taleplerimiz Büyükelçiliğin müdahaleleri yüzünden tam üç yıl reddedilmişti.
TC vatandaşlığından atıldığımız ikinci kez tebliğ edildikten sonra 90’lı yıllarda Belçika vatandaşlığına geçme talebimiz de Büyükelçiliğin bizim terörist örgütleri desteklediğimiz yolundaki jurnallemeleri yüzünden yine yıllarca geri çevrilmişti.
Hele Fuat Tanlay adında bir büyükelçi vardı ki, Belçika’daki muhalif kuruluş ve kişileri Türk gazetelerine verdiği provokatif demeçlerle hedef göstermekten geri durmazdı. Ekselansları, bunun ödülü olarak, Brüksel büyükelçiliğinden Başbakan Erdoğan’ın dış ilişkiler danışmanlığına terfi ettirilmişti.
Kuzey Suriye’nin işgalini Belçika kamuoyuna “barış operasyonu” diye pazarlamaya çalışan bugünkü büyükelçi Levent Gümrükçü, üç ay önce de, uluslararası medyada çalışan gazetecileri ve Kürt muhalifleri karanlık güçlere hedef gösterme misyonu üstlenen SETA’nın 15 Temmuz çakma darbesinin yıldönümünde Avrupa başkentinde düzenlediği bir panelde de Tayyip’çi bir show yapmıştı.
Panelin baş konuşmacısı olan büyükelçi, "FETÖ'cülerin 30 yıldır başta ordu, emniyet, Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm devlet kurumlarına sızdığını" belirterek "Batı devletleri bu örgütün sadece Türkiye'ye değil, faaliyet gösterdiği tüm ülkelere tehdit oluşturduğunu anlamalı" diyordu. Tıpkı bugün Kuzey Suriye’nin işgalini meşru göstermek için oradaki Kürt yapılanmasının sadece Türkiye'ye değil, tüm ülkelere de tehdit oluşturduğunu dilinden düşürmediği gibi…
Ne var ki, büyükelçi, Fethullah’çıların sızdığı bakanlıkları sayarken, kendi bağlı olduğu Dışişleri Bakanlığı'nın adını zikretmekten özenle kaçınmıştı. Oysa, çok değil, altı yıl öncesine kadar TC'nin Brüksel büyükelçileri Gülenci hareketin Avrupa başkentindeki en büyük destekçileri ve işbirlikçileriydi, tıpkı bugün SETA ile olduğu gibi, o dönemde Kürtlere karşı devlet cihadını Fethullah örgütleriyle birlikte yürütürlerdi.
O kadar ki, Türk göçmenlerin Belçika'ya gelişinin 50. yıldönümünü kutlama programlarının organizasyonu da 2012 yılında Gülenci çatı örgütü Fedactio'ya havale edilmiş, programın açıklandığı 10 Şubat 2012 tarihli toplantıda TC Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay Fethullahçı'lara övgüler düzmüştü.
Ertesi yıl, Fedactio'ya bağlı Avrupa Profesyoneller Ağı (EPN)'nin bir toplantısında aynı büyükelçi Mehmet Hakan Olcay'ın yaptığı konuşmayla ilgili haberi Fethullahçı hareketin günlük gazetesi şöyle vermekteydi: "Türkiye'nin Brüksel Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay, Belçika'nın Türkiye ile terörle mücadele alanında işbirliğinde artık daha kararlı olduğunu söyledi, Belçika'da gelecek yıl başlaması beklenen PKK davasını hatırlatarak, 'Belçika mevzuatının teröre bakışının büyük ölçüde yeniden şekillenebileceğini ve daha kategorik bir hal alabileceğini' kaydetti. " (Zaman Gazetesi, 4 Nisan 2013)
Evet, altı yıl önce Fethullah’çılarla birlikte Kürtlere karşı cihad yürüten Mehmet Hakan Olcay da, bugün aynı Fethullah’çıların sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdiği tüm ülkeler için tehdit oluşturduğunu söyleyen ve her fısatta da Kürtleri iftiralarla suçlayan Levent Gümrükçü de Türkiye Cumhuriyeti’nin ekselans büyükelçileridir.
Sırada yenileri de var…
Örneğin başörtüsüyle Brüksel Parlamentosu’na girmeyi başaran ve de evliliğini Tayyip ve Emine Erdoğan’ın himayelerinde yaptıktan sonra Türk lobisinin starlarından biri olan Mahinur Özdemir de halen TC’nin Cezayir büyükelçiliği göreviyle taltif edilmiş bulunuyor.
Ekselanslık stajını biraz pekiştirsin, Brüksel büyükelçiliğine, o olmazsa yine Brüksel’de Avrupa Birliği ya da NATO nezdindeki büyükelçiliklerden birine pek yakışır. Tanlay’ları, Olcay’ları, Gümrükçü’leri pek aratmaz…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024