Elif ÇAKIR
AK Parti hükümeti, son Kanun Hükmünde Kararname ile öyle bir şeye imza attı ki, eski statükocu Türkiye’de dahi görülmeyen bir şey oldu.
696 sayılı KHK’nın 32. ve 43. maddesine göre, bundan sonra Yargıtay ve Danıştay üyeleri, sağlık hizmetleri açısından, halkın oylarıyla seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisine giden, milli iradeyi temsil eden milletvekilleriyle aynı haklara sahip olacaklar.
Bir yanda, devlet kurumunun bürokratları, yani devlet memurları.
Diğer yanda ise halkın oylarıyla seçilmiş siyasetçiler!
Yani...
Biz 696 sayılı KHK’daki “15 Temmuz darbe gecesi sokağa çıkan vatandaşın korunmasına yönelik” 121. maddesinde yer alan belirsiz ifadelerin ilerleyen süreçlerde nelere sebebiyet vereceğine dikkat kesilip tartıştığımız için, bu önemli husus dikkatlerden kaçtı.
Türkiye’de imtiyazlı sınıfları bitireceğini vaat eden, imtiyazları kaldırmak için adımlar atan AK Parti, bugün imtiyazlı bir sınıfın oluşmasına öncülük etmiş oldu.
Hem de oldukça garipsenecek bir şekilde.
Oysa..
***
AK Parti, 2001 yılında “adalet” ve “kalkınma” gibi Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu iki önemli kavramı siyasetin merkezine taşıyarak, Türkiye’de bu iki alanda muvazenenin kurulmasına, gerçekleştirilmesine talip olmuştu.
Ve AK Parti’nin topluma vaat ettiği bir şey daha vardı:
AK Parti’nin yönettiği bir ülkede imtiyazlara yer olmayacaktı, olamazdı. Ne siyasette, ne hukukta, ne sosyal hayatta imtiyazlı sınıflar olmayacaktı.
Hiç kimse, hiçbir kurum daha da önemlisi bugüne kadar seçilmiş siyasetçilerin üzerinde vesayet oluşturan, kendilerini bu ülkenin seçilmiş siyasetçilerinden üstün gören devletin bürokratik kurumları da imtiyazlı olmayacaktı.
Bu bağlamda, başbakanlığı döneminde Erdoğan’ın uzun yıllar müsteşarlığını yapan, devamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı görevlerinde bulunan Ömer Dinçer’in projesi olan “Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma”, AK Parti iktidarlarının en önemli reform hamlelerinden birisisiydi.
Biliyorsunuz, Ankara’nın ayağa kalkmasına, imtiyazlı sınıfların kızılca kıyametler kopartmasına sebep olan projeydi. Ankara’yı küçültecek, bürokratik oligarşiyi bitirecek, siyaseti bürokrasinin karşısında güçlendirecek ve Türkiye’nin değişim talebine gerçek anlamda cevap verecek olan proje buydu.
Ortak aklın, istişarenin hakim olduğu dönemlerinde AK Parti iktidarları, bir yandan Türkiye’nin ihtiyacı olan kalkınma hamlelerini gerçekleştirirken, bir yandan adaleti tesis edecek, Türkiye’yi hukuk devleti rayına oturtacak reformları gerçekleştirdi.
Biz tabii ki bunlara AK Parti iktidarlarının, reformcu kimliğinin hakim olduğu, pırıltılı olan, içeride gurur duydurduğu, dışarıdan gıptayla baktırdığı, güzel dönemleri diyoruz.
Şimdilerde AK Parti hükümeti öyle adımlar atıyor ki, kendi kazanımlarına zarar veriyor.
Daha da kötüsü.
Eski Türkiye’de dahi olmayan imtiyazlara bugün öncülük etmiş oluyor.
Tabii ki, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin sağlık hizmetlerinin olağanüstü hal kanunları ile ne alakası var sorusunu bir kenara bırakıyorum.
SİYASETÇİLERDEN ÖNCE AVRUPA CEKETİNİ ÇIKARTANLAR!
Türkiye’de seçimler geride kaldı. Şimdi Avrupa ülkeleri ile arayı düzeltme, ilişkileri toparlama, eski ılıman havayı yakalama zamanı.
Nitekim kısa bir süreden beri, AK Parti hükümetinden de Avrupa ile ilişkilerin toparlanabilmesi için yoğun bir çabaya girecekleri yönünde açıklamalar geliyordu.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan cuma günü Fransa’daydı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Almanya’da.
Erdoğan daha Fransa’ya ayak basmadan Macron’a övgülerde bulundu.
“2018’in ilk ziyaretini Avrupa’da Fransa’ya, dostum Macron’a gerçekleştireceğim. Bir günlük bir ziyaret olacak. Bu bizim için yeterli değil ama bir ilk adım olacak ve umuyorum devamı gelecek.” (4 Ocak)
Elbette ki AB ile ilişkilerinin toparlanmasını isteyen tek taraf Türkiye değil. AB ülkelerinin de isteği bu doğrultuda.
Çünkü, devletler arası ilişkilerde en önemli husus çıkarlardır. Ülke liderleri mevkidaşlarıyla polemiğe girdiklerinde, öncelikleri ülkelerinin çıkarlarıdır. Çıkarlar çatıştığında ülkeler arasında polemikler yaşanır, çıkarlar konusunda anlaşıldığında ise yeniden yakınlaşma söz konusu olur. O yüzden devletler arasında ne mutlak dostluk, ne de mutlak düşmanlık söz konusu olamaz.
Defalarca yazdım, yine yazıyorum.
Kime mi yazıyorum bu yazıyı ey okur.
Elbette ki sizlere değil...
İktidara angajmanda sınır tanımayan arkadaşlara.
Bakın dün “Avrupa sen bilirsin, sana ihtiyacımız yok, sen kimsin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün “Avrupa ile mutlak surette aramızı düzeltmemiz lazım, elbette AB’ye ihtiyacımız var” diyor.
Bu siyasetin doğasında vardır.
Yukarıya aşırı angaje olursan, hükümet bir adım atıp “ey Avrupa” dediğinde sen on adım atarsan, ortalığı yakıp yıkarsan böyle madara olursun. Dönüş yapmak için kıvranır durursun.
Yukarı kavgaya tutuşacak diye sen önden meydanlara atılırsan öylece kala kalırsın.
Avrupa ile ilişkiler iyi olsun diyen, Türkiye içe kapanmasın, Türkiye hamasette doz artırmasın aman bunun yarını da var, yüz yüze bakılacak, dış politika popülizm kaldırmaz, bu tür hamasi söylemler Türkiye’yi öngörülemez bir ülke haline getirir, güven zedelenir diye akli selimle hareket edenlere böğürmek ve siyasetçiden daha çok siyasetçi gibi hareket etmek yerine, sen de akli selimle davranmış olsaydın...
Böyle içler acısı duruma düşmezdin.
Neymiş hadi tekrarlayın bakalım...
Avrupa ceketini o kadar erken çıkartmayacaktınız...
Bir aydın, bir gazeteci, bir fikir insanı bir meseleye nasıl yaklaşırsa öyle yapacaktınız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024