Eser KARAKAŞ
Yukarıda Allah var, Erdoğan’ın da çok iyi bir dönemi oldu.
Diyelim, 2003-2010 arası.
Bu dönemin temel bir özelliği de dünyanın da sağlam bir yörüngede olması idi.
Sonra, bir dizi farklı nedenden, bizde şahsi meseleler, şahsi intikam güdüleri ağır bastı muhtemelen, dünyada da ağır ekonomik kriz koşulları, Türkiye’nin de, dünyanın önemli ülkelerinin de yörüngeden çıkmasına, en azından büyük ölçüde sapmasına şahit olduk.
Batı dünyası da büyük ve ağır bir kriz yaşıyor.
İngiltere’de referandumun hukuki sonucu çok önemli değil ama toplumun yaklaşık yarısı AB’den çıkmak istiyor.
ABD gibi 21. Asrın en büyük ekonomisi, bilgi toplumunun kurucusu, dünyanın uzak ara en iyi üniversitelerinin olduğu ülke, Trump gibi bir adayı cumhuriyetçilerin lideri, adayı seçti, az da olsa başkan olma şansı bile var.
Fransa’da, 2017’de Le Pen’in cumhurbaşkanı olma ihtimali çok güçlü bir ihtimal; koca Fransa Le Pen-Sarkozy parantezine sıkışmış görünüyor.
Avusturya’da bir faşist, bir yabancı düşmanı yarım puanla cumhurbaşkanlığını kaçırdı.
İsveç, Hollanda, Danimarka, Norveç gibi sosyal demokrasinin kalesi ülkelerde ırkçı sağın yükselişine hayretle tanık oluyoruz, Macaristan’ın, AB üyesi, durumu içler acısı
Dünya daha önce de böyle dönemler gördü, insanlık geçici olarak çıldırabiliyor.
Bizde de durum hiç ama hiç farklı değil.
2005 senesinde, AKP ve Erdoğan’ın bugünkü performanslarını bir gün sergileyeceklerini birileri bana kehanet olarak söylemiş olsa idi, duyduğumu hayra yormazdım, ama oldu, hatta muhtemel kehanetten de beteri başımıza geldi.
Ancak, meselenin bir de siyaset satrancı, öngörü, hamleleri tahmin boyutu var.
Dünya, çevremiz bu berbat konjonktürün içinden geçerken, biz daha da berbatından geçiyoruz çünkü bir NATO üyesi Avrupa Konseyi ülkesinde iç savaş, darbe dedikoduları yapılabiliyor, ekranları dinlediğinizde, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm liderlerin söylemleri moralinizi, beklentinizi ayaklar altına alıyorlar.
Erdoğan böyle bir yola sapmak yerine, bugünkü dünya konjonktürü veri iken, 2004 çizgisinde ısrarlı olabilmiş olsa idi, acaba nasıl bir Türkiye’de yaşardık, ben de bunu çok merak ediyorum, öngörülerim doğrultusunda da hayıflanıyorum.
2004 çizgisinde sebatın koşulu hiç kuşkusuz yolsuzluk, hırsızlık söylentilerinin ve somut gerçekliğinin olmamasıdır, bize de bu kısmet değilmiş.
Arap baharının çöktüğü bir konjonktürde Türkiye demokratik hukuk devleti çizgisini koruyabilmiş olsa idi, Ortadoğu’da üstleneceği muhteşem pozisyonları düşünebiliyor musunuz?
Arap ülkelerine ve hatta İsrail’e, meselelere din, hatta mezhep ekseninden değil de temel insan hakları açısından yaklaşan bir Türkiye dünyanın yıldızı olurdu.
AB müzakere süreci içinde iken bile, mesela Macaristan’ın, bir AB üyesi ülke, içinden geçtiği konjonktürü temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlükleri standartları açısından Avrupa’ya eleştiren bir Türkiye’nin AB nezdinde imajı, konumu nasıl olurdu acaba?
Türkiye’nin maalesef yönetici kadroları bu durumu böyle algılayamadı, bugünkü küresel konjonktürde gerekli olduğu gibi pozisyon alamadı.
Alamadı çünkü galiba yönetici kadroların çapları, zekaları, eğitimleri, öngörü kapasiteleri, dünya ve Türkiye tahayyülleri, analizleri hiç ama hiç yeterli değil.
Yönetici kadro 2003 sonrası kendilerinin, dünya ile birlikte, Türkiye’yi taşıdıkları noktayı kendi kafalarında, kalplerinde taşıyamadılar.
Türkiye büyük, çok büyük bir şansı kaçırdı, Erdoğan ve ekibine en çok bu nedenden kızgınım.
Erdoğan bir dünya lideri olma yerine yarın kimsenin hayırla anmayacağı yerel bir otokrat olmayı, galiba yargılanmamak için mecburen, bu da belli değil, tercih etti.
Çap, tahayyül ve öngörü meselesi derken muradım da bu, yazık olan da bu.
KAYNAK: HABERDAR / ESER KARAKAŞ
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025