Halil BERKTAY
[25-26 Temmuz 2015] İki gündür susan HDP, bugün Merkez Yönetim Kurulu aracılığıyla bir açıklama yapabilmiş gelişmeler hakkında. Kendimi sıradan bir vatandaş olarak bu metinle veya metni yazanlarla karşılıklı konuşuyormuş gibi düşündüm. Açıklamalarından alıntılar aldım. Karşılarına kendi cevaplarımı koydum.
* HDP: “24 Temmuz itibariyle Türkiye sonu belirsiz bir sürece itildi. AKP Hükümeti, devlet kurumları ve ordu, çözüm ve barış sürecini, çatışmasızlık adı altındaki fiili ateşkesi ne yazık ki sona erdiren adımları attı.”
* HB: Hayır, doğru söylemiyorsunuz. Türkiye 24 Temmuz itibariyle değil, 10-15 Temmuz itibariyle sonu belirsiz bir sürece itildi. Fiilî ateşkesi sona erdiren adımları uzun süre tek başına PKK attı. Bittiğini resmen ilân eden de onlar oldu.
* HDP: “Yavaş yavaş bütün illere yayılan, partimizi ve bileşenlerini kapsayan siyasal gözaltılar, Kürdistan Federal Bölgesi’ne yönelik ağır bombardıman, İstanbul’da Barış Bloku’nun düzenlediği “Büyük Barış Mitingi”nin sudan gerekçelerle yasaklanması, çeşitli basın ve iletişim kuruluşlarına yönelik engellemeler, Eğitim Sen başta olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarına yapılan polis baskınları …”
* HB: Bu tabloda bazı eksikler yok mu? KCK’nın bize kimse silah bırakın diyemez açıklamaları; ardından gene KCK’nın “askerî barajlar” gerekçesiyle illeri sürdüğü, bölgedeki her inşaat çalışmasına şiddet uygulama hakkı; ateşkesi sona erdirmesi ve her direnmeye misillemede bulunacağını ilân etmesi; yol kesmeler, kimlik sormalar, TIR yakmalar; gene KCK’nın, silâh bırakma konusunda bizzat size, yani HDP önderliğini de tersleyip azarlaması; PKK liderlerinden Bese Hozat’ın Özgür Gündem’de açık açık “yeni bir devrimci halk savaşı süreci” başlamıştır diye yazması [bunu nasıl olur da bu açıklamada hiç zikretmez, yok gibi davranırsınız]; derken Suruç katliamını gene Bese Hozat’ın doğrudan AKP’nin işi, sizin ise AKP’nin suç ortağı olduğu bir barbarlık gibi göstermeniz; ardından küt diye iki polisin uykuda öldürülmesi ve PKK tarafından evet, biz yaptık, “Suruç’a misilleme” diye gerekçelendirilmesi [ki buna siz de olmaz dediniz ama nedense bu açıklamanızda hiç yok]; ertesi gün iki trafik polisinin tuzağa düşürülüp birinin öldürülmesi, diğerinin ağır yaralanması; üç sağlık görevlisinin de gene sahte bir “hamile kadın” ihbarıyla [yani halkın sağlığıyla ve sağlık hizmetlerinin güvenilirliğiyle oynamak pahasına] tuzağa düşürülüp kaçırılması ve keza, bir inşaat yerinin daha basılıp makinelerin yakılması ve 15 işçinin kaçırılması… Bunlar hiç mi olmadı, yaşanmadı, geride bıraktığımız üç hafta boyunca? Herkes görüyor da bir siz mi göremiyorsunuz?
* HDP: “Cumhurbaşkanı ve AKP, günlerdir yarattıkları psikolojik ve politik zeminle bu yeni dönemi hazırladılar. Kendi medyaları üzerinden başlattıkları psikolojik operasyonla toplumu çatışmalı ortama hazır hale getirdiler.”
* HB: Dalga mı geçiyorsunuz bizimle? Sizin kendi medyanız üzerinden başlattığınız psikolojik operasyonla, haydi bırakalım 6-7 Ekim 2014 cinayetlerini; son haftalarda habire ve inatla, ısrarla AKP = IŞİD diyerek, tabanınızı katil AKP diye bağırtarak, Suruç’u da AKP yapmıştır demeye getirerek yarattığınız çatışma atmosferine ne demeli?
* HDP: “Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin son yıllardaki Türkiye-Ortadoğu politikaları, toplumdaki barış, çözüm ve huzur beklentilerine vurulmuş çok ağır darbeler yaratmıştır.”
* HB: PKK önderliğinin “Türkiyeli” bir çözüm vizyonunu terkederek, Türkiye tarafından ve Türkiye içinde karşılanamayacak “Kürdistanî” projelere yönelmesi; adını açıkça koymasa da Türkiye-Irak-Suriye topraklarından yaratılacak yeni bir teritoryalite üzerinde “devletleşme” tasavvurları peydahlaması, toplumun barış ve huzur beklentilerine çok ağır darbe vurmuştur.
* HDP: “Girilen yol, çözüme ve barışa yönelme imkanlarını kesinlikle tahrip edecek, ağır bir toplumsal maliyet yaratacaktır. Bir kez daha ve güçlü bir biçimde, Türkiye’nin barışa ve çözüme ihtiyacı olduğunu vurguluyoruz. Toplumsal, tarihsel ve siyasal sorunlarımızın çözümü karşılıklı diyalog, müzakere ve demokrasinin geliştirilmesiyle mümkündür. Şiddet sarmalının büyütülmesi ve sürdürülmesi hiçbir taraf ve toplumun hiçbir kesimi için kalıcı, demokratik ve eşitlikçi bir çözümün yaratılmasına hizmet etmeyecektir.”
* HB: Ciddi misiniz? Ha, yani siz çözüm sözcüğünü biliyordunuz, öyle mi? O zaman, neden bütün seçim kampanyanızı AKP düşmanlığı üzerinden bu süreci sabote etmeye hasrettiniz? Ya da, uzak ihtimal ama, şimdi bütün bunları, asıl söylenmesi gerektiği gibi, hiçbir sözünden çıkamadığınız Kandil’deki sopalı patronlarınıza mı söylüyorsunuz?
* HDP: “Erdoğan’ın hazırladığı şiddet ortamının sınırları yoktur. Hedefi, ona eski gücünü geri verecek bir yeniden seçimin kurgusunu yapmaktır.”
* HB: PKK’nın hazırladığı şiddet ortamının sınırları yoktur. Hedefi, daima Kürt bölgesindeki hegemonyasını silah zoruyla sürdürmek; sizlerin, yani HDP’nin de silâhların gölgesinden çıkıp kendi haysiyetli kişiliğinize kavuşmanıza olanak tanımamak; bunların üzerine bir de, Türkiye içi çözümleri terkederek, ABD’den hayal ettiği destekle birlikte, en azından Türkiye ve Suriye Kürdistanlarını kapsayacak kendi devletleşmesini yaratmaktır.
* HDP: “Koalisyon kurulmasını imkansızlaştırarak, seçim yenileninceye kadar tek başına iktidarda kalma planı da ülkeyi felakete sürükleme planıdır.”
* HB: (a) Pardon, siz gerçekten koalisyon mu istiyordunuz? Türkiye’de kalıcı bir hükümet ve istikrar mı istiyordunuz? O zaman neden kapınızı koalisyona kapadınız? Daha doğrusu, özellikle MHP ile koalisyon aradınız da sonra bütün diğer formüllere sırt çevirdiniz? Hiçbir sorumluluk almamaya çalıştınız? (b) Hani PKK, politika saptamadan önce “yeni hükümeti görelim” havalarındaydı; ona ne oldu böyle? Neden, tam da AKP-CHP koalisyon görüşmeleri sırasında, Suruç’tan bile önce “yeni devrimci halk savaşı”nı başlatıyoruz dedi? Rica etsek, özellikle şu ikinci olguyu bir açıklar mısınız?
* HDP: “Askeri saldırılar ve bombalamalar, siyasal gözaltı operasyonları ve baskılar bir an önce durdurulmalıdır. Konuşarak ve müzakere ile çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yoktur.”
* HB: Biraz geç mi oldu acaba? Sizin ve timsah gözyaşlarınızın hangi inandırıcılığı kaldı? Sahi, siz neden hep böyle sonuna kadar tırmandırıcı ve boyölçüşmeci olur, geri adım atmayı bilmez, her şeyi inadım inat sonuna kadar götürür, ama karşı taraf eh, yeter artık dediğinde aman konuşalım diye, aman müzakere diye, aman barış diye ağlamaya başlarsınız?
* HDP: “Türkiye demokrasi ve barış güçlerine, vicdan ve sorumluluk sahibi tüm yurttaşlarımıza bir kez daha çağrı yapıyoruz. Bugün susma ve bekleme günü değildir.”
* HB: Haklısınız. Bugün susma ve bekleme günü değildir. Ben de bütün demokrasi ve barış güçlerine çağrı yapıyorum: Bırakın, “devrim, solculuk, haklı şiddet ve AKP düşmanlığı” uğruna bu PKK ve HDP’ye habire kredi açmayı artık. Bütün vicdanlı HDP’lilere de sesleniyorum: Savaşa ve silâha karşı çıkmaya cesaret edin. Birazcık kişilikli ve haysiyetli olun. Bu savaş başka türlü durdurulamaz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024