Hilâl KAPLAN
"Yeni Kandil muhipleri" polemiği, benim açımdan sonlansa da, şahsıma yönelik hakaretin ve aşağılamanın ardı arkası kesilmediğinden eteğindeki taşları dökenlere toplu bir cevap vermek mecburi oldu.
Ben ne yaptım? İki yazarın siyasî duruşlarında belirgin bir değişiklik tesbit ettim. Hatta Mayıs ayında isimlerini vermeden "Yakarız bu barışı yakarız" başlığı altında değişimlerini sorgulamıştım. Kısa tatil dönemimde de üşenmedim, geçmişte yazdıkları yazılara göz attım. Ve birkaç yıl önce yazdıklarıyla şimdikiler arasındaki uçurumun sebebini sordum. "Nasıl böyle düşünürsünüz?" diye suçlamadım; "Neden böyle düşünür oldunuz?" diyerek sorguladım. Yaptığım bundan ibaretti ama anlaşılan farkında olmadan esaslı bir sinir ucuna dokunmuşum.
Nuray Mert, bazı sorularımı es geçerek de olsa özeleştiri yaptı, geçmişten bugüne geldiği çizgiyi açıklamaya çalıştı. Komik olan, kadıncağız geçmişte "burjuva aydını körlüğü"nden muzdarip olduğunu bile yazmasına rağmen "Haşa, ne tutarsızlığı" korosundan ses vermeye devam edenlerin olması. Nasıl değiştiğini açıklayamayan Ece Temelkuran ile alakalı bu taraftarlara sadece bir sorum var: Bayan vijdan, geçtiğimiz ay sivil polis tarafından öldürüldüğü iddia edilen Mehmet Şirin Çiftçi'nin ardından Diyarbekir'e gitseydi ve "Derin Kürt korkusu" başlığıyla bölgeden bildirseydi, aynı cevvallikte 'alan savunması' yapmaya devam edecekler miydi?
Bu arada meydan 'bodyguard'dan geçilmiyor ki! Geçenlerde Fatih Altaylı'nın vicdanına kefil olduğu Temelkuran'a bir de Yıldırım Türker kefil olmuş. Türker'in "cehalet ve saldırganlık alaşımının cisimleşmiş hali" olarak nitelediği Altaylı'yla kurduğu 'kefil ortaklığı' sadece fikrî olarak değil, üslup olarak da aynı.
Örneğin Başbakan'ın -bence de gereksiz bir muhataplık içinde- Nuray Mert'e namert demesine celallanan bay vijdan, beni "alçak" olarak nitelemekte hiç beis görmüyor. "Mert'in saçının teline zarar gelirse yıkarız ortalığı" derken, Orhan Miroğlu'nu "mortoğlu" olmakla tehdit edenlere tek kelime edemeyen birisinden de bu beklenirdi zaten. Gerçek bir tehdit karşısında dut yemiş bülbüle dön ama topu topu iki köşe yazısını "hedef gösteriyorlar" demagojisiyle köpürtüp, sen hedef göster!
Bir de sanki Samast'ın eline silahı verenler Ak Parti'yi yıkma derdindeki odaklar değilmiş gibi "Erdoğan, Mert'i 'küçük Samastlar'a hedef gösterdi" diye ağlıyor. Ak Parti gençliğinden yazarlara yönelik tek bir şiddet olayı gerçekleşmedi ama 'vijdancılar mahallesi'nin müdavimlerinin elinden yumurtadan boyaya pek çok renkli eylem geldiğini biliriz. Hoş, başıma böyle bir olay gelse bile yine kendine ve saz arkadaşlarına bir mağduriyet devşirmenin yolunu bulacağına şüphem yok.
Üstelik daha önce bendenizi "türbanlı kontenjanından yazar" ilan etmesi de kesmemiş kendisini. Bu sefer de "milletvekilliğini türban farkıyla kaçıran" diye buyurmuş. Bir başkasını Alevi, Ermeni, Kürt, vb. bir kimlik kategorisi kontenjanından yazar ilan etmeye yeltenseydi, yerin dibine geçirilecekti. Ancak öyle bir durumda onu yerin dibine geçirecekler, bugün ellerini patlatırcasına alkış tutmakla meşgul...
Milletvekilliği ihtirasıyla yanıp tutuşan biri aday listeleri belirlenmeden çok evvel ne diye -Mert'in de dahil olmayı istediği ama davet edilmediğinden parçası olamadığı- "Ak Parti'yi hedefe koyduğu" iddia edilen, hatta bazı 'ağbi ve abla'larımızca Ergenekonculukla suçlanmamıza bile neden olan bir kampanyanın ("Başörtülü aday yoksa oy da yok") sözcüleri arasında yer almıştır diye sormayı dahi beceremiyor. Tabii kasti bir beceriksizlik bu. Ne de olsa bana baktığında başımdaki örtüden ötesini göremeyecek kadar yücegönüllü bir vijdan timsalinden bahsediyoruz.
"Sekülere en büyük imtihan" yazımda bahsettiğim imtihandan ısrarla çakıyorsunuz bay vijdan, 'hayırlı işler'...
'Yandaş gazetecilik'
Ak Parti'ye muhalif herhangi birisi eleştirilince "Muhalifler susturuluyor" diye çıkışılıyor. Eleştiriye konu olan argümanları geçiştirmenin ve dolayısıyla muhatabını susturmanın en kestirme yoluysa "yandaş gazeteci" yaftasını yapıştırmak oluyor. Böylelikle muhatabınızın tüm saygınlığını yerle bir ettiğinizin hayalini kurabiliyorsunuz. Bu bakış açısı öyle yerleşik ki Başbakan'ın kendi ağzıyla kınadığı birisi olmanız ama buna "Başbakan hedef gösterdi" diye yırtınmadan ve çekinmeden cevap vermeniz, Kürt meselesinde bazen ROJ TV tarafından bile alıntılanacak kadar hükümeti eleştiren yazılar yazmanız, Ahmet Şık'ın tutuklanmasına kendi mahallesinden gelecek salvolara aldırmadan muhalefet etmiş olmanız, vb. hepsi siliniyor. "İktidara yaranmak" arzusunda biri olduğunuz iddiası kalıyor geriye... Ak Parti veya başka bir iktidar odağına yaranmak için yazanlar elbette var ama her eleştiriyi bu yaftayla karşılamak fikrî bir acziyet içinde olunduğunun göstergesi değilse, neyin göstergesi?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019