Hilâl KAPLAN
Newroz geldi ve geçti, Nevruz değil Newroz. Harflerdeki bu değişiklik, devletin PKK'dan sonra ve PKK gibi "yeniden icat ederek" sahiplendiği 21 Mart'ın anlamındaki farklılığa işaret ediyordu. Ne de olsa adlandırma, anlamlandırmayla el ele yürüyen bir süreçti.
Evet, pek çok Kürt için Nevruz'un adı Newroz. Ve yine pek çok Kürt için 'bahar' gerçek anlamda gelmeden, 21 Mart'ın anlamı da bayram kutlamasından öte olacak. Ancak bu Newroz'da da devlet, PKK'nın güdümünde bir strateji sahiplendi. "PKK'nın güdümünde" deyişim- günümüzün gözde kelimelerinden biriyle söyleyecek olursak- "provokasyon" amaçlı değil. Abdulkadir Selvi'nin devletli kaynaklardan aktardığı üzere devlet, Newroz'daki stratejisini PKK'nın "Türk savaşı çıkarma" niyetinde olduğu istihbaratıyla değiştirmiş. Yani PKK, devlete karar değiştirtebilecek kadar güçlü bir aktör olarak görülüyor...
Peki, sonuç ne oldu? Tam da PKK'nın görmek ve göstermek istediği türden görüntüler ortaya çıkmadı mı? Hacı Zengin'in ölümü üzerinden polis memuru Ahmet Toprakoğlu'nun öldürülüşü BDP tabanı tarafından 'tolere edilecek' boyutta karşılanmadı mı? Ya da "Türk sokağı" için de tam tersi geçerli olmadı mı? Anlayacağınız devlet, PKK'yı besleyen güvenlikçi ekseni devam ettirdikçe nüanslar değişse de netice değişmeyecektir.
Burada esas sorun PKK'nın devletin siyasetini belirleyen bir aktör mesabesinde değerlendirilmesidir. Böyle olmasının ana sebebiyse Ak Parti hükümetinin, 2008'de ilan edilen demokratik açılım projesinin içeriğini aslında hâlâ açıklamıyor olmasıdır. Açıklanmadığı müddetçe de süreçte yönlendirici ve inisiyatif alıcı bir role sahip olması zordur.
Geçmişten ders almak gerekir. "Kervan yolda düzülür" anlayışıyla herhangi bir yol haritası ve takvime bağlanmadan yürütülmesi planlanan açılım, Habur'da çöktü. O günden beri de toparlanamıyor. Habur sonrasındaki 2009 yerel seçimlerinde Ak Parti'nin azalan oy oranı hükümetin gözünü korkutmaya devam ediyor. İkinci sebepse şiddet devam ederken, şiddetin önünü alamayan hükümetin başka türlüsünü yapmaya cesaret edemeyişidir ki bu dünyadaki örneklere bakıldığında da anlaşılır bir sebeptir.
Bu bağlamda hükümetin, Kürt meselesine ilişkin muhtelif gazetelerde yer alan stratejisinin içeriğine değinelim. Özüne bakılınca eskisine nisbetle yeni olanın ne olduğunu görmek hayli zor doğrusu. Zira stratejiye göre, devlet kendini hâlâ halkı PKK/ KCK'dan kurtaracak bir tür süper kahraman olarak görüyor. Bu zaviyeden bakınca da Newroz'da sırf Diyarbekir'de toplanan bir milyona yakın kişiyi de "KCK'nın rehinleri" olarak görülüyor sanırım. Bu kısmı geçiniz.
Sıralanan maddelerde ilgi çeken bir teknik bir de usule ilişkin yön var. İlki "doğrudan halkın muhatap alınacağı"na ilişkin vurgudur. "Burada kastedilen halk kimdir ve nasıl doğrudan muhatap alınacaktır?" gibi ilk bakışta zihinde çağrışan soruları bir kenara koyup gerçekten halkın taleplerine bir şekilde kulak verileceğini umalım. Böyle olduğu takdirde neden bazı reformların "çok az ve çok geç" olarak değerlendirildiği belki anlaşılır. Görebildiğim kadarıyla seçmeli Kürtçe eğitimin müfredata girmesi ve anadilde eğitimin önündeki anayasal engellerin kaldırılması bu hak taleplerinin en başında gelenleridir. Bu talebin, daha fazla vakit geçirmeden, mezkûr strateji çerçevesinde karşılanması gerekir.
Dikkati çeken ikinci husussa "yerel yönetimlerin uluslararası hukuka dayalı ilkeler esas alınarak güçlendirilmesi"ne ilişkin maddeydi. Hatırlarsınız, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in hazırladığı "Kamu yönetiminin temel ilkeleri ve yeniden yapılandırılması hakkında kanun" (15.7.2004), yine dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti. Ak Parti, yerel yönetimlere ilişkin reform ihtiyacını daha o günden gidermeye çalışmışken, üstelik günümüzde ana muhalefet partisi CHP bile Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndaki şerhlerin kaldırılmasını savunuyorken Ak Parti'nin bu meseleyi şimdiye kadar gündemine almamış olması bile ilginçtir.
Ezcümle, Kürt meselesi nabza göre şerbet vererek "idare edilecek" boyutu çoktan aşmıştır. Herhangi bir stratejinin işlevsel olabilmesi için, Ak Parti artık "elini açmak", meseleye dair siyasî icraat bağlamındaki ufkunu açıklayarak hayata geçirmek zorundadır...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları





































Mehmet Akbacak
Bu yazını çok beğendiğimi söyleyebilirim.Dünkü yazını okuyunca Aydın abim grıpten kurtulamamış galiba diye üzülmüştüm.Dostca selemlar.
Mehmet Kırarslan
Yazar, Kürt halkının birkaç parçaya bölünmesi ve yüzyıllardır kendi kendini yönetememesi sorununun çözümünü "etnik" (milli, ulusal...) bir çerçevede ele alıyor. "Kendi kendini yönetme" demokratik değerlerinin yerini "bütün Kürt halkının bir arada olacağı" etnik esaslı (her halde "mermer" gibi) bir devlette-birlikte görüyor. Türkiyede "Ulus Devlet" sürecinin aşılmasını demokratik bulurken (ki öyle) Kürdistanda daha beter bir "Büyük Ulus Devlet" öneriyor... Türkler için de Balkanlardan Orta Asyaya bir "Büyük Ulus Devlet" öneriyor mu? Yoksa Turancılık kötüyken Kürdancılık iyi mi?
Mehmet Kırarslan
Yazar, Kürt halkının birkaç parçaya bölünmesi ve yüzyıllardır kendi kendini yönetememesi sorununun çözümünü "etnik" (milli, ulusal...) bir çerçevede ele alıyor. "Kendi kendini yönetme" demokratik değerlerinin yerini "bütün Kürt halkının bir arada olacağı" etnik esaslı (her halde "mermer" gibi) bir devlette-birlikte görüyor. Türkiyede "Ulus Devlet" sürecinin aşılmasını demokratik bulurken (ki öyle) Kürdistanda daha beter bir "Büyük Ulus Devlet" öneriyor... Türkler için de Balkanlardan Orta Asyaya bir "Büyük Ulus Devlet" öneriyor mu? Yoksa Turancılık kötüyken Kürdancılık iyi mi?