İbrahim Kahveci
Başlığa peşinen bir ekleme yapayım: Ülkemizin konut üretim sorunu yoktur; lakin göçmen sorunu veya açgözlülük sorunu vardır.
Gelin birlikte bakalım.
2012 sonunda nüfusumuz 75 milyon 627 bindir. Ortalama hane sayısına (3,69) göre ülkemizde 20 milyon 481 bin hane-aile vardır.
2024 sonunda nüfusumuz 85 milyon 665 bine yükseliyor. Bir hanede artık 3,11 kişi yaşıyor; yani haneler küçüldü. Bu nedenle hane sayısı daha hızlı arttı ve 27 milyon 516 bine yükseldi. 10 milyon 038 bin nüfus artışına karşılık 7 milyon 035 bin yeni hane kuruldu.
Bir hanede eskisi gibi 4 kişi olsa sadece 2,5 milyon yeni hane kurulmuş olacaktı. Hane sayısındaki anormal artış tek kişilik hanelerin artmasından kaynaklanıyor. Yani 1+1 evler bu nedenle oluştu diyebiliriz.
Peki, bu kadar anormal hane sayısı artışına karşılık konut üretimi nasıl cevap vermiş?
2013-2024 yılları içerisinde 10 milyon 039 bin yapı ruhsatı alınmış. Yani konut inşaatına başlanmış. Buna karşılık 8 milyon 582 bin konut (daire) bitirilmiş ve oturma izni verilmiş.
7 milyon yeni ihtiyaca karşılık 8,5 milyon daire yapımı bitmiş. Halen 1,5 milyon dairenin de yapımı devam ediyor.
Tekrar edelim: 2012 sonrasında
-7 milyon 035 bin yeni hane kurulmuş
-10 milyon 039 bin daire yapımına başlanmış
-8 milyon 582 bin daire bitirilip oturma izni verilmiştir.
-Hatta ekleme yapalım; bitirilen 8 milyon 582 bin yeni dairenin de 6 milyon 379 bini satılmıştır.
Yabancılara satılan 405 bin daire düşüldüğünde bile en azından 5 milyon 974 bin daire yerlilere satılmış oldu. Bu da yeni kurulan hanelerin (7.035 bin) yüzde 85’inin satış yolu ile el değiştirdiğini, kalan 2 milyon 203 bin dairenin ya kiraya verildiğini ya da boş tutulduğunu göstermektedir.
Ama bir ayrıntı daha vermeliyiz: Yerlilere satılan 5 milyon 974 bin konutun ihtiyaç sahipleri tarafından alındığını söylemek imkansızdır. Çünkü yeni kurulan hanelerin yüzde 48,8’i kiracı durumunda yaşamaktadır. O nedenle konut sorununda üretim sorunu değil, mülkiyet sorunu yaşamaktayız.
Tekrar edelim: Ülkemizin konut üretim sorunu yoktur. Halen 1 milyon 458 bin yapımı devam eden konutumuz vardır
-Yapımı bitmiş olan 1 milyon 547 bin konut ise fazlalık olarak üretilmiş durumdadır. Bundan 405 bin yabancıya satışı çıkarsak bile 1 milyon 142 bin fazlalık konut üretilmiş durumdadır.
Peki buna rağmen neden konut ve kira sorunu yaşıyoruz?
Mesela göçmen sorunu diyorsak o zaman şu soruya cevap vermeliyiz: 2021 yılına kadar neden fiyatlar ve kiralar artmadı. Çünkü göçmen hareketi 2021 öncesine dayanıyor.
O zaman açgözlülük sorununa bakacağız.
Maalesef ülkemizde konut veya gayrimenkul son yıllarda yatırım alanı olarak daha çok kullanılmaya başlandı.
2013-2024 yılları içinde tam olarak 16 milyon 268 bin konut satışı gerçekleştirildi. Ve aynı dönemde kurulan 7 milyon 035 bin hanenin 3 milyon 432 bini kiracı konumundadır. Bu demektir ki, konutları ihtiyaç sahipleri değil yatırımcı almıştır.
O nedenle ülkemizin konut sorunu değil, mülk sorunu vardır.
Kira getiri oranının 14-15 yıla düşmüş olması bu yatırım iştahını da bize göstermiş oluyor. Faizin vergilerle reel getiri oranı düşerken reel getiri artık muazzam şekilde konut sektöründe biriktirilmiş oldu.
Sorunu çözeceksek asıl buraya odaklanmamız gerekiyor.
Doğum oranının hızla düşmesi uzun vadede zaten göçmen almazsak konut sorunumuzun olmayacağını gösterecektir. O zaman soruna kısa vadeli yanlış politik tercihlerin neden olduğunu belirtelim. Özellikle Nass.. Ekonomi Modeli ile suni bir konut sorunu yaşadığımızı da unutmayalım.
Sorun fiili üretimde değil, yanlış fikir üretimindedir.

Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025