Markar ESAYAN
Eski kabuğundan sıyrılmaya çalışan Türkiye'nin önüne karakteristik birkaç yapısal/zihni sorun dikiliyor.
İlki eski devlet aygıtı ile reformları gerçekleştirmeye çalışmanın çelişkisi... Bir yandan eski rejime ayarlı devleti reformdan geçirirken, bu reformları yapmak ve uygulamak için o dev aygıtla çalışma mecburiyeti var.
Hükümet olmayı devlete hakim olmakla eş tutmak ülkemizde bir yanılgı. Örneğin kanun yapmanın ve uygulamanın sadece Meclis uhdesinde olduğu düşünülür. Oysa olay daha karmaşıktır. Kanunların altyapısı hazırlanırken bürokrasi ile eşgüdümlü çalışılır ve önce buradaki zihniyetle boğuşmak gerekir. Atanmış bürokratların eğilimi risk almama, ideolojik davranma ve devleti koruma şeklinde tezahür edebilmektedir. Hancı bürokrat, siyasetçiye yolcu muamelesi yapabilmektedir.
Bu nedenle AK Parti göreve geldiğinden itibaren bürokratik işlemleri azaltmaya öncelik verdi.
Statüko ile mücadele...
Reformların önündeki bir başka ciddi engel statükonun direnişi oldu. Hala da öyle ve nihai yenilgi kabul edilene kadar bu mücadele devam edecek. Tepkinin nedeni reformların statükonun altını oyması... Bu reformlarla iktidar gittikçe halka kayıyor. Bu durumda reformların içeriği ne kadar iyi olursa olsun, asıl önemli olan bu reformların kimin işine yaradığı...
Dolayısıyla, son 12 yıldır 'muhalefet' etme şeklinde kamuflaj edilse de aslında temelde bir egemenlik mücadelesine tanık oluyoruz.
Egemenliğin halka yayılmasına karşı olmak bizzatihi gayrıahlaki olduğu için muhalefet sürekli itibarsızlaşırken, yüzde 52'nin doğrudan destek verdiği, yüzde 25'in temelde reformlara olumlu baktığı bir ülkede, statükoyu korumak gün geçtikçe daha zorlaşmakta.
Statükonun ahlaki düşkünlüğü ve siyaseten sürekli etkisizleşmesi hükümet için aslında ciddi riskler içerir; en azından göründüğü kadar avantaj değildir.
Hükümet bir yandan sürekli hedef olmakla, siyaset dışı ayakoyunları ile enerjisinin bir kısmını bu alanda harcar. Öte yandan sürekli tehdit altında olması tabanı tarafından yüksek oranda sahiplenilmeyi beraberinde getirir. Bu durum hükümetin bir diğer sigortası olan taban baskısından kısmen mahrum olması demektir.
İtibarlı bir muhalefetin çıpasından mahrum olunması kör noktaları arttırma riski içerir. Hükümet muhalefet eksikliğini kendisi giderme zorunluluğu hisseder ve fazladan yük altına girer.
Eleştiri ve hayati memleket meselelerinin sürekli araçsallaştırılması köklü sorunların sürümcemede kalmasına yol açabilir. Karikatürleşen muhalefetin tabanında öfke artar, depresyon başgösterir ve toplumun önemli bir kesiminin potansiyeli heba olur. Bu kesimler çaresiz kaldıkça radikalleşebilir. 'Muhalefet' her başarısız darbe girişiminden sonra biraz daha savruklaşır, muvazenesini iyice yitirir.
Gez krizini ve paralel devletin devletin kılcal damarlarına sızmasının öngörülememiş olmasını bu perspektifden de değerlendirmek gerekir.
Statükonun yol göstericiliği...
Ne var ki, tedrici ihtilal dönemlerinin kaçınılmaz karakteri kaçınılmaz olarak böyledir. Bu durum diyalektik olarak ihtilalin enerjisini statükonun beslemesi anlamına gelir. Zorlu bir rakip, sert bir egemenlik kavgası olmadan sınırlar zorlanmaz, eski zihniyetten tamamen kopulması için gerekli bilinç/enerji yaratılamaz.
Askeri vesayetin gardı düştüğünde bunu erken bulmuştum. Yenilmek kaydıyla antidemokratik ve güçlü bir direnç, reform sürecinin hem dinamizmini hem de yol haritasını sağlar. Onların sürekli değişen yöntemleri reformcu kanada sorunlu alanların nereleri olduğunu gösterir.
Paralel devlet ayaklanmasa, yüzyıllık yeni bir esarete teslim olunacaktı. Gezi krizi olmasa, 'laik'/ulusalcı kesimdeki depresyonun ciddiyeti anlaşılamayacaktı. İlerleme iştahı ile çevre, kültür ve düzgün şehirleşmenin ihmal edildiği daha geç fark edilecekti. Yeni anayasanın ve yeni devletin önemini bu kadar derinden kavramayacaktık. AK Parti belki ikinci yeniye geçişin, ortak ahlakı yeniden tanımlamanın ve akçeli işlere azami dikkat edilmesinin ehemmiyetini ihmal edebilecekti.
Hasılı, iyi ki CHP böyle, iyi ki aydınların bir kısmı çıldırdı, iyi ki paralel yapı ayaklandı.
Yeni Türkiye'de olmayacaklar; ama katkıları için onları her zaman hayırla yad edeceğiz.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019