Markar ESAYAN
Ülkemiz dünyada şiddetli bir paylaşım döneminde bulunuyor. Yaşadığımız birçok olağanüstülük, bu karanlık paylaşım kavgasından bağımsız değil. 15 Temmuz darbe girişimi de bu kavganın tam merkezine oturuyordu. Şüphesiz Suriye’nin kuzeyindeki terör koridoru ve işte bugün olumsuzluklarını görmeye başladığımız Kuzey Irak’taki referandum meselesi de öyle…
Böyle bir dönemi hasarsız atlatmak, süreçleri ülkemiz ve bölge halkları lehine yönetmek şu andaki en öncelikli meselemiz olmalı. Çünkü sadece Türkiye’nin içinde birlik ve beraberliği sağlamak yeterli değil. Komşu ülkelerde huzur ve barışın sağlanması da Türkiye için en az iç meseleler kadar önemli. Burada fizikteki “Birleşik Kaplar Kanunu” aynen geçerli.
Bu tespitler herhalde olaya soğukkanlı ve olgusal bakan herkesin paylaşacağı bir durumdur. Ben bundan şüphe duymuyorum. Karşılıklı ara ara konuştuğumuz tüm partilerin vekilleriyle de bu tespitleri aşağı yukarı paylaşıyoruz.
İş bu haldeyken, insan bazı girişimleri, tavır ve tutumları anlamakta zorlanıyor. Ortak vatanımıza dönük risk ve saldırılarda dayanışma beklemek herhalde hamaset sayılmaz. Ama bir CHP’li milletvekili çıkıyor ve Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe”, “sarayın darbesi” iftirasını bir adım ileriye taşıyor ve “Darbeyi AK Parti yaptı” diyor. Eşzamanlı olarak, dün de yazdığım gibi birtakım yazarlar CHP ve MHP’ye dönük kaset kumpaslarında AK Parti ve FETÖ arasında iltisak kuruyor.
Böyle akla ziyan ithamların bu kadar rahatça servis edilmelerinin nedeni, herhalde “Erdoğan ve AK Parti”ye karşı uyandırılmaya çalışılan nefretin tüm olguları perdeleyeceğine olan güven. 15 Temmuz hakkındaki bu akla ziyan ithamları ne ilginçtir ki, ABD ve Avrupa’da yeminli Türkiye düşmanlarının ağzından da sıkça duyuyoruz.
Üstelik bu kesimler, FETÖ, PKK, DEAŞ dahil tüm risklere karşı, ülkeyi ayakta tutacak irade ve akla, cesaret ve deneyime Sayın Erdoğan’ın ülke lideri olarak sahip olduğunu biliyorlar. Böyle bir dönemde ülkeyi Kılıçdaroğlu’nun yönetme olasılığı sadece kâbus olarak nitelendirilebilir. Bunu birçok aklı başında CHP’li de kabul edecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu duruma geçen gün isyan etti ve böyle bir ana muhalefetin dünyada hiçbir yerde bulunmadığını ifade etti. Ülkenin, bir ana muhalefet partisinin desteğine en çok ihtiyaç hissettiği, çocuklarımızın geleceğini korumaya çalıştığımız günlerde, CHP’nin ülkeyi uğraştırdığı konular gerçekten insanı isyan ettirmeyecek gibi değil.
Ama sanırım, bir ülkenin güçlenme, bağımsızlaşma, ayağa kalkma mücadelesinin de doğal bir parçası içerideki bu komplikasyonlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Asıl mücadeleyi içeride veriyoruz” demesinin nedeni de bu.
Belki de bu nedenle bu döneme damgasını vuran kavramların başında, benim epey önce kullandığım “Yerli ve milli” tanımının gelmesi sürpriz değil.
İnsan solcu, sağcı, muhafazakar, çevreci, liberal, Türk, Kürt, Sünni, Alevi, gayrımüslim vd. olabilir. Doğal olan bu çeşitliliktir zaten. Ancak yerli ve milli olmak, ideolojik yaklaşımların farklılığını tektipleştirmez, sadece bu ülkeye ait olmak anlamına gelir.
Böyle bir CHP’nin varlığını bu haliyle sürdürmesi ancak Türkiye’de işlerin kötüye gitmesiyle mümkündür. Ayağa kalkan bir Türkiye’de ise bu CHP infilak edecektir.
CHP kaderini Türkiye’den ayırmıştır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019