Metin Gürcan
Yeni yıl gecesi gene terörle şok olduk. Hepimiz çok üzüldük ancak her terör eyleminden sonra olduğu gibi sosyal medyada gene karpuz misali ‘Bu işin arkasında BATI var’ cılar ile ‘AKP bu canavarı yarattı’ cılar şeklinde ikiye bölündük. Aslında her iki tez de çok stratejik bir hata yapıyor çünkü ikisi de saldırıyı yapan irade olan ‘Saldırgana’ ARAÇSAL rol biçiyor, onu önemsizleştiriyor. Ama bu ‘terörist’ kendi beyni, ideolojisi, eylem stratejisi, amaçları, geliştirdiği yol/yöntemler olan bir ‘askerileşmiş’ bir sivil. Yazım tam da bunla ilgili.
Yazımın temel tezi şu: Ne yazık ki yanıbaşımızdaki Suriye iç savaşı nedeniyle aynı anda boğuştuğumuz iki silahlı devlet dışı aktör olan PKK ve IŞID, yani aslında ‘etnik motivasyonlu terör’ ile ‘dini motivasyonlu terör’ giderek ASKERİLEŞİYOR ve KENTLERE KAYIYOR. Aslında terörü iyi bilen bir devletiz ama ‘sivilin sivile uyguladığı şiddetin hem askerileşmesi hem de kentlere kayması’henüz alışamadığımız yeni bir olgu. Ben iki senedir gücüm yettiğince bunun aslında yeni bir ‘terör dalgası’ olduğunu, tam da bu nedenle yeni parametrelerle tanımlanması gerektiğini ve belki de eski ‘askeri’ yöntemlerle mücadele edilmemesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.
Şimdi Reina saldırısına neden olan eylem mekanizmasını bileşenlerine ayıralım:
a. O gece Reina’nın kendisi (Zaman-Mekan): O gece Reina gibi sembolik önemi olan tanınmış bir mekanda Yılbaşı Partisi için toplananlar aslında ‘kesin sonuç yeri ve zamanındaki mağdur kitle’yi oluşturuyor. Dikkat edin ‘mağdur kitle’ dedim. Çünkü terör bir iletişim dilidir. Alıcısı ve vericisi vardır. Saldırganın ‘hedef kitlesi’ ise biz seyredenleriz, yani HEPİMİZİZ. Terörde amaç hedef kitleyi belli tepkiler vermeye zorlamaktır. Şimdi hepimizin sorması gereken soru: ‘Acaba bu saldırıdan sonra tam da saldırganın istediği tepkiyi mi veriyorum?’
b. Aşırıcı Selefi (yani dini) Motivasyon:Şayet saldırganın bir deli veya psikolojik sorunlu bir birey olmadığını düşünüyorsanız, saldırgan ‘kamu yararına şiddet’ uygulayan bir asker ya da polis de olmadığına göre o zaman kafasının içinde onu bu eyleme yönelten bir temel motivasyon vardır. Bu motivasyonun da çeken faktörleri (onu ölüme götüren bir ideoloji ve bu işi yapmasını sağlayan propaganda) ve iten faktörleri(kimliksizleşme, sosyo-ekonomik sorunlar, kişisel intikam hissi, grup kimliğinin aşağılanması vb.) var. Şimdi kritik bir nokta: Belki Türkiye’de ‘Yılbaşı gecesi içki içen, eğlenen insanlara zarar/ceza vermeyi düşünen ‘dini motivasyonu’ yüksek binlerce insan yaşıyor. Hatta belki de bunlardan yüzlercesi bu düşünceyi eyleme çevirebileceğini çevresindeki/yakınındaki insanlarla paylaşacak, yani konuşacak kadar fikirde radikalleşmişolabilir. Ama bakın dikkat bunu 31 Aralık gecesindeki bu tekil eylem Türkiye’de sadece bir kişinin düşündüklerini yapabilecek kadar eylemde radikalleştiğini gösteriyor. Peki ona düşündüklerini yapabilecek ‘muktediryat’ı yani öz güveni/iradeyi veren şey ne? Aslında o şeyin İslam’la, Selefilikle veya medyada ‘uzmanlarımızın’ tartıştığı konular ile alakası yok. Saldırgana radikal düşüncesini eyleme dökebilecek gücü/özgüveni veren şeytam da aşağıdaki madde ile ilgili.
c. Askeri Uzmanlık: İşte bu bileşen yazımın asıl konusu ve hala anlayamadığımız o şey. Biz bu ‘kolay ölebilen gençlere’ hala onun bunun APARATI rolü biçerek onları anlamaya çalışmaktan kaçıyoruz. Şimdi Reina’daki bu saldırgan öncelikle geleneksel modern bilgi paradigmasını alt üst eden bir ‘post-modern canavar.’ Onun işletim sistemi bizim alışık olduğumuz geleneksel bilgi hiyerarşisine göre çalışmıyor. Bizim geleneksel modern paradigmamızda bizden daha çok bilen makamca, yaşça, rütbece, kıdemce bizden daha yukarıda olanken o bu piramitte aşağıya bakıyor çünkü onun için ‘en çok bilen HENÜZ DOĞMAYAN.’ İşte bu bakış PKK’nın (etnik motivasyon) ve IŞID’ın (dini motivasyon) vurduğu bu yeni nesil terör dalgasında onu İNOVATİF ve çabuk adapte olabilen bir canavara dönüştürüyor. Denenmemişi, yapılmamışı ustalıkla yapıyor, öncü oluyor ve arkasından yürüyenlere ‘Rol Model’ haline geliyor. Şimdi yaklaşım ışığında Reina’daki bu saldırganı bir analiz edelim:
Gece, şehirde ve tek başına, çok tanınmış bir mekana elinde AK-47 Kalaşnikof ile biz askerlerin ‘Kalçadan Atış Tekniği’ dediğimiz özel bir bina operasyonu tekniği ile ateş ederek, mekanın girişindeki polisimizi ve güvenlik görevlilerini tepki veremeden şehit ederek ‘dinamik girişle’ Reina’nın kapısından içeriye giriyor. İçeride ise gözünü kırpmadan soğuk kanlı bir şekilde toplam 6 şarjörü yani 180 mermiyi bağrışlar, panik, zayıf görüş şartları gibi dışsal stres faktörlerinden etkilenmeden 6 dakikada soğukkanlı şekilde, tereddütsüz ve otomatik bir refleksle mağdur kitlenin üzerine boşaltıyor. Sonuç: 39 kişi hayatını kaybediyor ve 65 de yaralı. Yani 104 kişi o mermi yağmurundan etkilenmiş. Ve saldırgan bir şey olmamış gibi o şok anında kaçarak kayıplara karışıyor. Bu ilginç. Çünkü 2016’da Türkiye’deki 8 IŞID saldırısının aksine bu saldırgan kaçmayı düşünerek yani bir ‘Çıkış Stratejisi’ ile mekana gelmiş ve de ne yazık ki bunu kolaylıkla başarmış. Dikkat: Saldırgan inovatif bir eylem planladı, bunu icra etti ve ortama çok iyi adapte olup çıkan panikten istifade ederek Reina’dan kaçmayı da başardı. Şu yazıyı kaleme aldığım 2 Ocak 2017 saat 15.00 itibarı ile de hala aranıyor. Demek ki bu işte yalnız değil, bir ekiple karşı karşıyayız. Aslında o gece saldırgan bize benzerini ancak filmlerde görebileceğimiz bir İLKİ yaşattı. Ama sadece bize değil arkasından gelenlere de yapılabileceğini gösterdi.
İlginçtir PKK’nın ilk eylemi olan 1984 Şemdinli baskınına katılan bir PKK’lıyı daha sonra yakalayıp sorgulayan bir asker büyüğümden dinlemiştim ve beni çok etkilemişti. Şöyle diyormuş o PKK’lı:
‘Aslında saldırıdan önce çok karasız ve heyecanlıydık. Korkuyorduk da. Çünkü ilk kez saldıracaktık. Şemdinli’ye saldırdıktan hemen ilçeyi terk ettik çünkü askerin bizi takip edip öldüreceğini düşünüyorduk. Ama ilçeden takip eden olmadı. Sonra Irak’a dönmeye çalışırken gene korkuyorduk. Diğer ilçelerden takviye askerler gelir diye korktuk. Ama gelen olmadı. Irak sınırına yakın yerde mola verdik Bu sefer uçaklar gelir bombalar diye düşündük. Uçaklar da gelmedi. Sonra Irak’taki kampa geçtik. O gece yattığımda hala T.C. devletinin askeri polisi gelir bizi bulur ve öldürür diye korkuyordum. Ama ertesi gün sabah daha önce yapılmamışı yapmış, özgüveni tam bir savaşçı olarak uyandık. İlk kez yapmıştık ve devlet tepki verememişti. O zaman anladık ki aslında devlet bize anlatılan kadar da güçlü değilmiş.’
Bakın yukarıdaki ifadelerde daha önce hiç yapılmayanı ilk kez yapma, ilk önce bir süre başarılı olduğuna inanamama, bir süre sonra da başarılı olduğu gerçeğini giderek içselleştirme durumu var. O nedenle bu yeni terör dalgasında devletimizin, güvenlik birimlerinin ilham kaynağı olması kesin ‘ilk kez yapılabilen’saldırılar konusunda çok dikkatli olması gerekiyor. Konu terör olunca bir eylemin hiç yapılmaması ile ilk kez yapılması arasındaki mesafe kilometreler iken, ilk kez yapılan bir eylemle ikinci aynı tip eylem arasındaki mesafe santimetrelerdir.
Şimdi Reina’daki şoka dönelim. Saldırganın mekana giriş görüntülerini izledim. Her davranışından eğitimli, profesyonel, soğukkanlı, şehirde özel operasyon teknikleri uygulayabilecek kadar mahir, hatta doğru dürüst nişan almadan kalçadan isabetli atışlar yapabilecek kadar tüfeği “kollarının kas hafızasına” yedirmiş aslında özel operasyon uzmanlığı olan bir ‘asker tipi’ seyrettim. Belli ki bu “uzmanlığa” ulaşabilmek için yüzlerce mermi yaktı, belki günlerce askeri teknik ve taktik eğitim aldı. Belki sadece eğitimle kalmadı daha önce defalarca gerçek çatışma ortamlarında bir insanı hedef bilip ateş etti. Reina’da gördüğümüz tablo hem uygulanan teknikler hem de kullanılan silah, araç gereç açısından “kriminal” olanın çok daha ötesinde bir maharet gerektiren “askeri” olana yakın şeyler. Ama ilginç olan bu “askeri” olanı yapanlar asker değil, siviller. Daha da acısı yaptıkları kişiler de asker değil, siviller. Olan sivilin sivile yaptığı şiddetin askerileşmesi.
Suriye ne yazık ki gerek etnik gerekse dini motivasyonlu genç sivillerin bu saldırıdaki gibi çok sofistike askeri yetenekler kazanmasını sağlayan bir bataklığa dönüştü. Şimdi genç sivillerin kazandığı bu yetenekleri büyük şehirlerimizde terör eylemleri olarak yaşıyoruz. Başta Amerikalılar olmak üzere Suriye’de görev yapan Özel Kuvvet mensuplarının gözlemlerini paylaştığı blog sitelerini incelediğimde bir şey dikkatimi çekiyor. ‘Öl ya da öldür’ oyununun acımasızca oynandığı Suriye’de çatışmalara aktif katılan bir genç 7-10 ay gibi kısa bir sürede atış, tahrip ve patlayıcı maddeler, El Yapımı Patlayıcı (EYP) hazırlama, şehirlerde muharebe ve küçük birlik harekatı gibi belli konularda belki de bir Özel Kuvvetçinin 5-6 senede kazanacağı askeri uzmanlığı kazanabiliyor. En güçlünün ve en çabuk adapte olanın hayatta kaldığı bu ölüm oyununda da belki de mahallenin en pısırık çocuğu 1-2 sene içinde askeri düzeyde şiddet uygulayabilecek bir ‘ölüm makinası’ haline gelebiliyor.
d. Silah, patlayıcı, EYP ve diğer malzemeler: Bu saldırı bir bıçakla veya bir tabanca ile gerçekleşse bu kadar ölümcül olmazdı. Ölümcül olması tam otomatik bir AK-47 ile gerçekleşmiş olması. Unutmayın: Suriye’de tank kullanan, roket imal edip atan, top atışı yapabilen ve tüm bu askeri sistemleri etkin şekilde kullanabilen binlerce etnik veya dini motivasyonu yüksek ‘sivil’ bir biri ile savaşıyor. Acaba bu siviller ileride ne olacak? Düzenli bir orduya mı dönüşecekler yoksa silahlarını bırakıp teskere mi alacaklar? Acaba artık en iyi bildikleri şey ‘askeri şiddet’ olan bu binlerce sivil silahlarını bıraktıktan sonra ne iş yapacak? Topluma nasıl yeniden entegre edilecekler? Bunlar çok ciddi sorular.
e. İçeriye rahat Giriş: Saldırganın yaklaşık 700 sivilin bulunduğu bir eğlence mekanına rahatlıkla girebilmesi de bizi bu kötü sonuçlu nedensel mekanizmaya götüren bir diğer bileşen. Saldırgan saldırı anından çok önce belki İstanbul’a saldırı için geldiğinde, veya hemen önce yani Reina’ya girmeden hemen önce durdurulabilse bu saldırı gene olur ama kayıp çok olmazdı. İşte burada hep tartıştığımız güvenlik ve istihbarat zafiyeti konusu devreye giriyor. Ama dikkat edin bu zafiyetler zinciri yukarıdaki 4 bileşenden sadece biri.
Şimdi soru belli: Acaba kesin sonuç yeri olan Reina’da, kesin sonuç zamanı olan yılbaşı gecesinde, dini motivasyonlu ve uyguladığı şiddet ‘askerileşmiş’ bu sivil bireyin kullandığı AK-47 Kalaşnikof’tan çıkan mermilerle insanların ölmemesi için ne yapmalıydık? Aslında cevap basit: Yukarıdaki 4 bileşenden biri eksik olsa bu saldırı gerçekleşmezdi. Hemen aklınıza gelen soruyu duyar gibiyim ‘PEKİ NASIL?’
Ne yazık ki sizi üzmek istemem ama bu soru hepimizin hep beraber sadece 2017’de değil, belki de yıllarca cevabını arayacağımız soru olacak. En azından bu soruyu en erken soranlardan biri olma ayrıcalığı ile herkesi ‘Nasıl?’ sorusuna kafa yormaya devam ediyorum. Çünkü hep tekrarladığım gibi bu sadece güvenlik sağlayan askerin veya polisin, istihbaratı veren istihbaratçının değil, devleti ile, milleti ile, muhafazakarı ile laik bireyi ile, iktidarı ile muhalefeti ile, Şu’cusuyla ve Bu’cusuyla geminin içindeki HEPİMİZİN yani Türkiye’nin kafa yorması gereken bir soru.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017