Murat AKSOY
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin yeniden yoğun bakıma girmesi doğal olarak 'Talabani sonrası Irak' senaryolarını gündeme getirdi. Talabani uzun süredir sık sık nükseden rahatsızlıklar yaşıyor. Talabani'nin her rahatsızlığında Irak'ın geleceğinin tartışılmaya açılması, ülkede birliğin ince iplerle sağlandığını gösteriyor.
Talabani'nin ölümü bu birlikteliğin -yeniden sağlanana kadar- dağılması demek. Irak'ta Kürtler de, Sünniler de, Şiiler de kendilerini bu sona birkaç yıldır hazırlıyorlar. Ama Irak'ın bölünmesinin sadece tarafların istemesi ile mümkün olmayacağı da açık. Irak, 2003'te ABD'nin müdahalesi ile fiilen üçe bölündü. ABD'nin çekilmesi bu bölünmenin gözle görülür hale gelmesine yol açtı.
Bugün, Kuzey'de Kürtler, Güney'de ise Sünni ve Şiiler olmak üzere üç parçalı bir Irak ile karşı karşıyayız. Irak merkezi hükümeti bu üçlü denge üzerine kurulmuştur. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan, siyasal güçlerinden çok bu üçlü ayrımdaki temsil güçlerinden dolayı belirlenmiştir. Cumhurbaşkanı Celal Talabani Kürt, Meclis Başkanı Usame Nuceyfi Sünni ve Başbakan Maliki Şii'dir.
Bu kadar hassas denge üzerine kurulan bir yapıda Cumhurbaşkanı Talabani'nin -şimdilik hayatta ama biyolojik- ölümü sadece Irak'ta değil Ortadoğu'da harita değişimi, küresel denklemde güç dengelerini etkileyeceği için zor bir dönemi başlatma şansına sahiptir.
ABD'nin Kürtleri, İran ve Rusya'nın Şiileri, Türkiye'nin de Kürt yönetimi ile birlikte Sünnileri desteklediği; hatta Ortadoğu'da gelişmelerde kısmen devre dışında kalan Almanya'nın Talabani'nin sağlığı üzerinden oyuna dahil olma arzusu bölgedeki değişim arayışının ne kadar çetrefilli olduğunu göstermektedir.
Benzer tablo Suriye'de karşımızdadır. Suriye'de yaşanan değişim sürecinin aradan geçen 21 aya rağmen sonuçsuz kalması; sadece Esed sonrası Suriye'ye konusunda değil, Ortadoğu'daki olası gelişmeler üzerine küresel güçlerin henüz konsensüs sağlayamadığını göstermektedir.
O yüzden Talabani ne kadar uzun süre yaşarsa Ortadoğu'da harita değişimi o kadar ötelenmiş olacaktır. Ancak şu gerçeği de bir kenara not etmekte fayda vardır ki; Irak'ta de facto olarak gerçekleşmiş olan bölünmenin de jure hale gelecek olması çok uzak değildir.
Peki Türkiye olası bölünmüş bir Irak'a hazır mı?
Bu soru Türkiye açısından hayatidir. Olası bölünmüş Irak herkesten çok Türkiye'yi etkileyeceği için hayatidir. Bu gelişme, Türkiye'nin on yıl öncesine kadar 'kırmızı çizgi'si iken, son yıllarda ise Irak'taki en güçlü müttefiki olan Kürt yönetiminin bağımsızlığı anlamını taşıyor. Normal şartlarda güneyimizde ikili ilişkilerimizin iyi olduğu, zenginleşen bir ülkenin olması Türkiye'nin yararınadır. Ancak şartları normalin dışına çıkaran hâlâ çözemediğimiz 'Kürt sorunu'dur. Türkiye'nin çözülemeyen Kürt sorunu, güneyde Kürt devleti ile düşünüldüğünde risk taşımaya başlamaktadır.
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Irak'ın bölünme olasılığı ve Kürt devleti kurulması Türkiye'nin yararına olabilirdi. Batı'yla olan iyi ilişkileri, AB aday üyeliği ve demokrasi deneyimi, demokratikleşme ve Kürt sorununu çözme iradesi Türkiye'yi zenginleşen bir Kürt devleti için cazibe merkezi yapabilirdi. Ancak tablo artık böyle değil. Özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda Türkiye'nin sorunu köklü 'çözüm' yerine 'yönetme' arzusunun öne çıkması, Türkiye'deki Kürtlerin bir kısmı için Kuzey Irak'ı daha cazip hale getirmektedir. Elbette Kuzey Irak'da Talabani sonrasında neler yaşanacağı, PKK'nın geleceği ayrı ayrı sorular olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Gerek Türkiye'deki gelişmeler gerekse bölgesel tüm gelişmeler gelim Kürt sorununa kilitleniyor. Kürt sorununu çözen, Kürtleri eşit ve özgür birinci sınıf yapan Türkiye bölgesel gelişimlerden kuşkusuz en büyük yararı sağlayacaktır. Kürt sorununu çözen bir Türkiye için güneyde bağımsız bir Kürt devleti risk değil, büyük bir sıçrama sağlar.
Türkiye'nin Kürt sorununu çözümünün önünde zorluklar olsa da imkansız değildir. Ne yazık ki, son dönemde bu konuda yeterince olumlu ışık göremiyoruz. 28 Aralık yaklaşıyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Hüseyin Çelik'ten gelen özürler umarız bir başlangıç olur. Diğer taraftan şunu da söyleyebiliriz; Talabani'nin ölümü, Türkiye'nin Kürt sorununu çözüm sürecini de hızlandırabilir de. twitter.com/murataksoy
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018