Orhan MİROĞLU
Türkiye, çözüm sürecinin başarıya ulaşması için, İmralı merkezli yoğun bir çaba içindeyken, Ortadoğu’da İran, Irak ve Suriye ile, belli bir bölgeyi askeri olarak kontrol altında tutan PKK/PYD gibi siyasi aktörler, hesaplarını ve pozisyonlarını IŞİD sonrası dönemde, neyi, kimden ve nasıl talep edeceklerine yönelik yeni stratejiler belirlemekle meşguller.
IŞİD sonrası dönemde çizilecek olan sınırlar-ki buna şüphe yok-bu defa binlerce kilometre ötelerden gelen yabancıların cetvelleriyle değil, yerel güçlerin ellerinde tuttukları namluların gücüyle çizilecek.
Ama bu bağlamda hatırlamak gerekir ki, körfez savaşlarından bu yana, Irak’ın işgal süreci ve Suriye devrimi karşısındaki pozisyonu dahil, Türkiye’nin bölgedeki gücü, siyasi ve ekonomik güce dayanıyor. Tanka, topa, tüfeğe değil..
Bu gücün en çok hissedildiği bölge ise Kürdistan Bölgesel Yönetimi’dir.
Türkiye, arka bahçesindeki Kürtlerle ilişkilerinde her zaman ‘kazan-kazan’ anlayışıyla hareket etti.
Bugün ise, ‘kazan kazan’ dönemini bitirmek ve Türkiye’yi Kürdistan’da sıfırlamak ve Kürdistan’ın geleceğini ipotek altına almak için, bölgede akıl almaz ittifaklar kuruluyor.
Kürdistan coğrafyası, kendi tarihinde bir defa daha, ‘zorun rolüyle’ karşı karşıyadır.
Tarih sanki tekerrür ediyor. 1514’te olduğu gibi, Kürdistan içlerinde, İranlılara karşı ilerleyen Osmanlı ordusu yok bugün, ama Kürdistan içlerinde her geçen gün operasyonlarını ve gücünü askeri olarak arttıran bir İran var.
İran, askeri gücüne güvenerek, Irak’ta ve Kürdistan’da ‘meşru çıkarlarından’ söz ediyor ve bu meşru çıkarları, IŞİD’le mücadelenin gölgesinde adım adım hayata geçiriyor.
İran’ın yanında güçlü bir Kürt bloğu var. Bu bloğun çeşitli bileşenleri, Kürdistan’ın yeni yüzyıldaki çıkarlarının peşinde değiller. Kendi çıkarlarını IŞİD sonrası dönemde KDP’ye karşı garantiye almak için sırtlarını İran’a dayamış görünüyorlar.
Buna dair belirtiler oldukça fazla.
Mesut Barzani, Irak ordusuna bağlı Şii güçlerin Kerkük’e girmesine karşı çıkarken, yalnız kaldı.
IŞİD Kürdistan’a saldırmadan önce bağımsızlık için referandum gündeme geldiğinde, İran’la hareket eden bazı Kürt Partileri, referandum talebine açıkça karşı çıktılar. Sebebi de, İran’ın Kürdistan yönetimini uyarmasıydı. İran uyarı yapmakla kalmadı, Kürdistan bağımsız olacaksa, Süleymaniye merkezli 2. Bir Kürdistan daha olmalı fikrini dillendirmeye başladı.
Öte yandan, Kürdistan’ın bugün Kantonlara bölünmesi, daha da bölünecek olması, Kürtler’in değil, İran’ın işine yarıyor. Kürt Federe Bölgesinin ilan edildiği 1992 yılından başlayarak, İran Süleymaniye merkezli bir başka yönetimi destekledi ve uzun yıllar Kürdistan Federe Bölgesinin toprakları farklı yönetimler altında, derin bir bölünme yaşadı. Kürdistan’ın kantonlara bölünmesi, bu bakımdan yeni bir fikir olmaktan ziyade, İran’ın Kürt politikasının esasını oluşturuyor.
Bölünmeye karşı çıkan Mesut Barzani ve partisi ise hedef haline gelmiş durumda. Türkiye’den başka dostu yok KDP’nin.
Şimdi bu dostluğa ateş ediliyor.
IŞİD’le mücadele, Kerkük’ün statüsü, Esat sonrası Suriye ve petrol konusunda Bağdat’la yaşanan anlaşmazlıklar, ekonomik olarak zayıflamış, maaş ödeyemeyecek hale gelmiş Erbil yönetimi, Peşmerge gücünün ordulaşması..
Bütün bu hayati sorunlara rağmen, bu yıl Kürtler’in, Süleymaniye’de topladıkları ‘Süleymaniye formunun’ gündemi, 200 bin Kobaneli’ye ev sahipliği yapan, Peşmergelerin geçişine izin veren, Kürdistan’da milyonlarca dolar harcayarak mülteci çadırları kuran, Şengal’den gelen Ezidiler’e kucak açan, Kürtler’le, bütün uluslar arası baskılara rağmen, bu baskıları önemsemeden oturup elli yıllık petrol anlaşması imzalayan, Kandil’in eteklerinde askeri harekat düzenlemeyi terketmiş, Kandil’in eteklerinde petrol aramayı düşünen, ve Kırk yıldır süren bir savaşı sona erdirmek için Öcalan’la müzakereye oturan Türkiye’nin, ‘ Kürtler’e ihaneti’ ydi..
Türkiye’den her yıl ve daimi olarak bu forma katılan etki ajanlarının, bu ‘ihaneti’ burada ve orada, Kürtler’in gündemine sokmak için gösterdiği çabaları anlamak mümkün de, Kürtler’in bu kadar yoğun bir ulusal gündemleri varken, bu suni gündemin peşinde koşup durmalarını ve en yakın müttefikleri ve dostları olan Türkiye’den, ‘düşman bir ülke’ yaratmak gayretlerini anlamak mümkün değil doğrusu.
Türkiye, bölgedeki bu gelişmeleri sessizlik içinde izliyor, ve kafasını haklı olarak içerdeki çözüm sürecine takmış gidiyor. Hükümet, muhtemelen, çözüm süreci başarıya ulaşırsa, bu başarının, IŞİD sonrası dönemi, olumlu etkileyeceğine inanıyor.
Ama Öcalan ve hükümet elini biraz daha çabuk tutmasa, ve çözüm IŞİD sonrası döneme sarkarsa, çözümü bugünkünden oldukça farklı ve Türkiye’yi de Öcalan’ı da zorlayacak koşullarda konuşmak zorunda kalabiliriz.
Sebebi ise, IŞİD sonrası dönemde, gündeme daha somut olarak gelecek olan ‘İran’ın Kürdistan’daki çıkarları’ nın, Türkiye’yi ve çözüm sürecini etkileme ve hatta belirleme potansiyeline sahip olmasıdır.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016