Sinan ÇİFTYÜREK
İntihar eylemiyle mi yoksa bırakılan bombalı çantanın uzaktan patlatılmasıyla mı gerçekleştirildiği dahi halen kesin açığa çıkartılmamış olan alçakça bir saldırıyla 32 genç yaşamdan kopartıldı, 100’ün üzerinde ise yaralı. Katliam sonrası AKP hükümetinin ve diğer sistem partilerinin timsah gözyaşları döker misali “birlik ve beraberlik” nutukları hatta başbakanın “dört parti lideri olarak bir araya gelip teröre karşı ortak deklarasyon yayınlayalım” çağrısı ve CHP’li sözcülerin katliamı iç siyaset propagandası olarak kullanmaları, ne yaşamını yitiren gençleri geri getiriyor ne de benzer yeni saldırıların olmaması için inandırıcı çözüm sunuyor! Konuşuyorlar ve kendileri açısından sadece günlük siyasetin gereklerini yerine getiriyorlar, o kadar!
Devlet saldırıları neden önlemiyor?
Sivil halka dönük bu katliam ilk değil daha kısa süre önce benzeri Diyarbakır’da yaşandı. Bu tür katliamları önlemek için tedbir ya da “önleyici tedbir” almayacaksın fakat saldırının hemen sonrasında ise “gelin teröre karşı ortak deklarasyon yayınlayalım” diye önereceksin! Gülünç kalıyor. Hükümet olan sensin, tüm istihbarat kaynakları senin denetiminde ve sıkça övündüğün güçlü askeri güce sahipsin ama bu tür saldırıları önleyemiyorsun! Gerçekten önleyemiyor musun yoksa önlemiyor musun?
Adana, Mersin, Diyarbakır derken Suruç katliamları benzer yöntemlerle peş peşe yaşanınca “önlemiyor” demek daha doğru olur. Önlemiyor çünkü benzer katliamlar artarsa Türk devleti yarın öbür gün “Kuzey Suriye’den topraklarıma, sivil halkıma dönük saldırılar var” deyip bunu Rojava’ya yönelik işgalin gerekçesi yapabilir.
Devletin istihbarat güçleri isteseydi saldırıyı engelleyebilirdi çünkü yola çıkan gençleri gerek yol boyunca doğrudan ve gerekse elektronik haberleşme üzerinden her an izleyen hatta Suruç’a varana kadar yollarda kimlik kontrolleri yaptıran devlet güçleri, aynı hassasiyeti neden Amara Kültür Merkezi’nde ki basın açıklaması sırasında göstermiyor?
Türk devletinin, kuruluşundan beri sosyalistleri potansiyel “suçlu”, Kürtleri ise “bölücü düşman” olarak gördüğünü biliyoruz. Doksan yılı aşkın süreden beri devlet pratiği bunun kanıtlarıyla doluyken, Kürtlerle hele birde üzerinde derin gelecek kaygısı taşıdığı Kobanê’li Kürtlerle dayanışmaya gidenleri neden korusun ki?
İçişleri Bakanlığı kaynakları katliamın sorumlusu olarak IŞİD’i işaret ediyor. Olabilir ama bu devletin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz ki. Dolaysıyla Suruç katliamını kim gerçekleştirmiş olursa olsun bir biçimiyle ucu devlete gidip dayanacaktır çünkü küresel istihbarat kurumlarının Suruç’ta cirit attıkları ve elbette MİT’in, Askeri istihbaratın orada karargâh kurduğu tabir uygunsa uçan sineği izleyip denetlediği Suruç’ta devlet isteseydi bu katliamı engelleyemez miydi? Engelleyebilirdi!
Ümit Kıvanç haklı olarak bu konuda şunları söylüyor: “Öyle bir yerde böyle bir katliam, devletin, en azından devlet içinden -bu işe gücü yetecek- birilerinin bilgisi, göz yumması, yol vermesi vs. olmaksızın gerçekleştirilemez. Suruç'ta herhangi bir kimsenin, elinde o güçte bombayla, polisin, MİT'in, daha bilmediğimiz bir sürü gizli devlet örgütünün dikkatini çekmeksizin dolaşması bile mümkün olamaz” (Devletten Şüphelenmeyen Bizden değildir yazısında)
Devlet Suruç katliamının sorumlularını bulmak istiyorsa Diyarbakır’da ki katliamın izini sürsün. Diyarbakır’ı kim gerçekleştirdiyse Suruç’ta ki katliamın planlayıcısı ya da sorumlusu aynıdır. Farkı şudur; planlayıcı aynı tetikçi farklıdır o kadar! Tekrar belirteyim; Erzurum, Adana, Mersin ve Diyarbakır saldırı ve katliamlarının sorumluları bulunsaydı Suruç katliamı yaşanmazdı! Diyarbakır aydınlatılırsa Suruç katliamı da aydınlanır!
Devlet ve elbette AKP hükümeti, Diyarbakır katliamının tetikçileri ile arka planındakileri yargı önüne çıkarsaydı Suruç katliamını engelleyebilirdi. Diyarbakır katliamının soruşturması ne aşamada? Katil zanlısı neden izlenmiş olmasına rağmen bırakıldı? “Şüpheli O.G.'nin ailesi, çocuklarının IŞİD'e katıldığını Başbakanlık dâhil bütün yetkili kurumlara bildirerek yardım istiyor. Buna rağmen aylarca takip edilen şüphelinin olay günü takipten çıkarıldığı, kaldığı otelde hakkında polisler tarafından asker kaçağı olarak işlem yapıldığı, Adalet Bakanlığı'nın UYAP sistemine kayıt girilmediği ortaya çıktı. UYAP'ta kardeşinin IŞİD'e katıldığı için suç duyurusu yapan ağabeyin adının yazdığını bizzat Bakan Kenan İpek açıkladı. İpek, ‘UYAP'ta yazılı olmasa da polis aramalıydı’ diyor. İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, ‘UYAP'ta kayıtlı olmamasından şüpheleniyoruz’ şeklinde kendini savunuyor. Diyarbakır'da bir beceriksizlik varsa kelimenin tam anlamıyla rezalet; değilse diğer ihtimaller ihanete varır.
Miting saldırganı hakkında sahip olduğumuz bilgilere Zaman ve Hürriyet gazetelerinin çabaları sonucu ulaştık. İdari soruşturma var mı? Bilmiyoruz. Adli soruşturma ne aşamada? Bilmiyoruz” diyor Bülent Korucu “Önce Diyarbakır Çözümlenmeli” yazısında.
Saldırının birden fazla hedefi olduğu görülüyor:
Suruç neden hedef alındı? Dahası kısa süre önce Kobanê’de büyük bir katliam neden gerçekleştirildi? Bunun birden fazla nedeni bulunmaktadır. İlk akla gelenler:
Birincisi; Kobanê ile dayanışmayı engellemek ya da önünü kesmek amaçlı olduğu görülüyor. Kobanê ile dayanışmayı engellemek IŞİD’in yararına olduğu kadar, izlediği siyaset dikkate alındığında yani Kobanê düştü düşecek” diye sevinen AKP’nin de hesabına gelir. Kobanê’nin yeniden inşaasında dayanışma amacıyla Suruç’ta bir araya gelen sosyalist gençlere vahşice bir saldırı gerçekleştiriliyorsa, dayanışmayı engelleme hedefi olduğu açık ama bununla sınırlı değil.
İkincisi; Uzun süre sınırları IŞİD için ana lojistik kanalı olan Türk devletinin, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine İncirlik üssünü açması ve son günlerde sınırlıda olsa IŞİD üyelerine dönük kimi tutuklamalara girişmesi benzeri kimi tutum değişikliğine karşı IŞİD’in uyarısı olarak da görülebilir. Yanı IŞİD Türk devletine, “eğer koalisyon ile bir olup bana saldırırsan bende Suriye savaşını sınırlarının içerisine taşırım” mesajını vermiş olabilir.
Eğer katliamı IŞİD yaptıysa (ki öyle görünüyor) demek ki uzun süre IŞİD’i kollayan, lojistik desteğin kanallarını açan Türk devleti ve hükümeti ektiğini biçmeye başladı. Türk hükümeti ektiğini biçiyor ama bedeli Kürt halkı başta olmak üzere sivil halk ödüyor!
Üçüncüsü; önce Kobanê’de sonra Tıl Abyad’tan ağır yenilgi alan IŞİD’in Kürt halkına karşı intikam eylemlerine girişeceğinin ilk ciddi işaretini daha kısa süre önce Kobanê’de 150 insanın yaşamını yitirmesine yol açan intihar eylemlerinden belliydi. IŞİD’e Kerkük’ten Kobanê’ye yenilgiyi yaşatan Kürtler oldu, olmaya devam ediyorlar. Bu durum IŞİD’in Kürtlere intikam hırsıyla saldırmasının esas nedenidir. Bu saldırılar devam edecek.
Dördüncüsü ve önemlisi; daha önce sıkça belirttiğim gibi, Kobanê savaşının Kobanê’yi çok aşan bir savaş olmasıdır. Yanı Sünnistanın mı yoksa Kürdistanın mı Akdeniz’e açılacağı hesapları üzerinden yapılıyor olmasıdır. Kobanê ardından Tıl Abyad’ın IŞİD’ten alınması ve Cerablus ile Azez’in de düşürülerek Afrin ile Kobanê bağlantısının sağlanacağının az çok görünür olması, IŞİD’ten çok Türk devletini harekete geçirmişti.
Kısa sürede savaş makinesini harekete geçirtmesi ve sınıra askeri yığınak yapması yetmedi, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine İncirlik üssünü vererek karşılığında ne aldığı kamuoyunca belli olmayan adımlar attığı biliniyor. Kobanê üzerinde böylesine büyük hesaplar yapılınca ve Türk devleti Kobanê üzerinden böylesine stratejik tehdit (yanı Kürdistan kuruluyor) algılayınca her ne kadar son günlerde İncirlik üssünün açılması başta olmak üzere IŞİD’e karşı kimi adımlar atmış olsa da, mesele Kobanê ve Kürdistan meselesi olunca IŞİD ile çıkarları halen yer yer kesişiyor. Durum bu olunca saldırıların arkasındaki güç kim olursa olsun, Türk devletini potansiyel zanlı olmaktan kurtarmıyor.
Yine mesele Kobanê ve Kobanê ile ayrılmaz bir bütün oluşturan Suruç olunca saldırıların, katliamların hatta yarın öbür gün kitlesel göçün dayatılacağını bilerek davranmalıyız.
Kürtlere hem “silahı bırak sivil siyaset yap” hem de meclisteki HDP’ye cüzzamlı muamelesi yap!
HDP’nin meclisteki konumu ayrı bir yazı konusu burada kısaca bir noktaya değineceğim. Meşru seçimler olmuş ve HDP barajı aşarak meclise girmiş. Fakat o da ne? MHP ile AKP açıkça ve CHP ise utangaçça HDP ile koalisyon kurmaya yanaşmıyor! Türk siyasetçiler ve analistler sözde “HDP’nin meclise girmesi iyi oldu Türk demokrasisi için” diyorlar, yazıp çiziyorlar. Üstelik HDP’de sabah akşam “Türkiye partisiyiz, Türkiyelileşiyoruz” diyor buna rağmen sistem partileri pratikte HDP’ye cüzamlı muamelesi yapıyorlar. Rejim partilerinin seçim sonrası HDP ile koalisyona yanaşmayacağını belirtmiştim bunun üzerinde de ayrıca duracağım.
Bir yandan HDP’ye cüzzamlı parti muamelesi yapacaksın diğer yandan Suruç katliamı üzerinden “dört parti lideri bir araya gelerek ortak deklarasyon yayımlayalım” (Başbakan Davutoğlu) önerisinde bulunacaksın. Bu olmaz!
Şunun artık bilinmesi ve pratikte uygulanması gerekir; birlik beraberlik olalım olmaya da önce eşit kardeşler olalım, mahkemede, poliste, hastanede, saldırılara karşı korunmada, mecliste ve siyasi statüye sahip olmada eşit muamele görelim, sonra birlik oluruz!
Sonuç olarak; devlet bir an evvel bu saldırı ve katliamların sorumlularını bulup açığa çıkartmakla yükümlüdür yoksa kamu vicdanında mahkum olma hali devam edecektir.
İnsanım, demokratım diyen herkesin ortak bir tutumla bu katliamı lanetleyerek kenetlenmesi gerekir. Çünkü saldırının hedefinde sadece Kürt halkı bulunmamakta, Kürt halkı ile dayanışmayı geliştiren halklar ve önemlisi insanlık bulunmakta. 21-7-2015
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018