Sinan ÇİFTYÜREK
Erdoğan başkanlığındaki Türk heyetinin Rusya ziyareti üzerinden günler geçti ancak halen birden fazla nedenle mesele güncelliğini koruyor, uzun süre de koruyacak. Tartışmanın temelinde esas şu faktörler yatmaktadır:
15 Temmuz 2016 Darbe girişimine ilişkin ABD liderliğindeki Batının aldığı tutum nedeniyle Türkiye, NATO (Batı) ittifakıyla yollarını ayırır mı, dolaysıyla Rusya liderliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütü’yle (ŞİÖ) ittifaka yönelir mi? Batı karşısında Rusya-İran-Türkiye yakınlaşması kalıcı ittifaka döner mi, dönerse genelde Avrasya üzerinde süren egemenlik savaşını, özelde Ortadoğu ve Kürdistan’ı nasıl etkiler? Dolaysıyla Türk- Rus ilişkilerindeki iyileşme uçak krizi öncesine dönme ile mi sınırlı olacak yoksa stratejik ittifaka mı dönüştürülecek? Erdoğan ve Türk heyetinin Rusya ziyareti, bütün bu sorular üzerindeki tartışmayı alevlendirdi.
I – Türkiye’nin eksen değiştirmesi imkansız değil ama çok zor.
“Erdoğan, AKP iktidarındaki Türkiye, NATO’dan dolaysıyla AB’den tümüyle ayrılır mı? Yönünü Avrasya’ya yani Şanghay ittifakına döner mi? Böylece 150 yıllık ‘batılılaşma’ hedefinden vazgeçip eksen değiştirir mi? Çok zor ama dilerim Erdoğan ve ekibi böyle bir adım atar” demiştim. (Darbe Girişimi, Musul Operasyonu, Rojava İlişkisi ve ABD başlıklı yazımdan)
Bunun aksine, “Ankara-Washington gerilimine paralel olarak Türkiye, Atlantik ekseninden Avrasyacı eksene yani Rusya’ya kayıyor” ya da “dış politikada Rusya öne çıktı”, “Erdoğan ya Avrasya’ya döner ya ölüm seçeneği ile yüz yüze kalır”benzeri görüşler dile getiren yazar ve siyasetçiler de az değil. “Türkiye NATO’dan kopuyor” iddialarına, Türk Dışişleri Bakanının “İncirlik’i Rusya’ya da açabiliriz” beyanını da ekleyelim. Yine de Türkiye’nin Batı’dan (NATO’dan) kopuşu görünür gelecekte zor, daha ilerisi ise belirsiz.
Çünkü:
*Eksen kayması yaşanacak diyenler, Türk büyük sermayesinin Batı ile entegrasyonunu ve de rolünü unutuyorlar. Eğer hükümetler sermayenin iktidarı, devletler ise sermayenin bekçisiyse ve devlet yönelimde az çok büyük sermayenin de ağırlığı olacaksa, Erdoğan Batı’dan kopuşa yönelse bile sermaye bu yönelişe karşı çıkar çünkü Türkiye’nin ekonomisi büyük oranda AB ile entegre olmuş durumda.
*Tekrar vurgulayayım; TSK’nin resmiyetin ötesinde Pentagon ile derin bağları ve on yıllardır Türk güvenlik sisteminin NATO savunma sistemi çerçevesinde şekillenmiş olması eksen değiştirmenin önemli bir diğer bariyeridir, haydi deyince de aşılamaz.
*Doğu despotizmin baş aktörü Putin ile Doğu despotizmin İslami versiyonu Erdoğan’ın görüşmesi Batıyı ürkütüyor ancak tarihi Moskof düşmanlığının ilişkiler üzerindeki etkisini de unutmayalım.Osmanlı-Rus tarihi, yaşanmış savaşlar tarihidir. “Moskof düşmanlığı”nın tarihi arka planı her daim Türk-Rus ilişkilerini gölgelemiştir. Ayrıca Orta Asya Türkleri, Karadeniz, Kırım, Kafkasya gibi güncelliğini koruyan ve ABD’nin kaşıyabileceği kriz noktalarını da unutmayalım. Demek ki Türkiye’nin Rusya ile karşı karşıya geleceği kriz alanları ABD ile olduğundan çok daha fazla ve köklüdür.
*Ülkeleri üye yapmak için kapı kapı dolaşan NATO’nun aksine genişlemede temkinli davranan her başvuranı üye yapmayan bir ŞİÖ var. Çok önce başvurdukları halde ancak “bu yıl Hindistan ve Pakistan konusunda sadece ilke kararı çıkar”tan, yıllar önce başvurduğu halde İran kapıda bekleten Putin, Türkiye’yi onca kriz noktasıyla Şanghay’a taşımayacaktır.
*Türk devletinin eksen değiştirip değiştirmemesinde temel belirleyici faktör yine Kürdistan olacak. Çünkü Kürdistan meselesi, Türk devletinin bölgesel ve küresel duruşunu belirlemede yerine göre ayrıştırıcı yerine göre birleştirici işlev üslendi, üstleniyor. Ne demek istiyorum?
Kürdistan meselesi bir yandan, Türk devleti “bölünme korkusu” algıladığında, NATO ve AB’de birliğini aramak gibi Batı ile ilişkilerde birleştirici işlev üstlenir. Yani bölünme korkusu Türkiye’yi daha çok NATO ve Batı ile ittifakı pekiştirmeye iter. Özellikle darbe girişimi öncesi yapılan araştırmalar Türkiye halkında, Irak ve Suriye’de yaşananlardan hareketle , “ülkenin birliğini” daha fazla NATO ve Batı’da arama eğilimi ezici çoğunluktaydı.
Diğer yandan, ABD’nin Avrasya’da özelde de Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninde yeni sınır-statüko dolaysıyıla yeni devletlerin kurulmasını içeren 40 yıllık stratejisinden algıladığı “bölünme tehdidi” üzerinden ise aynı Kürdistan meselesi bu kez Türkiye’yi Batı’dan ayrıştırıcı işlev üstlenebilir. Halihazırda yaşanan sorunlara rağmen Türkiye’nin bölünmez birliğini NATO kanatları altında görmesi belirleyicidir. Kürt meselesi, Türkiye’yi şimdilik Batı’ya yaklaştırıyor çünkü Türkiye halen “NATO’dan koparsam esas o zaman bölünürüm” korkusunu taşıyor ama yarın bu durum tersine dönebilir. Yine de Türkiye’nin eksen değiştirmesi zor olup görünür gelecekte gerçekleşmeyeceğini belirtelim. Tersinden de ABD şu aşamada Türkiye ile ilişkileri koparmayı göze almaz, alamaz. O halde mesele nedir?
Erdoğan, ABD’ye “bak giderim ha” kartıyla şantaj yaparak en azından ilişkileri düzeltmeye zorluyor ki etkili de oluyor zira ABD üst düzey yetkilileri peş peşe Türkiye’ye gönül almak için gelmeye başladılar. Putin de, Erdoğan’ın ABD’den kopmak bir yana ilişkileri düzeltmeyi amaçladığını biliyor ve ona göre davranıyor. ABD’ye “bak görüyorsun en sadık müttefikin kapımı çalıyor ne haber” diye mesaj verirken, Petersburg görüşmesini Avrasya egemenlik savaşında stratejik hamle olarak da değerlendirmek istiyor.
ABD de, Erdoğan’ın aslında Batı’dan kopmak istemediğinin fakat şantaj siyaseti izleyerek kimi tavizler kopartmak istediğinin farkında. Yoksa Türkiye, ŞİÖ’ye yönelerek eksen değiştirmesi bir yanaKafkasya ve Suriye’de işbirliğine yönelmesi, İncirlik’i Rus uçaklarına açması durumunda bile ABD, bu yönelimleri dinamitleyecek Kırım/Ukrayna, Güney Kafkasya ve hatta İncirlik zaten "eski Ermeni malı " gibi birden fazla kartı açabilir.
II - Taraflar ilişkileri kriz öncesi seviyeye çıkarma peşindeler
Gürcistan ve Ukrayna meseleleri nedeniyle Batı’nın yaptırım kararlarından bunalan Rusya, “önce ekonomik ilişkileri iyileştirelim” diyor ve enerji alanında atılacak adımlar başta olmak üzere ekonomiyi öne çıkarıyor ki bu Türkiye’nin de işine geliyor.Türkiye, zaten Rus uçağını düşürmenin yarattığı krizi, ekonomik, siyasi ve Suriye ile Kürdistan meselesi nedeniyle de askeri olarak taşıyamıyordu. Türk hükümeti, Rus uçağını düşürmekle boyundan büyük iş yaptı ve bu eylemin sonuçlarının altında kaldı, adeta ezilip bunaldı. Sonuç çözümü, özür ve tavizlerle yüklü olarak Putin ile uzlaşmada aradı. Türkiye kadar olmasa da Rusya’da uçak krizinin başta ekonomik olmak üzere yarattığı sonuçlardan rahatsızdı, çözüm arıyordu. Bu nedenle taraflar öncelikle ekonomik ilişkileri hal yoluna koymak istedi. Yaşanan krizde siyasetten çok ekonomileri zarar gördüğünden de “ekonomiyi siyasallaştırmayacağız” ortak açıklaması bu hassasiyetle yapıldı.
Dolaysıyla Erdoğan ile Putin’in şimdilik uzlaştığı nokta, uçak krizi nedeniyle zayıflayanikili ilişkileri başta ekonomi olmak üzere kriz öncesi seviyeye yeniden çıkarmak yani9 aylık “buzlu dönem”i bitirmek. Erdoğan kriz öncesi seviyeye bir an evvel ulaşmak için “adımları hızlandıralım daha da ileri götürelim” derken, Erdoğan’ın bunları sıkışmışlığın basıncıyla söylediğinden hareketle güvensizlik besleyen Putin ise temkinli yaklaşarak “adım adım ilişkileri eski seviyeye çıkaralım” diyor.
III – Siyasi uzlaşmazlık alanı olarak Suriye meselesi
Başbakan Binali Yıldırım'ın; “Nasıl İsrail ve Rusya ile sorunları düzeltiysek, Suriye’de de, bölgedeki diğer ülkelerde de çok daha güzel gelişmeleri yaşayacağız. Bunun süreci başlamıştır. Bunun sonuçlarını da hep beraber göreceğiz” diyor. Yanı Türkiye, Rusya ile Suriye konusunda da anlaşmak istiyor. Ancak Suriye meselesi, İsrail, Rusya ile anlaşmaya benzemezyanı kazın ayağı Suriye’de farklı!
Türkiye, Rusya ile Suriye konusunda anlaşma üzerinden ne arıyor ne umuyor? Çavuşoğlu’nun “DAEŞ'a karşı aktif mücadeleye katılmak isteyenlere de biliyorsunuz İncirlik Hava Üssü'müzü açtık. Rusya ile de aynı işbirliğini niye yapmayalım” mesajının karşılığında Rusya’dan ne almayı hedefliyor?
Eğer Suriye’ye ve esas Rojava’ya yeniden müdahil olma kapısının Rusya üzerinden açılmasını bekliyorsa fena yanılacak çünkü bu açıdan Rusya’dan beklediği karşılığı görmeyecek.Bölgede iki büyük oyun kurucudan biri olan Rusya en başta diğer emperyal oyun kurucu ABD ile 20 yıldır postmodern savaş temelinde Avrasya genelinde kurduğu ve Suriye’de işletilen, bazen çatışma ağırlıklı uzlaşma bazen de uzlaşma ağırlıklı çatışma sistemine Türkiye’yi dahil etmeyecek.Ayrıca Türkiye’nin, “Esatlı geçişe evet ama sen de PYD’den desteğini kes” önermesine de Rusya’nın sıcak bakmayacağını düşünüyorum.
Şunu unutmamak gerekir ki, Türk-Rus ilişkilerinde, 24 Kasım uçak krizi ile gerilim tavan yaptı ama ilişkilerdeki gerilimin başlangıcı eskilere, özellikle tarafların Suriye savaşı sürecinde aldıkları farklı pozisyonlara dayanır. Ve halen Ankara ile Rusya’nın bölgeye yönelik yaklaşımlarındaki temel farklılıklar ortadan kalkmadı.
Kaldı ki Rusya, Suriye konusunda Türkiye’den gelen tekliflere sıcak baksa bile, Türkiye’nin Rusya ile ortak hareket etmesinde göze almayacağı başka engelleri de var. Örneğin ABD ve müttefikleriyle sürtüşme ve gerilimin derinleşmesinin yanı sıra başından beri birlikte hareket ettikleri S. Arabistan ve Katar ile yolları ayırma tehlikesi de söz konusu. Türkiye bölgede tarihsel kökleri olan Şii-Sünni dengesinde, Sünni eksen oluşturmada birlikte hareket ettiği S.Arabistan, Katar gibi devletlerle ilişkileri kesmeyi göze alamaz. Kısacası mevcut sıkışmışlık durumundan da çıkış ararken sağdan sola savruluyor. Dün “Rusya’nın Suriye’de ne işi var?” diyen Erdoğan’ın, bugün “Suriye’de en etkili politik aktör Rusya’dır” demesi, Çavuşoğlu’nun İncirlik üssü açıklamaları hükümet hatta devlet olarak ne kadar kaygan zeminde günübirlik hareket ettiklerinin işareti.
Sonuç olarak:
1 - Rusya-İran-Türkiye yakınlaşması halihazırda kalıcı ittifaka döneceğinin işaretlerini taşımıyor. Avrasya- Ortadoğu-Kürdistan üzerinde süren egemenlik savaşında, Türkiye’nin görünür yakın zamanda eksen değiştirmesi söz konusu değil.
2 - Türkiye’nin resmen Batı ekseninde yer alıp fiiliyatta ise Doğu ekseninin başarısından yana olmak gibi iki arada bir derede sıkışmışlık halinin bir süre daha devam edecek olması halkımızın ulusal özgürlük mücadelesinde değerlendirilecek ciddi imkanlar sunmaktadır. Ayrıca mevcut sınır ve statükonun aşılması sadece Kürdistan ulusal demokratik güçleri açısından değil ezilen, bağımsızlık isteyen tüm halkların ve de bölgenin devrimci, sosyalist hareketi açısından da önemlidir, yeni imkanlar yaratacaktır.
3 – Avrasya’da, özelde de Afganistan- Mısır-Ukrayna üçgeninde 20 yıldır süren ve muhtemelen daha bir o kadar devam edecek olan kanlı postmodern savaşta değişim-dönüşüm kaçınılmaz olarak kendini dayatacaktır. Bütün mesele bu değişim dönüşümde emperyal merkezlerin parmak izlerini (rollerini) azaltacak olan halkların bağımsızlıkçı, devrimci, sosyalist dinamiklerinin belirleyici olabilmeleridir.
Kürdistan özelinde ise komünistlerin sürece uygun strateji ve taktikler üretebilmesi ve hayata dokunabilecek örgüt/örgütlenme yaratabilme görev ve sorumlulukları tarihi önem taşmaktadır. 18.08.2016
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018