Taha Akyol
İstanbul’un fethini ve en büyük devlet adamlarımızdan Fatih Sultan Mehmet’i artık sadece zaferleriyle değil, hatta daha çok onun bilim ve felsefeye duyduğu ilgiyle anmalıyız.
21. yüzyıl Türkiye’sinde hâlâ bilimin önemini anlatmaya ihtiyacımız var çünkü.
Bunu aşağıda yazacağım; önce şu abes “Konstantinopol” meselesi…
Yunan tarihçi Dimitri Pentzopoulos da Yunan toplumunda bir Bizans nostaljisi olduğunu yazıyor. Bizim “cihan devleti” nostaljimiz gibi…
MÜTAREKE’DE BİLE
Fakat bu, Türkiye’nin Rumeli’yi, 7-8 milyonluk Yunanistan’ın da 15 milyon nüfuslu İstanbul’u almaya kalkacağını göstermez.
Abdülhamid, o zaman Osmanlı coğrafyasında büyük bir nüfusa ve çok daha büyük ekonomik güce sahip olan Rumlardaki Yunan milliyetçiliğini körüklemesinden çekindiği için Fetih kutlamalarını yasaklamıştı. Bu bir tedbirdi.
Fakat İstanbul, işgal edildiği Mondros mütarekesi döneminde bile Konstantinopol yapılamadı. Mütareke döneminde Fatih’in türbesi ziyaret edilerek fethin yıldönümü kutlandı. İşte 13 Haziran 1919 günlü gazete manşeti:
Tasvir-i Efkâr gazetesi, aynı sayısında şair Abdülhak Hamit’in “Merkad-i Fatih’i Ziyaret” şiirini de yayınlıyordu.
FATİH VE MEDRESE
Bugün Türkiye’nin güçlü olmasının yolu, bugünkü vatan sınırları içinde bilim, hukuk ve ekonomide gelişmiş ülkeler düzeyine çıkabilmektir.
Atatürk ve Venizelos’un faşist İtalyan tehdidine karşı Balkan paktını kurmaları tam bir rasyonel diplomasi örneğiydi.
Bugün Yunanistan’la aramızdaki Ege ve Kıbrıs sorunlarında güçlü olmamızın da yolu hukukta ilerleyip dünyada itibar kazanmak, bilimde ilerleyip güç kazanmaktır.
Tarihimizin en saygın simalarından Fatih’i bilim tarihi açısından anmak böyle bir bilincin gelişmesi için çok önemlidir.
Selçuklu Nizamiye medreseleri devlete hukukçu (fakih) yetiştirmek ve Sünni inancı güçlendirerek o çağın anlayışında itikadî anarşiyi gidermekti.
Fatih, “aklî ilimler”i medreseye sokan ilk hükümdardır.
Bilim tarihçisi Ekmeleddin İhsanoğlu, Fatih’ten önceki medrese vakfiyelerinde sadece dinî ilimlere yer verildiğini, ilk defa Fatih’in kurduğu Sahn medreselerinde “aklî ve naklî ilimler”i ders olarak koyduğunu belirtiyor. O zamanki deyişle “fünun-ı mâkule ve menkule…”
İhsanoğlu, Fatih’in önce “aklî ilimler”i zikrettiğini dikkat çekiyor. (Osmanlı Bilim Mirası, Yapı Kredi Yay. I, s. 117-120)
Fatih’in Gazali ile İbn Rüşd arasındaki felsefe tartışmasını canlandırmak istediğini, Rönesans sanatına ilgi duyduğunu da biliyoruz.
MEDRESE’DEN MODERN BİLİME
Prof. Fahri Unan, Fatih’in Sahn medreselerini kurmasından sonra Osmanlı ulamasının “her bakımdan bir hayli yüksek” eserler verdiğini fakat sonra gerilediğini anlatır: 1470-1600 arasındaki 130 senede Osmanlı ulamasının yazdığı “telif” eser sayısı 189’dur.
Fakat, 1600’lü ve 1700’lü yıllarda Osmanlı ulemasının “telif” eser sayısı 32’ye düşecektir! Ulema sayısı arttığı halde…
Aklî ilimler yetersizdi, tamamen unutulacaktır.
Bozulma konusunda Gelibolulu Mustafa Âli, Koçi Bey ve Katip Çelebi birince el kaynaklardır. Gelibolulu şöyle yazıyordu:
“Müderris vardı ki, ayda bir kerre derse varmaz, nice varsun ki okutacak talebe bulunmaz ve bulunsa da kendüsi ders virmeğe kadir olmaz...”
Aynı asırlarda Batı’da bilim devrimi başlamıştı! Batı’daki bilim devrimi devletlerin bilim politikalarının eseri değildi. Sosyal hareketlilik tabuları kırarak zihinleri açmış, Kopernik’ler, Galieo’lar böyle orta çıkmıştı.
Bizde modern bilime ilginin işaretleri 18. Yüzyılda başlamışsa da Tanzimat ve Abdülhamid zamanındaki modern okullar medrese zihniyetinin dışında nesiller yetiştirdi; Milli Mücadele’ye Cumhuriyet’e giden yol böyle oluştu.
Bilim verilerinde hâlâ epey gerilerindeyiz. Bilimin ve hukukun önemini toplumsal hafızaya yerleştirmek bütün siyasi ideolojilerden daha önemli, daha değerli, daha üstün, daha âcil bir ihtiyaçtır.
Okurlarımın Ramazan bayramını kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.09.2025
24.09.2025
23.09.2025
21.09.2025
19.09.2025
17.09.2025
16.09.2025
14.09.2025
12.09.2025
10.09.2025