Ümit KIVANÇ
Çin'in Rongçeng şehrinde bireyler, devlet görevlileri, şirketler, kurumlar, 'toplumsal itibar sistemi'nin özünü oluşturan değerlendirmeye tâbi. Bu esas olarak bir puanlama sistemi. “Puan veya puanlar” alıyor ya da kaybediyorsun. Puanların yükseldiğinde her ay ödediğin ısınma faturasında indirimler yapıldığını görüp seviniyorsun. Buna karşılık, fena davranışların yüzünden “puan veya puanlar” yitirdiğinde, sana hızlı tren veya uçak bileti vermediklerini görüyorsun.
Esaslı hastalık durumunda insan nasıl olursa öyleyiz. Bünyemiz hastalığa odaklanmış, kafamıza başka mevzu girmiyor. Girse de ele alınamayacak, işlenemeyecek. Yarınımız dışında bütün konular cevapsız çağrı muamelesi görmeye mahkûm. Öyle, uzun yılları kapsayan edebî yarın değil; hemen yarın. Yarın sabah meselâ… Geleceksizliğin en yakın sağlam direğe tutunma dışında gaye bırakmayan baş dönmesiyle, isteksizliği, hevessizliğiyle, hayatı gasp edilenlere üzülmenin, üzülmenin, üzülmenin yoruculuğuyla, ömrümüzü hapiste mi tamamlarız’a cevap aramanın bıktırıcılığıyla, bir yandan saçma sapanlığıyla uğraşarak, zulme katlanmanın utancını taşımaya çalışıp, bu utancı seksen milyonluk memlekette bir avuç insanla paylaşabildiğini, çünkü esasında herkesin kendi hükmetme-zulmetme imkânının, olmuyorsa mevcut zulümden pay kapmanın peşinde koştuğunu bilerek, böylece utancın altında daha bir ezilerek, hangi dünya meselesi ele alınır da, insanlık galiba bugüne kadarkinden farklı bir yerlere gidiyor, acaba nereye gidiyor… bunlara kafa patlatılır…
Oysa insanlık, bizim hep, bu dünyadaki ve öbür dünyadaki, zaman içindeki ve zaman dışındaki, elle tutulur, gözle görülür veyahut yalnız gaipten ses verir her şey gibi yalnız bize özgü sandığımız şeyi yapıyor ve pek özel bir dönemden geçiyor.
Nereye doğru?
Bunu konuşabilmeliydik. Çünkü 2010’ların dünyasına damga vuran popülist-faşizan siyasî hareketlerin yükselişi ve başta “hukuk devleti” olmak üzere seçimli-parlamentolu, “millî irade”li ve fakat hukuk zemini üzerinde denetimli siyasî rejimlerin yıkılışı, insanlığın “ilerlediği” hat üzerinde sadece bir ara evrenin tezahürleri. Yevgeni Zamyatin, George Orwell ve Aldous Huxley’nin kulakları çınlasın, pek beter bir yere doğru “ilerleniyor”. Hep daha iyi yerlere doğru “ilerlendiği”, 20’nci yüzyıl insanının şuursuzluk ve küstahlığının ürünüdür ve yanılsamadan başka şey değildir. Nazilerin milyonlarca kişiyi katlettiği 1930’lar dünyasına da bir yerlerden “ilerlenmiş”ti. Nereye ilerleneceği, ilerleyenlere bağlıdır.
Öyle görünüyor ki, dünyadaki tekinsiz “ilerleme”nin öncüsü, bütün çabasına rağmen Rusya diktatörü Vladimir Putin değil. Hukukî ve kurumsal yapısını henüz koruyabilen ABD devleti de, faşist gruplara birer birer parlamentolarında yer açan Avrupa devletleri de değil. Her ne kadar gidişat bu yönde devam ederse totaliterizmin akıncıları arasında yer alacağına kesin gözüyle bakabileceğimiz Türkiye Cumhuriyeti devleti de, maalesef, önderlik konumunu elde edemeyecek. Ancak ‘sürpriz’ olabilir. Putin ‘plase’.
‘Favori’ ise çok güçlü, çok büyük. Yurttaşların bir nevi hipnotize edilip tek tip davranışlara mecbur bırakılacağı, yalnız baskıya değil ödüllendirmeye de dayalı, totaliter gözetim-denetim devletine gidişte öncü, Çin olacak.
‘TOPLUMSAL İTİBAR’ İDARESİ!
Foreign Policy’de Simina Mistreanu’nun geniş bir röportajı (“görüşme” değil, genişlemesine-derinlemesine haber) yayımlandı. Rongçeng şehri üzerine. Aktaracağım bilgiler, muhabirin “Rongçeng Toplumsal İtibar Yönetim Dairesi” yetkilisiyle de görüşerek kaleme aldığı bu yazıdan.
Çin “Halk Cumhuriyeti” -sevsinler!-, dört-beş yıl önce, otuz-kırk arası yerleşim biriminde bir pilot uygulama başlattı. Hazırlıkları, ön çalışmaları, daha eskiye dayanıyor; Pekin Üniversitesi’nde “toplumsal itibar araştırma merkezi” kurulalı on beş yıl oluyor. Devlet Konseyi sistemin resmî kuruluş belgesini 2014’te açıkladı, 2020’de ülke çapında uygulamaya geçilmesi planlanıyor.
Söz konusu uygulamanın hedefini yetkililer, ekonomi ve toplum hayatında “güvenilirlik”i artırmak olarak tarif ediyor ve projeyi genel olarak “toplumsal itibar sistemi” olarak nitelendiriyorlar. Bireyler, devlet görevlileri, şirketler, kurumlar, hepsi bu sistemin özünü oluşturan değerlendirmeye tâbi. Bu esas olarak bir puanlama sistemi. “Puan veya puanlar” alıyor ya da kaybediyorsun. Puanların yükseldiğinde her ay ödediğin ısınma faturasında indirimler yapıldığını görüp seviniyorsun. Veya birden banka sana pek elverişli şartlarla kredi verebileceğini bildiriyor. Buna karşılık, fena davranışların yüzünden “puan veya puanlar” yitirdiğinde, sana hızlı tren veya uçak bileti vermediklerini görüyorsun.
Rongçeng’de uygulama, şehrin 740 bin sâkininden her birinin hanesine bin puan yazılarak başlamış. Trafik cezası yersen beş puan gidiyor. “Kahramanca” sayılabilecek bir şeyler becerir, meselâ işini herkese örnek olacak şekilde yapar, aileni çok zor koşullardan kurtarıp düze çıkarır ve il yönetimi düzeyinde ödüllendirilirsen tam 30 puan elde ediyorsun. Daha sınırlı çerçevede alınan ödüller beş puan kadar kazandırabiliyor. Şehir yönetiminin çağrısına uyup birtakım gönüllü hizmetlere katılır veya bu tür girişimlere para yardımı yaparsan, bu da elbette puanlarının artması anlamına geliyor. Vergilerini vaktinde ödeyen şirketler puan kaybıyla karşılaşmadıkları gibi, ihalelerde, kredi işlerinde kolaylık görüyor, standartlara uymayan, sağlıksız ürünler üretenlerin puanları hızla azalıyor.
“Toplumsal İtibar Dairesi” yöneticileri pek hassas: yurttaşların itibar puanlarını olumlu-olumsuz etkileyebilecek her şeyin belgelenmesi gerekiyor. Yurttaşların itibarıyla resmî belgesiz oynanmıyor yani! En yüksek statü olan A+++ derecesinden en alta, D kategorisine düşmek veya tersi, dedikoduyla, dalavereyle, eş-dost kayırmayla olmaz, “bizde her şey belgeli” iddiasındalar…
HAVUÇ KISMI
Rongçeng röportajının yazarı Mistreanu, Toplumsal İtibar Dairesi’ne ait masanın da yer aldığı kocaman binada, “toplumsal itibar durumu”nu öğrenmek için koşturan birileriyle de karşılaşmış. Ev kredisi alma peşindeki adam, ilgili masaya başvurmaktaymış. Zira yurttaşlar hangi durumda ne kadar puan aldıklarını veya kaybettiklerini ancak yetkili masadan öğrenebiliyorlar!
Buna karşılık, Rongçenglilerin çoğu uygulamadan memnun. Meselâ otomobil sürücüleri yaya geçitlerinde artık durup yayalara yol verir olmuşlar. Yayaya yol vermeyince puan kaybediyorsun. Oysa Çin’de -bizdeki gibi- yollarda altına araba çekebilmiş olanların tartışmasız üstünlüğü egemen, söylendiğine göre.
Uygulamayı böyle yönleriyle öne çıkarmak için planlı bir çaba var, anlaşılan. İyi davranışları nedeniyle ödüllendirilenlerin fotoğrafları, ödüllendirilme gerekçeleri bütün şehre ilan panoları aracılığıyla duyuruluyor. Kocası öldükten sonra onun hasta ve yaşlı annesine bakmayı sürdüren, elli beş yaşındaki bir kadın, yeniden evlenirken yeni eşine tek şart öne sürmüş: Baktığı hastanın onlarla kalmaya devam etmesi. Bu kadın, meselâ, övülen, ödüllendirilen iyi yurttaş olarak başka herkese sunuluyor. Puan artışı eşliğinde.
Cezalara verilen örnekler de hep “cehennemin halkla ilişkiler bölümü”nü çağrıştırıyor: Borcunu ödeyememekten suçlu 170 bin kişinin hızlı tren veya uçak bileti alamaması veya lüks otelde kalamamasına, ancak borçlarını öderlerse bu kısıtlamalardan kurtulmalarına kim itiraz eder?
Ancak bu madalyonun öbür yüzü, internetten bebek bezi alanlar “sorumlu yurttaş” payesi kazanırken, sanal âlemde saatlerce oyun oynayanlara “güvenilmez” damgası vurulurvermesi. Totaliterliğin dizginsizlik keyfinden sarhoş, üstelik bizzat bu dizginsizliğin geleneğini oluşturmuş Çin devleti yöneticileri, neyse ki, cehennemin reklam bölümüyle kazanları birbirine pek yakın yerleştirmişler; az ilerisi kolayca seçilebiliyor: Ulusal Gelişme ve Reform Komisyonu’nun ilan ettiğine göre, tren ve uçak bileti kısıtlamaları, geçersiz bilet kullandığı saptananların yanı sıra, “terörizm hakkında yanlış bilgi yayan”ları da kapsayacak.
Açık ki burada muazzam bir dalavere mekanizması işliyor. Yurttaşları “iyi davranışlara” yöneltme denen şey, aslında başlıca karakter özelliği disiplini içselleştirmek ve mesele çıkarmamak olan tek tip yurttaş imalatına ve gediksiz devlet denetimine hizmet edecek tuzak. 2020’den itibaren, şehir yönetimleri, bakanlıklar, çeşitli hükümet organları, internet üzerinden alışverişin yürütüldüğü platformlar, mahallelerdeki birimler, kütüphaneler ve şirketleri kapsayan bir bilgi ağının oluşturulacağı ve sistemin bununla birlikte yürütüleceği biliniyor. Bu, yurttaşlarla ilgili her türlü bilginin tek merkezde toplanması ve sürekli işlenmesi anlamına gelecek.
Ve “iyi/örnek davranış = bol puan = avantajlar” denklemi, hiçbir gizli servisin asla hepsini tek hamlede elde edemeyeceği kişisel bilgilerini ortalığa saçmak için herkesin yarıştığı sanal âlem platformlarında görüldüğü üzre, yurttaşların kendilerini düpedüz rehineler haline getirecek sisteme gönüllü katılımını sağlayacak. Nitekim, Mistreanu’nun görüştüğü bir ilgili, ödül ve ceza konularının herkes için kesin-net olması, her şeyin yasaya dayanması halinde, yurttaşlar sistemi benimsediği gibi, okulların, hastanelerin, mahalle birimlerinin, devletten özel talimat gelmeksizin, kendiliklerinden bu uygulamaya geçtiklerini anlatıyor. “İyi yurttaş”a puan kazandıracak koşulları ve herkes için kesin-net olacak yasaları kimlerin ne koşullarda yapacakları, bu durumda özel önem kazanıyor ki, ancak ekonomisi gelişmiş Batılı ülkelerin kurabildikleri demokratik hukuk devletlerinde bile bu konuda yurttaşların neye ne kadar güvenebilecekleri ziyadesiyle şüpheli.
* * *
Bu vesileyle, şu kitapları henüz okumamış olanların okumasını tekrar öneririm (tekrar tekrar önereceğim):
Biz / Yevgeni Zamyatin; 1984 / George Orwell; Cesur Yeni Dünya / Aldous Huxley.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024