Ümit KIVANÇ
Geçen yıl yayımlanan Bir Alman’ın Hikâyesi kitabını okuduktan sonra, Sebastian Haffner’in gelmiş geçmiş en muazzam gözlemci ve analizcilerden biri olmakla kalmayıp, en müthiş yazarlardan biri de olduğunu düşünmeye başladım. Şimdi, buna Hitler Üzerine Notlar’ı ekleyince, artık şüphem kalmadı. Hele hadise kurmaca edebiyat sınırları içinde dönmüyor da, gazeteciliğin, tarihçiliğin, her türlü gerçek yorumculuğunun alanında cereyan ediyor, “edebiyat” mertebesine oralardan uzanıp ulaşıyorsa, Haffner’in eserlerine hayranlık duymamak mümkün değil.
Görüşlerini o kadar sağlam kanıtlar ve dayanaklarla ortaya koyuyor ki, zor olana girişip kabul etmek istemeseniz bile tartışmadan edemezsiniz. Açıkça söylemeliyim ki, Hitler Üzerine Notlar’da bariz şekilde eksik bıraktığını düşündüğüm bir bahis dışında, bizim gibi ortalama bilgiyle iş gören yazar-çizer tayfasının kendisine itiraza cüret edebileceği herhangi bir konu yok. Siyasî ve askerî tarihçiler belki bazı tesbitlerini tartışmaya açabilir, özellikle Hitler’in “Almanya’ya ihaneti” başlığı altında fırtınalı tartışmalar yürütülebilir. Ancak genel olarak, düşünme sistematiğinin sağlamlığı ve vargılarını üzerine oturttuğu bilgisini düzenleyişi, Haffner’in eserlerini başlıbaşına güçlü eğitim araçları haline getiriyor. Gazetecilerin ve daha çok siyasî bağlamlarda görece yakın tarihle uğraşanların yöntem ve ifade dersi alabilecekleri vazgeçilmez kaynaklar, Haffner’in kitapları.
Yazarın Hitler Üzerine Notlar’ını birkaç yazı boyunca konu edecek, onun tahlilleri ve yargıları arasında, günümüzün popülist tek-adamlarını ve kurmaya çalıştıkları totaliter rejimleri anlamamıza yarayacak unsurlar arayacağım. (Yapacağım alıntılar, kitabın Hulki Demirel tarafından çevrilip 2019’da İletişim Yayımları tarafından basılan versiyonundan.)
“Tekelci sermaye” ve faşist “cephe” konusu
Şu bariz eksik konusunu aradan çıkarıp okuma faslına öyle geçeyim. Haffner, Hitler’in kurduğu rejimi ve onun hükümdarlığı altında yaşananları anlatırken, en tepedeki oligarşik sermaye kesiminin konumundan sözetmiyor. Bu nokta, faşizmi sermayenin en tepedeki, en dar kesiminin mutlak iktidarı olarak kavramayı gelenekleştirmiş sol yaklaşım sahipleri nezdinde Haffner’i şaibeli kılacaktır. Sözkonusu yaklaşım, faşist “sistem”lerin, en güçlüsünden en güçsüzüne mümkün en geniş “mülk sahipleri cephesi”ni oluşturmaya dayandığını görmez, kabul etmez. Oysa tam da bu yaklaşım yüzünden, faşistlerin iktidara yükseldiği ülkelerde aslında hiç de güçsüz olmayan sosyalist-komünist hareketler toplumsal destek mücadelesinde faşistlere yenik düştüler. Meşhur “faşizme karşı birleşik cephe”, çok doğru bir öneriyi vahim bir yanlışa kurban ettiği için baştan kendini imkânsızlaştırdı. Ancak yaklaşım halen yarı kutsal konumunu ve işe yaramaz geçerliliğini koruyor.
Burada şüphesiz, uzun vadede toplumsal gelişmeleri açıklamak için mutlaka başvurulması gereken aslî araçlardan biri olan sınıfsal tahlilin, kısa vadeli, güncel gelişmeleri açıklamakta hantal, yetersiz kalabileceği ve bazen yanıltıcı olabileceği gerçeği yatıyor. Ve devleti ve iktidarı, dünyanın her yerinde aynı temele dayanan, aynı koşullarla çevrili, aynı dinamiklere ve güçlere sahip görme yanılgısı. Kendisi sermaye sahibi olmayan, hele en tepedeki tekelci sermaye veya oligarşilerle alâkası bulunmayan siyasî liderlerin ve hareketlerin, çeşitli dönemlerde bazı ülkelerin tarihlerinde basbayağı belirleyici rol oynadığı, oysa, inkâr edilemez. Şimdi, 21. yüzyıl dünyasında, tepedeki daracık egemenler zümresinin giderek şahsen devlete yerleşmeye meylettiği günümüzde belki kavranması gitgide daha zor olacak, ama sermaye sahipleri ve onlar adına iş gören yönetici elitin, devlet zorunu kullanabilen ve bazen büyük sermayeninkilerle çelişen siyasî amaçlar güden siyasî-askerî liderlerin otoritesine baş eğdiği pek çok duruma rastlanıyor tarihte. Örneklerden biri de, büyük sermaye sahiplerinin zaten devlet eliyle zengin edildiği veya devlet uygun gördüğü veya en azından cevaz verdiği için o konuma yükselebildiği ve ayrıcalıklarının ellerinden alınacağı korkusundan asla kurtulamadığı -nitekim, diyelim bir İngiliz veya Fransız büyük sermaye sahibinin semtine uğrayamayacak bu aşağılamayla pekâlâ yüzyüze gelebildiği- bizim ülkemizdir ki, biz, yalnız yerleşik kodamanların değil, eskisinin ayrıcalıklarına tâlip, yükselen yeni sermaye sınıfından kimselerin de ellerindekinin gasp edilmesine şahit olduk.
Haffner, Alman ulusunun büyük bölümünü peşine takmış ve giderek doğaüstü, mucizevî bir varlık gibi algılanmaya başlamış Hitler karşısında, yerleşik herhangi bir toplum kesiminin herhangi bir itiraza yeltenemeyeceği ortamı öylesine etkili tarzda tasvir ediyor ki, açıkçası bahsettiğim eksikliğin anlamı azalıyor. On küsur yıllık bir dönem boyunca Almanya, istisnasız kimsenin tâbi olmaktan kaçamayacağı bir otoritenin hükmü altındaydı.
Artık Haffner’den Hitler ve rejimine dair tesbitler dinlemeye geçebiliriz. Umuyorum ki bunlar bizim bugünümüze de ışık tutacak.
“Führer”liğin kendinden menkûllüğü
Yazarın daha başlangıçta anlattıkları, bu beklentimize dair vaatkâr nitelikte. Şöyle anlatıyor Haffner: “Hitler’in hiç arkadaşı yoktu. (…) Hakiki bir arkadaşlığı hayatı boyunca reddetti. Göring, Goebbels, Himmler gibi adamlarla olan ilişkisi her zaman soğuk ve mesafeli kaldı. Sadık bendelerinin arasında en baştan beri beraber ve hep senli benli olduğu tek kişi Ernst Röhm’dü, onu da vurdurdu. Muhakkak ki, evvel emirde siyasî olarak rahatsız etmeye başladığından dolayı, ama senli benli bir arkadaşlık onu Röhm’ü vurdurmaktan (…) alıkoymadı.”
Haffner buna, Hitler’in düzenli bir eğitim görmemiş oluşunu, siyaset alanındaki bilgisinin anca “sıkı gazete okuru düzeyinde” oluşunu, -buna karşılık askerlik ve askerî teknoloji konusunda “gerçekten bilgi sahibi”ydi- ekliyor: “…her şeyi her zaman herkesten iyi bilen ve sağdan soldan edindiği yarım yamalak ve yanlış bilgileri her fırsatta etrafındaki herkese, ama özellikle tamamen cahil oldukları için bu anlattıklarıyla ciddî şekilde etkileyebildiği kendi kitlesine sayıp döken bir yarı cahil”di Hitler. Günümüzün şu mâhut “kültürel iktidar” mücadelesinde bir türlü ufacık mevzi kazanamayan Türk-İslâmcı “entelektüel” tayfasını tarif ediyor sanki. Belki tam da bu özellik, bu tayfaya bir öne atılma cüreti ve yükselme hırsı aşılıyordur.
Oradan yükselmese de o topluluğu mutlak tesiri altında tutan liderlik tipi için şu belki daha önemli: “Hitler’in hiçbir zaman bir mesleği olmadı, bir meslek arayışında da olmamıştı…” Haffner, Hitler’i “meslekten politikacı” olarak nitelendirmenin doğru olmayacağı kanısında: “Politika onun hayatıydı, ama asla mesleği değildi. (…) kimseye karşı sorumlu olmayan Führer oldu bir anda…”
Biliyoruz ki, Hitler gibi birinin Führer’liği kendine vehmetmesi, eğer etrafta bunu kabule hazır bir kitle psikolojisi olmasa, sonuçsuz hezeyan olarak kalırdı. Yalnız kitle psikolojisi de değil; nesnel koşullar, ortam… Araya sıkıştırayım: Haffner ülkesinin o sıradaki “ruh halini” pek güzel anlatıyor. Bizim hiçbir zaman beceremediğimiz, fakat zaten hiç kalkışmadığımız için becerip beceremeyeceğimizi bilmediğimiz, bu yüzden, becersek neye yarayacağını kestiremediğimiz işi yapıyor. Bizler için, “emperyalistlerin oyunu” ya da “proje”, onyıllara yayılmış toplumsal hadiseleri bir çırpıda açıklamaya yetiyor.
Napolyon, Bismarck, Lenin, Mao
Haffner, Hitler’in “karşılaştırılmak istediği” dört liderden sözediyor: Napolyon Bonaparte, Bismarck, Lenin, Mao. Bunlardan hiçbiri, diyor Haffner, “Hitler gibi sadece ve sadece politikacı ve bütün diğer alanlarda bir hiç” değildir. “…hepsinin ‘politikaya atılmadan’ ve tarihe geçmeden önce kendisini ispat ettiği bir mesleği vardı. General, diplomat, avukat ve öğretmen.” Bu “mesleksizlik” bahsine yazar önem veriyor. Çetin Altan’ın deyişiyle, insanların “mesleğinin değil sadece işinin” olduğu memleketimizde kavranması zor olabilir. Keşke okurlara ev ödevi vermek mümkün olsaydı… oturup “mesleksiz kimsenin yükselişi” konusunda derinlemesine düşüncelere dalmanızı isterdim. Fakat belki ödev verme olmasa da öneride bulunabilirim.
Sebastian Haffner, Adolf Hitler’in kişiliğini epey kurcalıyor. Ulaştığı sonuçların hepsini burada aktarmam mümkün değil. Fakat birinden mutlaka sözetmeliyiz: “Hitler’in karakterinde ve kişiliğinin özünde bir gelişme, bir olgunlaşma yoktur.” Yazara göre, karşımızdaki adamın karakteri, hayatının “çok erken” evresinde “kitlenip kalmış”tır, “hiçbir şey eklenmez kişiliğine”. Değişmeyen kişilik, bizim, pek çok çarpıklığın kutsandığı, pek çok erdemin aşağılandığı, fikir değiştirmeyi ihanetle bir tutan toplumsal kültürümüzde pek makbûldür, hepimizin gayet iyi bildiği ve birçoğumuzun genellikle acı veya tiksintiyle tecrübe ettiği üzre. “[Hitler’in] karakterinin pozitif yönlerinin -irade gücü, atılganlık, cesaret, dayanıklılık- hepsi ‘sert’ niteliklerdir,” diye devam ediyor Haffner. “Hele karakterinin negatif yönleri en ‘sert’ olanlardan bir seçkidir sanki: yaptıklarının sonuçlarını umursamamak, intikamcılık, sadakatsizlik ve gaddarlık.” Yazar, intikamcı ve gaddar diktatörün kişilik özelliklerine bir de “özeleştiri yetisinden tümüyle yoksun olması”nı ekliyor, ama biz bunu burada herkese ve her yere ekleyebileceğimiz için atlayıp geçiverelim.
Hitler Üzerine Notlar’ı okumayı ve günümüz siyasî hayatına ışık tutacak sonuçlar çıkarmayı sürdüreceğimiz bu seri yazılarımın ilkini, “Hitler’in kişiliği ve çorak biyografisi”ne dair Haffner’in söylediği son sözle bitireyim: “Hitler… Hitler kültünün sadece nesnesi değil, aynı zamanda en erken, hiç vazgeçmeyecek ve en ateşli müminiydi de.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları




































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024