Ümit KIVANÇ
Teğmen James Ennes, USS Liberty'de o facia gününden sağ çıkan öbür arkadaşları gibi, olayı “trajik bir kaza” olarak niteleyip özür dileyen İsrail yetkililerinin açıklamalarındaki pek çok unsurun gerçeğe uymadığını anlatıyor.
İsrailli yetkililer, herkesçe “uydurulmuş, inanılmaz ve gerçek-dışı” bulunan hikâyelerine göre, ABD istihbarat gemisini bir Mısır gemisiyle karıştırmışlar, o yüzden bombalamışlardı.
İsrail'in Liberty'yi benzettiklerini iddia ettiği Mısır gemisi, Al Kuseyr 90 metre boyundaydı, 152 metrelik Liberty'nin yarısından biraz uzundu. Ondan 6,5 metre kadar da daha dardı. Al Kuseyr’in tonajı kimi yerde 2.640, kimi yerde 4000 groston olarak veriliyor, oysa öbürü 10.000’in üzerinde. Al Kuseyr eski, her tarafı paslanmış bir gemiydi ve görünüşünün Liberty ile alâkası yoktu.
Liberty'nin üstünde özel antenler vardı, hele bunlardan biri, sadece bu gemide ve onun kardeşi Belmont'ta bulunan, 1967 yılı için ultramodern sayılabilecek bir özel cihazdı. (Sözkonusu olan, bugün "uydu anteni" dediğimiz antenlere benzeyen ve gözümüzün artık alışmış olduğu, ama o dönem için özgün bir nesne.) Liberty'nin kıç tarafında ayrıca yaklaşık 6,5 metre eninde, 11,5 metre yüksekliğinde, 10.000 vatlık bir TRESSCOMM mikrodalga anteni vardı. (Alanın uzmanı değilim, bunlarda terim hatası yapıyor olabilirim; affedin.) Yani bu geminin paslanmış, köhne bir yük gemisiyle karıştırılması imkânsızdı.
Gerçi bunlar bir yana da bırakılabilirdi, çünkü İsrail uçakları ve hücumbotları USS Liberty’yi delik deşik ederken Al Kuseyr’in, İskenderiye limanında bağlı olmakla kalmayıp, “hareket edemez halde” olduğu da anlaşılacaktı.
İsrail’in “karıştırdık” iddiasının iler tutar yeri yoktu, görüldüğü üzre. Ancak saldırganın savunmasındaki sallapatilik ve tutarsızlık bununla sınırlı değildi.
İsrail, saldırdığı geminin 28 knot süratle seyrettiğini, deniz savaşları kurallarına göre 20 knot'un üstünde seyreden her teknenin düşman sayılmasının meşru olduğunu öne sürüyordu. Gelin görün ki, USS Liberty'nin azami sürati 18 knot’tu, 28 knot’la gidemezdi. Zaten sağ kalan mürettebat, saldırıya uğradıkları sırada gayet yavaş, 5 knot hızla seyretmekte olduklarını söylüyordu. Daha tuhafı, İsraillilerin “benzettik” dediği Al Kuseyr’in azami hızı 14 knot’tu! Saldırıya uğradığı sırada USS Liberty'nin uluslararası sularda bulunuyor oluşuysa, İsrail’in savaş kuralına sığınışını baştan geçersizleştiriyordu.
İsrailli yetkililer, jetlerinin ateş açmadan önce geminin etrafında üç tur dönüp bayrak aradığını, ABD bayrağı görmediklerini iddia ediyorlardı. Liberty, ABD donanmasının bütün standart işaretlerini taşıyordu, numarası, adı yazılıydı üstünde. Bayrağı da elbette vardı. Üstelik 1,5 x 2,5 metrelik gündelik bayrak ilk saldırıda hasar gördüğünden yerine hemen 3 x 5 metre boyundaki tören bayrağı çekilmiş ve saldırı boyunca yerinde kalmıştı. (Mürettebat o gün üç ayrı bayrak çektiklerini söylüyor.)
İsrailliler, hücumbotlarının bir torpil attıktan sonra Amerikan bayrağını görüp ateşi kestiğini ve hemen yardıma giriştiğini söylüyorlardı. Oysa torpil patladıktan sonra İsrail hücumbotları 40 dakika daha ateşe devam etmişler, suya atılmış kurtarma sallarını bile vurmuşlardı. Torpilin patlamasından ancak iki saat sonra yardım teklifi yapmışlardı.
Denizaltı muamması
Saldırıdan az sonra, Liberty'de bulunanlardan birkaçı, geminin çok yakınında bir periskop gördüklerini bildirmişlerdi. Periskop bir gözükmüş, kaybolmuştu. Bu periskoptan başlayan hikâye, sağ kalan denizcilerin öğrenip aydınlatamadığı bir muhtemel denizaltı operasyonuna uzanmış, karanlıkta kalmıştı. Ancak Liberty mürettebatından biri tesadüfen o denizaltıdaki erlerden biriyle karşılaşmış, bu er, denizaltıdakilerin saldırıya ilişkin fotoğraflar çektiklerini, bunları bir subayın Pentagon’a götürdüğünü iddia etmişti. Liberty’den bir başka denizci, yakınlarında denizaltı bulunduğunu doğrulattığını, ancak doğrulayan kişinin “başkasına söylersen inkâr ederim” dediğini anlatmıştı. Liberty’nin telsizcilerinden biri, saldırıdan hemen önce kısa bir sinyal yakaladığını, Washington’a ilettiğinde “bunu hemen yok et” emri aldığını ileri sürmüştü. Hepsi, uğradıkları saldırı ve sonrasında olayın etrafına örülen gizlilik duvarının, o vakit çok gizli tutulan hassas bir denizaltı operasyonuyla açıklayamadıkları bir bağlantısı olduğundan şüpheleniyorlardı.
M. Ennes Jr., “denizaltıdaydım, fotoğraf çektik” diyen bir denizci daha buldu. Ve sözkonusu denizaltının adını öğrendi: USS Amberjack BB522. 1967 Haziran’ındaki görevi, “Mısır sularında keşif yapmak”mış. Liberty’ciler bu denizaltının o tarihte orada olduğunu Savunma Bakanlığı’ndan doğruladılar. Başkalarını da buldular. Kimisi saldırı sırasında Liberty’nin tam altında olduklarını ileri sürdü, patlamaların şiddetinden ötürü biz saldırıya uğradık sandık, dedi, kimisi fotoğraf çekecek donanıma sahip olduklarını ama çekip çekmediklerini hatırlamadığını söyledi…
Amberjack'in kaptanıysa her şeyi inkâr ediyordu. Denizaltısının saldırı sırasında Liberty'ye 100 mil mesafede bulunduğunu ileri sürüyor, mürettebatından dört kişinin aksi yöndeki beyanları üzerine, “Yanılmış olmalılar,” diyordu.
Liberty mürettebatı bunu neden bu kadar kurcalıyordu?
O vahşeti yaşamış, ölümden dönmüş Liberty mürettebatına kimse sahip çıkmıyor, İsrailliler de onları yalancılıkla ve, doğru tahmin ettiniz, anti-semitizmle suçluyorlardı.
Saldırı, ABD Deniz Kuvvetleri tarihinde Kongre tarafından soruşturulmamış bu tür tek olay olarak kalacaktı. Oysa meselâ Arap Körfezi'nde USS Stark'ı vuran tek bir Irak füzesiyle ilgili olarak 300 kişinin katıldığı, yedi ay süren soruşturma yapılmıştı.
“Pearl Harbor kadar kaza”
International Journal of Intelligence and Counterintelligence dergisinin sonbahar 1995 sayısında (cilt 8/sayı 3), Reverdy S. Fishel, USS Liberty’ye İsrail saldırısının kaza olmadığına ilişkin kanıtlar sundu. “The Attack on the Liberty: an ‘Accident’?” (“Liberty’ye saldırı: bir ‘kaza’ mıydı?”) başlıklı yazısında Fishel, “Japonların Pearl Harbor baskını ne kadar kazaysa bu da o kadar kazaydı,” diyordu.
Fishel’in anlattıkları şu ana kadar öğrendiklerimizi doğruluyor: İsrail uçakları Gazze açığındaki geminin üzerinden sabah 06.00 ile öğlen 12.15 arasında sekiz defa geçtiler. ABD telsizcileri, iki ayrı görüşmede, İsrailli pilotların geminin ABD gemisi olduğuna ilişkin anonslarını kaydettiler. Hava güzel, görüş açıktı. Geminin bayrağı apaçık seçilebilirdi.
Ancak saat 14.00’te önce jetler, sonra hücumbotlar, hiç beklenmedik şekilde saldırıya geçti. USS Liberty, dev antenlerle, dinleme cihazlarıyla donatılmış istihbarat gemisiydi. Toplu tüfekli savaş gemisi gibi görünmüyordu. Acil durumda kısa süre kendini savunabilsin diye yerleştirilmiş makineliler dışında silahsız olan gemiye jetler füzeler ve napalm bombası attılar. Liberty kendini hiç savunamadı. Baş taraftaki makineliler ilk saldırıda devre dışı kaldı. Yangın bombalarının yolaçtığı alevler, duman ve aşırı ısı nedeniyle mürettebat mevcut üç-beş silahın yanına bile yaklaşamamıştı.
Telsize sarılan USS Liberty muhabere görevlileri gördüler ki, gemiden kullanılabilen beş frekanstan dördü bloke edilmişti. Acil durumlar için kullanılan uluslararası frekans da bunlar arasındaydı. İronik, ama Liberty'nin blokajı aşıp telsiz mesajı yollayabildiği kısacık anlar, jetlerin roketlerini ateşlemesine denk düşüyordu. Böylece Liberty, 400 mil kadar mesafede, Girit açıklarında bulunan 6. Filo’ya yardım çığlığını ulaştırabildi.
Ancak o sırada İsrail jetleri yerlerini hücumbotlara bırakmış, onlar torpil atmaya başlamışlardı. Beş torpil attılar. Bunlardan biri 25 insanı öldürdü. Sonra gemiyi sardılar, 40 dakika boyunca, güvertedeki yaralılar, yangın söndürücüler dahil her şeye, her yere ateş ettiler. Liberty personeli geminin batacağını düşünüp kurtarma sallarını suya attığında, bunları da taradılar.
6. Filo çevresinde buna karşılık ne yapılacağına dair telsiz haberleşmesi (“flaş” koduyla geçilen mesajlarla) yoğunlaştığında, İsrailliler ABD büyükelçiliğiyle irtibata geçip “kazaya” ilişkin haberi verdiler. S. Fishel şöyle diyor: “Bu herhalde dünya deniz savaşları tarihinin en uzun ‘kaza’ saldırısıydı - bir saat onbeş dakika sürmüştü.”
İsrail Golan'a saldırdığı sırada ABD’nin Beyrut Büyükelçisi olan Dwight Porter, 1991 Kasım’ında, gazeteci Rowland Ewans'a, saldırıdan hemen sonra CIA istasyon şefinin kendisine deşifre edilmiş İsrail ordusu mesajlarını gösterdiğini anlatacaktı. Bunlara göre, pilotlara Liberty'ye saldırma emri İsrail Savunma Bakanlığı’nca verilmiş, pilotlardan biri hedeftekinin Amerikan gemisi olduğunu bildirdiğinde emir tekrarlanmıştı: “Gemiyi vurun!” Buna karşılık gemide Amerikan bayrağı gördüğünü söyleyen pilot, bu sefer vur emrine ilâveten bir de azar işitmişti. Ve bugün bildiğimiz gibi, emri yerine getirmişti.
Gazeteci Evans, ayrıca Amerika doğumlu bir İsrailli albaydan da çeşitli bilgiler almıştı. Albay Seth Mintz, saldırı sırasında Tel Aviv'deki savaş merkezindeydi. Şöyle demişti: “Herkes onun Amerikan gemisi olduğunu ve Liberty olduğunu hissediyordu... Geminin üstündeki işaretlere, bayrağına dair yorumlar yapılıyordu. Odadaki herkes onun Amerikan gemisi olduğuna inanıyordu.” Mintz, İsrail'in “suçlu olduğunu” söylemişti.
Kendini yalanlamak
Liberty’nin telsizinin, sadece bu geminin haberleşmesini engelleyecek şekilde bloke edilişi, saldırganların kime saldırdıklarını gayet iyi bildikleri konusunda -eldekilere eklenen- bir başka güçlü kanıttı. Bunun için, hedefinizin haberleşmesini izlemiş olmanız şarttı.
İsrailli yetkililerin kendilerini savunmak için koz niyetine ortaya sürdükleri her delil, onların failliğine yeni kanıt oluşturuyordu. Geminin kimliğini Liberty'nin bir ara verebildiği imdat mesajından öğrendiklerini de söylemişlerdi meselâ. Ama bu mesajdan sonra saldırı tam 66 dakika daha devam etmişti. Torpilleri atan hücumbotlarını durdurmamışlardı.
İsrailliler, rüzgâr olmadığından bayrağın dalgalanmadığını, seçilemediğini iddia ettiler. Bayrağın apaçık seçilebildiği ortaya konunca, bu sefer de, Liberty'yi ABD bayrağı takmış düşman gemisi sandıklarını söylediler. Ancak aralarındaki haberleşmede -onu da ABD’liler dinlemişlerdi- böyle bir laf geçmemiş, bu sonradan uydurulmuştu.
İsrailli yetkililerin bir iddiası da, gemi kimliğini bildirmeyi reddettiği için hücumbotların jetleri çağırmış olduğuydu. Oysa daha Liberty onların radarlarına girebileceği mesafeye gelmeden jetler saldırı için harekete geçmişti bile. Zaten İsrailliler de sonradan kendi dediklerini inkâr ederek, jetlerin hücumbotları çağırdığını söyleyeceklerdi.
İsrail ordusu kendini yalanlıyordu. İddialarına göre, Jane’s Fighting Ships (Savaş Gemileri) kataloğundan Liberty’nin fotoğraflarına bakmışlardı. Tel Aviv’deki ABD Deniz Ataşesi’ni iki defa telefonla aramışlar, izledikleri geminin Liberty olup olmadığını sormuşlar, o bölgede ABD gemisi bulunmadığı cevabını almışlardı. Geminin -Liberty ile boy-pos, görünüş bakımından alâkası olmayan, limanda bağlı Mısır yük gemisi- Al Kuseyr olduğuna böylece hükmetmişlerdi.
İki gemi arasındaki benzemezlik faslına girmeye bile gerek yok, çünkü hem Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği’nden yetkililer hem de Deniz Ataşesi, bu telefon görüşmelerinin hiç yapılmadığını söyledi. Yapılmış olsaydı zaten şuna hükmedilecekti: İsrailliler geminin kime ait olduğunu ve cinsini bilmekle kalmıyor, bizzat Liberty olduğunu da biliyorlardı!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024