Vahap COŞKUN
Aysel Tuğluk, bir insanın karşılaşabileceği en büyük kötülüklerden birine maruz kaldı. İnsanlıktan zerrece nasiplenmemiş bir güruhun, annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine saldırmasına tanıklık etti. En acı gününde en ağır küfürleri duydu kulakları. Gözü dönmüş canilerin, annesinin burada yatmasına müsaade etmeyecekleri, defnedildiği yerden çıkaracakları şeklindeki tehditlerine muhatap oldu. Annesini defnedildiği mezardan çıkarıp Dersim’de toprağa vermek zorunda kaldı.
Kelimelerin kâr etmediği; ahlaki, dini ve insani bütün değerlerin pervasızca ve hunharca ayaklar altına alındığı bir andı o an. Tahammülfersâ bir durumdu; nitekim Tuğluk da tahammül edemedi buna. Yaşadıkları aklında, zihninde, yüreğinde telafisi imkânsız zararlara neden oldu. Hafızası isyan etti olanlara.
Ancak kimilerinin yüreği soğumamış hâlâ, Tuğluk’un çektikleri yetmemiş onlara. Sebebiyet verdikleri yıkımı daha derinleştirmek için ellerinden geleni yapmaya devam etme kararı vermişler. Cezaevinde kalamayacağına dair oybirliğiyle alınmış kararlar olmasına rağmen, ali cengiz oyunlarını devreye sokup Tuğluk’u ısrarla içerde tutmaya çalışıyorlar.
68 kadın örgütü, Tuğluk’un durumuna dikkat çeken bir çağrıda bulundu. (https://serbestiyet.com/haberler/68-stk-hafiza-kaybi-yasayan-aysel-tuglukun-tahliyesini-istedi-78653/)
Çağrıda altı çizilen bilgiler, Tuğluk’a reva görülen sürecin ne denli gayri-insani ve gayri-hukuki olduğunu gözler önüne seriyor. Tuğluk’un tedavisini aylarca Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi üstleniyor. En başından beri süreci yürüten, hastalıktaki kötüleşmeyi an be an takip eden, sürecin bütün ayrıntılarına vakıf olan doktorlar, onun cezaevinde kalamayacağına karar veriyorlar. Buna mukabil hemen bunun tam aksi bir rapor düzenleniyor ve Tuğluk cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
“Vatandaş değil düşman”
Tuğluk’a reva görülenleri anlamak için müracaat edilebilecek bir kavram var: Düşman ceza hukuku. “Vatandaş” ile “düşman” ayrımına dayanır bu anlayış. Ayrımı yapan, siyasal gücü elinde tutanlardır. Onlar “düşman” olarak kodladıklarını hukuki bir özne, hak sahibi bir kişi olmaktan çıkarırlar ve düşmana yapılan her türlü müdahaleye kendiliğinden bir meşruiyet atfederler.
Bu anlayışta, vatandaşa hukuk tatbik edilir, düşman ise “istisna” ile yola getirilir. Devletin düşmana karşı elini tutan, gücünü sınırlandıran herhangi bir kural yoktur. Düşman, yasal ve anayasal teminatlardan dışlanandır. Ulusal ve uluslararası sözleşmelerle tanınan haklar düşman için bir geçerliliğe sahip değildir. Dolayısıyla onun insan olmaktan kaynaklanan temel haklarının askıya alınmasında da devlet açısından bir beis yoktur. Düşman haklarından soyutlanır ve ölüme terk edilir.
Tuğluk’un üzerine bir düşman ceza hukukunun kıyıcılığıyla gidildiği çok açık, çok net. Belleği onulmaz derecede hasar görmüşken ve cezaevinde kalamayacağına dair kapsamlı bir kurul raporu varken onu inatla içeride tutmak, bir gaddarlık. Acilen bu gaddarlığa bir son verilmelidir. Hukukun, ahlakın, bilimin ve vicdanın gereği yerine getirilmeli ve tedavisinin yapılması için Tuğluk, mümkün olan en kısa sürede özgürlüğüne kavuşmalıdır
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025