Yaşar YAKIŞ
ABD Başkanı Donald Trump’ın adeta ayaküstü aldığı Suriye’den askerlerini çekme kararının uygulamaya nasıl yansıyacağı henüz belli değil. Belki bunu ABD’nin kendisi de bilmiyor.
Çekilmenin 60-100 gün içinde olacağı açıklanmıştır. Bu süre içinde yeni istifalar olmayacağını varsaysak bile, Suriye işlerinden sorumlu çok sayıda başka Amerikalı üst düzey görevli, çekilme kararının uygulanmasını, kendi anlayışı doğrultusunda şekillendirmeye çalışacaktır.
Türkiye de ihtiyatlı davranmakta ve bu konudaki hareket tarzını o gelişmelere göre belirlemeyi öngörmektedir. Menbiç’deki YPG güçlerini şehirden çıkarmak için, büyük zahmetlerle hazırlanan yol haritasının uygulanmasında ABD’nin halen ayak sürtmekte olduğunu görüyoruz.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu örnekleri de göz önünde bulundurarak, isabetli bir karar almış ve birkaç gün içinde başlatacağını ilan ettiği harekât için, durum açıklığa kavuşuncaya kadar, bekleyeceğini söylemiştir.
Çekilmenin tamamlanması için verilen 100 günlük süre Türkiye’ye her şeyi yeniden düşünme imkânı sunmaktadır.
Türkiye için en önemli husus, YPG’nin Türk askerine karşı nasıl direneceğidir. YPG, PKK ile iç içe olduğuna göre davalarını nasıl savunacakları da muhtemelen üç aşağı beş yukarı aynıdır. Türk ordusunun, PKK güçleriyle nasıl savaşılacağı konusunda büyük bir birikimi var.
Bu güçlerin, kendi davaları için, nasıl inatla savaştıklarını 30 küsur yıldır takip ediyoruz. YPG’lilerin de benzer bir davranış içinde olacaklarını farz etmek durumundayız.
Ancak şimdi önemli iki fark var: Birincisi, ABD YPG’ye 20 bin TIR dolusu donanım ve mühimmat verdi. İkincisi, savaş alanı farklı. Türk ordusu PKK ile savaşırken çatışma Türk topraklarında cereyan ediyordu. Bazen, sivil halk arasından da onlara yardım edenler çıkabiliyordu, ama esas itibariyle ordu dost bir ortamda savaşıyordu.
Türk ordusu Suriye’ye girdiği zaman ise durum farklı olacaktır. Orada çatışma, düşman bir ortamda cereyan edecektir. Türk askeri, tanımadığı şehir ve kasabalarda, dilini bilmediği insanların arasında bir sokak savaşı yürütecektir.
YPG yerel sivil halkı canlı kalkan olarak kullanacaktır. Türk ordusu ise savaş hukuku konusundaki Cenevre sözleşmelerinde yer alan kurallara uymak durumundadır.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen NATO’nun ikinci büyük ordusu olan ve terörle mücadele konusunda belli bir tecrübesi olan Türk ordusunun, bir terörist grupla çatıştığı zaman yenik düşmesi pek tabii ki düşünülemez. Burada Türkiye’yi düşündüren şey, Türk ordusunun bu işi en az zayiatla nasıl gerçekleştirebileceğidir.
YPG’nin 60-70 bin kişilik bir savaşçı potansiyeli olduğu söyleniyor. Bunun 20-30 bininin iyi eğitilmiş olduğu tahmin ediliyor. Liselerdeki askerlik derslerinde, savunma halindeki bir askeri birliğe saldırmak için, en az, onun iki katı askere ihtiyaç olduğu öğretilirdi. Yani Türkiye’nin Suriye’ye YPG’ninkinden daha büyük bir güçle girmesi gerekiyor. Kaldı ki şimdi Türkiye, bir de, sınırlarımızdan uzak bölgelerdeki IŞİD’li teröristleri temizleme görevini üstlendi.
ABD’nin bu konuda Türkiye’ye ne kadar lojistik destek vereceği henüz belli değil. Gerçi Türkiye’nin hava kuvvetlerinden kaynaklanan bir üstünlüğü olacaktır, ama ABD’nin YPG’ye verdiği silahlar arasında herhalde uçaksavar silahlar da vardır ve YPG de o silahları kullanacaktır.
YPG kendi gücünden çok, uluslararası camianın Türkiye üzerinde yapacağı baskıya güvenmektedir. YPG heyetleri çoktan, Avrupa başkentlerinde temaslara başladılar ve askeri harekâttan vazgeçirmek için Türkiye üzerinde baskı yapmalarını istiyorlar.
Suriye’de birçok konuda işbirliği yaptığımız Rusya ve İran’ın dahi, her alanda Türkiye’ye destek vereceğini bekleyemeyiz. Türkiye’ye ne kadar destek olacağını, her ülke, kendi ulusal çıkarlarına göre belirleyecektir.
Türkiye’nin yaptığı açıklamalara göre YPG konusunda yapmak istediği şudur: 2015 yılında Haseke ve Rakka kentleri IŞİD’in elinden kurtarıldığı zaman orayı ele geçiren YPG’liler IŞİD istilasında şehirden kaçmış olan Arapların ve Türkmenlerin kendi evlerine geri dönmelerine engel olmuş, onların evlerini ve tarlalarındaki ürünleri yakmış ve oralara başka bölgelerden getirdiği Kürtleri yerleştirmişti.
Hatta sadece Arapların, Türkmenlerin, Süryanilerin ve öteki azınlıkların kendi evlerine dönmelerine engel olmakla kalmamış, YPG’yi desteklemeyen Kürtlerin de kendi evlerine dönmelerine engel olmuştu. Bu husus 2015 yılı sonunda yayımlanan Uluslararası Af Örgütünün raporlarına da yansımıştı.
Bazı ülkeler, etnik yapısı YPG tarafından değiştirilen yerleşim merkezlerinin, bu kez, Türkiye tarafından yeniden değiştirileceğinden endişe ediyorlar.
Türkiye şimdi, böyle bir niyeti olmadığını, tek amacının YPG’nin 2015 yılında Kürtleştirdiği yerleşim alanlarını eski sahiplerine geri vermek olduğunu açıklasa, bu mükemmel bir barış planı olur. Türkiye, bu barış planında belirttiği hususlar gerçekleştiği takdirde askeri müdahaleye gerek kalmayacağını uluslararası camiaya ilan edebilir.
Böyle bir plan uluslararası camiaya iyi izah edildiği takdirde, YPG dışında kimsenin buna karşı çıkması beklenmez. Böylelikle YPG uluslararası camiada yalnızlaştırılmış olur.
Türkiye de, savaşa gerek kalmadan, amacını gerçekleştirmiş olur. Bu yol hem Türkiye’yi askeri çatışmanın zayiatından kurtaracaktır hem de ona itibar kazandıracaktır. Bu itibar Türkiye’nin Orta Doğu’da daha önemli roller oynamasının kapısını da açabilir.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları


































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020