Yaşar YAKIŞ
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri harekâtı hedeflerine ulaştı mı? 9 Ekim'de başlatılan ve 'Barış Pınarı' adı verilen operasyona dair Türk makamları, Suriye topraklarından 30 km içeri girildiğini ve sınıra paralel olan M-4 otoyolunun kontrolünü ele geçirdiklerini açıkladı. Bu da Türk ordusunun YPG'nin silah ve personel tedarikini kesintiye uğratmasına olanak sağlıyor.
Uluslararası medyanın iddia ettiği şey ise biraz daha farklı, ama savaşlardaki ilk kurbanın gerçek olduğunu itiraf etmeliyiz. Her zamanki gibi, Türk medyası ve uluslararası medya bu askeri harekâta kendi bakış açılarından bakıyor. Mutlak gerçek ortada bir yerde olmalı.
Şu ana kadar bildiğimiz şey, Türk ordusunun Suriye topraklarına, Suriye'nin iki kasabasının doğu ve batı banliyölerinden sızdığı: Tel Abyad ve Rasulayn.
Bir aşamada, Türk ordusunun bu iki kasabayı hilal şeklinde kuşatacağı, çemberin güney tarafını Suriye çölüne doğru açık bırakacağı, böylece kaçmak isteyenlerin bunu yapabilecekleri, böylece ev ev mücadele zamanı geldiğinde sivil kayıpların hafifleyeceği iddiaları vardı. Ya bu değerlendirme yanlıştı ya da Türkiye stratejisini değiştirdi ve kuşatmayı tamamlamaya ve çemberi kademeli olarak sıkılaştırmaya karar verdi. Bu stratejilerin her ikisinin de kendine özgü bir değeri var.
ABD'li yetkililer, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Türk ordusunun saldırılarıyla zayıflatılması halinde IŞİD teröristlerini hapishanelerinde veya kamplarında tutamayacakları haberlerini yayıyor. Bu soru, hararetli tartışmaların önemli bir konusu olarak öne çıkıyor. Türk medyası, Ayn İsa'daki boş hapishane binalarının görüntülerini yayınladı. ABD yetkilileri, bu hapishanelerin Kürtleri suçlamak için Türkiye destekli Suriye Ulusal Ordusu tarafından boşaltıldığını iddia etti.
ABD çoktan, aralarında İngiliz yardım görevlileri Alan Henning, David Haines ve gazeteciler James Foley ve Steven Sotloffanti’nin de bulunduğu çok sayıda sivilin kafası kesilerek infaz edilmesinden sorumlu Alexanda Kotey ve Al Shafee al Sheikh adlı iki üst düzey IŞİD mahkumunu kendi kontrolü altındaki alanlara sevk etti.
Gözaltındaki IŞİD teröristlerinin sayılarına ilişkin de farklı iddialar var. ABD, sayılarının 19 bini bulduğunu söylüyor. Türk yetkililer farklı rakamlar veriyor. Onlara göre şiddet eylemlerine katılanların sayısı, yaklaşık 15 bin. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Cezaevlerinde tutulması gerekenleri orada tutmaya devam edeceğiz. Vatandaşlığı tespit edilenlerin ülkelerine iade edilmesi gerekiyor. Kadın ve çocukları ait oldukları toplumlara entegre etmeye çalışacağız" dedi.
Erdoğan'ın bu soruna makul bir çözüm bulma çabasına rağmen, bu ifadeleri dünyadaki birçok kişiyi korkuttu, çünkü IŞİD teröristlerinin topluma kolayca entegre edilemeyeceğini düşünüyor. Bu teröristler gerçekten de sadece Tanrı'nın emirlerini uyguladıklarına inanıyorlar.
Suriye'deki olayların gidişatını büyük ölçüde etkileyebilecek bir diğer sonuç ise, SDG'nin Suriye hükümetine YPG tarafından tutulan Menbiç ve Kobane'nin kontrolünü alma çağrısı yapması oldu.
“Barış Pınarı Harekâtı’nın ilk günlerinden beri böyle bir sonucun çıkma ihtimali fısıldanıyordu. Ancak, Suriye hükümeti tarafından BM Genel Sekreteri'ne birkaç hafta önce gönderilen bir mektup, Suriye Hükümeti ile YPG arasındaki işbirliğinin fizibilitesi konusunda şüphe uyandırmıştı, çünkü mektupta YPG'den “ABD'nin kullandığı terörist bir araç” olarak bahsediliyordu.
O dönemde Türkiye ile Suriye arasında, her ikisinin de düşman olarak gördüğü YPG (veya SDG) ile mücadele etmek için işbirliği yapmak konusunda altın bir fırsat vardı. İki ülke arasında işbirliği için mevcut bir çerçeve ise zaten var: 1998 Adana Mutabakatı. Rusya ve İran, Türkiye'ye bu çerçeveyi işbirliği için kullanmasını önermiş, ancak Türkiye bu öneriye kulak tıkamıştı.
Bu fırsat şimdilik kaçırılmış gibi görünüyor. Bu haberle ilgili belirsizlik ise henüz tamamen yok olmadı. Doğru çıkarsa, Suriye krizinde Türkiye’nin zararına büyük ve köklü bir değişim olabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020