Halil BERKTAY
[18 Aralık 2021] Diyebilirsiniz ki, önce genel olarak İngilizcelerini düzeltmeye baksınlar da böyle Turkey/Türkiye gibi derin tarihsel sorunları başkalarına bıraksınlar. Haksız da olmazsınız. Zira bakanlığın web sitesinde başka ve çok daha kaba yanlışlar da var, bakanlığa leke sürdüren. Culturel heritages ibaresi, örneğin. Doğrusu cultural heritage olmalı. Yani e değil a ve çoğul değil tekil. Sanırım “kültür mirası” veya “kültürel miras” demeye çalışmışlar. Birisi de Türkçedeki “kültürel” sözcüğünü İngilizce yazmaya kalkmış, sözlüğe bakmadan; k’yı c, ü’leri u yapmakla meseleyi çözdüğünü sanmış. Kelimenin son seslisine gelince, Türkçe e’nin İngilizcede de e olacağını farzetmiş olmalı. Herhalde arka planda, “kültürel”in Türkçeye İngilizceden değil Fransızcadan, culturelle’den geçtiğini bilmemesi de yatıyor. Bu arada Of’ları da unutmayalım. Tourism Strategy Of Türkiye. Promotional Films Of Türkiye. Oysa İngilizcede, bu tür başlıklarda bağlaçlar daima küçük harf yazılır. Of değil of. Bunlar çok basit imlâ kuralları. İlkokul öğrencisinden not kırılır bu yüzden. Bakanlığın web sitesinde ve basılı tanıtım malzemelerinde, hiç ama hiç olabilemez. İlk yazan bilmiyor da, bunu denetleyen, düzelten, copy-editing ve nihaî redaksiyon yapan birileri de mi yok? Koskoca Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, işi kültür ve dış tanıtım olan bir bakanlığın, İngilizce iletişim düzeyinin ne olduğu hakkında, ciddî şüpheler doğuruyor.
Fakat tabii Turkey yerine her yerde Türkiye demek, apayrı bir mesele. Görür görmez hatırladım — ve kahrolduğumu itiraf etmeliyim. Çünkü yeni değil bu. O sırada DSP’den 21. dönem milletvekili olan Süleyman Yağız’ın, 23 Nisan 2008’de TBMM’de Başbakan Erdoğan’a sunduğu bir önergeden kaynaklanıyor. Detaylarını ve hangi açılardan çok yanlış olduğunu, kof olduğunu, temelsiz olduğunu; evet, bilgi ve düşünce yoksunu olduğunu, aşağıda, o zaman Taraf’ta yayınlanan yazımdan okuyabilirsiniz.
Böyle milliyetçi garabetler, maalesef zaman zaman zuhur ediyor yakın tarihimizde. Temelde, özgüvenden değil derin bir aşağılık kompleksinden kaynaklanıyor. Dünya ve evren tahayyülümüz çok sınırlı, çok benmerkezci. Şimdiki gibi olağanüstü dönemlerde değil, normal zamanlarda da sanıyoruz ki herkes bize düşman. Güya bize bakıyor, bize gülüyor, bizi aşağılıyor, bizimle dalga geçiyor. Bu zemini ortadan kaldırmaya yarayacağını düşündüğümüz hamleler yapıyor ve işte o zaman, korkulan konumlara düşüyoruz.
Olayın başlangıç noktasında, dönemin solu, sol milliyetçiliği, ulusalcılığıydı bu tür rüzgârları estirmeye çalışan. Akıllarınca, AK Parti iktidarını bu şekilde köşeye sıkıştıracaklardı. Bu çabaları hafife almışım 13 yıl önce. AKP askerî-bürokratik vesayeti bütün ideolojik uzantılarıyla birlikte ortadan kaldırma projesinde henüz güven veriyordu. Böyle tuzaklara düşebileceğine hiç ihtimal vermiyordum.
Ama görüyorsunuz, olmaz dediğim olmuş artık. Yani, ulusalcılıkla ittifakı ve örtüşmesi çok daha makro göstergelerle zaten apaçık ortada da, bu bile olmuş sonunda. Sessiz sedasız, İngilizcede Turkey yerine Türkiye yazmaya başlamışlar. Sanki Doğu Perinçek gölge başdanışman olurken, Süleyman Yağız (benzerleri) de Kültür ve Turizm Bakanlığı kadrolarına doluşmuş.
Komik değil hazin artık. Zaten nereye baksam hüzün kaplıyor içimi. Gerisini, bunun neden çok saçma olduğunu, 13 yıl önceki, iyimserlikle biten şu yazımdan okuyabilirsiniz.
* * *
BİR BABA HİNDİ…
DSP’den Süleyman Yağız, 23 Nisan’da [2008] tumturaklı bir soru önergesi vermiş. Önce, Yener Atlı’nın “Türkiye adının bütün dünyada Türkiye olarak kullanılması” kampanyasını hatırlatıyor. Birincisi, ülkemiz “İngilizcede bir kümes hayvanının adı ile” anılıyormuş. Nitekim “Turkey kelimesi Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında ilk defa İngiliz kaynaklarında, biraz da alay ifade ederek kullanılmış”mış. Hele bazı ülkeler kendilerini “great = büyük, önemli” diye nitelerken, bize “Turkey” denmesi asla “kabul edilemez”miş.
İkincisi, “özel isimler bir başka dilde de aynı şekilde yazılır”mış. Habeşistan, adının Etiyopya olduğunu ve bundan böyle Habeşistan olarak gönderilen hiçbir postanın alınmayacağını açıklamış. Sonunda tüm dünya Etiyopya demeye başlamış. Ülkemizin de uluslararası adının, “Türkiye Cumhuriyeti” ifadesinin karşılığı olan “Republic of Türkiye” biçiminde değiştirilmesi gerekmez miymiş? Etiyopya’nın yolunu izleyip, bir yıl sonunda “Turkey” yazılı hiçbir postanın kabul edilmeyeceğini dünyaya açıklasak, acaba tutar mıymış? Başbakan buna katılır mıymış?
Neresinden tutmalı?
1930’ların Türk Tarih Tezi amatörlerinin Anadolu = Ana + Dolu, Apollon = Alp Oğlan uydurmalarından beri, bu kadar kötü bir şakayla karşılaşmadım. Küçük ayrıntılardan başlayalım. (1) Şu “Great” [Britain] meselesi. Burada “Büyük”ten kasıt öznel övünme değil, nesnel coğrafyadır. Britanya Adalarının (British Isles) en büyüğüne, adanın yüzölçümü anlamında “Great Britain” denir. Dolayısıyla kıyılarımızın Büyük ve Küçük Liman’larından, ya da gökteki Büyük Ayı ve Küçük Ayı’dan pek farkı yoktur. Zamanla bu coğrafi isimdir ki, “Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı” devletinin tanımına girer.
Ve (2) hayır, ülkemiz bir kümes hayvanının adıyla anılmıyor. Tersine, kuşun (bir dildeki) adı ülkemizin adından geliyor. Yaşadığımız ülkenin bugünkü adını alması, bizim hindi dediğimize İngilizcede turkey denmesinden en az 300 yıl önceye rastlar.
Türkiye hindiden değil, hindi Türkiye’den
(3) Bir kısım Türk boylarının Malazgirt öncesi ve sonrasında Anadolu’ya göçü, Küçük Asya’nın nüfus ve dil bileşimini değiştirdi. Buna bağlı olarak, önce İtalyan (Venedik ve Cenova) tüccarı, 13. yüzyılda bu diyardan Turchia diye söz etmeye başladı. Bu kullanım giderek yaygınlaştı; İtalyancadan diğer Avrupa dillerine geçti. İngilizceye de böyle girdi. Yani (büyük harf T ile) Turkey, İngilizcede bir kuşun adı değil, “Türklerin yaşadığı diyar” anlamında yerleşti. Sonuçta Turkey, Turchia = Türkiye’nin İngilizce yazılışından başka bir şey değildir.
(4) Dünyada sadece Türkler (ve Türkçe) ile Anglo-Amerikalılar (ve İngilizce) mi var? Akıllarına gelmemiş mi, başka dillerde ülkeye ve kuşa ne dendiğine bakmak? Örneğin Fransızcada ülkemiz Turquie, kuşun adı dindon (erkek) veya dinde (dişi). İlki “Türklerin diyarı” anlamı ve kökenini; diğerleri (Türkçede olduğu gibi) bir “hindî”liği, Hint kökenini yansıtıyor.
Hint tavuğundan, turkey’e ve hindiye
(5) Zamanla Osmanlı İmparatorluğu büyüdü; Avrupa ile Uzak Doğu arasındaki çok geniş alana yerleşti. Öyle ki, bir kısım Avrupalıların gözünde, Şarkın tamamıyla özdeş hale geldi. Üstelik Avrupa, daha doğudaki diyarların kültür ve maddi kültür ürünlerini hep Osmanlı üzerinden edinmeye başladı. Pek çok şey “Türkiye’den” kabul edildi. Oysa Osmanlıların kendileri, daha doğudan kendilerine gelen pek çok şeyi “Hint’ten” sayıyordu. Bu çerçevede, örneğin bilimsel adı Numida meleagris olan bir çeşit tavuk [beç tavuğu], Osmanlılarca “Hint tavuğu” diye adlandırılırken, buradan Orta Avrupa ve ötesine yayıldığında turkey cock, yani “Türk horozu/tavuğu” diye tanındı.
(6) Buna karşılık, bizim hindi dediğimiz yaban kuşu, başlangıçta sadece Kuzey Amerika’da yaşıyordu. Avrupalılar bu kuşla 1492’den sonra karşılaşıp tanıştı. İlk ağızda yanlış teşhis ettiler: önceden bildikleri Numida meleagris, yani turkey cock ile aynı sandılar. Dolayısıyla Kuzey Amerika’ya yerleşen İngilizler, bu yeni kuşa da turkey cock, turkey bird veya kısaca turkey dediler. Yaban hindisinin bilimsel adı Meleagris gallopavo da, bir ölçüde, Eski Dünya’nın Numida meleagris’iyle karıştırılmasını yansıtır.
Tarih-i Hind-i Garbî’nin tanıklığı
(7) Meleagris gallopavo, galat-ı meşhur turkey cock, 16. yüzyılda Amerika’dan Avrupa’ya yayıldı. Oradan Osmanlı topraklarına geçerken adı değişti. Osmanlılar bu yeni kuşun Kuzey Amerika’dan geldiğini biliyordu. Ne ki, Amerika’ya henüz “Batı Hint Adaları” (İng. West Indies) deniyordu (çünkü Kolomb, batıdan dolaşıp Hindistan’a vardığını sanmıştı). III. Murad’a 1583’te sunulmuş, herhalde sultanın dikkatini Yeni Dünya’ya çekmeyi amaçlayan (ve çok sonra İbrahim Müteferrika tarafından basılan) bir Tarih-i Hind-i Garbî elyazması vardır. Büyük oranda İspanyolcadan çeviridir. Kimin elinden çıktığı çok kesin değilse de, bazı kayıtlar Mehmed bin Emir Hasan el-Suudî Efendi diye birine işaret eder. Eserde Amerika’ya Hind-i Cedid (Yeni Hindistan; New India gibi), yerlilerine de Hindi, Hindiler denir (tam Indians: beyazların onları tâ 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar anacağı gibi). Osmanlıların “Batı Hind[istan]” terminolojisini Avrupa’dan özümseme süreci apaçık ortadadır.
(8) Hind-i Garbî’den yayılan yeni kuşa hindi demeleri, bunun bir uzantısıdır. Buna, Avrupalıların teşhis hatâsının, tercüme yoluyla ithali de dahildir. Nitekim Tarih-i Hind-i Garbî’nin bir yerinde, Kolomb’un İspanya’ya dönerken “Galibavus adında bir kuş getirdiği ve etinin tavus etinden lezzetli olduğu”ndan söz edilir (Galibavus nam bir mürg getürmişdi ki lahmı, lahm-ı tavusdan leziz… idi). Ama başka bir yerinde (s. 255) “bizim diyarımızda Hind tavuğu diye bilinen kuş o bölgelerde çoktur” (ve fi diyarına Hind Tavuğu demekle maruf olan mürg ol nevahide bisyardır) ifadesine rastlanır. Demek, İngilizlerin Numida meleagris için Avrupa’da yaygın olan turkey cock deyimini alıp, aynı sandıkları Meleagris gallopavo’ya uygulamaları gibi, Osmanlılar da bu tanıyı kabullenip, Meleagris gallopavo’ya, Numida meleagris için kendi kullandıkları Hind tavuğu adını verdiler. Böylece asıl Hindistan’dan geldiği düşünülen bir kuşun adı ile Hind-i Garbî’den gelen bir diğer kuşun adı buluştu; İngilizcenin yeni turkey’i bizde hindi oldu (bu referansları yetiştiren arkadaşım, değerli tarihçi Hakan Erdem’e teşekkür ederim).
Diller ve isimler sorunu
Gelelim, dillere ilişkin bazı akıl ve mantık meselelerine. (9) Süleyman Yağız “özel isimler bir başka dilde de aynı şekilde yazılır” diyor. Kişi adları için doğru; ülke ve şehir adları için yanlış. Kişi adları tercüme edilmez (mesela Mr Brown’a Bay Kahverengi, Yener Atlı’ya Winning Horseman diyemezsiniz). Ama ülke ve şehir adları, o dile belirli bir tarihsel konjonktürde nasıl geçip yerleştiyse öyle yazılır; dolayısıyla bazen tercüme edilmiş gibi de olur.
Burada kıstas, alışılmış bir kültürel kullanımın mevcudiyetidir. Nitekim Turkey, Turquie, Turchia, bir bakıma hep Türkiye’nin tercümeleridir [daha doğrusu, Türkiye Turchia’nın tercümesidir]. Habeşistan’ın Etiyopya’ya dönüşmesi ise bir tercüme sorunu değil, öncelikle formel bir isim değişikliğidir. Acaba Etiyopya, o ülkenin kendi dilinde de Etiyopya diye mi yazılıyor? Türkçede Etiyopya, İngilizce Ethiopia’nın tercümesi. Hiç düşündünüz mü, her ülke kendi adının (ve bazı önemli şehir adlarının), bütün diğer dillerde, aynen kendi dilinde yazıldığı gibi yazılmasını, kullanılmasını isterse neler olabileceğini?
Muhtemel İngiliz, Alman ve Bask talepleri
(11) İngiltere. Türkçeye İtalyancadan geçme (= Inghilterra). İngilizcenin kendisinde böyle bir sözcük yok. Biz, İngilizcede Türkiye yazacaksınız dersek, onlar da (“tere” deyip tereyağına benzettiğimiz gerekçesiyle) bunun muadil ve mütekabilini dayatabilir. Bundan böyle Türkçede “England’da bir üniversiteye kabul edildim” veya “Bu yaz tatilimi United Kingdom’da geçirdim” diye mi yazıp konuşacağız? Londra mı diyeceğiz London mu? Bu yola bir kere girildi mi, Scotland, Ireland ve Wales’i nasıl durduracaksınız — üstelik hepsinin Gaelic adları da varken?
Fransa mı diyeceğiz, La France mı? Almanya mı diyeceğiz Deutschland mı? Brüksel ve Belçika mı, Bruxelles ve La Belgique mi? İsviçre’de üç ayrı dil, bir de üstüne Latince var. Suisse’ten mi alırsınız, Helvetia’dan mı? Bask diline Euskera, Bask diyarına Euskal Herria demeye; Kürt sorunuyla karşılaştırmalar bağlamında “Euskaldun tipi çözüm”den söz etmeye razı mısınız?
Ya alfabe sorunları?
(12) Rusya, Rossiya mı olacak? Peki, Kiril alfabesini ne yapacağız? (13) Ya Ege ötesi komşumuz? Batı dillerinde genellikle Greece, Grèce veya bir türevi (Grek’lerden geliyor). Osmanlıca ve sonra Modern Türkçede (İyonlar ve İyonya’dan türetilerek) Yunanistan denmiş. Oysa Yunanlılar kendilerine kuşkusuz İyon demiyorlar. Hattâ Grek bile demiyorlar. Hellen veya Elen diyorlar. Ülkelerinin adını Hellas, devletlerinin adını ise [H]elleniki Demokratia olarak kullanıyorlar (zira Yunancada, Latin asıllı res publica = cumhuriyet sözcüğü yok; buna demokratia denk düşüyor). Diyelim ki İnönü stadında milli maç oynanıyor. Skor tabelasında Türkiye ve Elleniki Demokratia mı yazacak? Hangi alfabeyle? Seyirci “bir baba hindi, Elleniki Demokratia’ya bindi” diye mi bağıracak?
Kıssadan hisse
DSP İstanbul milletvekiline önerim, herhalde hükümeti milliyetçilik konusunda köşeye sıkıştırmak niyetiyle verdiği bu önergeyi sessiz sedasız geri çekmesi. Umut dünyası. Yıllar geçer, unutulur belki.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları






































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024