Halil BERKTAY
Solun geçmişine dair, biraz, Halim ağabeyin ailesinin 1923 Girit mübadillerinden olmuş olmasının çağrıştırdığı bir diğer fikir: Kore Savaşıyla (1950-53) neredeyse zamandaş Yunan İç Savaşını (1946-49) “bizimkiler” kazansaydı, keza, ne olurdu acaba?
Primoukis’lere karşı Butros’lar
Kuşkusuz bize Kore’den çok yakın; o ölçüde de daha acı ve acıklı bir soru. İstanbul’dan Seoul 8000, Atina 560 kilometre. Tek bir (Kuzey) Kore türküsü dinlemedim ve söylemedim ama Nazi işgali sırasındaki ELAS andartes’inin olsun, Mihri Belli’nin de gönüllü gittiği DSE kapetan’larının olsun, (Nikos Zahariadis’e yakılmışlar dâhil) çok türkü ve marşını dinledim geçmişte. 60’larda bir nesil, (Behice Boran’ın eşi Nevzat Hatko’nun çevirdiği) Themos Kornaros’un Haydari Kampı’yla büyüdük. Yıllar sonra Mark Mazower’ın Inside Hitler’s Greece kitabında, doğu cephesinin özel vahşetinden getirilip Haydari’ye komutan atanan SS subayı, üstlerinin bile “ilkel” diye tarif ettiği Paul Radomski namussuzunun fotoğrafına, ben de o kampta yatmışım ve şahsen tanıyormuşum gibi özel bir nefretle baktım.
Une femme à sa fenêtre (1976) filmini görmüş müydünüz? Türkiye’de Camdaki Kadın diye oynadı. General Metaxas 4 Ağustos 1936’da sıkıyönetim ilân etmiştir ve Atina’da bir sabah, polisten kaçmakta olan komünist sendika lideri Butros umutsuzca sığınacak yer aramakta; soylu ama parasız bir İtalyan diplomatının eşi Markiz Margot Santorini (Romy Schneider) ise oteldeki odasının penceresinden sokağı seyretmektedir. Tesadüf, bu insan avına tanık olur ve ânında karar verip Butros’u içeri alır; sonra birbirlerine âşık olurlar. Başlarına neler geldiğini geri dönüşlerle öğreniriz. Hunhar polis şefi Primoukis, Butros’u Nazi işgali, direniş ve İç Savaş boyunca her yerde kovalamış ve sonunda yakalayıp gözlerini oyarak öldürmüştür. Bütün bunlar, iki sevgilinin kızının otuz yıl sonra, 1967’de Yunanistan’a gelip anne ve babasının izini sürmesiyle ortaya çıkar.
KKE iç savaş tuzağına nasıl düştü
Özetle, Butros ve Primoukis iki taban tabana zıt tiptir. Cesareti, sıcak kişiliği ve ahlâkıyla Butros bütün mağdurların; gaddar inadıyla usta av köpeği Primoukis ise dönemin Yunan ve diğer hâkim sınıflarının, hükümetleri ve işgal dönemlerini aşan kalıcılıkta bir simgesidir. Kötüye ve zaferine hınçlanır, iyinin ve yenilgisinin ardından ağlarız (35 yıl önce ağlamıştım nitekim). Ne ki, bu taraflılık refleksi, iki büyük sorunu unutturmamalı.
Üstelik bunlardan ilki, günümüz açısından önemli dersleri de içeriyor. Çünkü orada da, adım adım aleyhe dönen bir kuvvet dengesinin nesnel sonuçlarını kabullenemeyiş; beğenilmeyen bir barışı ve sağcı bir yönetimi sineye çekip ona göre bir mücadele yürütmek yerine, ya hep ya hiç tavrıyla hepsini reddedip kazanılması imkânsız bir savaşa sürükleniş söz konusuydu. 1944-45’te hemen her ülkede, Nazizme direnmiş komünist gerilla güçlerinin silâhlarını bırakıp bırakmayacağı gündeme geldi. İtalya’da Togliatti, Tito’nun israrına karşın tuzağa düşmedi ve silâhsızlanmayı kabul etmedi. Yunanistan’da ise KKE, silâh bırakma emrine karşı Aralık 1944’te önce büyük bir gösteri düzenledi; hükümet kuvvetleri ve Atina’ya girmiş bulunan İngiliz birlikleri bu yürüyüşe ateş açınca da, ne oluyor diye düşünmeksizin kanlı bir sokak savaşına girdi. Dekemvriana bozgunla sonuçlandı.
Barışa tutunmak gene de mümkündü
Yetmedi; KKE genel sekreteri Zahariadis ikinci büyük hatâsını yapıp, 1946 seçimlerini boykot etti. Bu, sağın dengesiz bir üstünlük sağlaması ve sol üzerinde ezici, provokatif bir baskı kurmasına yol açtı. Amaç KKE’yi kalan güçleriyle silâhlı direnişe itmekti ve üç, Zahariadis herkesin tanıdığı bir hükümete karşı meşruiyet temelinin zayıflığına rağmen buraya dikkat artık barışçı siyaset adına yapacak bir şey kalmadığı gerekçesiyle bu son felâketli adımı da attı. Hele ABD varlığı hesaba katıldığında, kabul etmemesi gerektiği çok açık olan bir çatışmayı, bugün “sol”dan PKK’ya yapılan tavsiyelere çok benzer gerekçelerle kabullendi ve karşılığı, ezici bir yenilginin yanı sıra, daha da sağa kayan ülkede özellikle güvenlik güçlerinin koyu anti-komünist kesilip, Lambrakis cinayeti gibi karanlık işlerin ardından 1967-74 cuntasının da temelini oluşturması oldu.
Bu trajik sonuca karşın, gelelim ikinci temel probleme: “Küçük Stalin” diye anılan Zahariadis’in ve diğer KKE önderlerinin kafasıyla, muhalefetin mazlum ve mağdur komünistleri kazansalardı ne olacaktı? Bu soruyu, Sovyetlerin çöküşüyle tamamen “anti-emperyalist” bir milliyetçileşme geçiren KKE değil ama, eski “İç” Komünist Partili, sonra Synaspismos’çu, şimdi Syriza’lı bazı tarihçi arkadaşlarım pekâlâ soruyor ve Yunanistan’ın da bir Doğu Avrupa “halk demokrasisi”ne dönüşmüş olması ihtimali karşısında, akıl ve vicdanlarıyla pek işin içinden çıkamıyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024