Halil BERKTAY
[9 Temmuz 2015] Kemal İnan’ın 15 Haziran’daki Kürt oyları ne diyor? yazısına ancak 4 Temmuz’da cevap verebildim (AKP Kürt oylarını sırf “mahalle baskısı”yla mı kaybetti?). Bu ilk aşamada, sadece esas içeriği üzerinde durdum. Çizgiselliği ve Kartezyen mantığına dikkat çektim. Milliyetçi ideolojinin kitleleri pekâlâ “kendi rızalarıyla” sürükleyebileceğini; Kürt milliyetçiliğinin bu açıdan tarih içinde oluşmuş çok ciddî bir mağduriyete yaslandığını hatırlattım. Gene de, dedim, siyasetin oynayacağı çok önemli bir rol vardır. PKK-HDP’nin bölgedeki “mahalle baskısı” bir gerçek, ama 7 Haziran seçim kampanyası boyunca AKP’nın yaptığı bir dizi hatâ da aynı derecede gerçek. Evveliyatında, Roboski katliamının ve örtbas edilmesinin açtığı yara; üzerine, Kobani kuşatması sırasında bir süre en hafif deyimiyle müstağni tavır alınması; Erdoğan’ın “düştü düşecek” duyarsızlığı; hükümetin ulaştığı Dolmabahçe mutabakatını gene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekmelemesi ve üzerine bir de “Kürt sorunu yoktur” demesi; ardından diğer parti sözcülerinin de aynı havaya girmesi ve Erdoğan’dan başlayarak herkesin (Zerdüştçülük suçlamaları dahil) hayli eski bir Kürt düşmanlığı söylemine geri dönmesi; bu arada, Çözüm Sürecinin en azından seçim sonrasına kadar dondurulduğunun açıklanması... Bunlar oldu mu, olmadı mı? Olduysa, Kürtler üzerinde hiçbir olumsuz etki yapmadıklarını kim iddia edebilir? Sorunun, AKP içindeki eleştirellik-eleştirisizlik ayrışmasıyla da birleşen bir boyutu var. AKP’nin bir kesimi, parti içinde ve çevresinde çok-sesliliğe, eleştiri ve özeleştiriye daha açık bir tavırda. Ve en azından bu kesim, yukarıda saydığım hususların hepsini ciddî yanlışlar olarak gündeme getiriyor. Öte yandan, AKP içinde AKP’nin (veya medyasının) üstelik de AKP-MHP koalisyonuna daha yakın duran bir kesimi için, varsa yoksa Sağlam İrade. Erdoğan’ı dokunulmaz saydıkları ve her türlü eleştiri-özeleştiriye karşı son derece hırçın davrandıkları gibi (bkz Berat Özipek, Hakan Albayrak ne yapmaya çalışıyor?, 5 Temmuz 2015), bir de süürekli “nankör Kürtler” temasını işliyorlar. Peki, şimdi Kemal İnan, AKP’nin hakkını yememek için titizlik gösteren ve göstermeyenler tasnifiyle; bu çerçevede, PKK’nın kötülüklerine işaret ediyorsan AKP’ye hatâ bulmaman gerektiği konusundaki israrıyla, AKP içindeki tartışmada nerede, taraflardan hangisine yakın durmuş oluyor? Nihayet, bugün bile “PYD IŞİD’den daha tehlikeli” diye bir fikir varsa ve AKP yanlısı basının bir kesiminde manşetlere taşınıyorsa, İnan’ın tavrı son tahlilde bu çok tehlikeli çizgiyle de birleşmiyor mu? İlk ağızda, aşağı yukarı bu noktaları dile getirmeye çalıştım.
Şimdi ise yalnız madalyonun diğer yüzündeki IŞİD (ve Batı) sorunu üzerinde duracağım. Hatırlanacağı (veya dönüp bakılabileceği) gibi, İnan AKP’nin hakkını yediğini düşündüklerine hayli istihfaf gösteriyor. Bundan önce Gürbüz Özaltınlı payını alıyor: “Analiz burada çok açık : AK Parti’nin Kobani politikası yanlıştı ve Türkiye'nin bu konuda, yani Kürt milliyetçiliğinin Kurtuluş Savaşı olarak sunulan bir olayda yeterli hassasiyeti göstermemesinden doğan politik bir hataydı. Hayret ki ne hayret!” Özaltınlı’nın tesbitinin neden yanlış olduğunu anlatmaya bile tenezzül etmeyen Kemal İnan’ın altını benim çizdiğim son dört sözcüğü, çok net bir küçümseyişi yansıtıyor.
Geçelim; sıra, 10 Haziran 2015 tarihli Zaman geçer, fırsat kaçar; Kobani’ye dönemezsin yazımın içinde aktardığım görece eski bir yazım nedeniyle bana geliyor. Bağlamı biraz açıklamam lâzım. 7 Haziran’ın ardından birçok Serbestiyet yazarı, AKP’nin Kobani yanlışları üzerinde durdu. Hepsinde, Kobani’nin Kürtler açısından büyük önem taşıdığı ve AKP’nin bunu algılamadığı; sonuçta yaptıklarından daha fazlasını ve baştan yapmamakla hatâ ettiği vurgusu vardı. Bu, benim hissiyatımla buluşuyordu. Benzer bir ruh halini daha Kobani kuşatması sırasında algılamış; Türkiye bu savaşa girmek ve Kobane’yi kurtarmak zorunda başlıklı bir feryat yazısı yazmış (4 Ekim 2014) TSK’nın sınırda durup seyredecek yerde sadece birkaç kilometre içeri girip Kobani’yi iki tarafından koruyucu bir kordon altına alabileceğini savunmuştum. Sekiz küsur ay geride kalmıştı. 10 Haziran’da oturdum; Gürbüz Özaltınlı’nın, Oral Çalışlar’ın, Markar Esayan’ın ve Yıldıray Oğur’un şimdi bu konuda yazdıklarını tek tek alıntıladım. Bir geçiş paragrafından sonra en alta da 4 Ekim yazımın tamamını koydum. Koydum ama söz konusu geçiş paragrafında, esas derdimin Kobani’de yaşanan fevkalâdeliğe ve bir Türk-Kürt ittifakını perçinleme fırsatı varken nasıl kaçırıldığına dikkat çekmek olduğunu; yoksa “illâ işgal” diye bir meselem olmadığını, en kritik olanını siyahladığım aşağıdaki cümlelerle açıklamaya çalıştım:
AKP hükümetinin Kobani konusundaki pasifliğinin bedeli, şimdi daha net görülüyor ki, o zaman korkulan alternatiflerden çok daha ağır oldu. Aktiflik ise illâ içeri girip IŞİD’le bilfiil dövüşmek demek miydi; bunda israr etmeyebilirim. Ama fiiliyatta izlenen çizgiye kıyasla doğruya çok daha yakın olmuş olacağı muhakkak. Türkiye’nin hem Kürtlerle ilişkileri, hem Batı’yla ilişkileri bambaşka bir mecraya otururdu. Dönüp baktığımda, bunu oldukça net ve kapsamlı biçimde açıkladığım kanısına varıyorum. Bu düşüncelerle, 2014 Ekim başındaki yazımın tamamını aşağıda tekrar yayınlıyorum.
Sanırım Kemal İnan 4 Ekim 2014’teki Kobane’yi kurtarmak yazımı o tarihte değil de ancak şimdi, 10 Haziran 2015’teki Kobani’ye dönemezsin yazımın bir parçası olarak okumuş. Keza, yukarıdaki uyarı cümlelerine de çok dikkat etmemiş anlaşılan. Zira benim esas ne demeye çalıştığıma hiç dikkat etmeksizin, sadece 4 Ekim’deki “askerî müdahale” önerisine takılıyor ve buna çok sert bir tepki gösteriyor: “Ben bu satırları ve devamını okuduktan sonra -- ki herkesin okumasını öneririm -- kanım dondu! Askeri müdahale!”
Bu satırları okuyunca ne anlarsınız normal olarak? Yazarın, her durumda bir ülkenin başka bir ülkeye askerî müdahalede bulunmasına ahlâken karşı olduğu, böyle girişimleri ilkece reddettiği gibi bir izlenim doğuyor; lâkin öyle mi acaba? Gerçekten öyle olsaydı, günümüzde artık böyle bir ilkenin uygulanabilirliği kalıp kalmadığını tartışabilirdik uzun uzun. Bir vakitler Ortadoğu’yu biçimlendirmiş olan 1916 Sykes-Picot anlaşmasının sonunun geldiğinde herkes hemfikir. Irak ve Suriye dağılıyor, tam bir “devlet çöküşü” (state collapse) yaşanıyor. Madalyonun diğer yüzünde, her yerden yeni “devlet oluşumu” (state-formation) girişim ve süreçleri fışkırmakta. Eski büyük aktörlerin yanısıra, olanca değişkenlik ve kontrol edilemezlikleri içinde yığınla yeni örgüt ve hizip de sahnede. Ve aşikâr ki (sırf IŞİD değil) hepsi toprak peşinde, yani kendi mutasavver devletlerinin olası teritoryalitesini adım adım inşa etmek peşinde. Dolayısıyla sınırlar hem var hem yok. Bu koşullarda, hangi hükümet gelirse gelsin “Ortadoğu batağına sürüklenmeyeceğiz” diyemez. Nasıl sürüklenmeyeceğiz; her tarafımızda ve içinde, göbeğindeyiz zaten. Dahası, aynı mantıkla kimse, ama kimse, her türlü sınırötesi harekâta peşinen, ilkece, mutlak surette karşı da çıkamaz. (Sevgili Oral [Çalışlar], bak bunu sana da söylüyorum.) Türkiye İkinci Dünya Savaşının dışında kalmayı başardı ama şimdiki Ortadoğu Savaşının dışında kalmayı hiç tahmin etmiyorum ki başarabilsin. Olsa olsa, hangi amaçla, ne uğurda, kime karşı ve kiminle birlikte türünden ayırımlar yapılabilir. Enver Paşa tarzı maceracılıklar, Turgut Özal türü maddî faydacı “bir koy üç al” bezirgânlıkları, ya da Süleyman Demirel’in hep rüyasını gördüğü “fırsat bu fırsat, yüz yıl önce bizden esirgenen Musul petrollerini kapıverelim” hırsları reddedilebilir. Dar mezhepsel (Şiilere karşı Sünniler gibi) cephelere katılmamaya; bu arada Kürtleri asla düşman almamaya özen gösterilebilir. Öte yandan, daha evrensel ve kapsayıcı bazı dâvâ ve cephelere katılmak kaçınılmaz olacaktır.
Şimdi buradan tekrar dönelim, şu Kemal İnan’ın tam olarak neden “kanının donduğu” meselesine. O cümlenin öncesi ve sonrası da var ki, ben asıl oraları önemli buluyorum. İlginçtir; bu pasajlardan ben, Kemal İnan herhangi bir askerî müdahaleden çok, özellikle (a) IŞİD’e yönelik bir müdahaleye ve/ya (b) Türkiye’nin şu veya bu şekilde Batı’yla aynı safta yer alacağı bir müdahaleye karşıymış gibi bir izlenim ediniyorum. Haksız mıyım acaba? “Kanının donması”na giden yolda, benim 4 Ekim’de IŞİD hakkında yazdıklarımı, Kemal İnan kendince şöyle özetliyor:
Bundan sonra, İngilizce veya Fransızca konuşan, nereden türediği hâlâ anlaşılmamış olan ve aynı bir Hollywood filmindeki gibi kafa kesme ve insan doğrama gibi vahşetleri hangi amaca hizmet için televizyon ekranlarında gösteri yaparak infaz ettikleri anlaşılamayan katil militanları ballandırarak anlatıp,...
Nihayet “kanının donduğu” noktadan sonra ise, askerî müdahale fikrine neden o kadar tepki duyduğunu şöyle açıklıyor:
... kanım dondu! Askeri müdahale! Gerekçe: Batılılara katliam var. Peki, başta kendi askerleri ve vatandaşları katledilen ABD ve diğer Batılı güçler ne yapıyor? Kıllarını kıpırdatmıyor! Kürtler böyle bir müdahale istiyor mu? Hayır, bilhassa istemiyor ve bunu kendilerine gayrimeşru silahlı bir tecavüz nedeni olarak göreceklerini ifade ediyor! PYD kendilerine katılacak Barzani’nin yolladığı Peşmergelerin sayısını sınırlamakla meşgul. Neden? İktidarlarına tehdit olarak görüyorlar. Durum buyken askeri müdahale!
İlginç. Ne demek bütün bunlar? İlk paragraf hakkında (1) IŞİD bilinemez bir masal veya efsaneden, kasten abartılan hayalî bir tehlikeden mi ibaret? Var mı, yok mu? Kökenleri çok mu esrarengiz? En son Oral Çalışlar 30 Haziran’da yazdı (Türkiye “terörist devlet” mi); Batı’nın desteğini çekmesi sonrasında ve Esed’in devlet barbarlığını tırmandırması karşısında Suriye Muhalefeti’nin nasıl radikallik yarışlarına sürüklendiğini, bu çerçeve önce Al Nusra ve sonta IŞİD’in öne çıktığını tane tane anlattı. Eski Saddam ordusunun intikamcı subayları da gidip katıldı; Batı’dan ve belki Türkiye’den de daha önce gitmiş silâhlara da el kondu; Avrupa’nın fiilen ve/ya zihnen gettolaşmış yeni-Müslüman ve lümpen-Müslüman cihadçılarından da gönüllüler aktı; Suriye rejimi de sağa sola saldırmalarına kol kanat germeye başladı. Ortaya nereden türediği hiç de “hâlâ anlaşılmamış” olmayan, böyle gayet anlaşılabilir bir fenomen çıktı. Canavar mı, değil mi? Kötü ve çok kötü mü, değil mi? Nasıl bir duyarsızlık, o “Hollywood filmi” benzetmesi? Ne yani, pislik ve benzersiz pislik o infazların, kafa kesmelerin kendisi değil de televizyon ekranlarında “hangi amaca hizmet” ettiği belli olmayan bir şekilde gösterilmesi mi? Yüzlerce yazı yayınlandı, IŞİD’in propaganda ve asker yazma, gönüllü çekme yöntemlerinde bu dehşet ve dolayısıyla karşı durulmaz kudret gösterimlerinin merkezî rolü hakkında. Acımasız ve uzlaşmasız fanatizmin kendine özgü bir mantığı ve çekiciliği var aslında. Kemal İnan hiç birini okumamış olabilir mi? Bu vahşetin yakın plana getirilip kişiselleştirilmiş hunharlığında, çok özel bir tüyler ürperticilik yok mu? Ne demek, benim IŞİD’i “ballandırarak” anlatmam? Plato’nun mağarasında esir tutulan bizler, arka duvarda Batı’nın oynattırdığı dumanlı görüntüleri mi seyrederek aldatılıyoruz; ben de o görüntüleri aktardığım için mi “ballandırmış” oluyorum? Kemal İnan bizi çözsün, mağaradan günışığına çıkarsın ve kendisi “ballandırmadan” anlatsın da anlayalım bakalım.
İkinci paragraf hakkında (2) ne demek, “Gerekçe: Batılılara katliam var”? Maalesef kendimi, özel olarak bu cümleyi ahlâken kınadığımı belirtmek zorunda hissediyorum. Bir kere, insan nasıl olup da benim gerekirse IŞİD’le savaşmak pahasına Kobani’nin kurtarılması hakkında söylediklerimi, Halil Berktay’ın askerî müdahale istemesinin gerekçesi “Batılılara katliam” şeklinde özetleyebilir? Her şey bir yana, o boğazına bıçak dayanıp korku içinde bekletilen ve sonra gırtlağı, damarları kesilen zavallıları nasıl öncelikle “Batılı” diye niteleyebiliriz, bunu aklımın alması olanaksız. Öncelikle insan mı, öncelikle Batılı mı? Ben bakınca insan ve insanlığa karşı katliam görüyorum; demek Kemal İnan bakınca öncelikle İngiliz, Fransız, Amerikalı vb görüyor ve bundan, bunun askerî müdahale, daha genel olarak şiddete dayalı bir reaksiyon konusu olamıyacağı, olmaması getektiği sonucu çıkıyor. Diyelim ki Batı’nın kendisi öyle görüyor ve sırf kendi vatandaşları öldürülüyor diye IŞİD’e karşı tavır alıyor; bu dahi bizim öyle görmemiz ve davranmamızı mı gerektirir? Yani Batı (emperyalizmi) insanlığı “kendininkiler” ve “ötekiler” diye bölüp, sırf “kendininkileri” kurtarmak için harekete geçecek ve biz de bunun karşısında tavrımızı, aynı bölünmeyi kabul ederken yalnızca bu temelde “onları” kurtarmayı reddetmek şeklinde belirleyeceğiz, öyle mi? Yıldız Ramazanoğlu Benim kendi küçük hikâyem 2 yazısında (15 Haziran) Ömer Muhtar’ın “Onlar bizim öğretmenimiz olamaz” sözünü hem de çok benzer bir bağlamda aktarmış; bir bakmanızı öneririm. Keza, Batı’nın karada müdahale etmemesi de bizim için emsal ve bağlayıcı olabilir mi? “ABD ve Batılı güçler... kıllarını kıpırdatmıyor” diye yazmış Kemal İnan. Bir kere, olgusal açıdan doğru değil. İkincisi, George W. Bush’un Irak’a müdahale hatâsının üzerine bir de Irak’tan çekilmenin ve asıl “bir daha asla kara harekâtına girişmeyeceğini” açıklamanın bindiğini, yani şimdiki durumlarının katmerli bir yanlış olduğunu (ne ki Obama’nın siyasî açıdan bu adımı geri alamıyacağını) onlar da biliyor. Üçüncüsü, malûmu ilâm ama Suriye ABD’nin değil Türkiye’nin komşusu; Türkiye Kürtleri ABD’nin değil bizim vatandaşımız; Suriye Kürtleri de Amerikalıların değil onların kardeşi, akrabası, soydaşı. Dördüncüsü, gene diyelim ki Batı’nın dış politikasında gerçekten ahlâkî ve insanî kaygılara yer yok; bizimki de mi öyle olmalı? 1930’lardan İspanya İç Savaşı örneği geliyor aklıma. ABD, İngiltere ve Fransa, Franko ile Cumhuriyet arasında “tarafsız” kalmayı benimseyip Adem-i Müdahale Komitesi’ni kurmuş; Hitler ve Mussolini’nin Falanjistlere verdiği olanca desteğe seyirci kalmış; Türkiye de aynı tavrı benimsemişti. Şimdi de öyle olmak mı zorunda? Ya İnan’ın PKK’nın müdahale karşıtlığına yaslanmasına ne demeli? PKK’nın neden müdahale istememiş olduğu açık: Kobani’nin kurtarılmasını Türkiye’ye borçlu olmamak; dolayısıyla kapsamlı bir Türk-Kürt ittifakının oluşmasıyla yüzyüze gelmemek; kısacası, her durumda Türkiye’yi düşman göstermeyi sürdürebilmek için. Özetle, tam bir ikiyüzlülülük; tavşana kaç tazıya tut politikası. Peki, başka her alanda ve konuda PKK’ya çok kötü gözle baktığı aşikâr olan Kemal İnan, özel olarak bu noktada, PKK istemiyor diye müdahale etmeyelim ve Kobani’yi kurtarmayalım diyebilir mi?
Burada bir genel bir de özel mesele var kuşkusuz. Genel mesele derken kastettiğim şu: Müdahalenin kaçınılmaz olduğu Ortadoğu’da, Türkiye müdahalelerini çok iyi seçmek ve hele IŞİD konusunda (zaten sinyallerin çoğaldığı bir doğrultuda) mutlaka Batı dahil bütün bir insanlık dâvâsıyla aynı cephede yer almak zorunda. Özeli ise Kemal İnan’la ilgili. Vallahi sıkıldım, bütün bu mantıksızlıkları tek tek sıralayıp tek tek çürütmek zorunda kalmaktan. Hani rakı sofrasında kadeh kaldırırken dostlar arasında söylenen bir söz vardır, “en kötü günümüz bu olsun” diye. Ben de bitirirken gene dostlar arasında Kemal İnan’a “en kötü yazın bu olsun” demek istiyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024