Halil BERKTAY
[13-14 Temmuz 2016] Son bir Nâzım notu. Başlangıç noktam, Bayan Emine. Ama Bayan Emine’ye gitmek için önce Şahende Hanım’dan geçmek zorundayım.
Memleketimden İnsan Manzaraları’nın birinci ktabında, korkunç, ama tek kelimeyle korkunç bir Şahende Hanım vardır. Haydarpaşa’dan 15:45’te kalkan Ankara treninin 510 numaralı üçüncü mevki vagon’unun Kadınlar bölmesi’ndeki yedi yolcunun en ihtiyarıdır.Siyah yeldirmesinin içinde / kalın kemikleri kalmıştı yalnız. Rahmetli Şerif Ağa’nın karısıdır. Bu dünyada hiç kimseyi sevmemiştir. Öz oğlu Ratip ve üvey oğlu Yakup’a karşı da içinde kötülükten başka bir şey yoktur. Kendi elleriyle itmişti Ratip’i / Yakup’un kızıl saçlı karısı üzerine. / Yakup ya kahreder / gider, / ya öldürür Ratip’i, / Yakup’u asarlar Ratip’i öldürdüğü gibi… / Tarla, mandıra, değirmen / Şerif Ağa zadelik / her iki ihtimalde kalır bölüşülmeden. Ama tutmamıştır, bu Shakespeare’den fırlama kurgu. Çünkü Yakup’u asmayıp yedi sene vermişlerdir. Şahende Hanım bu yedi sene içinde çok çalıştıysa da, bir türlü hapiste öldürtememiştir Yakup’u. Yakında çıkacaktır ve Şahende Hanım gene düşünmektediryeni bir oya örneği hazırlar gibi ölümü.
Bu arada, trene genç bir kadın binmiştir Derince’den. Gebedir, aş ermektedir. Üst rafta bir sepet kiraz vardır, Şahende Hanıma ait. Gebe kadın gözlerini kirazlardan ayıramaz. Solunda oturan Bayan Emine dayanamaz; önce fısıltıyla, sonra daha yüksek sesle, nihayet (Şahende Hanımı sağır sandığından) “Hanım nine…hu…” diye bağırarak, Bir iki tutam kiraz verin der. Gebe kadın utancından ufacık kulaklarının memelerine kadar kızarır, titrer, nihayet sarsılarak ağlarken, Şahende Hanım ağır ağır yerinden kalkar, kiraz sepetini raftan indirir ve açık pencereden dışarı döker. Ama Bayan Emine böyle bir hainlik ve mendeburluk gösterisine dahi pabuç bırakmaz. On dört yaşındaki kızı Perihan’ı, dört komünist mahkûmu götürmekte olan jandarmalara gönderip, onların biraz önce istasyondan aldıkları kirazlardan istetir.
Nâzım, Aydın’ın köylüklerinden dediği; meşhur bir efenin kızanı olan babasının bir sabah evin avlusunda gözünün önünde vurulmasına tanık olan; kızı Perihan’ı kadın doğum doktoru yapmak isteyen ama bazen de öldüresiye döven; kabadayı ve iyi yürekli kadını şöyle betimler (MİM, Adam Yayınları, s. 85-86):
Sekiz yaşında yetim kaldı Bayan Emine.
Şimdi otuz yaşındadır.
Kalın bacaklı, kocaman sarkık memeli, göbekli bir kadın.
Fakat bu hantal, harap gövdenin üzerinde
ipek gibi ince bir yüzü vardı:
onuncu asır Acem nakışlarında gördüğümüz,
Dede’nin nısfiyesinde nağmeleşen,
bize divan şiirinin anlattığı bir yüz…
Nâzım’ın 1950’lerde bile değil, daha 1941’de, çok ince, çok zarif, çok eşsiz bir güzelliği anlatmak için (herhalde Hicrî) 10. yüzyıl İran minyatürlerine, divan şiirine ve Dede Efendi’ye dönmek ihtiyacını duyması, teşbih ve istiarelerini oralardan seçmesi üzerinde, başlı başına düşünmek lâzım. Benimse elli yıl önceydi, bu dizeleri ilk okuyuşum. O zamandan beri çok düşünmüş, daha doğrusu hayalini kurmuş, bu nasıl bir yüz olmalı diye içimden mırıldanmış; belki gençliğimde, bulsam da âşık olsam demiş olmalıyım.
Benim için çok geç olduysa da, artık kültürler-arası bir cevabım var sanıyorum.
.jpg)
Aşağıdaki üç resim de bugün Floransa’da, Uffizi galerisinde. İlki, Fra Filippo Lippi’nin (1406-1469) Hazreti Meryem, Çocuk İsa ve İki Melek tablosundan detay. 1465 dolaylarında, yani Filippo Lippi altmışına dayandığında yapılmış olmalı. Buraya sadece Meryem’in büyüleyici yüzünü aldım. İçinde büyük bir aşk hikâyesi saklı. Filippo Lippi, isminin başındaki Fra (= Fransızca Frère; kardeş, birader) ünvanından anlaşılacağı gibi, ressamlığının yanısıra aynı zamanda bir din adamı; Karmel tarikatı keşişlerinden. Gelgelelim, dünya işlerinden pek elini eteğini çekmemiş olmalı ki, Lucrezia Buti adındaki bir rahibeyle birbirlerine felâket tutuluyor ve yıllar boyu güya “gizli” bir aşk yaşıyorlar. Sonunda ikisi de yeminlerini bozarak Kiliseyi terkedecek, ama bu arada bir kız ve bir erkek çocukları doğacak. Oğlan, Filippino Lippi (1459-1504) gelecekte babasının izinden giderek parlak bir ressam olacak. Yandaki portrenin olağanüstü yumuşaklığına dikkat edin. Bu, muhtemelen Lucrezia Buti’nin kendisi. Yani Filippo Lippi sevgilisini koymuş Madonna’nın,Our Lady’nin, Hanım Efendimiz’in, Hazreti Meryem’in yerine. Ve olanca sevgisini, fırçasının ucundan bu çehreye akıtmış.
İkinci ve üçüncü resimler, Sandro Botticelli’den (1445-1510). Aradaki bağlantı, Botticelli’nin Filippo Lippi’nin atölyesinden yetişmiş olması. En geç 1462’de, yani on yedisindeyken, artık kesinlikle Lippi’nin yanında; 1465’te, ustası Hazreti Meryem, Çocuk İsa ve İki Melek üzerinde çalışırken ise yirmisinde olmalı. Filippino kendisinden on dört yaş küçük, ama Filippo 1469’da öldükten ve Botticelli 1470’te kendi atölyesini kurduktan sonra da hep arkadaş kalacaklar. Asıl önemlisi, Filippo Lippi’nin çizgi inceliği ve zarafeti Botticelli’de yaşamaya devam edecek.
Uffizi’nin bir bakıma merkezi sayılır, 10-14 numaralı salon. Dünyanın açık arayla en görkemli Botticelli koleksiyonu (toplam 15 tablo) bu büyük dikdörtgende yer alır. Uzun kenarlardan birinin ortasında Primavera(İlkbahar) durur (bkz en tepede, bu yazının başlık resmi), sağ çaprazında ise Venüs’in Doğuşu. 1485 dolaylarında yapıldığı tahmin edilen bu son eserde, sabah rüzgârı tanrıçası Aura ile batı rüzgârı tanrısı Zefiros, birbirlerine sarılmış vaziyette, Venüs’ü taşıyan dev istiridye kabuğunu üfleyerek ya Kythera ya Kıbrıs kıyılarına doğru sürerken, sahilde Zeus’un kızları olan “Üç Güzeller”den biri, elinde görkemli bir pelerin, tanrıçayı bekler. Ama ben bir kere daha buraya sadece yüzünü aldım Venüs’ün. Güzelliğin tarifi bu mudur acaba? Ressamın modelinin Simonetta Cattaneo Vespucci adında evli bir kadın olduğu söylenir. Botticelli’nin patronları Medici ailesidir ve hem Lorenzo “il Magnifico” Medici [ya da Muhteşem Lorenzo], hem de küçük kardeşi Giuliano, muhtemelen âşıktırlar Simonetta’ya. İşin daha trajik boyutu, Botticelli’nin de Simonetta’ya âşık olması, ancak aşkına karşılık bulamaması ve belki bu yüzden hiç evlenmemesidir. Simonetta çok önce ölür; Botticelli ise 1476’da, kendisi öldüğünde Simonetta’nın ayakucuna gömülmeyi vasiyet eder. 1510’da olur istediği; Floransa’daki Ognissanti Kilisesi’nde, gerçekten de Simonetta Vespucci’nin ayaklarının hemen dibine gömülür.
Narlı Hazreti Meryem (Madonna della Melagrana), bu adı Meryem’in Çocuk İsa’yı kucaklayan sol elinde bir de yarılmış nar tutuyor olmasından alır. Genel olarak nar bereket simgesi; daha özel olarak Hıristiyanlıkta yarılmış veya patlamış nar, İsa’nın çekeceklerinin, ölümünün ama sonra yeniden canlanıp göğe yükselmesinin simgesidir. Botticelli’nin bu tabloyu da Venüs’ün Doğuşu’ndan bir iki yıl sonra, belki 1487 dolaylarında yaptığı kabul edilir. Son defa, sırf Meryem’in yüzünü çekip aldım, resmin bütününden. Biri bir pagan tanrıçasıdır, diğeri ise Hıristiyanlığın en büyük azizesi, insan-tanrı İsa’nın annesi. Venüs’ün başı azıcık sağına eğiktir, Narlı Meryem’in ise azıcık soluna. Durgunun ötesinde kederlidir, çünkü kucağında tuttuğu bebeğinin ergeç öleceğini daha şimdiden bilmektedir.
Filippo Lippi’nin Meryemi, eski çırağı Botticelli’nin Meryemi, gene Botticelli’nin Venüs’ü… Üçüne de aynı çizgi zarafeti hâkimdir. Modern çağın ilk sanat tarihçisi Vasari de bunu görür Botticelli’de; incelik ve zarafet timsali diye niteler.
Bunlar yeryüzünün gelmiş geçmiş en güzel kadınları olabilir mi?
Nâzım’ın Ferhad’ı, Nâzım’ın Şirin’ine bakıp düşünür: Seyreyle, Ferhad, insan yüzü nakıştan da güzel olurmuş.
Sizce Bayan Emine hangisidir?
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları














































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024