Ahmet ALTAN
Artık kaybolmuş bir nehir Rubicon, coğrafyacılar bir zamanlar tam olarak nerelerden akmış olduğunu, başka bir nehire dönüşüp dönüşmediğini, kuruduysa nasıl kuruduğunu hala araştırıyorlar.
İtalya’daki bu nehrin adı ve iki bin yıldan fazladır insanlığın sözlüğünde kapladığı simgesel yer, nehrin kendisinden çok daha önemli.
Romalı komutanların bu nehri ordularıyla birlikte geçmeleri ve imparatorluğun başkentine askerleriyle gelmeleri “ölümcül” bir suçtu.
Roma’yı kendi kuvvetlerinden de korumak zorunda olduklarına inanan Romalılar bu kesin kuralı koymuşlardı… Her devletin, kendi görevlilerine karşı da korunması gerektiğini o zamanlardan sezmişlerdi.
Jül Sezar, milattan önce 49 yılında ordusuyla birlikte nehri geçti ve tarihçilerin iddialarına göre askerleri nehri geçerken yanındaki komutanlarına “zarlar atıldı” dedi.
“Atılan zarlar” beş yıl boyunca tarih sahnesinde yuvarlandı ve beş yıl boyunca bir içsavaş yaşadı Roma, o içsavaş Sezar’ın galibiyeti, imparatorluğunu ilanı ile bitti ve herkesin bildiği gibi Sezar senatörlerin bıçak darbeleriyle ölümüne giden yola da o içsavaşla yürüdü.
O zamandan bu yana “Rubicon’u geçmek” deyimi, “büyük suçu işlemek” ve geri dönüşü olmayan noktayı aşmak anlamına geliyor insanlığın sözlüğünde.
Ve aradan geçen iki bin yıla rağmen “Rubicon’u geçenler” hiç bitmiyor.
En son bizim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymayacağını, anayasanın açık emrini dinlemeyeceğini söyleyip, kendisine bağlı olan mahkemelerin de anayasaya uymaması talimatını vererek “Rubicon’u geçti” ve “büyük suçu” işledi.
Anayasa’nın emri çok net ve çok kesin, “herkes Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymak zorunda”, uymadığınız zaman anayasayı çiğnemiş, anayasal düzeni temelinden dinamitlemiş oluyorsunuz.
Ondan sonrası kaos ve karmaşa.
Çünkü ortada herkesin uyması gereken, devletin çerçevesini belirleyen kurallar kalmıyor, “gücü gücü yetene” dönemi başlıyor.
Şu anda Türkiye’de yaşanan da bu.
İktidarda, anayasaya ve yasalara uymayan, anayasayı “zor” kullanarak ortadan kaldıran, istediğinin malına el koyan, istediğini hapse atan ve sürekli suç işleyen bir güç var.
Attıkları adımlar, söyledikleri sözler suç.
Ama parlamento da, yargı da görevini yapmadığı için bu suçlar durdurulamıyor.
Devletin içinde, devlete değil, “anayasaya uymayacağını açıklayan” cumhurbaşkanına bağlı bir ekip var ve bunlar yasadışı eylemleri gerçekleştiriyorlar.
Yaptıkları “örgütlü suçlara” giriyor elbette ve mutlaka hukukun karşısına çıkacaklar ama bugün duruma onlar egemen gözüküyor.
Sulh Ceza Hakimliği denilen bir “yapı” oluşturdular, oradaki tek bir adamın iki dudağının arasından çıkan sözle insanları hapse atabiliyor, holdinglere el koyabiliyor, gazeteleri kapatabiliyorlar.
İstedikleri yere saldırıyorlar.
Akın İpek’in bütün gazeteleriyle televizyonlarına el koyarak kapattılar.
Zaman Gazetesi’ne el koydular.
Cihan Haber Ajansı’na kayyım atadılar.
Türkiye’nin en önde gelen işadamlarından Boydak kardeşleri tutukladılar.
Gazetecileri “casusluk”, “teröristlik” gibi saçma sapan suçlarla hapse attılar.
Yakında Cumhuriyet’e de el koyacakları söyleniyor.
İsterlerse Aydın Doğan’ın gazetelerine, Rahmi Koç’un holdingine de tek bir kararla el koyabilirler.
Güneydoğu kanlı bir mahşere döndü, insanları yakarak öldürüyorlar.
Yanmış insan eti kokuyor şehirler.
“Rubicon geçildi” ve her türden yasadışı uygulamanın önünde bir engel kalmadı.
Artık her türlü şiddeti kullanacak ve güçlerinin yettiği her şeyi yapacaklar.
“Şunu yapamazlar” denebilecek bir şey yok.
Öylesine büyük bir suç yüküyle ilerliyorlar ki geri dönüşleri imkansız, işleyecekleri bir fazla suçtan da çekinmiyorlar, bir fazla bir eksik artık fark etmiyor onlar için.
Anayasaya ve yasalara uymayan ve devletin imkanlarını kullanan yasadışı bir güce karşı biz ne yapacağız?
Ülkenin yaklaşık yarısı “teslim olmaktan” yana ve onlar AKP’ye oy veriyor.
Ama teslim olmayan kırk milyondan fazla insan var bu ülkede, üstelik onların sayısı “teslim olanlardan” daha fazla.
Muhalefet partileri, anayasaya ve yasalara sahip çıkan bu kırk milyonun temsilcisi olarak yasal ve siyasal haklarını kullanmak zorunda.
İktidar, muhalefetin birleşmesini ve kırk milyonu temsilen harekete geçmesini iki siyasi “ayak” üzerinden engellemek üzerine kurmuş stratejisini.
“Milliyetçileri” Devlet Bahçeli üzerinden etkisiz hale getirip MHP’yi eriterek AKP’ye katmayı düşünüyorlar ve Bahçeli bu stratejiyi onlar adına başarıyla uyguluyor…
Muhalefetin kendi arasındaki “hayati” birleşmeyi 7 Haziran gecesinden beri engelliyor, bunun karşılığında partisinin milletvekillerinin yarıyarıya erimesine de aldırmıyor.
Başbakan olma teklifini reddedip, patisini göz göre göre eritmesinin aklı başında bir açıklamasını yapabilen kimse de çıkmadı bugüne dek.
Bu tuhaflık “siyasi bir sır” olarak duruyor ortada.
CHP’nin, birleşik muhalefetin ana gövdesi olmasını, kırk milyonluk bir kitlenin “amiral gemisi” rolünü üstlenmesini de “ulusalcılar” marke ediyor.
Ulusalcıların sayısı az ama CHP’de “manevi bir tutulma” yaratabiliyorlar.
Bugün AKP’nin “anayasaya ve yasalara” aykırı her tutumunu eleştirenlere ilk kimin karşı çıktığına bakarsanız, karşınızda “ulusalcıları” görürsünüz.
AKP’lilerden bile daha şiddetli bir şekilde AKP’yi ve AKP’nin suçlarını savunuyorlar, üstelik de bunu “muhalif bir görüntüyle” gerçekleştiriyorlar.
CHP tabanındaki “Kürt düşmanlığı ile Cemaat alerjisini” AKP lehine kullanarak, CHP’nin Kürtlerin ve Cemaat’in yüzyüze geldiği hukuksuzluklara karşı çıkmasını engellemeye çabalıyorlar.
Böylece, AKP’nin çok korktuğu “muhalefetin birleşmesinin” önünde de hayati bir barikat oluşturuyorlar.
AKP, onların yardımıyla Kürtlerin ve Cemaat’in üstüne giderek, önce onları ve onların medya gücünü yok edip muhalefet çevresindeki kuşatmasını tamamlamaya çalışıyor, onları siyaset ve medya sahnesinden sildikten sonra CHP’yi çok daha rahat kapatacak.
MHP’yi de kendi bünyesine katacak.
Böylece kimsenin sesini çıkartamadığı, tek adamın her sözünün emir sayıldığı, bütün muhalif partilerin kapatılıp, bütün muhalif seslerin susturulduğu bir sessizlik cehennemi yaratacaklar.
Karşımızdaki siyasi oyun bu.
Basit ama AKP’nin “miliyetçi” ve “ulusalcı” kılıklarındaki “Truva atları” sayesinde hedefine doğru yol alan bir oyun.
Bu oyunu kıracak ilk güç CHP.
Zaman Gazetesi’ne el konması sırasında milletvekillerini göndermesi, Gürsel Tekin’in “barış süreci yeniden başlasın” demesi, “başkanlık” sistemini daha baştan reddederek anayasa komisyonundaki entrikalara alet olmaması, CHP’nin nihayet “oyunu” gördüğünü ve karşı tedbirlerini epeyce “utangaçca” da olsa almaya başladığını gösteriyor.
“Milliyetçilerin” ve “ulusalcıların” bir ağızdan sürdürdükleri “HDP, PKK’dır” propagandasına aldırmadan HDP ile bir “hukuk birliği” kurmak, parlamentoda ve miting meydanlarında iktidarın hukuksuzluğuna karşı çıkmak zorunda CHP, yoksa son hedef kendisi olacak.
“Kutuplaşma AKP’ye yarıyor” efsanesine de esir olmamak gerekiyor.
“Anayasaya ve yasalara” sahip çıkan muhaliflerin sayısı, “teslim olan” AKP’lilerin sayısından fazla, “kutuplaşma” yasalara uyup uymama üzerinden olacaksa “yasalara” uyanlar daha kalabalık.
Parlamentoda ve miting meydanlarında enerjik bir şekilde harekete geçip, HDP’yle ve “milliyetçilerin” diktatörlüğe karşı çıkan kanadıyla birleşerek çok büyük bir güç oluşturabilir CHP.
Bu ülkede milyonlarca insan, anayasaya uymayan bir gücün insanları öldürmesini, mallarına el koymasını dehşet içinde izliyor, kendilerini “kurtaracak” siyasi bir gücün ortaya çıkmasını bekliyor.
Yaklaşan facia CHP tabanındaki Kürt düşmanlığı ve Cemaat alerjisini aşacak boyutlara ulaştı, Türkiye gibi CHP’liler de bir “varoluş” sorunuyla karşı karşıya.
CHP, varlığını HDP’yle bir araya gelmeden, milliyetçilerin ana gövdesiyle ve AKP’nin “yeniden demokrasiye dönülmesini” talep eden kesimiyle işbirliği yapmadan koruyamaz.
Üstelik çok büyük bir müttefiki var Türkiye’deki muhalefetin.… Gelişmiş dünya.
Türkiye’nin “yasadışı” bir diktatörlüğe dönüşmesinin sadece Türkiye’de yaşayanlar için değil, bütün dünya için bir felakete yol açabileceğini görüyorlar.
Amerika, her gün AKP’yi “hukuka dönmesi” için gittikçe sertleşen bir üslupla uyarıyor.
Avrupa’nın bazı yöneticileri Türkiye’de yaşananları fark etmemiş gibi yapsa da Avrupa’nın halkları da Türkiye’nin demokrat güçlerini destekliyor.
Devletin, gidişat karşısında duyduğu tedirginlik bence son Anayasa Mahkemesi kararıyla ortaya çıktı, Mahkeme anayasaya kararlı bir şekilde sahip çıkarak AKP’yi uyardı.
AKP’nin içinde de bu gidişatın kanlı bir felakete döneceğinden korkan insanlar olduğu son açıklamalardan anlaşılıyor ki sayıları hiç de az değil.
Bu “koalisyon”, iktidardaki hukuksuzlukların eylemlerini durduracak büyük bir gücü temsil ediyor.
İktidarın her gün ardarda fütursuzca anayasayı ve yasaları çiğnemesi kimseyi ürkütmesin, onun bu yolda attığı her adım, hukuktan yana olanların da kararlılığını ve sayısını artırıyor.
CHP, hukuktan yana olan bütün güçlerle elele vererek diktatörlüğe giden yolu tıkarsa sadece ülkeyi değil kendisini de kurtaracak.
Hukuk bayraklarını açın ve bütün muhalefet güçleriyle birleşerek miting meydanlarına inin.
Milyonlarca insan sizi bekliyor.
Kutuplaşacaksak “hukuk” bayrağının altında kutuplaşalım.
Hukuk için toplanalım.
Ülkenin cumhurbaşkanı “Rubicon’u geçti”, anayasaya uymuyor, mahkemelerine de anayasaya uymama talimatı veriyor, büyük bir hukuksuzluk ve kaos yaratıyor.
Rubicon’u geçenleri durduracak barikat, “hukuk flamalarının” altında toplanacak, anayasal düzene sahip çıkacak milyonlarca insandır.
O insanlar sizi bekliyor.
Hukuktan yana olan siyasiler, siz neyi bekliyorsunuz?
Bunun için “göklerden” bir emir geleceğini mi sanıyorsunuz?
Beklediğiniz “emir” milyonlarca insanın “özgürlük ve adalet talebinde” yatıyor.
Görmüyor musunuz?
AHMET ALTAN / HABERDAR
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018