Akif BEKİ
Bu da oldu. Yeni Şafak'ta son iki gün, dudak uçuklatacak seçim fetvaları kaleme aldı Prof. Hayrettin Karaman. İnanmayan, dünkü "Doğrucu Davud olmak" ve önceki günkü "Kötüyü ayıklamak" başlıklı yazılarına baksın.
İktidara zarar verecekse doğruları söylemek neden yanlış, hadis yorumları ve menkıbelerle bir güzel gerekçelendiriyor.
Muhalefete yarayacaksa yönetenlerin yanlışlarını dile getirmek dinen ne gibi sakıncalar içeriyor, merak edenler göz atabilir.
Kısa özet geçiyorum; iktidarlar adalet, hakkaniyet, likayat, dürüstlük konularında hataya düşebilir, çürüme ve bozulmalar yaşayabilir, doğruluktan sapabilir. Ama düşmana (siyasi muhalefet oluyor) koz verecekse bunlardan şikayet etmek caiz değil, buna meşrudur diyemezmiş Hoca.
Hangi şartlar altında yalan söylemenin ve gerçeği saklamanın caiz olduğunu da ayrıntılı açıklıyor bize.
Ha, aklınıza şöyle bir sual gelebilir; iktidarı eleştirilerden korumak için bize doğruyu söylemeyi dinen yasaklayıp yalan söylemeyi dinin emri olarak vaaz ve nasihat ediyor. Bin dereden su getireceğine, din adına millete olmadık yanlışları savunma görevi yükleyeceğine, iktidara bir çift laf etse, doğruluk ve adaletten ayrılmamayı vaaz ve nasihat eylese, eleştirilen taraflarını düzelterek hatalarından dönmeye çağırsa...Daha zahmetsiz, daha isabetli, Allah'ın rızasına daha uygun, milletin memleketin ve dahi ümetin daha hayrına olmaz mıydı?
Ona da cevabı hazır Hoca'nın. Hayır, çünkü zulümle savaştayız ve yanlışa doğruya bakılmaz savaştayken.
Kaşıkçı cinayetinde Veliaht Prens'i suçlayanları Allah'a karşı gelmekle suçlayan, ümmetin lideri olduğu için İslam düşmanlarının saldırısı altında diye bin Selman'a itaati farz kılan Kabe İmamı Sudeysi'ye niye kızdık ki o zaman? Kitabın ortasından çok doğru mu konuşuyormuş, hakkını mı yemişiz!
Ayrıca; imtihan dünyasında bulunduğumuza göre, İslam itikadınca hiç bitmeyecek bir savaş bu. Bütün insanlık hidayete erse bile dünya durdukça şeytanla savaş bitmeyecek, kıyamete dek sürecek. Amenna mı!
Şu halde demez misiniz, Müslüman ne zaman takiye ve harp hileleri yapmaktan kurtulacak öyleyse? İnananların, doğruyu dosdoğru söyleyeceği, haksızlık ve adaletsizliğe karşı çıkacağı gün hiç gelmeyecek mi? Yalan da şeytan işi değil mi, onunla da savaşılmayacak mı?
Hem... Haksızlığa, adaletsizliğe sessiz kalan dilsiz şeytanken haksızlık ve adaletsizliği din gereği savunmayı önermek, zulümle savaşmadaki ilahi maksada aykırı ve gayriahlaki bir teklif olmuyor mu?
Kadı fetvasında bile bu kadar tutarsızlık olur diye düşünmüş olmalı ki, yukarıdaki açmaz ve çelişkilere değinmiyor bile Hoca.
Şöyle bir mantıksal tutarsızlığı daha var; yanlış yapmak düşmana koz vermiyor da o yanlışları eleştirmek mi koz veriyor? Mesele düşmana koz vermemekse, dinen hayati önemdeyse, o yanlışları yapmanın Allah indinde de vebali ağır diye uyarmak icap etmez mi? Uyaranları susturmaya çalışmak yerine bilakis desteklemek, teşvik etmek dinin de emri olmaz mı? Ne ki Hoca'nın gündeminde bu da yok.
Hepsi bir yana...Sormazlar mı; dünyevi iktidar mücadelesini din mücadelesi, siyasi rakibi din düşmanı, muhalefeti küffar ordusu ve seçimi din savaşı gibi görmek ve göstermek caiz midir diye? Bu muydu cihat? Siyasi hassasiyetleri din hassasiyeti olarak sunmanın dindeki yeri ve hükmü nedir?
"Kendinizin, anne babanızın veya akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah için doğru söyleyen şahitler olun; dürüstlükten, adaletten ve hakkaniyetten ayrılmayın" mealindeki (Nisa 135) ayete nasıl uydurulacak sonra bu yalan fetvası?
Dün Taha Akyol, Hayrettin Hoca'nın "Ana Hatlarıyla İslam Hukuku" kitabından bir alıntı kullandı.
Aşağıda yaptığı tespit, son siyasi fetvasıyla bağdaşıyor mu Hoca'nın:
“...En önemli sebebi, Hz. Peygamber’den otuz yıl sonra başlamış olan saltanat ve istibdadın, bu bahisleri serbestçe işlemek, gerçeği çekinmeden söyleyip yazmak için gerekli fikir hürriyetine meydan vermemiş olmasıdır. Birçok İslam bilgininin yalnızca fiili muhalefetleri yahut zalim sultanlara karşı tarafsızlıklarını muhafaza etmek istemeleri karşısında çektikleri işkenceler, bu baskı rejiminin bir başka delilini teşkil etmektedir.”
Bu sonuç, nasıl oluyor da gerçeğin sesini kısan, bastıran bir fetvayı doğuruyor peki? Hayrettin Hoca, hayret ettirmeye devam ediyor.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025