Ali BAYRAMOĞLU
Bir önceki yazıya şu bilgilerle başlamıştık:
Cumhur cephesi ve Millet ittifakının güçleri ortalama yüzde 40’ar oy oranıyla eşitlenmiş bulunuyor. Ne var ki, Millet ittifakına HDP, SP, DEVA ve Gelecek Partisi’nin oyları eklenince muhalefet cephesi, sert bir zıplamayla 15-16 puan öne geçiyor. Ek kuvvetliler arasında HDP yüzde 10’u geçen potansiyeliyle aslan payına sahip.
Bu tablodan hareketle önceki yazıda iktidar tarafının kan kaybına, durumuna ve hareket alanına getirdiklerine değindik.
Bugün sıra muhalefet cephesinde.
Erdoğan’ın, yeni ekonomik modelini(!) siyasileştirerek, güçlü gelecek ve Türkiye projesinin parçası ilan etmesi ve benzer hamleleri işe yaramazsa (ki bunları pek hafife almamak gerekir), bireysel fayda ve rasyonel düşünce, milliyetçi duygulara ve tahkimat politikasına galebe çalarsa, Türkiye’nin bir iktidar değişimine doğru gittiği söylenebilir.
Bu varsayım doğruysa, yeni sürecin ayrı görünen iki parçasını birbirinden ayırmamak gerekir.
İlk parça, seçim anıdır. Muhalefetin seçimi kiminle ve nasıl kazanacağı meselesidir.
İkinci parça ise, muhalefet seçimi kazanırsa, ülkenin nasıl yönetileceği, muhalif aktörlerin nasıl bir ittifak ve paylaşım dengesi oluşturacağı ve hangi politikalarla yol alacağıyla ilgilidir.
Muhalif cenahın oy oranı arttıkça ikinci parçanın önem kazandığına şüphe yok. Hatta bu parçanın gerektirdiği organizasyon sağlanması halinde, muhalefetin seçim kazanma ihtimalinin yükseleceği de açık.
Birçok kez belirttiğimiz gibi, muhalif bir aday başkan seçilirse:
1. Muhalefetin oy oranı anayasa değişikliğine yetmeyecek ve yeni başkan ülkeyi, kendisine ölçüsüz ve denetimsiz yetkiler veren bir anayasa ile yönetecek. 2. Muhalif partiler arasında yönetim düzeyinde kuvvetli bir ittifak ihtiyacı ve gereği doğacak. Bu ,gerek ekonomi, dış politika, devlet restorasyonu, ordu, savunma, yargı gibi konularda proje ve program ima eder. Aksi halde, seçim sonrası muhalif partiler arası bir dizi paylaşım ve iktidar savaşıyla iç içe girme riski doğar.
Günün siyasi dengeleri itibariyle muhalif aktörlerin önünde iki yol görünüyor.
İlki “popülizan” bir yol.
Bu ,özetle, seçimlerde Erdoğan’ı yenebilecek “kişi” üzerinden yol almak demek. Ortada birçok aday ismi var. Bunlardan öne çıkan, kamuoyu araştırmalarında en çok rağbet görenler İmamoğlu ve Yavaş. Sorun o ki, bu kişilerin ortada seçmen için ölçü alınabilecek bir siyasi performansları yok, siyasi programları yok, aday oldukları siyasi partiyi ne kadar temsil ettikleri ve edecekleri belli değil, başkan olurlarsa mevcut anayasayla nasıl bir yol izleyecekleri bir muamma. Tek güçleri ve anlamları, 2019 yerel yönetim seçimlerinde kullandıkları dil, diğer ifadeyle anlık söylemleri ve elbette Erdoğan’ı yenebilecek figürler olarak kabul edilmeleri. Özetle bu yol siyasi arzın toplumsal olanın üzerine kuracağı hükümranlık yoludur.
İkincisi “siyaset” yoludur.
Adayın tercihlerinin, izleyeceği yolun bilindiği, muhtemel performansının kestirilebildiği diğer ifadeyle toplumsal taleplerin siyasi arzı yönlendirebildiği bir tarzı tanımlar bu yol. Başkan kim olacak sorusundan çok ne yapacak ve nasıl yapacak sorusunu öne alır, yeni bir Türkiye tahayyülünü kalemleriyle, ikna edici biçimde ortaya koyar, siyasi seferberliği burada arar. Özünde katılım ve etkileşim tarafından kuşatılır. Ülke koşullarında siyaset yolu tercihinin iki koşulu bulunuyor. Önce Kılıçdaroğlu, Akşener, Babacan gibi mevcut liderlerden birisinin ya da Gül gibi eski birisinin adaylığı, sonra, kim aday olacaksa yönetim paylaşımı, organizasyonu, temel siyasi projelerin kolektifçe hazırlanıp kamuoyuna sunulması.
Görünen o ki, Akşener ilk yolu, Kılıçdaroğlu ikinci yolu zorluyor.
Akıl açık biçimde ikinci istikameti tarif ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025