Ali BAYRAMOĞLU
Birey özgürlüğü ile bireyin hazcılığı aynılaştıran, liberal düzenle haz hükümranlığı arasında bağ kuran görüşlerin yükselen değer haline geldiği bir çağda yaşıyoruz. Açık toplum, çok kültürlülük ve birey özgürlüğünün uzantısı olarak hedonizm pek çok yerde ana tehdit olarak tanımlanır hale geldi.
Bunun karşı ağırlık ise milli kimliğe, bir anlamda öze, asli değerlere geri dönüş…
Türkiye’de, Avrupa’da, Amerika’da milyonlar bu güdüyle oy veriyor.
Bu güdünün Türkiye’deki adı, “milli ve yerli” hassasiyet ve politika…
Başka ülkelerde aynı içerik farklı isimlerle anılıyor, siyasallaşıyor.
Bu dalga, kendisine uygun iktidarları iş başına getiriyor.
Bu tür iktidarların ortak özelliklerini ise keyfileşme, şahsileşme ve otoriterleşme oluşturuyor…
Avrupa’daki birkaç çekirdek ülkenin dışına doğru hareket ettikçe, bu dalga kesifleşiyor. Çin, ABD, Rusya, Türkiye gibi ülkeler arasında dozları ve tarzları biraz farklı bir yönetim benzerliği kokusu bile saçıyor. Muhalifini öldüreni var, hapse atanı var, itibarsızlaştıranı, hareket alanını yok edeni var…
Bu iktidarlar yerleşik demokrasilerin, temelinde insan hakları ve siyasi liberal özgürlüklerin yattığı düzenleri tahrip ediyorlar. Kurumları, kurumsal aklı geri itiyor, yargı kararlarını görmezden geliyor, şahsa bağlı karar süreçlerini tesis ediyorlar. Milli fayda, güç, yayılma, başarı siyasetlerinin eksenini oluşturuyor.
Tarihin bu yükselen dalgası, özgürlük ve demokratik kazanımların karşısında duran bir dalga. Buna, faşizmin kuzeni olarak tabir edilmesi hiç de yanlış değil.
Trump’ın iktidarı devraldığı andan itibaren attığı adımlar ortada. Sınırları kapamak, ülke bürokrasini baştan aşağı kendisine uygun bir şekilde yapılandırmak, yargı kararlarıyla didişmek, sağdan soldan toprak talep etmek, Gazze’ye olarak el koyduğunu ilan etmek…
İrkiliyor muyuz?
Hem de nasıl…
Şaşırıyor muyuz?
Hayır…
Türkiye’nin durumuyla ne kadar benzer!
Ülkede olan çok şey irkiltiyor, ama şaşırtmıyor.
Yürütmeyi ve cumhurbaşkanını eleştirirseniz, gözaltına alınıp tutuklanabiliyorsunuz.
Bir gazetecinin yaptığı haber, devlet birimleri tarafından yalanlanıyorsa, hakkında soruşturma açılabiliyor.
RTÜK başkanı, bundan böyle “iyi gelişmelerden” söz etmeyen yayın organlarının cezai yaptırıma uğrayacağını açıklıyor.
Cumhurbaşkanı zaman zaman yargı kararlarını tanımıyor, mahkemeleri “yeniden görüşmeye ve doğru karar” almaya itiyor.
Kimi sanıklar ceza hukukunda olmayan suçlarla itham edilebiliyor.
Başta DEM olmak üzere bazı siyasi partilerin hakkında adli gerekçelerle görevden başkanları alınırken yerlerine başka bir siyasi değil, devlet memuru geliyor. Suçun şahsiliği yerine siyasi aidiyet suçu devreye giriyor. Toplumsal irade seçilmişler yerine atanmışlarla devletleştiriliyor.
Hakkında ideolojik siyasi olarak hüküm verilmiş kişiler, hapislerde sürünüyor.
Ana muhalefet partisi hakkında bir suçlama, soruşturma ve tutuklama furyası sürüyor.
Muhtemel bir seçimde Erdoğan’ın en büyük rakibi olacak İmamoğlu, siyasi yasak içeren davalarla kuşatılıyor.
Dizi sektöründeki bir tekele haline ilişkin takibat, bir “millileştirme ve yerlileştirme” operasyonu, daha doğrusu el koyma işlemine, (üstelik “darbe teşebbüsü” suçuyla) dönüşüyor.
Şaşırmıyoruz…
Vahim olan bu…
Şaşırmamak ya benimsemektir, ya alışmak ya da kabul etmek…
İnşa edilen siyasi düzen için de aynı durum söz konusu…
Milli ve yerli olma gerekçesi, yerleşik kurumlar ve gelenekleri alt üst etti ve ediyor. Milli ve yerli hassasiyete sahip yeni mensuplarıyla adliye düzenini talimat mekanizması haline getiriyor. Üniversiteler, birkaçı dışında, liyakatsızlıktan yerlerde sürünüyor. Direnene el konuyor ya da kapatılıyor. İşi belli bir hedefe ateş etmek olan, bundan nemalanan bir gruba gazeteci adı veriyor . Gazete ve televizyonlar “milli ve yerli yayıncılık yapmak üzere” iktidarın işaret ettiği yandaş sermaye tarafından kontrol ediliyor.
Velhasıl bir ülke yaratılıyor yeni baştan…
Şaşırtan şeyler olmuyor mu?
Arada bir oluyor…
Mesela Kürt açılımı…
Cuma günü o konuya, olma nedenine ve son durumuna, değineceğiz…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025