Ali BAYRAMOĞLU
Ortam dinlemelerinin nasıl, neden, kim tarafından yapıldığı, kayıtların nasıl ve ne zaman sızdırıldığı elbet önemli. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ancak kabul etmek gerekir ki, bu tür dinlemelerde ortaya çıkan bilgiler de en az o kadar önemli. Nitekim ağustos ayında alelacele emekliliğini isteyen Işık Koşaner’in ortaya çıkan son konuşma bantları tüm ülkeyi, her vatandaşı ilgilendiren nitelikte. Üç sebeple… 1. Askerî işlev zaafı: PKK’yla 25 yıldır savaş hâlinde olan ulusal bir ordumuz var. Üstelik cepheye askerlik görevini yapan, sınırlı silah eğitimi olan gençleri süren bir ordu… Bu konuşma bantlarıyla, işine sivilleri karıştırmayan, kendisini denetime tümüyle kapayan bu ordunun askerlik mesleğini ya da askerî fonksiyonunu yerine tam olarak getiremediğini bir kez daha görüyoruz. Askerî işlev zaafı Kara Kuvvetleri Komutanı düzeyinde tam bir itiraf olarak karşımıza çıkıyor. Bu itiraflarla; mevcut askerî uygulamaların siperdeki askeri açık hedef hâline getirdiği, ordunun kendi askerini vurduğu, tim komutanlarının silahı bırakıp kaçtıkları ortaya çıkıyor. Şöyle diyor dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı: “Çatışma anında tim komutanlarımız mevziye silahını bırakıp kaçıyor. 2 terörist 30 askerimizi kaçırıyor. Yav rezalet. Benim tim komutanı, unsur komutanı diye koyduğum arkadaşım önce mevzide silahını bırakıp da kaçarsa biz bu işi yürütemeyiz. Biz bu eğitimi yapmamışız demektir. Rütbesi de var kolunda. O orda silahını bırakıp da mevziden kaçarsa tabii ki mevzimiz çöker, tabii ki zayiat veririz. Olacak şey değil. Neden? Sevk ve idare edemediğimiz için timimizi… Arkadaşımızı, bir erimizi alnından vururuz. Vurduk mu? Haberiniz var mı? Var değil mi? Olayı takip ediyorsunuz. Bir masum erimizi alnından pat diye vururuz. Kabahatli biziz…” Bu konuda son dönemlerde ortaya çıkan diğer örnekler, örneğin mayınlara dayanıklı askerî arabaların ancak şimdi içişleri bakanlığının inisiyatifiyle alınıyor olması aynı noktaya gönderme yapıyor. Yıllardır, uzaktan kumandalı mayınlarla orduyu vuran PKK eylemlerinin yarattığı tahribattaki sorumluluğun faturasını bu durumda, askere yönelik olarak da değerlendirmek gerekiyor. Evet, zaaf ve itiraf… Bu “ikili durum” askerî alanın ve eylemin siviller ve siyasi iktidar tarafından denetlenme gereğini ve bu denetimin anlamını da ortaya koyuyor. Demokratikleşme ve sivilleşmenin içerdiği rasyonellik, ordunun nasıl daha verimli ve etkin hâle geleceğini de gösteriyor. 2. Askerî vesayet arayışı Askerî vesayet düzeninin, Türkiye’de demokrasinin gelişimini nasıl engellediği, yıllar boyu ne tür haksızlık ve hukuksuzluklar ürettiği açık. Bunun yanında askerî vesayet düzeni siyasi karar alma ya da kararları temelden denetleme gücünü elinde tuttukça, bu kararların yol açtığı derin tahribatlar da oluyor. Nitekim askerî vesayet olanakları üzerinden Kürt sorununda asker, tartışmasız politika üretim merkezi hâline dönüştü. Ve bugün Türkiye her yönüyle bu politikaların iflasını yaşıyor. Işık Koşaner’in konuşması, hem bu açıdan hem orduya biçtiği görev ve bu görevin tanımı açısından ciddi ipuçları taşıyor. “35. maddenin bir yerde yazması gerekmez, Bu bizim doğal tarihî görevimiz… Onun için birbirimize inanmalı, omuz omuza el birliğiyle dimdik tek vücut hâlinde durmak zorundayız…” sözleri, silahlı güçle rejimi kollama mantığı üzerine kurulu, sorunlu, askerî vesayetçi ruhun direncini ve süregittiğini gösteriyor. Ordunun, kendi içinde kendisini yenilemek, eleştirmek, aşmak yerine, eski rolünü ve anlayışını çeşitli araçlarla yeniden üretmeye çalıştığı ortaya çıkıyor. Niketim Koşaner’in konuşmalarından anlaşıldığı kadarıyla, kaldırılan EMASYA Protokolü’nün yerine bir yenisinin hazırlanması ve devreye sokulmaya çalışılması bu duruma açık örnektir. O EMASYA Protokolü ki, sadece askere ayrı, denetimsiz ama denetleyen bir güç olma imkânı vermekle kalmıyor, aynı zamanda Güneydoğu’da tüm siyasi sorumluluğun, eylem kararlarının askerin tekelinde olmasına izin veriyordu. Valilerden alınan kestirme izinlerle iç güvenlik harekât bölgesi ilan edilen bir yöredeki tüm asayiş güçleri orduya bağlanıyor, ordu istediği tarzda askerî harekat yapabiliyor, sivil birimleri buna göre yönlendirebiliyordu. EMASYA, bu çerçevede müflis bir siyasi stratejinin de aracı olma görevini yerine getiriyordu. Bunun geri getirilme arayışının ne anlama geldiği açıktır: Askerî düzene geri dönüş arayışı… Sivil denetimin neden gerekli olduğu da açıktır: Ülkenin sadece demokratik bir ordu değil, aynı zamanda etkin bir ordu ihtiyacı olması … 3. İtiraf: Koşaner’in söyledikleri arasında en dikkat çekici bölümlerden biri Balyoz Davası’yla ilgilidir. Balyoz Davası, 1. Ordu Komutanlığı’nın askerî darbe girişiminin yargılandığı, 50’ye yakın muvazzaf generalin tutuklu bulunduğu, buna karşılık sanıklarının “uydurma, sahte” olarak niteledikleri bir dava… Not düşelim bu köşeye, şöyle diyor Koşaner: “Balyoz’da, bizi üzen taraf neyimiz var neyimiz yok çaldırmışız… 1’inci Ordu’da her şeyimizi çaldırmışız… Esas rezalet bu… Suç olan kısmı da işin içerisinde olabilir… Balyoz’un, günahı, vebali 1. Ordu’ya ait. Hata yaptık. Yanlış şeyler yaptık. İşimizi ciddiye almadık. İşte evrakımıza bilmem nemize sahip olmadık. Çaldırdık. Ortalıkta rastgele konuştuk. Konuşmalarımızı duydular. Ona buna suç yüklediler. Bilir bilmez konuştuk. Efendim. İmza atarken kâğıtlara dikkat etmedik. Herkes paraf etmiş, ben de atayım altına bir imza dedik… Bilgisayarlarımızda lüzumsuz bilgileri depoladık. İşte geldiler aradılar. Bir sürü şey buldular. Hesabını veremiyoruz…” Evet, tablo tüm çıplaklığıyla ortada… İsmet Berkan şöyle demiş son yazılarından birinde: “İşte bu bakış açısıdır, bugün mahkemelerde yargılanan. Bu bakış açısının yaratıcı ve kurbanlarıdır yargılananlar…” Çok doğru… Bir süre önce bu sayfalarda şöyle yazmıştık: “Bugün soruşturmaya uğrayan ve yargılanmakta olan, sadece suça karışmış askerler değildir, bu suçu işlev edinmiş bir ordu anlayışı ve yapısıdır, dolayısıyla ordunun tüm aktörleridir. Böyle oldukça tutuklu general sayısı ordu genel mevcudunun yüzde 15’inden yüzde 25’ine, hatta fazlasına rahatlıkla yükselebilir. Çetin Doğan gibi emekli darbecilerin ‘ordu yıpratılıyor, askere karşı bir savaş yürütülüyor’ feryatları bu açıdan bakıldığında belli bir doğruya gönderme yapar. Ama bir farkla… Hedefte olan ordu değildir, belli bir ordu yapılanmasıdır. Zira hukuk düzeninin, hukuk kurallarının kaçınılmaz ve kendiliğinden hedeflediği, belli bir ordu ve asker anlayışıdır. Adını koyalım: Bugün hukuk eliyle ciddi, önemli ve meşru, orduya değil, ama belli bir ordu anlayışına yönelik bir tasfiye süreci yaşanmaktadır. Soru şudur: Tasfiyeler askerî konsept, ordu zihniyeti, yapılanması, asker tanımı gibi unsurlar etrafında ordu içi değişimi tek başına taşıyabilir mi? Hayır… Bir yapı tasfiye olurken, yerine yeni bir yapı oluşturulmak zorundadır…” Bu da yetmez, ordu yeniden yapılanmalıdır… Bu da ancak demokrasi, sivilleşme, sivil denetim üzerinden mümkündür… Kabul etmek gerekir ki, bu, yeni bir asker zihniyeti ve nesli gerektirir ve uzun yıllar alır. Aksiyon Dergisi
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025