Ali BAYRAMOĞLU
Değişim rüzgârını arkanıza mı alacaksınız yoksa önüne atılarak ellerinizi, bedeninizi kullanarak durdurmaya mı çalışacaksınız?
Gözlerinizi 21.Yüzyıl'a mı dikeceksiniz yoksa geriye mi çevireceksiniz? Zihinsel terazinizde özgür birey küfesi mi ağır basacak yoksa tabuların ve kalıpların Türkiye'si mi?
Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin, bu topraklarda yaşayan insanların asıl ve asli sorularıdır bunlar...
Bunlar çağın bahsine, günün tartışmasına, demokrasinin ruhuna işaret eden sorulardır...
Aslında bir süredir bu sorular, doğru sorular istikametinde ilerliyoruz. Tüm sıkıntılara, kimi köklü sorunların diretmesine, kimi siyasi irade zaaflarına Türkiye'nin son yıllarda yaptığı büyük hamleyi tartışmaya bile gerek yok...
Bu hamle, meşruiyetini "çatışmadan uzak açık toplum" talebine sarılan kamuoyundan aldı. İtici gücünü ise globalleşmenin siyasi ve ekonomik "zorunlulukları"nda buldu. Ve çift yönlü, hatta "kendiliğinden" bir değişim hamlesine dönüştü.
Kendiliğinden zira, bir yönüyle bu hamle Türkiye'nin 80'li ve 90'lı yıllarını kuşatan depolitizasyon ortamını yerle bir etti. Başka bir deyişle, toplumsal istekler ile siyasi kararlar arasındaki bağları yeniden tesis etti, içine kapalı ve aşırı çatışmacı siyaset mekanizmasının toplumsal, kültürel her unsuru içine hapsetmesine bir bakıma son verdi.
Siyaset mekanizmasını her değişim döneminde tezahür eden eski hastalığından, dışa açılma zorunluluğu ile içe kapanma refleksi arasındaki ahenk politikalarından bir ölçüde kurtaran da uluslararası denge destekli bu yeni toplumsal rüzgar oldu.
Bu rüzgar sayesinde ülke demokratikleşme, sivilleşme istikametinde tarihinin en önemli mevzuat değişikliklerini gerçekleştirdi.
Ardından bu değişikliklerin uygulanması safhasında ciddi bir saray kavgasına tanık oldu, asker-sivil arasında cereyan eden bu kavganın sonunda sivil alan genişledi.
Ve şimdi sıra bu genişleyen sivil alanın inşa edilmesine, sivil değer çiçekleriyle donatılmasına geldi.
Bu üçüncü safha, sivil alanın inşası ve sivil değerlerin beslenmesi safhası, aslında yaşanan değişimin "kurumsallaşması" aşamasına işaret ediyor...
Zor bir safhadır bu.
İlk safhada siyasi iradenin tek taraflı kararlarıyla yol alınmıştı.
İkinci safhada siyasi aktörler arası her alanda büyük savaş, çatışma yaşandı.
Son safha ise bu kez aktörler arası ittifakı gerektiriyor. Zor olması ittifakın, mutabakat ve katılım gibi araçları mutlak kılmasıdır.
Çatışmacı bu siyasi kültür, sıkça yırtılarak kendisini yenileyen bu siyasi yapı, uzlaşma, katılım, mutabakat fikirlerini öne alabilecek midir?
Yıllardır yakamızdan düşmeyen, kimi unsurlarıyla en reformist siyasi parti AK Parti'yi dahi kuşatan, "bireysiz modernlik", "insansız siyaset", "katılımsız cumhuriyet", "yetkisiz sorumlu" ya da "sorumluluksuz yetkili" anlayışlarından kurtulabilecek miyiz?
Değişimi, toplumsal talep-siyasi karar ilişkisini temsil eden siyaset taşımalıdır; tartışılmaz doğruları, "topluma rağmen toplum" düsturunu ifade eden "ağır siyaset değil"...
Türkiye'nin önüne açılan yeni sayfada, tehdit değerlendirmesinden çok, iç ve dış girdi değerlendirmesi, kapanmaktan çok açılma, yasaktan çok özgürlük, asayiş tedbirlerinden çok sosyal tedbirlerin yer bulması böyle mümkün olur.
Burada ilk sorumluluk açık bir şekilde, kendisini katılımcılık konusunda yenilemek, üçüncü safhaya uyum sağlamak zorunda olan iktidarındır...
Ama bizler, topluluklar, siyasi hareketler, insanlar, gerek taleplerimizde gerek eylemlerimizde şu aynı soruyla karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız:
"Nasıl bir Türkiye istiyoruz..."
Yanıtı birlikte vereceğiz, inşayı birlikte yapacağız...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP nasıl iktidar olur?
19.06.2025 - Toplumda esen rüzgarlar
8.06.2025 - Bir korkudan diğerine Türkiye…
5.06.2025 - Çözüm toplumda neden kabul görüyor?
2.06.2025 - Siyasi denge nereye doğru?
29.05.2025 - Lozan meselesi, siyaset ve gelecek…
18.05.2025 - Barış ve yerleşik korkular…
15.05.2025 - Barış süreci şimdi başlıyor…
10.05.2025 - Dünyanın hali
8.05.2025 - Barış sürecine en çok kimler karşı?
4.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
yusuf yıldırım
bütün mesele devletin cesaretsizliği ve kürt halkına karşı samimiyetsizliği.
Îsmaîl Girikî
Peki Demirtas kimde haberi Öcalandan 10 gün önce almisda Grevleri bitiri diye? Siz bir gzeteci olarak bu soraya merak ettinizmi? Madem Demirtas ve BDP 10 gün öce haberi aldi diyorsunuz, peki haber nasil onlara ulasti, kimler haberi satelitle BDP ye getirdi? Aciklayin yada BDP nin Ergenekon kolumu onlara imralide vahiy yoluile getirdiler? Herse acik ve ihanetin bas örgütü PKK ve basindaki Imrali ergenekonu gayet güzel Kürleri allak bulak ediyorlar. Geri zekali Kürdlerde buna büyük basari der