Ali BAYRAMOĞLU
Bir süre önce, Türkiye Fransa ilişkilerinin en gergin olduğu günlerde, Le Monde Gazetesi, Türkiye, daha doğrusu Türk dış politikası ve yeni Türkiye iddiası üzerine kapsamlı bir makale yayınladı.
Marie Jego imzalı bu makale, Türkiye’nin tarihinde hiç olmadığı kadar aynı anda bir çok farklı hedefe yönelik sınır dışı askeri operasyon yaptığı, Libya’da, Kuzey Irak’ta, Suriye’de askeri güç kullandığı, egemenlik alanlarının yeniden çizilmesini istediği Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Kıbrıs’ta, kuvvet kullanma söylemiyle karışık zorlayıcı hamlelere giriştiği Azerbaycan’a tam angaje olduğunu ve ordusunu aktif şekilde desteklediğini belirtiyor, Türk dış politikasında diplomasinin yerini dronlar ve fırkateynlerin aldığını söylüyordu.
Bunlar bilinmedik hususlar değil.
Dikkat çekici olan Batı’daki Türkiye imajının, popülizm, Kürt politikası, insan hakları sorunlarını dahi aşarak git gide bu görüntü üzerine kurulmasıdır.
Şüphe yok, Türkiye’nin AB üyesi iki üyeyle (Yunanistan, Kıbrıs ) doğrudan, bir üyeyle (Fransa) dolaylı çıkar çatışmaları ve meydan okumalarla karşı karşıya gelmesi, Batı’daki bu imaj güçlenmesinin bir nedeni olabilir.
Ancak işin şu tarafı açık: Suriye, Irak, Libya, Doğu Akdeniz, Ege, Kıbrıs, (dolaylı olarak) Kafkasya gibi çatışma, operasyon veya gerginlik noktalarının aynı anda varlığı ve siyasi iktidarın yeni Türkiye iddiasını bunlar üzerinden ortaya koyması, kendi başına ciddi bir anlam taşıyor.
Hangi anlam?
Üç açıdan bakılabilir.
Bu gerginlik noktaları tek tek ele alınıp, her biri Türkiye’nin çıkarları, haklılığı, zorunlulukları bakımından analiz edilebilir. Bu yaklaşım, insanı, dış politik haraketliliğin konjonktürel bir durum olduğu tespitine doğru götürecektir. Nitekim, Türkiye’de muhalefet dahil siyasi güçler ve kamuoyuna bu bakış hakim.
Veya bir adım daha öteye geçip, Cumhur ittifakının yaptığı gibi bu gerilimlerin Türkiye’nin hasımları tarafından aynı anda ortaya “çıkarıldığını” ima edip, Türkiye’nin bir kuşatma altında olduğu ve varoluş mücadelesi vermesi gerektiği söylenebilir.
En nihayet, iktidarının kimi konjontürel gereklere militarist bir tepki vermeyi tercih ettiği, mevcut gerginlik alanlarının oluşmasını teşvik ettiği, dolayısıyla gerilim bölgelerinin eşzamanlı ortaya çıkısının asli nedeninin büyük ölçüde bu tercih olduğu söylenebilir. Bu durumda öne çıkan husus, gerilimlerde tek doğruyu devreye sokan haklılık/haksızlık kriteri değil, sıkça gerginlikleri kendisine desteklenme, doğrulama unsuru yapan siyaset olacaktır.
Her üç açıda da belli ölçüde doğruluk payı vardır. Ancak bence açık ara öne çıkan, üçüncü açıdır.
Bir süre önce, bu konuyla ilgili bu köşede şunları yazmıştım: “İktidar cephesi, bir yandan jeopolitik hamlelerle dayalı meydan okuyucu, bir özgüven politikası izliyor. Diğer yandan egemenlik alanını genişleten, eski bölgesel statükoya itiraz eden yeni bir Türkiye iddiası ortaya koyuyor. En nihayet bunlara yönelik somut hamleler yapıyor. Böylece ülkeye yeni bir hikaye anlatıyor. Bu hikayede siyasetin merkezinde her anlamda ve alanda ‘sert, militarist varoluş’ politikaları var...”
Araçlar da buna uygundur.
Nitekim Erdoğan’ın savunma sanayi politikası, diğer sektörler karşısında açık ara öncelik taşıyor. Bu politikanın ise kendi içinde iki önceliği var: Dronlar ve deniz kuvvetleri. Dronların Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Azerbaycan’da oynadığı rol malum, yeni yatırımlarla daha da geliştiriliyorlar. Diğer taraftan önümüzdeki 10 yıl içinde altı yeni denizaltı ve yeni fırkateynler Deniz Kuvvetlerine katılacak. 2021’de ise ilk uçak gemisine start verilecek.
Bu adımlar, özellikle derinlikleri, Türkiye’nin dışı bağımlığını azaltmak kadar yukarıda altı çizilen politikaların da araçları haline dönüşebilir, nitekim dönüşüyor.
Yeni Türkiye politikası söz konusu olduğunda, madalyonunun diğer yüzünde, ülkedeki kurumsal çöküş güçlü siyasi iradenin ifadesi olarak lanse ediliyorsa, demokratik iflas disiplinli toplumun olmazsa olması sayılıyorsa, ilk yüz belirleyici bir rol oynuyor demektedir.
Bilmem muhalefet bu konularda ne düşünür.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025