Aydın Selcen
Hassas diplomatik konulara popülist yaklaşımları Trump ve Erdoğan’ı bağdaştırıyor. Cumhurbaşkanı, Kanal İstanbul ile Montrö’yü tartışmaya açarken, Lozan’ın güncellenmesi gereğinden söz edebiliyor. Bu iki anlaşma cumhuriyetimizin kurucu senetlerinden sayılır. Bu yaklaşım, 2019 Başkanlık Seçimleri’nin bir yeniden kuruluş niteliği taşıyacağı önermesini de tamamlıyor. Ana muhalefetin Yunanistan’ın “adalarımızı işgal ettiği”, “Kıbrıs’ın satıldığı” vaveylası ise korkarım gayet cılız ve temelsiz kalıyor.
Popülizm ve demokrasi üzerine bir yazıya hazırlık yapmıştım ama ABD Başkanı Trump’ın Kudüs açıklaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina ziyaretini pas geçersem Ali Topuz büyüğüm kulağımı çeker korkusuyla bu pazar da diplomasi muhabirliğine devam ediyorum. Serde ıskartaya çıkmış hariciyecilik var malum. Esasen bir bakıma bu yazı da “popülizmin diplomasisi” üzerine.
Önce özetler: 1948’de kurulan İsrail, 1949’da Batı Kudüs’ü ele geçirdi ve tüm Kudüs’ü başkenti ilan etti. İsrail 1967’de “altı gün” savaştı, yine kazandı ve Doğu Kudüs’ü de aldı. 1980’de ise meclisinden (“Knesset”) geçirdiği yasayla bu defa “ilhak ettim” demeden Kudüs’ün tamamını fiilen ilhak ve başkent ilan etti. ABD Kongresi 1995’te çıkardığı (374-37 ve 93-5) yasayla kendi büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı aldı. ABD Senatosu aynı kararı 2017 Haziran ayında teyiden tekrar (90-0) kabul etti.
Trump ABD Başkanlık seçimlerini 2016 Kasım ayında kazandı. ABD Büyükelçiliğini taşıma kararı usulen önüne ilk geldiğinde, gönülsüzce uygulamadan altı ay feragat (“waiver”) etti. O arada damat Jared Kushner ve Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ikilisi, İsrail-Filistin sorununa çözüm bulmak amacıyla bölge turlarına çıkmıştı. Ötesi, Mısır’da Suudi Arabistan (SA) desteğiyle duran Sisi, SA’da ABD desteğiyle ipleri eline alan Veliaht Prens Muhammet Bin Salman (MbS) vardı.
Kushner-Greenblatt ikilisinin çözüm planı “dışarıdan içeriye” (“outside-in”) yaklaşımına dayanıyor. Yani SA, Mısır ve İsrail’in tehdit algılarının örtüşmesinden bilistifade Filistin’e bir çözüm dayatmak. Trump da başkanlık kampanyasına 20 milyon ABD Doları katkı yapan “Kumarhaneler Kralı” Sheldon Alderson gibi Yahudi lobiciler ve Evanjelist Hristiyanlardan güç alıyor. Bizim MGK’nın “çöktürme” planı gibi, Kushner-Greenblatt önerisine de “boğuntuya getirmek” diyebiliriz belki.
Neticede, Büyükelçiliği Tel Aviv’den Kudüs’e taşımaktan bir altı ay daha feragat kararı mutaden ikinci kez Trump’ın önüne gelirken bölgedeki durum, içerideki baskı, kişisel mizaç ve alınacak kararın tasarlanan çözüm planını kolaylaştıracağı değerlendirmesi de üst üste oturdu. Trump da, ertelemeyi yine imzaladı (zaten lojistik açıdan Büyükelçiliğin taşınması iki yıl gibi bir süre gerektiriyor) ancak eşanlı olarak 1995’ten kalan yasayı da imzaladı.
Pekiyi, ne yapmak, nereye varmak istenilmekte? Doğrusu meslekteyken de masa başı ve çok taraflı değil de ayağı toprağa basan ve ikili diplomasi bana daha çekici gelirdi. Dolayısıyla, “BM kabul etmez”, “yok hükmündedir”, “uluslararası hukuka aykırıdır” gibi savlar pek bana hitap etmiyor. Hatırda tutmak gerekir ki kararı alan sıradan bir ülke değil, küresel güç ABD ve karar pek sevdiğimiz “milli iradeye” dayanıyor. Üstelik, Moskova’nın da perde gerisinde Filistinlileri müzakere masasına oturmaya teşvik ettiği anlaşılıyor.
Diğer bir deyişle, “çılgın ve/veya cahil Başkan Trump bir imza attı, dünya ayağa kalktı” anlatımı bence pek açıklayıcı olmuyor. ABD’li sözcülerce şimdilik batı ve doğu Kudüs’ü ayıran statükoya uyulacağı da dillendiliriliyor. Kushner-Greenblatt tarafından bölgedeki taraflarla bilistişare pişirilen ve Filistinlilerin boğazından aşağıya el birliğiyle bastırılmak istenilen planın ayrıntılarına ise vakıf değiliz. Kudüs, İsrail ve Filistin’in ortak başkenti olmadan, kalıcı barış nasıl sağlanacak?
Geçen yazımda MbS’nin Mahmut Abbas’la “ya iki ayda anlaşmaya var, ya istifa et” ültimatomuyla paylaştığı planın, medyaya sızdırılan bazı aşırı unsurlarına değinmiştim. Ancak SA, Trump’ın açıklamasına tepki olarak 1967 sınırlarına bağlı olduğunun altını çizdi. Dahası, Kudüs kararı, ABD İran’ı Ortadoğu’da yalıtmayı hedeflerken, İran ile bölge ülkelerinin yeniden ortaklaşacağı bir davaya can vermiş oldu. Buna karşılık, önce Arap Baharı sonra IŞİD yorgunu bölge ülkelerini bir uçtan diğerine kasıp kavuracak yeni bir kızılca kıyamet beklemek de bence abartılı.
Erdoğan ise Celal Bayar’ın 1952’deki Atina ziyaretinden bu yana ve Yunanistan’dan iade-i ziyaret olmamasına rağmen, komşuya giden ilk Cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan, “Lozan’ı güncellemek” gibi bir söylem benimseyerek, söz konusu ziyarete tarihi bir içerik kazandırmaktan ziyade yine dönüp iç siyaset külhanına odun taşıyan bir halkla ilişkiler boyutunu yeğler izlenimi verdi. Öte yandan, AB tarafından yalnızlaştırıldığı savında da diplomatik bir gedik açtı. Özü sözü bir, halkçı lider imajını güçlendirdi.
Hassas diplomatik konulara popülist yaklaşımları Trump ve Erdoğan’ı bağdaştırıyor. Cumhurbaşkanı, Kanal İstanbul ile Montrö’yü tartışmaya açarken, Lozan’ın güncellenmesi gereğinden (hem de Atina’da) söz edebiliyor. Bu iki anlaşma cumhuriyetimizin kurucu senetlerinden sayılır. Bu yaklaşım, 2019 Başkanlık Seçimleri’nin bir yeniden kuruluş niteliği taşıyacağı önermesini de tamamlıyor. Ana muhalefetin Yunanistan’ın “adalarımızı işgal ettiği”, “Kıbrıs’ın satıldığı” vaveylası ise korkarım gayet cılız ve temelsiz kalıyor.
Velhasıl başa dönersek demokrasilerin popülizme ne çare üreteceğine dair tartışma orta yerde ve henüz açık uçlu olarak duruyor. “Ülkemiz bir bölgesel güç, ABD ise küresel güç; benzerlikler burada bitiyor” da denilebilecektir. Ancak, belirsizliklerin yakın geçmişte görülmedik biçimde arttığı, henüz haritası çizilmemiş denizlerde yol aldığımız da aşikar. Popülizmin yarattığı söz konusu sınamalara, münhasıran uluslararası belgelere dayanarak beylik yanıtlar vermek sanki ikna edici çözümler üretemiyor. Çok daha yaratıcı ve itibarı barışta arayan bir yeni aktivizme ihtiyaç artıyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024