Ayhan ONGUN
Bugün 1 Eylül Dünya Barış günü. Barış özleminin her türlü yoldan dile getirildiği, savaşa karşı barışın ne denli yaşamsal öneme sahip olduğu gerçeğinin geniş kitleler tarafından haykırıldığı bir gün.
Aslında savaş çığırtkanlarına bile sorsanız, diyecekleri şudur.
“Barışa kim karşı çıkabilir, elbette barış istiyoruz!”
İyi de, geçtiğimiz günlerde salt iktidar karşıtlığı yüzünden, bu projeyi AK Parti gündeme getiriyor diye Çözüm sürecine karşı çıkanlar, hangi barışı istiyorlar?
Ülkelerin uyguladığı yanlış politikalar yüzünden bugün çoğunluğu ülkemizde serseri mayın gibi dolaşan Suriyeli göçmenlere tahammül edemeyenler, nasıl barış yanlısı olabilirler?
“Onlar rejim düşmanıdır, ülkemizde ne işleri var, ülkelerinde kalıp mücadele etsinler”diyerek onlara karşı düşmanca bir yaklaşım gösterenler, hangi barışı savunuyorlar acaba?
Üstelik de Suriye, yabancı ülkelerin, düşman güçlerin saldırısı altında değil ki, ülkelerini savunsunlar. Onlara zulmeden bizzat ülkeyi yöneten Baas rejimi ve onun kuklası Beşar Esad.
Bu durumda, geçmişte 12 Eylül faşist yönetiminin zulmünden kaçıp, ülkeyi terk etmek zorunda kalan devrimcileri de rejim düşmanları, vatan hainleri diye mi nitelendireceğiz?
Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır, bu nasıl bir vicdan körelmesi ve bu nasıl bir duyarsızlıktır ki, üstelik de bu çaresiz insanlar üzerinden ticaret yapanların barış adına söz söyleme hakları oluyor?
Bu sabah Bodrum’ da Bitez sahilinde bir zayıf, çelimsiz göçmen kadın, en fazla üç aylık bebeğini emzirirken kumların üzerinde, yanı başında akşamdan kalma bizim yerli turistler, zabıtaya onları şikayet etme arsızlığını gösteriyordu.
Ege bölgesinde yeni bir sektör oluştu,
Göçmen kaçakçılığı ya da diğer bir adıyla insan ticareti denen bu ahlaksız işi yapan organizatörler orta yerde cirit atar, açıkça pazarlıklar yaparken, bizler bugün barış yürüyüşü yapacağız.
Keşke bu göçmen kardeşlerimiz de gelip aramıza katılsalar, ama çaresizlik, şaşkınlıktan ne yaptıklarını, nasıl davranacaklarını bilemez durumda olan bu insanlar için barış,, ölümü göze alarak karşı adalara ulaşabilmekti.
Ne yazık ki her şey gözümüzün önünde oluyor, bizler hiçbir şey yapamadığımız gibi yetkililer de görmezden geliyor.
Bu zavallı göçmenlerin çaresizliğini istismar ederek; onlarca insanı bir odaya doldurup, üstelik de onlardan çok yüksek ücretler alan otel, pansiyon sahipleri; onlara en kalitesiz cankurtaran yeleklerini, şişme botları fahiş fiyatlarla satan marketler, göçmenleri taşırken normal fiyatın neredeyse on katı para alan taksicilere inat; yine de kimi vicdan sahibi yurttaşlar,onlara yardımcı olabilmek için çırpınıyorlar.
Ve şimdi biz, barış sloganları atarak geçeceğiz onların önünden.
Onların yorgun, umutsuz, çaresiz bakışları üzerimizde olacak.
Bebesine süt veremeyen, utandığından insanların yüzüne bakamayan, gözlerini kaçıran bu onurlu insanları potansiyel suçlu, hırsız, terörist ve hatta utanmadan fahişe gözüyle görenlere inat, barış gününde, onlarla dayanışma çağrımı ve dileğimi yinelemek istiyorum.
Kuşkusuz bizim ülkemizde de aç, açıkta, yoksul insanlar var. Ama onları gerekçe göstererek bu insanlara sırt çevirmemizi, bizim ülkemizin yoksulları bile kabullenmezler.
İnanıyorum ki, onlar bizden çok daha fazla üzülüyorlar, eminim ellerindeki ekmeği bile paylaşmaya hazırlar.
Öte yandan bizim modern elitlerimiz, rahatları bozulmasın, gönül rahatlığıyla eğlenebilsinler ve onların ahlaksız deyimiyle” görüntü kirliliği oluşmasın” diye bu komşularımızı yaşadıkları kent de görmek istemiyorlar.
Yarın mecliste sınır ötesi operasyonlarla ilgili teskere görüşülecek.
Sınır hakimiyeti ya da kamu güvenliği adına özgürlükleri kısıtlamaya; terörü önleme adına askeri operasyonlarla bu kirli savaşı sürdürmeye çalışanlar da bugün barış mesajları yayınlayacaklardır kuşkusuz.
Eğer barış istiyorsak, hangi koşullarda, hangi gerekçelerle olursa olsun, önce silahların susması, özellikle sivil toplum kuruluşlarının ön alacağı barış görüşmelerinin, buluşmalarının, siyasi platformda müzakerelerin başlatılması gerekir.
Aksi halde doğrudan ya da dolaylı savaş çığırtkanlarının akıl almaz tuzakları, algı operasyonları, tehdit ve provakasyonları bu güzel ülkeyi bir kan gölüne çevirebilir.
O yüzdendir ki, bir gün değil; her gün, har saat, nefes aldığımız her an barışı konuşmak, barış istemek ve bizim gibi düşünenlerle dayanışma içerisinde, barış mücadelesini sürdürmek zorundayız.
Hepimiz biliyoruz ki; barış, uzun soluklu bir mücadele gerektirir, bir güne sığmaz.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020