Berrin Sönmez
Ama… İşte Gülten Akın söylemişti zaten…
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Haberlere göre adalet komisyonundan çıkmış. Bugün yarın düşer gündemimize. Genel Kurula geldikten sonra parmak hesabıyla bir çırpıda geçeceğinden şimdi söylemeli sözümüzü. 103 e 1 ve 2 fıkralara Anayasa Mahkemesince verilen iptal hükmünün yürürlüğe girmesine bir aydan az zaman kalmışken ve aylardır çoğulcu, katılımcı yasa yapım sürecine ilişkin taleplerimiz dikkate alınmamışken ne faydası olacağını bile düşünmeden söylemeli, kimse sormasa bile.
Meclis sitesinde bulunan tasarıya göre yasa yapıcı, AYM iptal nedenlerini ve gerekçesini dikkate almamış görünüyor. Sadece ceza sürelerine ilişkin hükmü hakim takdirine açarak alt ve üst sınırları, iptal edilen hükümlerdeki haliyle korumuş. Ancak yeni tasarı, mağdurun 12 yaş altında olması durumunda ceza oranlarındaki artışı bir kez daha belirtmiş. Ceza artış sınırı olarak bile olsa 12 şaşın dile getirilmiş olması ise kamuoyunda haklı bir infiale yol açtı. Haklı çünkü cinsel istismarda 15 yaşını doldurmamış çocuğun rızası aranmaz kesin hükmü bile mahkemelerde çok dikkate alınmıyorken aynı fıkrada 12 yaş ibaresinin de yer alması rıza yaşı sınırını flulaştırma riski taşımakta. Tasarıyı hazırlayanların niyeti, istismar ve rıza yaş sınırlarını bulanıklaştırmak değil kuşkusuz ama uygulamada karşılaşılan riskleri en azından bizler kadar bilmeleri ve hesap etmeleri gerekli.
İstismarda rıza aranması ise 15 yaşı doldurmuş olanlar için bile başlı başına bir sorun. Anayasa Mahkemesinin iptal kararını fırsata çevirerek rıza sorununu masaya yatırıp uzun tartışmalarla kapsamlı ve bütünlüklü bir yasaya kavuşmak mümkündü, çocuk istismarını siyaset üstü bir insanlık soru olarak görebilseydi, yasa yapıcı. Yazık ki parlamento diyemiyor, muğlak ifadeyle yasa yapıcı diyoruz, kimlerin elinden çıktığından da emin olmadığımız için. Her gün bunca milli irade vurguları yapılırken kanun taslaklarının parlamento dışında, halka karşı sorumlu olmayan bürokratlarca hazırlanıp meclise gönderilmesi, herkesin bildiği ama kimsenin dillendirmediği sır olmanın yanı sıra meselenin tüm boyutlarıyla ele alınıp bütünlüklü yasa yapmayı imkansız kılan anti demokratik bir yöntem. Millet vekillerinin önlerine gelen hazır taslakları oylaması biçimindeki komisyon çalışmalarına dahil olup görüş bildirmek ne mümkün. Kaldı ki asıl ihtiyacımız şu ana kadar hukukumuzda yer almamış yeni kavramlarla yeni yasa yapmak. Tek becerileri, görev tanımları gereği kanun yazım tekniğini bilmek olan bürokratlardan, hukuki boşluğu doldurmalarını zaten ummuyoruz. Zaten dikkate alınmayacağını da biliyoruz ama şahsen bu konuda görüşlerimi yazmak istiyorum, sırf kayıtlara geçmesi niyetiyle.
Çocuğun cinsel istismarı suçunda 18 yaşını doldurmamış mağdur çocuğun, rızasını gözetmek insanlık suçu. Kanunlarımız burada 15 yaş ölçüsünü getirmiş olsa bile değişmeli bu hüküm. Başka bir deyişle bir yetişkinin 18 yaşını doldurmamış bir çocuğa yönelik her türlü cinsel davranışı çocuk istismarı sayılmalı. Rıza kavramı ise mağdurun değil failin, suçlunun yaşına göre kullanılmalı. Eğer fail de 18 yaşını doldurmamış bir çocuksa ancak o zaman cinsel istismar davalarında rıza olgusu sorgulanabilir ve davaya dahil edilebilir. Tabi bunun için de bir gençlik hukuku kavramımız olmalı ama biliyoruz ki yok. Bizim ülkemizde çocuklar hukuken hiç genç olmuyor. Bir gün çocuk olan birey ertesi gün 18 yaşını doldurup bir anda yetişkin sınıfına geçiş yapıyor. 18 yaş altı cinsel davranışların istismar suçu sayılıp sayılamayacağını anlamak, hüküm vermek için de kanunlarımızda “akran şiddeti” kavramına yer vermeliyiz. İstanbul sözleşmesinin bile görmezden geldiği akran şiddeti olgusu yasayla düzenlendiği vakit işte orda rıza sorgusu mahkemenin yetkisi ve görevi olabilir ancak. Akran tanımı ise fail ile mağdurun yaş aralığının –bana göre- üç yaştan fazla olmaması anlamına gelir. Suçlu ve mağdurun duygusal ve fiziksel gelişimi dikkate alınarak, suçun mahiyet ve biçimindeki farklılıklar gözetilerek, suçun niteliğindeki değişime göre düzenlenmeli akran şiddetinde suç ve ceza. Bunlar ince ve uzunca konuşulması gereken konular olduğu halde bizde fısıltıyla geçiştirilmekte ve açıkça hukuki metinlerde yer almadığı için de çocuğun cinsel istismarı davalarında hakimler bazen bu olguları gözeterek iyi niyetli bazen de bir suçluyu koruyarak kasıtla suçu görmezden gelmekteler. Uzun sözün kısası akran olgusu dışında rıza aranması cinayettir. Ama mecliste kanunların oluşturulması değil oylanması söz konusuyken bu incelikleri duymaya anlamaya kimsenin vakti yok.
Bir de şiddet içermeyen akran davranışları var tabi başka bir yazının konusu olmak üzere çokça konuşulması gereken.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024