Birgül HAKAN
KUANTUMU ÇÖZEN PARTİ !
4.11.2013
2179
Yaklaşan seçimler ile siyasi partiler hareketlendi.İktidar partisi butona bastı,diğer partilerde basacak basmasına da ellerini ceplerinden çıkarabilseler !
Muhalefetin durumu fecahat hep aynı filim, hep aynı senaryo...
Sol ise hala aynı yerde ne yazık ki;Ya da olamadığı yerde olduğundan olacak ki;değerlerini taşıyamıyor.Yaşatamıyor.
Sebahattin Ali yıllar önce solu şöyle tanımlamış;
SOL Umuttur
SOL mutluluktur
SOL Özlemdir
SOL gelecektir
SOL bilimdir
SOL emektir
SOL adalettir
SOL haktır
SOL vefadır
SOL sevdadır
SOL Yeşilci ve çevrecidir
SOL Devrimcidir
SOL Kurtuluştur
SOL Eşitlikçidir
SOL Enternasyonalistir
SOL Anti faşistir
SOL Anti emperyalisttir
SOL Anti kapitalisttir
SOL Anti militaristtir
SOL Şeffaftır
SOL söz hakkıdır
SOL Katılımcıdır
SOL yetki hakkıdır
SOL Diz çökmeden ve boyun eğmeden onurlu bir yaşam demektir
SOL Karanlığı aydınlığa çevirmektir
SOL Bilimden ve sanattan yana tavır koymaktır
SOL İnsan merkezli ve toplumsal gerçekçidir
SOL halkların kardeşiliği barış ve insan hakları savunuculuğudur
SOL Özgürlük ve demokrasiyi savunmaktır
SOL Ezilenden sömürülenden emekten yana olmak demektir
SOL Paylaşmacı ve dayanışmacıdır
SOL aşk ve devrimdir
SOL paranın ve iktidarın gücünü değil halkın örgütlü gücünü savunur
SOL Yeryüzünün hem vicdanı hemde adaletidir..
....
Yukarıda yazılanların tümünü içinde taşıyan bir partinin adı sol olmasa bile iktidar olması gerekmez mi?
Ama olamıyor, çünkü sol diye ortaya çıkanların hiç biri bu güne kadar bu değerlerin tümünü içinde barındıramadı,içselleştiremedi ve sürdüremedi.
Bu gün bir piar yapılsa,adı sol-sosyalist-işçi-emekçi olan tüm partilerin çoğunun kapanması gerekir.
Peki organizmalar,kurumlar, "insan gibi, kendini bilmek kadar irfan" olamazlar mı?
En azından bizim dükkanda bu değerler yok diyerek sahayı terketme nezaketini göstermesi gerekmez mi?
Ama yapmıyorlar...
Çoğuna bakıyorsunuz adı sosyalist oluyor, enternasyonel vizyonu yok, adı işçi partisi oluyor ama içinde işçiden çok;militarist zihniyet var.
Zaten dikkat ediniz biri varsa diğeri yok,yani iki değeri yan-yana getiremediler.
Hem Yeşilci- çevreciyiz hem de soluz diyen bir parti var.Yeşiller-Sol Gelecek Partisi, aynı zamanda Halkların Eşitliğine de inanırım diyebiliyor.
Emek sermaye çelişkisini savunmak bana yeter diyerek köşe tutanlar, ne etnik kimlik sorununu görme, ne doğudaki anadil isyanını görme diye bir dertleri yok.Gündemlerinde de yok.Türkiye nin doğusu sanki yok misakı milli sınırları üzerine yemin edenler doğuda yaşanan tüm sorunlara kafa çevirmeyi erdem sanıyor.O sorunlara vicdan yapan dert edinen partileri de kürtçü ilan ederk isimlerine "sol" demekten utanmıyorlar.
Aslında bunlara "kısmen sol parti! ya da "sola özeniyor,! ya da "sol olma iddiası var.! veya sol görünüp sağ vuran! ya da "aslanlar gibi sol ismini taşım,içini boşaltırım, değerler sistemini alt üst ederim, kafalarda oluşan kodları değiştiririm sen bile adına sol demekten vaz geçersin...bu günkü tabloya baktiğimda çoğaltmak mümkün v.b.
,,,
Sahi neden korkuluyor, kime ne borcu var bu zavallı solun ?
Paylaşmanın, ortaklaşmanın,çoğalmanın yolunun birbirini kabul etmekten geçtiğini ve dünün ezberlerini bırakarak güç birliğinin önemini ıskalayacak kadar "aptal" olduklarından mı? !
Yoksa direktifi veren "Iskalat ve uyut" diyen "abdallara" mı çok borçlular ?
Dün ayrı ayrı cephelerde olanlar,bu günde kendi dükkanlarını koruma telaşında ve yeni sahneye çıkanı "ya başarırsa diye korktuklarından yaşamasına dahi tahammülleri yok" ve hala biz Osmanlı bankasıyız diyerek sen de öyle söyle yoksa !
Kendilerini kandırmakta ustalaşmış insan güruhu, insanları kandırmaya çalışmaktan utanmıyor ve sanki devrimi becerebilmişler gibi şeflik,ağbilik taslayarak gazetelerinde ya da gazetelerde demeçler verebiliyor çoğu, devrimi geçtik iktidar hayalleri olsa yine ortak payda da buluşup "dün dünde kaldı cancağzım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım" diyerek kenetlenirler.
Aynı hizip, aynı ego, ne yazık ki aynı umut ...
...
Türk insanının içinde komedyen bir ruh taşıdığını dün adres sorunca gördüm. “Buradan dümdüz gidiyorsun, ilk sola dönüyorsun, oradan tekrar sola dönüyorsun, oradan yine sola dönüp şu anda konuştuğumuz yere geliyorsun ve bana adresi tekrar soruyorsun, ben de sana tarif ediyorum” cevabı yetti.
Sebahattin Ali yıllar önce solu şöyle tanımlamış;
SOL Umuttur
SOL mutluluktur
SOL Özlemdir
SOL gelecektir
SOL bilimdir
SOL emektir
SOL adalettir
SOL haktır
SOL vefadır
SOL sevdadır
SOL Yeşilci ve çevrecidir
SOL Devrimcidir
SOL Kurtuluştur
SOL Eşitlikçidir
SOL Enternasyonalistir
SOL Anti faşistir
SOL Anti emperyalisttir
SOL Anti kapitalisttir
SOL Anti militaristtir
SOL Şeffaftır
SOL söz hakkıdır
SOL Katılımcıdır
SOL yetki hakkıdır
SOL Diz çökmeden ve boyun eğmeden onurlu bir yaşam demektir
SOL Karanlığı aydınlığa çevirmektir
SOL Bilimden ve sanattan yana tavır koymaktır
SOL İnsan merkezli ve toplumsal gerçekçidir
SOL halkların kardeşiliği barış ve insan hakları savunuculuğudur
SOL Özgürlük ve demokrasiyi savunmaktır
SOL Ezilenden sömürülenden emekten yana olmak demektir
SOL Paylaşmacı ve dayanışmacıdır
SOL aşk ve devrimdir
SOL paranın ve iktidarın gücünü değil halkın örgütlü gücünü savunur
SOL Yeryüzünün hem vicdanı hemde adaletidir..
....
Yukarıda yazılanların tümünü içinde taşıyan bir partinin adı sol olmasa bile iktidar olması gerekmez mi?
Ama olamıyor, çünkü sol diye ortaya çıkanların hiç biri bu güne kadar bu değerlerin tümünü içinde barındıramadı,içselleştiremedi ve sürdüremedi.
Bu gün bir piar yapılsa,adı sol-sosyalist-işçi-emekçi olan tüm partilerin çoğunun kapanması gerekir.
Peki organizmalar,kurumlar, "insan gibi, kendini bilmek kadar irfan" olamazlar mı?
En azından bizim dükkanda bu değerler yok diyerek sahayı terketme nezaketini göstermesi gerekmez mi?
Ama yapmıyorlar...
Çoğuna bakıyorsunuz adı sosyalist oluyor, enternasyonel vizyonu yok, adı işçi partisi oluyor ama içinde işçiden çok;militarist zihniyet var.
Zaten dikkat ediniz biri varsa diğeri yok,yani iki değeri yan-yana getiremediler.
Hem Yeşilci- çevreciyiz hem de soluz diyen bir parti var.Yeşiller-Sol Gelecek Partisi, aynı zamanda Halkların Eşitliğine de inanırım diyebiliyor.
Emek sermaye çelişkisini savunmak bana yeter diyerek köşe tutanlar, ne etnik kimlik sorununu görme, ne doğudaki anadil isyanını görme diye bir dertleri yok.Gündemlerinde de yok.Türkiye nin doğusu sanki yok misakı milli sınırları üzerine yemin edenler doğuda yaşanan tüm sorunlara kafa çevirmeyi erdem sanıyor.O sorunlara vicdan yapan dert edinen partileri de kürtçü ilan ederk isimlerine "sol" demekten utanmıyorlar.
Aslında bunlara "kısmen sol parti! ya da "sola özeniyor,! ya da "sol olma iddiası var.! veya sol görünüp sağ vuran! ya da "aslanlar gibi sol ismini taşım,içini boşaltırım, değerler sistemini alt üst ederim, kafalarda oluşan kodları değiştiririm sen bile adına sol demekten vaz geçersin...bu günkü tabloya baktiğimda çoğaltmak mümkün v.b.
,,,
Sahi neden korkuluyor, kime ne borcu var bu zavallı solun ?
Paylaşmanın, ortaklaşmanın,çoğalmanın yolunun birbirini kabul etmekten geçtiğini ve dünün ezberlerini bırakarak güç birliğinin önemini ıskalayacak kadar "aptal" olduklarından mı? !
Yoksa direktifi veren "Iskalat ve uyut" diyen "abdallara" mı çok borçlular ?
Dün ayrı ayrı cephelerde olanlar,bu günde kendi dükkanlarını koruma telaşında ve yeni sahneye çıkanı "ya başarırsa diye korktuklarından yaşamasına dahi tahammülleri yok" ve hala biz Osmanlı bankasıyız diyerek sen de öyle söyle yoksa !
Kendilerini kandırmakta ustalaşmış insan güruhu, insanları kandırmaya çalışmaktan utanmıyor ve sanki devrimi becerebilmişler gibi şeflik,ağbilik taslayarak gazetelerinde ya da gazetelerde demeçler verebiliyor çoğu, devrimi geçtik iktidar hayalleri olsa yine ortak payda da buluşup "dün dünde kaldı cancağzım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım" diyerek kenetlenirler.
Aynı hizip, aynı ego, ne yazık ki aynı umut ...
...
Türk insanının içinde komedyen bir ruh taşıdığını dün adres sorunca gördüm. “Buradan dümdüz gidiyorsun, ilk sola dönüyorsun, oradan tekrar sola dönüyorsun, oradan yine sola dönüp şu anda konuştuğumuz yere geliyorsun ve bana adresi tekrar soruyorsun, ben de sana tarif ediyorum” cevabı yetti.
...
MHP ise boş durmuyor.Gerçekte olmasan bile öyleymiş gibi görün! halkı kandır, rol yap, diyerek kendisini;yenileyor ! güncelliyor!
MHP yi kutlayalım.Olmasa da görünmeye çalışmanın yolunu arıyor.
MHP’nin belediye başkan adayları için hazırladığı 152 sayfalık kitapçıkta her şeyi bulabiliyorsunuz!
Pahalı arabayla hava atmamaktan, beyaz gömlek giymeye; Pazar günü kravat takmamaktan, tokalaşırken karşılarındakinin gözlerine bakmaya kadar birçok bilgi var. Fakat beni benden alan, “Günde 2 saat hayal kurma” ibaresi oldu! Kaç zamandır “hayal kurmanın gücü ve bilinçaltını kodlama” ile ilgili konuşmalar yapmaktan dilimde tüy bitti. Hayallerin gerçeğe dönüşebileceğini ise Kuantum Fiziği kanıtladı. Bu alanda yenilikçi olması ile MHP’yi kutlamak lazım. Diğer partilerden de bunun bir üst versiyonu olarak “hayal panosu” bekliyorum. Hani kendi partilerine vurulmuş mühürlü oy pusulası, kürsü, mikrofon, koltuk fotoğraflarının asılacağı türden…
Hepsine başarılar...
MHP ise boş durmuyor.Gerçekte olmasan bile öyleymiş gibi görün! halkı kandır, rol yap, diyerek kendisini;yenileyor ! güncelliyor!
MHP yi kutlayalım.Olmasa da görünmeye çalışmanın yolunu arıyor.
MHP’nin belediye başkan adayları için hazırladığı 152 sayfalık kitapçıkta her şeyi bulabiliyorsunuz!
Pahalı arabayla hava atmamaktan, beyaz gömlek giymeye; Pazar günü kravat takmamaktan, tokalaşırken karşılarındakinin gözlerine bakmaya kadar birçok bilgi var. Fakat beni benden alan, “Günde 2 saat hayal kurma” ibaresi oldu! Kaç zamandır “hayal kurmanın gücü ve bilinçaltını kodlama” ile ilgili konuşmalar yapmaktan dilimde tüy bitti. Hayallerin gerçeğe dönüşebileceğini ise Kuantum Fiziği kanıtladı. Bu alanda yenilikçi olması ile MHP’yi kutlamak lazım. Diğer partilerden de bunun bir üst versiyonu olarak “hayal panosu” bekliyorum. Hani kendi partilerine vurulmuş mühürlü oy pusulası, kürsü, mikrofon, koltuk fotoğraflarının asılacağı türden…
Hepsine başarılar...
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.02.2016
26.03.2016
22.11.2015
22.09.2015
21.08.2015
12.08.2015
25.07.2015
22.07.2015
12.07.2015
21.06.2015