Burhanettin DURAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mayıstaki dış seyahatlerinin en önemli ikisi Rusya ve ABD'ye olanlar. Bu iki seyahat Suriye'de rejimle muhalefetin çatışmasızlık dönemine girmesi ve ABD ile Rusya'nın YPGPKK politikalarının masaya yatırılması açısından kritik müzakerelere sahne oldu, olacak.
Beyaz Saray'ın Suriye politikasını tümüyle netleştirmek için 16 Mayıs'taki Erdoğan-Trump yüz yüze görüşmesini beklediği biliniyor. Trump'ın telefon görüşmelerinde Erdoğan'a gösterdiği yakınlığın somut karşılığının ne olduğu netleşecek.
Kritik soru, kendisi kurumların direnci ile boğuşan Trump'ın, CENTCOM ve Pentagon'un YPG-PKK politikasını ne kadar değiştirebileceği. DEAŞ ile mücadelenin merkezine YPG'yi yerleştiren, PKK ile bağını ağzından kaçıran ABD askerinin kısa vadeyi düşünen planlamasını ne ölçüde dönüştürebileceği.
Bu sorunlar zihinlerdeyken kritik görüşme öncesi iki kayda değer gelişme gerçekleşti.
İlki, Türkiye'nin 25 Nisan 2017'de Sincar ve Karaçok'daki YPG-PKK kamplarını bombalamasıydı.
Bu operasyonun, ABD'li yetkililere bilgi verilmesine rağmen, Washington'ı rahatsız ettiği basına yansıdı.
Rusya'nın operasyona eleştirisi sembolik kalırken Kremlin, ABD ile gerilim ihtimaline rağmen Türkiye'nin PKK tehdidi ile mücadeledeki kararlılığını görmüş oldu. Ankara, Sincar'dan Afrin'e kadar uzanan YPG-PKK kuşağını ister açık ister örtülü operasyonlarla hedef almaya devam edeceğini somut olarak göstermiş oldu. İkincisi ise Erdoğan'ın Putin ile geçen çarşamba Soçi'de buluşmasıydı.
Soçi buluşması Türkiye-Rusya ikili ilişkilerinde 27 Haziran 2016'da başlayan normalleşme sürecini tamamlayan son toplantıydı. Hatta Rus basını görüşmeyi "ortak işbirliğine geridönüş" olarak tanımladı.
Gelinen noktayı Erdoğan ise, Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizması (UDİK) üzerinden "bir nevi stratejik ortaklık" olarak nitelemekte beis görmedi. Bu görüşmeyle ticari ilişkilerde (turizm, tarım, tekstil, nükleer enerji ve Türk akımı) pürüzler ortadan kalktı. Domates ithalatı ve bazı vize kısıtlamaları haricinde...
Erdoğan'ın Soçi dönüşü uçakta basın mensuplarına verdiği bir bilgi de gözden kaçmamalı.
Çin'de Putin, Erdoğan ve Şi Cinping arasında üçlü bir toplantı yapılacak. İçeriği bir yana, bu toplantının kendisi bile Türkiye'nin büyük güçler arasındaki rekabet alanında etkili bir aktör olarak yer aldığını gösteriyor.
Dahası, Soçi görüşmesi ile 9 Ağustos 2016'daki St. Petersburg zirvesinden sonra başlayan Astana görüşmelerinde yeni bir döneme geçildi. Türkiye, Rusya ve İran'ın yer aldığı, ABD'nin de ilk defa dışişleri bakanlığı müsteşar yardımcısı seviyesinde dahil olduğu Astana görüşmeleri artık yeni bir kavram etrafında yürüyor: "Çatışmasızlık bölgesi." İdlib merkezli planlanan çatışmasızlık bölgesi İdlib vilayetinin yanında Halep'in bir kısmını, Humus'un El Rastan bölgesini, Şam kırsalını, Deraa kırsalını ve Kuneytra kırsalını kapsıyor.
Putin'in, Trump'ın da sıcak baktığını söylediği bu kavram Suriye'de rejim ve muhalefet arasındaki sıcak çatışmayı durdurmayı hedefliyor.
Böylece hem siyasi geçiş süreci hem de DEAŞ ile mücadeleye odaklanılabilecek.
Ankara için bu kavram "terörden arındırılmış güvenli bölge" önerisine giden bir ilk adım. Ve bu bölgeler hayata geçirilirse "Suriye'de bu iş yüzde 50 çözülmüş olur." Ancak Suriye'deki asıl düğüm YPGPKK'nın geleceği. Putin'in, Rus askerlerinin Afrin'de YPG ile birlikte çekilen fotoğraflarını inceleteceğini söylese de, YPG ile ilişkisini keserek onu ABD'ye terk etmesi beklenmemeli.
ABD ve Rusya arasındaki gerilimli ilişkilerde Türkiye, iddialı bir role soyunmuş durumda.
İkisi arasında bir denge bularak Suriye ve Irak'ta YPG-PKK varlığının "devlete" dönüşmesini engellemeye çalışıyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020