Celal DENİZ
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen “Dünya Türk Girişimcileri Kurultayı”na katılan Erdoğan, Can Dündar ve Erdem Gül'ün mahkemesine yabancı diplomatların izleyici olarak katılmasını sert bir dille eleştirdi. “Dün malum bir gazetecinin mahkemesi vardı. Bu yargılamaya katılanların durumu çok önemli. İstanbul’daki konsoloslar mahkemeye geliyor. Siz kimsiniz ya, sizin ne işiniz var orada? Yani diplomasinin de bir adabı var. Burası senin ülken değil burası Türkiye..” dedi.
Evet önce Erdoğan'ın kendi sözlerinden yola çıkarak söylersek, doğru diplomasinin de bir adabı vardır. Diplomatlara diplomatik bir dil kullanmak var iken, sokak kabadayısı üslubu ile ''siz kimsiniz'' demek diplomatik kuralların oldukça dışında bir söylemdir. Oysa evrensel hukuk normlarına uyulup uyulmaması bütün ülkelerin ilgi alanındadır ve bu anlamda iç mesele yoktur.
Bugün Türkiye AHİM sözleşmesine imza atmış bir ülke olarak devletin kendi vatandaşlarına hak ihlallerine karşı AHİM'e başvuru hakkı vermiştir. Kendi hukukunu evrensel hukuk normlarına uydurmayı taahhüt etmiştir. Böyle olunca bir mahkemeyi, AHİM'e taraf ülkelerin diplomatları tarafından izlenmiş olması neden bir gövde gösterisi olsun. Neden darbecilerle hükümet arasında bir tercih olsun? Erdoğan Mahkemeyi izleyenleri darbecilere yandaş olmakla ima ederken aslında bir durumu net ortaya koyuyor.
Erdoğan bu davada taraftır. Onun siyasal konumu bu davayı etkileyecek niteliktedir. Nitekim mahkemeye gizlilik getirilmesi de bunun sonucudur. Aslında Erdoğan bu hitabıyla çokta konsoloslara veya dış ülkelere bir mesaj vermiyor. Mesajın esas hedefi iç kamuoyudur. Çünkü tarihte hep görülmüştür ki ülke sınırları içinde hegemonya kurmak isteyenler, diktatörlük hevesi içinde olanlar hep ''iç ve dış düşman'' söylemi ile hegemonyalarını pekiştirmişlerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Belçika'ya karşı kullandığı üslupta diplomasinin çok ötesinde bir dili içeriyordu. ''Alma mazlumun ahını'' derken sanki patlamaya sevinir bir ruh hali ile konuşuyordu. Biliriz ki ''alma mazlumun ahını '' dedin mi arkasını da söylersin. ''Çıkar aheste aheste'' diye. Bu ifade bir nevi kinaye içerir niteliktedir. Ne yapmış Belçika mazlumun ahını alacak? Bu sorunun cevabını Erdoğan’ın zihin dünyasından bakarak bulamayız. Çünkü Belçika'ya karşı Erdoğan’ın bu tutumunun geri planında ''terör'' kavramına bakış yatmaktadır.
Erdoğan PKK'yi ve ona sempati ile bakanları terörist olarak görmektedir. Son silahsız terörist kavramı bu çerçeveyi daha da genişletmektedir. Taş atan çocuklardan akademisyenlere, yazarlara kadar söz söyleyen muhalif olan herkes potansiyel terörist olarak görülecektir. Ancak Belçika ve diğer Avrupa ülkelerinde teröre bakış açısı farklıdır. Bir başka ülkede şiddete sarılımış, silahlı eylemler veren bir örgütün taraftarları da olsa, Belçika sınırları içinde silahlı eyleme teşebbüs etmedikçe siyaset zeminde örgütlenebilir, düşüncelerini yayabilir, şiddete başvurmadıkça protesto eylemleri yapabilirler. Demokrasinin gereği bunu gerektirir.
Teröre bakış açısı böylesine ters orantılı bir denklem vardır Erdoğan ile Avrupa ülkeleri arasında. Böyle olunca Belçika'da Başbakan Davutoğlu'nu protesto eden barışçı eylemlere izin verilebiliyor. Erdoğan o protesto gösterileri yapanları aşağılamakla kalmadı ona izin veren Belçika hükümetini de eleştirdi. Burada bir parantez açmak gerekirse, bir konsolosun bir mahkemeyi izlemesine tepki verirken, Belçika'da yasalardan kaynaklı protesto hakkını kullananlardan rahatsızlığını ifade ederek Belçika hükümetini nasıl suçlayabilirsin. Bu bir çelişki değil mi? Ülkende olan biteni iç mesele olarak görüyorsun ama bir başka ülkenin yasalarına iç işleyişlerine tepki veriyorsun. Hani bu ülke senin ülken değildir diyorsun da Belçika'nın senin ülken olmadığını unutuyorsun.
Pragmatist bakış açısı demek ki böyle oluyor. Sadece işine geldiğini gören ilkesiz bir bakış açısı. Erdoğan son dönemlerde bütün konuşmalarında toplumu kutuplaştırmaya dönük bir dil kullanıyor. Mesela son Yozgat'ta ki konuşmasının satır başlarına bakıldığında, önce şehitlere övgü yapıyor ''hamdolsun kınalı hasanları var Yozgat'ın'' diyerek insanları bu ölümlerin yaşanmasının normal görmesini sağlamaya çalışıyor.
Sonra hendeklere sıra geliyor. Orada yaşanan ölümleri 1 e 10 gibi rakamlarla da savaş konseptini sürdürmeye niyetini gösterip toplumun desteğini almaya ve intikamcı bir zihinle bunu yapmaya çalışıyor. Sonrasında Akademisyenleri hedefine alıyor. Sonrasında Belçika'yı hedefine alıyor. Böylece hem iç hem de dış düşman hedefleri yaratarak toplumu kendi politikalarına yandaş kılmaya çalışıyor. Bu yöntem kısa vadede tutabilir. Terörün bıktırıcılığı insanlarda iktidara desteğe dönüşebilir. Ancak uzun vadede toplumsal barışa dönük ciddi tehlikeleri yeşertir. Erdoğan bu anlamda topluma zehir çiçeklerinin tohumunu ekmektedir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017