Cemil ERTEM
Bu yıl 4-5 Eylül’de Çin’de yapılacak G-20 zirvesi, geçen yıl Türkiye’de yapılan zirvenin bir bakıma devamı sayılabilir. Geçen seneki zirvede Türkiye, kapsayıcı büyümeyi öne çıkartan ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretindeki payını bu perspektifte artırmayı amaçlayan temel politikaları ve bu politikaların uygulama alanlarını gündeme getirdi. Bu sene de Çin, büyük ölçüde 2012’de ortaya çıkmaya başlayan ve devlet başkanı Xi Jinping’in 2014’teki APEC toplantısında “Çin önümüzdeki 10 yılda 1,25 trilyon dolarlık dış yatırım yapacak” diyerek ilan ettiği yeni kalkınma stratejisini G-20’nin temel başlıklarında gündeme getirecek. Çin’in “tek kuşak-tek yol” sloganı ile dünyaya tanıttığı bu strateji, 20. yüzyılda teklemeye başlayan ve yeni yüzyılın hemen başında dağılma sürecine giren Batı kalkınmasına alternatif yeni bir Doğu kalkınması olabilir mi? Sanıyorum bu soru, Türkiye dahil olmak üzere, tüm gelişmekte olan ülkelerin G-20’deki temel arayışı olacaktır.
Çifte standarda son
G-20’nin büyüme, finansal yönetişim, vergi adaleti, korumacılık ve buna bağlı dünya ticaretinin düzenlenmesi, borç sorunu, iklim değişikliği, gelir dağılımındaki adaletsizlik, terörün finansmanı ile mücadele, alt yapı yatırımlarının kapsayıcı büyümeye katkı yapmasını sağlayacak şekilde planlanması, yolsuzlukla mücadele gibi temel başlıklarını, yakın zamana değin, (belki de 2015-Antalya Zirvesi’ne kadar) gelişmiş ülkeler kendilerine göre yorumladı ve içini doldurdu. Örneğin gelişmiş ülkeler korumacılık konusunda, dünyanın doğusuna gümrük duvarlarını indirin diye baskı yaparken, demir-çelik gibi geleneksel sektörlerde çok yüksek korumacılık uygulamaya başladılar. Başta ABD olmak üzere, krizin giderek derinleştiği İngiltere ve merkez AB ülkeleri, her alanda yürüttükleri çifte standart anlayışını burada da gündeme getirdiler.
Bundan dolayı yolsuzluk ve terörle mücadele gibi stratejik başlıkların içerikleri de, hiç şüphesiz yeniden düzenlenmelidir. Örneğin gelişmiş ülkeler yolsuzluk başlığında, küresel finans oligarşisinin trilyonlarca dolarlık marifetlerini hiç gündeme getirmediler. Özellikle ABD’de 2001 yılında Enron skandalı ile başlayan ve AIG gibi dev sigorta devlerinin batması ile devam ederek, Londra’daki libor skandalı ile doruğa varan finansal yolsuzluklar zinciri nedense, hiç bir zaman G-20’nin yolsuzluk başlığında masaya yatırılmadı.
Bir diğer kandırmaca da terörün finansmanı başlığında devam ediyor. ABD ve onun ardılları, terörün finansmanı deyince swap mekanizmasının ve doların dışındaki para çevrimini anlıyorlar. Uyuşturucu ile mücadeleden, kara para aklamaya kadar olan bütün sistem dışı finansal faaliyetler, denetlemeyen-ABD’nin bilgisinden geçmeyen- dolar çevrimine endekslenerek ele alınıyor. Böyle olunca yolsuzluk ve terörün finansmanı sadece gelişmekte olan ülkelerin bürokrasine ve güneydeki uyuşturucu ve silah baronlarına yıkılıyor. Aslında bu uyuşturucu ve silah tacirlerinin arkasında da merkezi gelişmiş ülkelerin başkentlerine çöreklenmiş finans oligarşisi var.
Terörün finansmanı
Tabii böyle olunca Batı, mesela Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesini ve bu mücadelenin, hem terörün finansmanına hem de yüz milyarlarca dolarlık küresel yolsuzluğa karşı olduğunu anlamadı ya da anlamak istemedi. Hiç şüphesiz ki, Türkiye’nin bugün terörün finansmanı ile mücadelesi bu alanda yeni nesil bir mücadeledir ve Türkiye FETÖ operasyonlarıyla burada büyük deneyim sahibi olmuştur.
Bugün özellikle ABD, FETÖ’nün ABD siyaseti için dağıttığı milyarlarca dolarlık-ki bunlar çoğunlukla seçim kampanyası bağışı olarak yapılmaktadır- rüşveti gündeme getirmelidir. Türkiye, bunu G-20’de gündeme getirecek.
Bugün FETÖ, dünyanın azgelişmiş bölgelerinde, açtığı okullarla milyarlarca dolarlık bir kara para trafiğini ve rüşvet mekanizmasını idare etmektedir. Bu durum, siyaseti zehirlemekte ve buna bağlı olarak piyasa mekanizmasının işleyişini bozmaktadır.
Yolun sonu...
Türkiye, terörün finansmanı ve yolsuzluk başlıklarında FETÖ dolayımıyla yeni bir bakış açısını ve vizyonu gündeme getirecektir. Türkiye, Çin ve diğer gelişmekte olan ülkeler bu yıl da G-20’de Kissinger Doktrinin tarih olduğunu söyleyeceklerdir.
Şöyle diyor Henry Kissinger; “Birleşik Devletler, dünyadaki en iyi yönetim sistemine sahiptir ve insanlığın geri kalan bölümü, ancak geleneksel diplomasiyi terk edip, onun uluslararası hukuk ve demokrasiye olan saygısını kabul ederse, barış ve refaha kavuşabilir.”
Bu sözler çok açıktır, üzerinde yorum yapılmayacak kadar açıktır ve bu sözler aslında bir doktrin olarak, bütün bir yüzyıl dünyayı şekillendirmiştir.
Buna bağlı olarak, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) şekillendirdiği dünya ticareti üst yapısı-hukuku- yalnız gelişmiş ülkeleri (Batı’yı) önceleyen bir ticari cycle (çevrim) idi. Bu, bugün itibariyle çökmüştür. Korumacılık ve dünya ticareti, para sisteminden, gümrük mevzuatına oradan banka sistemine kadar yeniden düzenlenecektir.
G-20’nin bütün platformlarında ticari kurallar ve ticari standartlar, Kissinger Doktrini’nin ekonomik tarafı olarak, yani Amerika’nın şahsında, Batı öncelenerek belirlenmiştir. Sanayi Devrimi’ni Doğu’nun ıskalamasının temel nedenlerinden birisi budur.
Şimdi, tam şimdi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Doğu, ya da gelişmekte olan ülkeler, Bilgi Toplumu’na geçişi ıskalamamak istiyorlarsa, Bilgi Toplumu ticari çevrimini ve standartlarını belirlemede ortak olmalıdırlar. G-20 bunun en üst düzeyde mücadelesidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018