Elif ÇAKIR
Öncelikli olarak şunu ifade edeyim ki, 28 Eylül’ü 29 Eylül’e bağlayan saatlerde yaşadıklarım trajikomikti. Merhum Aziz Nesin hayatta olsaydı o gece yaşadıklarımın hikayesini kesinlikle yazardı. Aziz Nesin’in bütün hikayelerini okuyan biri olarak şunu söylemeliyim ki bu hadise onun jübile hikayesi olurdu.
Bursa Çekirge’ye gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras ve Sevil Kiras’ın çok sevgili kızları, benim adaşım güzel Elifimizin düğün töreni için geldim. Çok güzel bir düğündü ama keyifli günümüz maalesef klişe söylemle karakolda neticelendirerek, günümüzü zehir edildi.
Şimdi mevzuya gelelim.
Bursa Emniyet Müdürlüğü ve Bursa Valiliği dün gün boyu uzun uzun düşündü, taşındı ve gece yarısı nihayet Bursa Çekirge’de gözaltına alınmam, mevcutlu olarak emniyette götürülmem ve kötü muameleye maruz kalmamla ilgili yaptıkları açıklama ortada.
Bursa Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü 4 şey söylüyor:
“İsim benzerliği oldu, gözaltı yok, emniyete davet ettik. Elif Çakır isimli şahsa nezaket çerçevesince davranıldı.”
Bursa Valiliği ve Emniyet Müdürlüğünün açıklama metnini dikkatle okuduğunuzda zaten neyin ne olduğunu anlıyorsunuz. Ben basın açıklamasına kadar polisin beceriksizliği olduğunu düşünüyordum, ama ortaya çıkan fotoğraf beceriksizliğin ötesinde bir durum olduğunu gösteriyor.
1: Bursa Emniyet Müdürlüğü hem Elif Çakır I…k hakkında 3 ayrı suçtan “Araması” olduğunu söylüyor:
Bir: Oysa o gece polis beni 19 ayrı suç işlediğim, bu suçlardan açılmış davam olduğu, iki tutuklama kararımın ve 4 tebligatımın olduğu gerekçesiyle gözaltına aldı, ifade için emniyete davet etmedi. Sürecin nasıl işleyeceği hakkında bilgilendirme yaptı, önce Çekirge Devlet Hastanesi sağlık kontrolüne sonrasında Siber Suçlar Şubesine gideceğimizi ve nöbetçi savcıya ulaşılmaya çalışılacağını açıkladı. Yine hakkımdaki iki tutuklama kararının birkaç kez (sayı verdi hatırlamıyorum) benim mahkemeye gelme taahhüdünde bulunduğum ancak gelmediğim için olduğunu bildirdi.
2: Siber Suçlar Şubesinde de aynı bu bilgiler vardı.
Yani Elif Çakır I…k araması olan bir suçlu ve ben de Siber Suçlar Şubesinde ısrarlarım sonucu gerçek ortaya çıkana kadar, o saatlerde polisin nezdinde “ARAMASI” olan suçlu Elif Çakır I…k’ım.
Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Bursa Emniyet Genel Müdürü’nüz “ARAMASI” olan bir suçluyu yakalamak yerine “emniyete ifadesini vermek için davet ettiği” itirafında bulunuyor. Bu duruma ne diyorsunuz?
Bursa Emniyet Müdürlüğü hatasını örtmek isterken kendini nasıl da ele veriyor.
Bursa Emniyet Müdürlüğü “isim benzerliği var” diyor.
Bingo…
Bizim ülkemizde her modern hukuk devleti gibi tam da bu sebeplerle, vatandaşlar arasında sıkça rastlanan isim, soy isim benzerliklerinden dolayı “askerlik”, “adli işlemler”, “sağlık” gibi konularda yaşanan mağduriyetlerin, sorunların önüne geçmek için TC Kimlik Numarası sistemine geçti. Emniyet mensuplarınız görevini yerine getirseydi ben bu tuhaf gözaltını yaşamayacaktım. Evet, adli kolluğun yapacağı işte bu kadar basitti, 30 saniye sürmeyecek bir işlemi yerine getirselerdi 2000 yılı öncesi Türkiye’sine geri dönmeyecektik.
Nöbetçi savcı görevini dikkatle yapmadı, otelin girdiği TC’nin kontrolünü yapmadı, hatta ismin başına soy ismin devamına bakmadı “Elif Çakır” ismini görünce talimatı yazdı. Yakalama kararının uygulanması talimatını yazan emniyet amiri de bakmadı, savcının talimatını okumadan, kontrolünü yapmadan talimatı yazdı geçti.
Suçluyu yakalayıp getirecek olan polis memuru da kontrollerini yapmadan, talimatı uygulamak için otele geldi.
Geldiğinde de kimlik isteme görevini yerine getirerek benden kimliğimi istedi. TC numarası kontrolünü yapsaydı, nöbetçi savcının, (Emniyet arama emri diyor ama gelen polis tutuklama kararı olduğunu söyledi), mevcutlu getirilme talimatı yazan emniyet amirinin yanlışının önüne geçecekti ama bakmadı. Suçluyu yakalamış olmanın özgüveni içerisinde şöyle bir bana baktı, ismimi soy ismimi sordu, ben de söyleyince aradıkları kişi olduğuma hemen kanaat getirdi.
Bursa Emniyet Genel Müdürlüğü açıklamasında “göz altı yok, ifadeye davet var” diyor:
Polis memuru ile özetle aramızda geçen diyaloğa bakalım:
“Hakkınızda iki tutuklama kararı var. Buyurun birlikte emniyet siber suçlar şubesine gideceğiz, ama öncesinde sağlık kontrolünden geçmeniz gerekiyor, onun için Çekirge Devlet Hastanesine gideceğiz.”
“Tutuklama kararı neyle ilgili? Bu karar hangi tarihe ait, çünkü ilk kez duyuyorum.”
“Siber Şube’de size anlatırlar.”
“Siber suçlar diyorsunuz, suçun içeriği nedir? Siber suç tuhaf geldi, bir yanlışlık olabilir mi?
“Hayır bir yanlışlık yok, Siber Şube’ye gidelim, orada öğrenirsiniz.”
Bu konuşmadan sonra polis memuruna döndüm “Peki, düğünden geldim, üzerimdeki elbiseyle uygun olmaz. Ben üzerimi değiştirip geleyim” dedim. Kadın polis memurunu gösterdi ve “Artık odanıza yalnız çıkamazsınız size eşlik edecek, birlikte çıkın ve gelin” dedi. Kadın polis memuruyla birlikte odama çıktık, kadın polis memurumuz bekledi ben kıyafetlerimi değiştirdim.
Emniyete ifadesi alınmak üzere davet edilmişim gibi duruyor mu?
Çekirge Devlet Hastanesine gitmek üzere otelden ayrıldık. Hastaneye giderken araç içinde aramızda geçen diyalog:
“Bakın bir yanlışlık olabilir mi, bir baksanız. 19 adet siber suç işlediğimi söylüyorsunuz. İçeriği nedir bu suçların? Bir bilgilendirme yapsanız?”
Başka bir suçlamayla hakkımda tutuklama kararı olduğunu söylese anlayacağım ama ben bilişim sistemlerini kullanarak nasıl suç işlemiş olabilirim. Aklım almadığı gibi gücüme de gitmiyor değil. Bilişim sistemine girecek, bir kurumun sistemine zarar verecek, verileri silecek, sistemi ele geçirecek, teknolojiyi kullanarak birilerinin özel hayatlarına müdahale edecek, Borsa’da spekülasyon yapacak, bir bankanın hesabına girip bankanın mevduatlarından başka hesaplara mevduat aktaracak bir yeteneğim, bilgim, becerim yok.
İsmime bakarak suçlu olduğuma kanaat getiren polis memurumuz bana birazcık daha dikkatle baksaydı bu suçları işleyecek bir becerimin olmadığını anlardı. Mademki TC kimlik teyidi yapmadan isme bakarak işlem yapıyor.
İsmini öğrendiğim polis memuruna isim benzerliklerinden dolayı diyorum ki:
“Ö… Bey ben gazeteci olan Elif Çakır’ım.”
“Gazeteci olmanız bizi ilgilendirmiyor, biz dosyaya bakıyoruz.”
“Yanlış anlamayın, sizi elbette ilgilendirmez, işinizi yapacaksınız. Ama siber suç diyorsunuz. Başka bir Elif Çakır olabilir mi, o anlamda ben gazeteci olan Elif Çakırım dedim. Başka bir suç olsa tamam ama siber suç diyorsunuz, bu tuhaf. Peki suçun içeriği nedir, niye tutuklamam var? Bir baksanız?”
“Elif Hanım, dört kez tebligat gelmiş, iki kez tutuklama kararı çıkmış, siz aranıyorsunuz. 19 ayrı suçlama var hakkınızda.”
“Bakın bana hiç tebligat gelmedi gerçekten.”
“Gelmiştir de sizin dikkatinizden kaçmıştır kesin. Çok oluyor böyle şeyler.”
“4 kez gelen tebligat dikkatimden nasıl kaçacak. Bir değil iki değil. Mümkün değil. Ya gazete adresime ya da ev adresime gelir. İkisine de tebligat gelmedi. Onlarca davada yargılandım, devam eden davalarım var. Ama siber suçlarla ilgili bir soruşturmam, dava dosyam yok. Bu tuhaf. Hakkımdaki davadan nasıl haberdar olmam. Bir karışıklık olabilir mi? En azından hangi suçlar gerekçesiyle götürdüğünüzü söyleyin, içeriğini söyleyin. Hiçbir bilgim yok.”
Bursa Emniyet Genel Müdürü “Elif Çakır isimli şahsa gerçek ortaya çıkıncaya kadar nezaket kuralları çerçevesinde davranıldı” diyor.
Sağlık kontrolünden sonra Bursa Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar bölümüne getirildim. Otelden beni alan polisler “şahsı getirdik” diyerek Siber’e elindeki bilgi, belge her neyse teslim etti.
Ve ben ilk olarak orada “şahıs” oldum. Ertesi günde Bursa Emniyet Genel Müdürü tarafından “şahıs” yapıldım.!
Siber Şube’deki polis memuruna durumu izah etmeye çalıştım. Ortada yanlış bir anlaşılma olabileceğini, söylenen suçlarla bir ilgimin olmadığını, hakkımda tutuklama kararı olsa bunu mutlaka bileceğimi, onlarca davada yargılandığımı, hala devam eden davalarımın olduğunu, savcılar bizzat ifademe başvurulması gerektiğini ilettiklerinde gittim, ifademi verdiğimi ifade ettim:
“Siz bir bakabilir misiniz, bir isim benzerliği, bir yanlışlık olabilir mi?”
Siberdeki polis (ismi bende) memuru:
“Adın Elif Çakır değil mi?”
“Evet.”
Yükselttiği sesine eşlik eden el kol hareketleriyle:
“Suçlusun ve aranıyorsun işte geç otur bekle şöyle.”
“Ben size derdimi anlatıyorum, suç makinasına dönüşen işlediği 19 ayrı suçla suç makinasına dönüşen kişinin ben olmadığımı, bir yanlışlık olduğunu söylüyorum. TC kimlik numarası teyidi istiyorum. Bu sizin göreviniz, neden bana bağırıyorsunuz, kaba davranıyorsunuz?”
İPad olabilir ya da büyük ekran bir telefondan (tam olarak hatırımda değil) suç kaydı gösteriyor ve “Bakın burada yazıyor işte bu suçları işlemişsiniz, duruşmaya gelme taahhüdünde bulunmuşsunuz ama gelmemişsiniz, hakkında tutuklama kararı var. Sizsiniz işte!”
Yakın okuma gözlüğüm yanımda olmadığı için gösterdiği ekranda ne yazdığını okuyamadım… Bu suçların hiçbirinin bana ait olmadığını söyledim ama dinlemedi.
Bir sandalyeye oturdum, bana refakat eden kadın polis memurundan “bir bardak su” istedim. Gitti “su istediğimi” söyledi, sonuçta küçük bir oda, duyuyorum. İzin vermedi. Kadın polis memuru yanıma geldi, bir şey söylemedi, beklemeye başladı.
Bilgisayar başında olan bir polis memurunun “Amirim Elif Hanım doğru söylüyor, bizim aradığımız suçlu Elif Çakır I…k” dediğini duyunca yanlarına gittim ve “Dakikalardır bunu anlatmaya çalışıyorum ben aradığınız kişi değilim” dedim.
Bana kaba davranan polis memuru, bilgisayarın başındaki memura “TC’sine bakalım bir de” dedi.
Ve nihayet… Ama nihayet…Polis memuru TC kontrolü yaptı ve “Amirim bizim aradığımız kişinin TC’si 612 rakamlarıyla başlıyor, bu Elif Çakır’ın ise 326 ile… Yanlış kişi alınmış.”
Otelden beni alan polis memuruna dönüyorum “Beni bırakacaksınız değil mi” diye soruyorum.
Polis memurumuz ne dese beğenirsiniz:
“Sizi bırakmak zorunda değiliz.”
Ama daha da vahimi lütfediyormuş gibi alaycı bir üslupla, el kol hareketiyle “Hadi hadi bırakalım” demesi bende filmi kopardı.
Şunu dedim, bunu söyledim demek istemiyorum ama film koptu bende.
Bana bağıran, su verdirmeyen polis memuru:
“Şimdi sizi hatırladım Elif Hanım, özür dileriz. Böyle de tanışmak varmış. Bu arada siz biraz önce su istemiştiniz, suyu nasıl getirelim, ılık mı soğuk mu istersiniz?”
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları











































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025