Fehim TAŞTEKİN
Suriye krizi nadir bulunacak bir savaşın bütün çelişkilerini içeriyor. O yüzden günü gününü tutmayan tutumlar üst üste biniyor.
Halep’in Batı-Körfez destekli silahlı grupların elinden kurtarılmasından sonra bölgesel aktörlerin takındığı pozisyonlar ibretlik. Suudi Arabistan ve Katar pokerci kılığında; renk vermiyor. Halbuki son birkaç yıldır kral ve emirin ne olması gerektiğine dair buyurganlığına alışmıştık! Muhtemelen Donald Trump’ın parmak şıklatmasını bekliyorlar.
‘Vekâlet savaşı’nın bu iki finansörü ortalıklarda yokken Türk hükümetinin oryantal figürleri epey baş döndürdü. Yeni ve mühim ortak Rusya’nın senaryosuna göre oynamak, kendi istikbalinden başka bir şeyi düşünemeyen biri için en güvenli patika. Tutunduğu her iddiayı ilk dönemeçte uçuruma atmak mutlak bir trajedi. Dönebiliyor ya, gerisi kimin umurunda! Sağlıklı, öngörülebilir ve doğru çizgiyi tutturan bir nedamet olsa gam değil.
Lime lime dış siyasetin hali bir yana Ankara’nın tutturduğu son istikametin sahaya yansımaları önemli.
Suriye’de Türkiye’nin Rusya ve İran’la çalışmaya başlamasına paralel olarak silahlı gruplar arasında çok keskin bir ayrışma yaşandı. Rusya’nın yönettiği sürece yanaşanlarla bunu reddedenler arasında bir hesaplaşma. Aslında bu, Rusya ve İran’ın çözüm anlayışına uygun bir sonuç. Özellikle Rusya, Cenevre sürecinde ‘makul ve vatansever muhalefeti’ diğerlerinden ayırmakta ısrarlıydı. Rusya, Astana öncesi Türkiye’yi Batı-Körfez ekseninden çekip savaşın seyrini değiştirmek için bu makul muhalefetin kapsamını eski Kaidecileri de sepete koyacak kadar genişletti. Rusya’nın derdi sonu gelmez çatışma döngüsünden kaçınmak ve Donald Trump işe koyulurken karşısına yeni ve avantajlı verilerle çıkmak.
TÜRKİYE’NİN AYRIŞTIRAN ROLÜ
Öncesinde Ahraru’ş Şam ile Nusra Cephesi arasındaki birleşme tartışmaları ayrışmanın zeminini hazırlamıştı. Önde gelen Selefi liderler, Suriye’de kesin bir sonuç almak için cihadi yapıları tek bir çatı altında toplamaya çalışıyordu. Birleşmenin önünü açmak için Nusra, görünüşte de olsa El Kaide’den ayrıldı ve adını Şam’ın Fethi Cephesi olarak değiştirdi. (Kafa karıştırmasın diye örgütü Nusra diye anmaya devam edeceğim.) Ahrar’ın bir kanadı Nusra ile ortaklıktan yanayken diğer kanadı Türkiye-Katar’ın telkinleriyle buna direndi.
Bu ayrışmayı düşmanca saflaşma sürecine sokan bazı gelişmeler yaşandı:
– En önemlisi Halep’te Suriye ordusunun önünü açan çekilme pazarlığıydı. Malum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, El Kaide ile bağlantısını itiraf edercesine Rus lider Vladimir Putin’e Nusra’yı Halep’ten çıkarma sözü verdi. Unuttuğu şey El Kaide geleneğinden gelen Nusra’nın yardım alsa da emir almayacağıydı. O yüzden Nusra’yı değil ancak ortaklarını etkileyebildi. Haliyle Nusra, Doğu Halep’teki hezimetten Türkiye’nin dümen soyuna giren Ahrar ve ortaklarını sorumlu tutuyor.
– Türkiye’nin Halep’ten tahliye edilen savaşçıları Fırat Kalkanı Harekatı’na asker yapma girişimleri de ayrışmayı artıran bir diğer etken oldu.
– Astana süreci ve ateşkes dışı tutulan Nusra’nın hedef alınacağına dair açıklamalar süreci iyice keskinleştirdi. Nusra’ya göre Ahrar ihanet içindeydi ve artık devrimin bir parçası değildi.
– Bunlara ilaveten ABD, İdlib ve Halep kırsalında Rusya’yı yalancı çıkarırcasına Nusra’yı hedef aldı. Nusra son bir ayda Ebu Ayşe el Tunisi, Ebu Musab el Cezairi, Ebu Hasan el Tiftnazi gibi liderlerin de arasında olduğu 100’ün üzerinde adamını kaybetti. Nusra ve bağlantılı örgütlerin lider kadrolarına yönelik suikastlar sıklaştı. Bu gelişmeler üzerine Nusra diğer örgütlerle birleşme çabalarını artırırken Halep, Doğu Guta ve Humus gibi yerlerden tahliye edilen yeni militanların yeni adresi İdlib’te kendini sağlama almak için saha temizliğine başladı. Nusra’nın hedef aldığı Sukuru’ş Şam (Şam Şahinleri), İslam Ordusu İdlib Bölüğü, Ceyşü’l Mücahidin (Mücahitler Ordusu), Festakim ve Cephetü’ş Şamiye (Şamlılar Cephesi) yok olmamak için Ahraru’ş Şam’a katıldı. Buna karşın Liva el Hak, Ensaru’d Din, Ceyşu’l Sunne ve Nureddin Zenki de Nusra’nın safına geçerek ‘Şam’ın Kurtuluşu Heyeti’ isimli yeni bir çatı örgütü kurdu.
Gelinen noktada Ahrar’ın safında şu örgütler yer aldı:
Ceyşü’l İslam (İdlib), Ceyşü’l Mücahidin, Ketaib Suvvar eş-Şam, Ketibet el Mutasım Billah, Ketibet en-Nasır Selahaddin, Ketibet el Valaa ve’l Bera, Ketibet Bayarık el Cebel, Ketibet Şuheda el Cebel, Ketibet Usud es-Sünne, Liva Ahrar el Cenub, Liva el Kerame, Liva Halid bin Velid, Liva Mikdad bin Amro, Mücahidi ibn Teykiyye, Cephetü’ş Şamiye, Sukuru’ş Şam ve Tecammu Festakim Kema Ümirte.
Şu örgütler de Tahriru’ş Şam’ı oluşturdu:
Nusra, Hareket Nureddin Zenki, Cebhet Ensaru’d Din, Cebhet Fatih eş-Şam, Ceyş es-Sünne, Cemaat Fursan es-Sünne, Kataib el Sehabe, Kataib Sukur el İzz, Ketibet er-Raşid, Ketibet Kavafil el Şuheda, Ketibet Usud el Harb, Ketibet Usud er-Rahman, Liva Ahrar el Cebel, Liva el Abbas, Liva el Hak, Liva el Temkin ve Siriyat el Aksa.
(Bu listede yerel başka örgütler de var)
Tahriru’ş Şam’a emir olarak Ahrar’uş Şam’ın radikal kanadını örgütleyen Ebu Cabir (Haşim eş-Şeyh) seçildi. Örgütte Emir, Ebu Cabir olsa da çatı örgütünde genel askeri komutan Nusra’nın lideri Ebu Muhammed el Colani.
Bir dönem Irak’ta El Kaide saflarında yer almış olan Ebu Cabir, 2014’te Hasan Abbud’un öldürülmesinin ardından Ahrar’a liderlik etmişti. Ahrar’ın finansörleri, örgütü ‘ılımlı’ ve ‘makul’ bir muhatap haline getirmek için Ebu Cabir’i kızağa almış, o da geçen yıl örgüt içindeki radikal 16 grubu Ceyş el Ahrar ismiyle örgütlemişti.
Ahrar’ın askeri sözcüsü Abu Yusuf Muhacir, Ahrar’ın ikinci adamı Ebu Salih Tahan, Ahrar’ın eski kadısı Ebu Feth el Fergali de Tahriru’ş Şam’a geçti. Şeyh Abdurrazzak el Mehdi, Şeyh Ebu’l Haris el Masri, Şeyh Ebu Yusuf el Hamavi, Şeyh Ebu Tahir el Hamavi, Şeyh Muslih el Ulyani gibi selefi liderler de “Devrim şimdi başlıyor” mottosuyla Tahriru’ş Şam’a destek verdi.
Ahrar’dan kopanların rengine bakıp bu ayrışmanın ılımlılar ile radikaller arasında olduğu sonucunu çıkarmak yanıltıcı olabilir. IŞİD, Nusra ve Ahrar özleri itibariyle cihadi düşünceden beslenen hareketler. Aralarındaki farklılıklar yürüttükleri mücadelenin yöntemi, kapsamı ve ittifak ilişkileriyle ilgili. Üstelik Nusra ile birleşen kanatta CIA’in ‘ılımlıları’ da var. ABD’nin TOW füzesi verdiği Nureddin Zenki gibi… Düne kadar Nusra’nın terör örgütü listesine alınmasına “Nusra devrimin bir parçasıdır” diyerek itiraz edenler bugün Ahrar’ın kanatları altında buluşanlardı. Şimdi Nusra onları devrime ihanet etmekle suçluyor.
TÜRK-SUUD ORTAKLIĞINA NE OLDU?
Bu ayrışmayla, 2015’te Halep’i düşürmek için Türkiye ile Suudi Arabistan’ın ortak operasyonuyla kurulan Fetih Ordusu da resmen çökmüş oldu. Türk-Suud ortaklığı buharlaşmış oldu.
Türkiye’nin bu ayrışmada katalizör olduğu ne kadar belirginse Suudi Arabistan’ın nerede durduğu o kadar belirsiz. Pek suskunlar. Muhtemelen Trump’ın vereceği koordinatları bekliyorlar. İran’la ilgili Trump’tan istediği haşinliği peşinen gören Suudi Kralı Selman, Suriye’de Obama yönetimine çıkardığı arızaları yeni başkana çıkarmayabilir. Yeter ki yılanın başı olarak gördükleri İran’ı hedef tahtasına oturtsun! Yeter ki İran’ın Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki nüfuzuna savaş açılsın! Trump bunu yapmaya yeminli ama nasıl yapacağını bilen yok. Üstelik Suriye’de Barack Obama’dan farklı bir yol izlemeyi ve Putin’le çalışmayı vaat ederken Rusya’nın oyundaşı İran’ı nasıl by-pass edeceği meçhul.
Riyad renk vermese de Suriye’deki Suudi unsurların izledikleri yol her sokağa çıkabiliyor. Bu noktada üç isimden bahsedeceğim:
– İlki pek medyatik olanı; Suudi vatandaşı Şeyh Abdullah el Müheysini. Silahlı isyan patlak verdikten bir süre sonra Suriye sahnesine çıkan Müheysini, Tahriru’ş Şam’ın mimarlarından biri. Bir dönem IŞİD ile Nusra arasında, bir süredir de Nusra ile diğer gruplar arasındaki anlaşmazlıkları çözme çabalarıyla öne çıktı. Kimilerine göre Suudi istihbaratının Truva atı, kimilerine göre ikinci bir Usame bin Ladin. Onun babası da Bin Ladin’in ki gibi inşaatçı.
– İkinci isim Suudi istihbaratının güdümündeki İslam Ordusu’nun liderlerinden Muhammed Alluş. Türk-Rus oyununa razı oldu. Şam kırsalında hava operasyonuyla öldürülen kardeşi Zahran’ın yerini dolduramayan Alluş, Astana’ya giden heyetin başındaydı.
– Üçüncü adam ‘Suudi’ etiketli Ahmet Cerba. O da Türkiye’nin canını sıkacak bir istikamette ilerliyor. Bir dönem Suudilerin adamı olarak Suriye Ulusal Koalisyonu’na başkanlık eden Cerba, ABD’nin eğittiği 3 bin aşiret üyesiyle Suriye Demokratik Güçleri ile birlikte Rakka operasyonuna katılacağını duyurdu.
Suud unsurlarının farklı istikametleri kafa karıştırabilir. Ama Riyad’ın İran ve müttefiklerine yönelik alerjisi kolayca geçmez. O yüzden Suriye’de yönetim değişikliğini olası kılacak ne varsa yapmaktan imtina etmeyeceklerdir. Bu refleks Demokrat ya da Cumhuriyetçi fark etmez Amerikan bakış açısına da uyuyor.
Burada Suud-Amerikan ekseninden çıkması çok zor olan Ürdün’e de küçük bir parantez gerekiyor. Kral Abdullah’ın son zamanlarda Şam’a yaptığı kurlara bakılırsa Suriye’de devrim projesinin lojistik hatlarından biri daha çöküyor. Rey el Yevm gazetesine göre Ürdün ve Suriyeli komutanlar, Amman’da buluşup işbirliğini görüştü. Bu türden bir temas beş yıl aradan sonra ilk. Bu buluşmayı anlamlı kılan Kral Abdullah’ın Moskova ziyaretidir. Ürdün, Trump’ın politika değişikliği için ön hazırlık da yapıyor olabilir. Kral Abdullah, Suriye’nin güneyinden açılan cephenin lojistik koridoru olmayı pek içine sindirememiş; hatta Esad yönetimine mealen “Beni mazur gör” diyen bir mesaj da iletmişti.
TÜRKİYE’YE OLASI YANSIMALARI
Suriye krizi nadir bulunacak bir savaşın bütün çelişkilerini içeriyor. O yüzden günü gününü tutmayan tutumlar üst üste biniyor.
Sahadaki yeni düzenin hem Suriye krizinin seyrini değiştirmesi hem de dışarıya özellikle Türkiye’ye yansımaları önemli. Fırat Kalkanı Harekâtı ile birkaç yıl torpil geçtiği IŞİD’in düşmanlığını kazanan Türkiye, İdlib cephesinden de El Kaide soslu örgütleri (Tahriru’ş Şam) başına bela almış oldu. İdlib’te üzerinde Türkçe “Ölüm İncirlik’ten geliyor” yazılı Türk bayrağını çiğneyen militanların gösterisi yeni bir evreye işaret ediyor. 5 yıldır bunları baş tacı edenlerin aklı “Bunları birbirine kırdırarak belayı bertaraf ederiz” mantığıyla çalışıyorsa küçük bir hatırlatma iyi gelir: Cihadi saflardaki kutuplaşma 2014’te IŞİD’i büyüttü. Bu sefer de daha keskin, savaşkan, kararlı ve tavizsiz olan ötekilerini yutacak.
Ahrar savaşçı sayısının 24 bine çıktığını bir infografikle duyurdu. Ancak tersini söyleyenler de var. Şarku’l Evsat’a göre çözülmelerin ardından Ahrar’ın savaşçı sayısı 3 bine düşerken Tahriru’ş Şam’ın savaşçı sayısı 31 bini buldu. Nereden bakarsan Rus ruleti!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025