Fehim TAŞTEKİN
Suriye cehenneminin 10’uncu yılında kalemler yeniden keskinleşti, yalan makineleri yeni baskılara koyuldu, siyasi demeçler keskinleşti, mahkemeler kuruldu.
Yıkım projesinin mimarları artık ayrı gayrı yerlerdeler. Kirli müdahalede Türkiye’ye biçilen şantiye rolünü canı gönülden üslenen Recep Tayyip Erdoğan sonradan içine düştüğü ‘stratejik’ yalnızlığını gidermek için eski yol arkadaşlarına seslenme gereği duymuş. Hangi danışmanının kaleme aldığını bilmediğimiz bir yazı ile. Mutat adresler New York Times ya da Washington Post değil de nazlarının geçebildiği Bloomberg’de.
Erdoğan yazıda başından beri Türkiye’nin en ilkeli, insancıl, en tutarlı politika güden ülke olduğunu savunurken terör ve göçün yegâne sorumlusunun Beşşar el Esad olduğunu söylüyor. İdlib’i “muhalefetin son kalesi” olarak niteleyip Türkiye’nin geçen yılki askeri müdahaleyle milyonlarca can kurtardığını savunuyor. İstikrar ve barış için yegâne çıkış yolu olarak ya Batı’nın askeri, diplomatik ve ekonomik olarak işin içine girmesini ya da Türkiye’ye destek vermesini gösteriyor. Türkiye’nin yarım kalan işi Batı’nın desteği ile tamamlamasını hem en makul hem de asgari maliyet ve azami etkiye sahip bir seçenek olarak öne sürüyor.
Benim anladığım; saplantılı Suriye siyaseti hala yalan-dolanda can suyu arıyor. Kore Savaşı'ndan beri değişmeyen NATO’daki “en ucuz asker” fırsatını Suriye’de de kaçırmamaları aklını veriyor. Bu teklifle kim bilir yeniden “değerli ortak” payesi umuyor. Joe Biden’a kur yapıyor!
***
Mademki 10’uncu yılda herkes kendi hikâyesini yazıyor, o halde biz de bu krizin kilometre taşlarına dair kendi tanıklıklarımızı da içeren bazı hatırlatmalarda bulunarak biraz hafıza tazeleyelim.
Evet, “Arap Baharı” isyanıyla insanlar korku duvarlarını yıkarak sokağa indi. Ve şiddetle karşılaştı; ölümle, işkenceyle. Fakat Suriye’de 27 Ocak 2011’den itibaren düzenlenen birkaç gösteri hedeflenen kitleselleşmeyi yakalayamamıştı. Dahası sistemden yana gösteriler de az değildi. Bu ivmeyle rejim değiştirmenin mümkün olmadığı kısa sürede anlaşıldı.
Sünni ağırlıklı, Başkan Yardımcısı Faruk el Şara’nın memleketi, nizama sadakatiyle tanınan ve tarım kenti olarak bilinen Dera’da kitleleri fişekleyecek bir yola başvuruldu. Bir hikâye servis edildi. Duvarlara “Doktor! Sıra sende” yazdıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 12-18 kadar çocuğa işkence yapıldığı, tırnaklarının çekildiği ve tecavüz edildiği iddia edildi. Böylece gösteriler tetiklendi. Dera’da 18 Mart 2011’de El Ömeri Camii’nden çıkan kalabalığın katıldığı gösteri en ciddi meydan okumaydı. Çıkan olaylarda 4 kişi öldü. Esad, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad ile Yerel Yönetimler Bakanı Tamir el Hucce’yi Dera’ya gönderip ailelere taziye mesajını iletti. Vali Ahmed Gülsüm görevden alındı.
Dera’daki gösteride göstericiler arasında silahlı kişiler vardı; ateş tek taraflı değildi. “Gösteriler barışçıldı” hikâyesinin öldüğü yer burasıdır. 20 Mart’taki gösteriler sırasında kentteki Adalet Sarayı, Baas Partisi’nin ofisleri, valilik konutu ve polis araçları yakıldı. Kenti yatıştırmak için Şara da Dera’ya gitti, işe yaramadı.
Silahlı kişiler martın son haftasında Dera el Mahata ile Dera el Beled arasında askeri konvoyu pusuya düşürüp onlarca askeri öldürdü. Rakamlar 24 ile 60 arasında veriliyordu. Dahası vardı;
-23 Mart’ta Dera’da 2 asker,
-25 Mart’ta Lazkiye’de 1 asker,
-9 Nisan’da Duma’da 1 asker,
-8 Nisan’da Humus’ta 19 asker,
-10 Nisan’da yine Humus’ta 1 asker,
-10 Nisan’da Banyas’ta 9 asker,
-23 Nisan’da Dera-Neva’da 7 asker,
ve 25 Nisan’da Dera’da 19 asker öldürüldü.
Nisanda ordu Muaddamiye, İdlib, Şam-Harasta, Masmiye, Tel Kelek gibi yerlerde kayıplar verdi. Şiddet karşılıklı sarmalanıp büyüdü.
Ve suikastlar:
-17 Nisan’da Humus’ta General Abdu Hudr el Tallavi iki oğlu ve yeğeni ile birlikte öldürüldü.
-Aynı gün Humus’ta askeri yetkili İyad Harfuş evinin yanında suikasta uğradı.
-19 Nisan’da Albay Muhammed Abdu Haddur otomobilinde öldürüldü ve uzuvları kesildi.
Evet, kanlı sayfa böyle açıldı. Temmuz 2011’de Suudi Arabistan’da yaşayan Şeyh Adnan Arur’un çağrısıyla kurtarılmış bölgeler kurulmaya başladı; çatışmaların boyutu değişti, şehirler cehenneme döndü.
***
Başından itibaren mezhepçi bir kışkırtma vardı.
Sünni askerleri ordudan ayrılmaya teşvik için Dera’da camilerde Hz. Osman ve Hz. Ömer isminin yazılı olduğu yazılar tahrif edildi; duvarlara “Beşşar’dan başka tanrı yoktur” yazısı yazıldı. Bu yazılardan rejimin adamları sorumlu tutuldu. Sonra bir şey öğrendik:
İşin daha başlangıç evresinde Tunus’tan Dera’ya cihada gelmiş Ebu Kusey, Tunus Televizyonu’nda kendisine verilen görevi şöyle anlatıyordu:
“Bir seferinde cami yıkıldı, ordudaki Sünniler bundan etkilendi ve orduyu terk ettiler. Bunu bir taktik olarak tercih ettik, ‘Bakın Alevi-Şiiler ne yapıyor’, ‘Bakın Şiiler Beşar’la’ diyebilmek için… Evet, cami orduyu suçlamak için yıkıldı. Bu bir taktikti. Sünni askerler ordudan ayrılıp bizim safımıza geçsin diye. Eğer cami yıkılmadıysa yazıları ‘Yalnızca Allah, Suriye ve Beşşar’, ‘Ülkeden başka tanrı yoktur’, ‘Baas’tan başka peygamber yoktur’ diye tahrip ediyorduk.”
Yakından tanıdığım El Cezire muhabiri Ali Haşim, Nisan-Mayıs 2011’de Lübnan sınırından Suriye’ye geçen silahlı adamların ve çatışmaların görüntülerini çekmişti. Elbette “aktivistlere” dezenformasyon için 50 bin dolarlık uydu telefonları dağıtmış olan El Cezire bunları yayımlayacak değildi. Haşim tepkisini koyup istifa etti.
***
Sonradan herkes nereden çıktı bu Nusra, IŞİD, İslam Ordusu, Ahrar, Feylak diye afallıyordu ya o zamanlar gördüğümüz bu tehlikeye parmak bastığımızda “Esadçı” olmakla suçlanıyorduk. Hâlbuki o soru, 3-6 Haziran 2011’de Türk sınırının az ötesinde Cisr el Şuğur’da yaşanan olaylarda yanıtını bulmuştu. Birkaç kişinin öldüğü gösterilerden sonra silahlı kişiler karakolu kuşatmıştı. Tam 123 güvenlik görevlisi öldürüldü. Bazılarının kol ve ayakları çapraz şekilde kesildi. El Kaide-IŞİD çizgisinde selefi cihatçıların iziydi; “Yeryüzünde fesat çıkaranlara uygulanan ceza” yerine getirilmişti. Cesetlerin bir kısmı toplu mezarlara, bir kısmı Asi nehrine atılmıştı. Çatışmalarda MKE damgalı mermilerin kullanıldığı da tespit edildi.
Hikâye dünya medyasına böyle yansımadı tabii. Muhaliflere göre halkı katletmeye gelen Mahir Esad’a bağlı birlik ile halka kalkan olan askerler arasındaki çatışmanın sonucu bu kayıplar yaşanmıştı! Bu sahte direnişten Hür Subaylar Hareketi ve Özgür Suriye Ordusu çıkartıldı. Yarbay Hüseyin Harmuş, Cisr el Şuğur’a düzeni sağlamak için gönderildiğini ancak ordunun bombardımana başlaması üzerine 30 adamıyla birlikte saf değiştirip halka katıldığını söylüyordu. Harmuş, Türkiye’ye gelip bu yalanla 19 Temmuz 2011’de Hür Subaylar Hareketi’ni ilan etti. Halbuki Harmuş 2010’da ordudan atılmıştı; Cisr el Şuğur’a da olaylar bittikten sonra gitmişti. Yanında 30 asker de yoktu. Suudi Arabistan'dan vaazlar pompalayan Hamalı eski asker Adnan Arur isyanın şeyhi olarak Harmuş’a albay rütbesi verdi!
***
Bu süreçte Esad yönetimi bazı adımlar da attı:
- 8 Mart 2011’de kısmi af ile bazı tutuklular bırakıldı.
- 19 Mart’ta askerlik süresi 21 aydan 18 aya düşürüldü.
- 25 Mart’ta 260 siyasi tutuklu bırakıldı.
- 29 Mart’ta Başbakan Naci Itri istifa etti.
- 30 Mart’ta olağanüstü halin kaldırılması, öldürülen sivil ve polislerle ilgili sorumluların bulunması ve 1962’deki nüfus sayımı sırasında 120 bin Kürt’ü vatandaşlıktan mahrum bırakan ‘ecanib’ ve ‘maktumin’ düzenlemesinin gözden geçirilmesi için özel komisyonlar oluşturuldu.
- 30 Mart’ta 5 şehirde Esad’ın reform çabalarına destek gösterileri düzenlendi.
- 21 Nisan’da olağanüstü hâl yasası kaldırıldı. Sivil gösteri hakkı tanındı.
- 22 Nisan’da yani olağanüstü hâlin olmadığı ilk günde düzenlenen gösterilerde 103 kişi öldü. Bu sefer taleplerde çıta yükseldi ve Baas’ın tekeline son verilmesi istendi.
- 31 Mayıs’ta İhvan dahil tüm siyasi tutukluların bırakılmasını öngören genel af yasası çıktı. Bu arada 1982’de İhvan’ın silahlı kalkışmasını bastırdığı için ‘Hama Kasabı’ diye anılan eski Devlet Başkan Yardımcısı Rıfat Esad da sürgündeyken İhvan’ın müttefiki oluvermişti.
- Baas’ı devlet ve halkın partisi sayan anayasanın 8’inci maddesi 6 Ağustos’ta kaldırıldı.
***
7 Mart 2011’de Erdoğan, “Kardeşim” dediği Esad’la Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında ortak vize uygulamasını öngören ‘Şamgen’ planı üzerinde mutabık kalmıştı. 25 Mart’ta Erdoğan, Esad’ı arayarak açıkladığı reform paketinden dolayı kutlamıştı. Esad hâlâ ‘kardeş’ idi.
Lakin ABD, 2003’te Irak işgalinden sonra “Sıra sende” diye tehdit ettiği Suriye’yi felç etme fırsatını yakalamışken Şam-Ankara hattındaki bu diyaloğa izin verecek değildi. Dönemin CIA Başkanı Leon Panetta martın son haftasını Ankara’da geçirdi. 5 gün boyunca MİT, hükümet ve Genelkurmay’da görüşmeler yaptı. Yeni istikamet belliydi: “Nusayri azınlık rejimi” vurgusuyla Suriye’nin ipi çekilecekti. Rejim değişikliği için siyasi koordinasyon da başlamıştı. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 6 Nisan 2011’de Katar ve Bahreyn’deki toplantıların ardından Şam’a gidip talepleri iletti. 28 Nisan’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan da Şam’daydı.
26 Nisan 2011’de İstanbul’da muhaliflerin ilk toplantısında ben de kürsüye davet edilip konuşma yapanlardan birisiydim. O gün röportaj yaptığım Suriye İslam Âlimleri Birliği Başkanı Ali Sabuni “Rejim iki haftaya gider” diyordu. İslamcı cephenin öngörüleri ve tespitleri AKP için de birer amentüye dönüşmüştü.
9 Haziran’da Abu Dabi'de ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, Esad’ı artık gönderme vaktinin geldiğini belirterek istikamet veriyordu. O toplantıda Davutoğlu da vardı.
Erdoğan 7 Haziran’da, Davutoğlu 9 Ağustos’ta “son şans” modunda Esad’la son görüşmelerini yaparken Suriye’deki silahlı süreç Ürdün, Lübnan ve Türkiye sınırlarından beslenmeye çoktan başlamıştı. Sonra vekalet savaşı için kollar sıvandı. Libya’ya Kaddafi’yi devirmek için indirilmiş silahlar ve seferber edilmiş milisler gemilerle Mersin-İskenderun Limanı'na getirildi. Libya’daki silahların ellerinden alınmasına karşı çıkan İslamcı milisler Amerikan Büyükelçisi’ni öldürdü. CIA’in Suud ve Katar’ın parasıyla Doğu Avrupa’dan topladığı silahlar Katar, Ürdün ve Suudi Arabistan’a ait askeri kargo uçaklarıyla Esenboğa ve Atatürk havaalanlarına taşındı. Buradan da Suriye'ye gönderildi. Mart 2014’te Ankara’da Davutoğlu, Fidan, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katıldığı toplantının ses kaydı sızdırıldı. Fidan o toplantıda Suriye’ye 2 bin TIR’lık mühimmat sevk ettiklerini söylüyordu. Dünyanın dört bir yanından gelen cihatçılara da kapılar açılmıştı. Temmuz 2012’de de kapılar resmen cihatçılara teslim edildi.
***
Madem ilk başlara gittik mültecilere de değinmeden olmaz. Sığınmacı meselesi işin başında siyasi baskı aracı olarak kurgulandı. 29 Nisan 2011’de Harapcöz ve çevresinde yaşayan 250 Suriyeli, Güveççi tarafından Türkiye’ye geçti. Ellerinde Türk bayrakları vardı; katliamdan kaçtıklarını ve Türkiye gibi özgür-demokratik bir ülke olmak istediklerini söylüyorlardı. Yalnız sorgulanmayan nokta şuydu: Geldikleri yerde çatışma yoktu. Üstelik gelenler, Şii milisler henüz sahnede yokken, Hizbullah ve İranlıların Sünnileri katledip kadınlara tecavüz ettiğini öne sürüyorlardı. Bunu sorgulayan da yoktu. Hizbullah savaşa 2013’te güneydeki Kuseyr cephesinde dahil oldu. Çatışmalar yayıldıkça açık kapı siyasetiyle milyonlarca sığınmacı Türkiye’ye aktı. 100 bin sayısı uluslararası toplumu harekete geçirmek ve Esad’a “artık git” diyebilmek için ‘psikolojik’ eşikti. O eşiği milyonlar çiğnedi.
**
2015’te “Suriye: Yıkıl Git Diren Kal” adlı kitabımı şu sözlerle noktalamıştım:
“(Türkiye) Krizin askerileşmeden çözümünde rol alabilecek en kritik ülke iken komşusuna diz çöktürme projesinde fırlatma rampası oluverdi. Neticede Türkiye önce Nikaragua’da solcu Sandinista iktidarına karşı kontraları besleyen Honduras’ın durumuna düştü; ardından Afganistan’a mücahit devşirip kendi başını belaya sokan Pakistan’ın ayak izlerinden gitti. Neticede Suriye kolay kolay toparlanamayacak bir ülke haline getirildi. Yavuz’un savaş takımlarını kuşanan ‘yeni Osmanlılar’ önce “Suriye benim iç meselem” dedi, yol alamadı. ‘Suriye bölgesel mesele, Araplarla birlikte hallederiz’ dedi, olmadı. Sonra meseleyi BM’ye havale etti, Rus ve Çin seddini aşamadı. Ardından krizi NATO’nun meselesine dönüştürmeye yeltendi, ittifak burun kıvırdı. Umudunu gönüllü koalisyona bağladı, Batı yüz vermedi. Son çare olarak Suud ve Katar’ın yedeğinde vekâlet savaşına gaz verdi. Ortadoğu’da her gelişmeye yön verme iddiasındaki yeni Türkiye tahayyülünün kıvrıla kıvrıla vardığı yer trajikti.”
İlk zamanlar resim çok bulanıktı. El hak Suriye’de önce gerçekler öldü. Zamanla alternatif kaynakların devreye girmesiyle tablo biraz değişti. Hikâyenin nasıl ilerlediğini artık herkes az çok biliyor. El Kaide’nin 50 tonunu barındıran Özgür Suriye Ordusu/Suriye Milli Ordusu/Ulusal Kurtuluş Cephesi, yakayı ele veren MİT TIR’ları, CIA-MİT ortaklığında Kilis ve Antakya operasyon odaları, eğit-donat programları, Suriye Ulusal Koalisyonu, Antep merkezli geçiş hükümeti, Kürtlerin özerklik inşası, IŞİD hilafeti, Nusra-HTŞ’nin İdlib’deki cihadistanı, ABD’nin YPG-SDG’ye desteği ve Türk-Amerikan bozuşması, Rusya ve İran’ın savaşa dahli, Türkiye’nin 4 askeri müdahalesi, Türkiye-Rusya-İran üçgeninde Astana dönemeci, Erdoğan’ın terör örgütlerini elimine etme sözü verdiği Soçi-Moskova mutabakatları, Cenevre çıkmazı, Suriye’yi açlık ve yoklukla yola getirmeye yeminli yaptırımlar, ölümler, yıkımlar, mülteciler… İnsana saç baş yolduran yüzlerce başlık.
Bu lanet hikâyeden geriye hep kulaklarımda çınlayan bir söz kaldı. Muhalif saflardaki Suriye Demokratik Forumu’nun kurucusu Samir Aita, Ocak 2014’te bana şunları söylemişti:
“Halepliler fabrikalar ve işyerlerinin sökülüp Türkiye’de satılmasını, El Kaide savaşçılarının tamamının Türkiye üzerinden gelmesini asla affetmeyecek.”
Şimdi dönüp Erdoğan’ın yazısını yeniden okuyabilirsiniz!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025