Fehmi KORU
AK Parti İstanbul’a uygun gördüğü belediye başkan adayını seçimlere tam üç ay kalmışken açıkladı.
Sürpriz mi? Hayır. Açıklanan, aylardan beri konuşulan isim: Binali Yıldırım…
Milletvekili, bakan, başbakan olmuş ve halen TBMM’nin başkanlığı görevini yürüten Binali Yıldırım, seçilirse, ülkemizin en kalabalık kentinin belediye başkanı olacak.
Partinin önemli bir ismi aşağıdaki Twit’inde görüleceği üzere hemen ‘‘İstanbul’a yakışan aday’’ tepkisi verdi.
İstanbul’a yakışan aday, Türkiye’nin yakın tarihinde büyük devlet ve siyaset adamlığı ortaya koymuş Sayın Binali Yıldırım başta olmak üzere tüm ilçe başkan adaylarımıza 31 Mart seçimlerinde muvaffakiyetler diliyorum.
AK Partinin itibar ettiği yazarlar da derhal övgü yarışı başlattılar.
‘‘Devlet ve siyaset adamı aşağı iniyor’’
Yazarlardan birinin yazısında uzunca sıraladığı özelliklerinin son birkaçını buraya aktarayım:
’’Kendisiyle az-çok seyahat etmiş, yakınında bulunmuş olarak söylemeliyim ki, samimi bir mümin… Fakat başkalarını da ötekileştirmeyen, dindarlığını gösterişe bürümeyen bir inanç sahibi… / Ve dün öğrendik ki, devletin zirvelerine çıkmış olsa da, göreve çağrıldığında aşağı inmeyi göze alabilen bir dava adamı.’’ [Siyahlar yazara ait.]
Twitter mesajındaki ‘büyük devlet ve siyaset adamı’ ibaresi ile son cümledeki ‘aşağı inmeyi göze alabilen’ bölümü sizin de dikkatinizi çekmiştir sanırım.
İsmi epeydir bu görev için konuşulduğu halde bir türlü ilan edilmemesinin sebebi de, ‘büyük devlet ve siyaset adamı’ olarak tavsif edilebilen Binali Yıldırım’ın kendisinin de yarışa sokulduğu görevi ‘aşağı inmek’ olarak görmesi olabilir.
Yerel yöneticilikten ülke yönetimine doğru yürünür, bunun pek çok ülkede örnekleri var. ABD’de Jimmy Carter, Ronald Reagan, Bill Clinton başkan olmadan önce çeşitli eyaletlerde yerel yöneticilik yapmış isimlerdi. Fransa’da bakanlık, başbakanlık yapmış ve sonradan cumhurbaşkanı seçilmiş (1995-2007) Jacques Chirac yola Paris’in belediye başkanı (1977-1995) olarak çıkmıştı. İki dönem cumhurbaşkanlığı (1981-1995) yapmış Françoise Mitterrand da 1959-1981 yılları arasında Château-Chinon kentinin belediye başkanıydı. Cumhurbaşkanı (2008-2012) olmadan önce, Françoise Hollande da, Tulle kentinde belediye başkanlığı yapmıştı (2001-2008).
Tersi mümkün mü? Galiba hayır. Merkezi yönetimde bakanlık, başbakanlık, parlamento başkanlığı veya cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra belediye başkanlığı görevine talip olmuş dünyadan bir örnek varsa ben haberdar değilim.
Gerçekten de ‘aşağı inmeyi göze almak’ önemli bir özellik.
Acaba İstanbul’da yaşayanlar bunu bir özveri olarak mı görebilecekler, yoksa farklı bir değerlendirme yapıp oylarını ona göre mi kullanacaklar?
Soruyu adaylık sürecinde yaşanan tereddütler sırasında kamuoyuna da yansıyan bazı ayrıntıları aklımda tutarak soruyorum. Binali Yıldırım’ın belediye başkanı seçildiği takdirde kimleri havalimanında karşılayacağı, bir yerden bir yere gittiğinde kendisine hangi düzeyde protokol uygulanacağı gibi ayrıntıları…
Haklı sayılması gereken tereddütler bunlar. Haklı çünkü, seçimle geldiği şu anki görevi olan TBMM başkanlığı, anayasaya göre, protokolde cumhurbaşkanından sonraki makam. Devletin ‘2’ numaralı makam aracı ona tahsis ediliyor. Bir yerden bir yere gitttiğinde buna uygun protokolle karşılanıp uğurlanıyor Binali Yıldırım.
İstanbul belediye başkanı olduğunda ise farklı bir konumda bulunacak.
Kendisine bu görevi yakıştırmakta zorlanması çok doğal.
Muhtemelen, oy kullanacak İstanbullu seçmen de, böyle bir konum statüsünün getireceği sorunları düşünebilecektir.
Belediye başkanlığı çok daha farklı özellikler gerektiriyor çünkü.
Nitekim, bir önceki yerel seçimde, henüz başbakan ve TBMM başkanı sıfatları kazanmamışken kendileri önüne belediye başkanı adayı olarak sunulduğunda, İzmir seçmeni, Binali Yıldırım’a oy vermekte zorlanmıştı.
İstanbul seçmeni de zorlanabilir.
Anayasa dediği, Binali Bey’in tercihi
Şimdiki görevi olan TBMM başkanlığından istifa etmeden adaylığı üstlenecek olması da ayrı bir sorun. Anayasa, TBMM başkanının ve başkan vekillerinin partilerinin siyasi faaliyetlerine katılamayacaklarını söylüyor. Oysa Binali Yıldırım, aday olduğu seçimde partisinin siyasi faaliyetlerine katılmak zorunda. Bu çelişkili durumun da seçmen nezdinde olumsuz değerlendirilmesi ihtimali büyük.
Kaybederse seçimi ne olacak?
Bakanlık, başbakanlık yapmış, TBMM başkanı bir isim olarak girdiği seçimde, kendisi, partisi ve partisinin itibar ettiği yazarlara göre ‘özveride bulunduğu’ halde, İstanbul seçmeninden yeterli destek alamamış biri olarak Meclis’e dönmesi Binali Yıldırım açısından kolay hazmedilir bir durum olmayabilir.
Elbette, Binali Yıldırım’ı belediye başkanlığına aday gösteren partisi ve tereddütler yaşamasına rağmen sonunda teklifi kabul ettiğine göre kendisi bütün bu mülahazaları düşünmüştür.
Bize de bundan sonra olacakları izlemek düşüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025