Fehmi KORU
Kendisine atfedilen birkaç kitabı Türkçeye de çevrilmiş Stoacı bilinen filozof Epiktetos yabancımız sayılmaz; Milattan kısa süre sonra (50. yılında) Ege’nin Anadolu yakasında doğdu, ömrünün büyük bölümünü ise Ege’nin öte yakasında ‘köle’ olarak geçirdi. Gerçek adı bilinmiyor; ’Epiktetos’ adı Eski Yunanca’da ‘köle’ anlamına geliyor…
Hikmet sahibi biri Epiktetos.
Efendisi ise sadist biri olmalı; fırsat buldukça Epiktetos’un vücuduna zarar verici müdahalelerde bulunmasından bunu anlıyoruz.
Bir gün, kurduğu bir cendereye kölesi Epiktetos’un bacağını sıkıştırmış adam. Başlamış sıkmaya. Belli bir noktaya geldiğinde, Epiktetos, nazikçe “Biraz daha devam ederseniz bacağım kırılacak” uyarısında bulunmuş, ama adam sıkmaktan vazgeçmemiş. Sonunda bacağı kırılmış Epiktetos’un; o da ne yapsın, dönüp adama “Ben demiştim, bakın kırıldı” demiş yine bütün nezaketiyle.
Ne öğrendik bu olaydan; kıssadan aldığımız hisse ne?
Herhalde birden fazla hisse çıkarmak mümkün de, benim bugün işime “Nezaket bacağın kırılmasını önleyemiyor” sonucu daha uygun geliyor.
Korku dağları beklerse
Suriye başta olmak üzere son zamanlarda dış politikamızın önemli unsurlarıyla ilgili gelişmeler bana Epiktetos’un başına geleni düşündürüyor.
İnsan haklı çıkmaktan mutlu olmaz mı? Kendi hesabıma, dilimin döndüğü kadar, yalnızca son bir-iki yıl içerisinde askeri boyut da kazandıktan sonra değil, daha en baştan, 2011 yılında Suriye’de iç savaş çıktığı ve Ankara “Esad ha gitti, ha gidecek” hesaplarıyla politika oluşturmaya başladığı andan itibaren, dilim döndüğü, kalemim elverdiği kadar – ama nezaketle- alınan ve uygulanan kararların yanlışlığını anlatmaya çalıştım.
Yazılarıma yazdığım gazetelerin arşivlerinden ve son dört yıldır da bu siteden ulaşmak mümkün.
Haklı çıktım sanıyorum, ama bundan mutlu değilim.
Dokunulunca yıkılacak sanılan Beşşar Esad hala yerinde; süreç içerisinde kendisine içte ve dışta yeni ittifaklar oluşturan Baas Partisi de, yıkılan, harap olan ülkeyi vitrindeki Esad ile birlikte yönetmeye devam ediyor.
Türkiye’nin Esad-sonrası için hazırladığı Suriyelilerin çoğu İstanbul’da, diğerleri dünyanın değişik yerlerinde gurbet hayatı yaşamayı sürdürüyorlar.
Olan, dört milyonu ülkemize sığınmış, toplamı sekiz milyona yaklaşan mülteci konumuna düşmüş Suriyelilere oldu.
Suriye’den şimdi de şehit haberleri gelmeye başladı ve silahlı saldırılara yine silahla müdahale edilmesi gerektiği için, arkasında Rusya’nın bulunduğu bilinen Suriye ordusundan da büyük zayiatlar söz konusu.
Bir milyona yakın yeni mülteci sınırımıza dayandı.
Rusya’ya güvenerek kurulan Suriye dengesi yine Rusya tarafından bozuldu. Dengeyi bozandan anlayış bekleniyor şimdi.
Libya’da da işler beklendiği gibi gitmiyor. Umarım gelişmeler Türkiye açısından daha da kötüleşmez.
Ekonominin durumu ise hiç parlak değil.
Acaba bu olumsuz gelişmelerden kendi hesabıma çıkartılabilecek bir fatura olabilir mi?
Konuya ilişkin yazılarımı nezaketi elden bırakıp şimdi karşı karşıya kaldığımız olumsuzlukları en çarpıcı cümlelerle vaktinde yazsam bunun bir faydası olur muydu?
Hükümetin her yaptığında hikmet bulan ve her yeni tavrı övmek için koro halinde sesler çıkaran yazarlar ve yorumcuların karşısına -onların seviyesiz saldırılarını da göze alarak- daha sert yazılarla çıkmak, bu yolun yol olmadığını açıkça ifade etmek daha doğru bir yöntem miydi?
Şimdilerde bu soru kafamı zonklatıyor.
Mümkün olabilir miydi böyle bir tavır?
Galiba esas soru bu.
Türkiye’de bugün hakim olan hava herkesin doğruları düpedüz söylemesine müsait değil. Eleştirel yaklaşımlara tahammül edilmiyor. Farklı görüşlere sahip olanların seslerini duyurması engelleniyor. Pek çoğumuz da ‘korku’ ile hareket ediyoruz; “Yapılan yanlış, ama bunu açıkça söylesem konumumu kaybeder miyim, başıma bir şey gelir mi?” düşüncesi kalemden veya ağızdan çıkanı biçimliyor.
“Korkulacak ne var” demeyin sakın, özellikle de yazanlara-yorum yapanlara bunu demeyin.
Kölenin bacağı kırıldı, fakat efendi de zarar gördü
Epiktetos ve efendisi arasında geçen olayla yazıya başladım, bir adım daha ileriye götürsem iyi olacak.
Cendereye sıkıştırıldığı için Epiktetos’un bacağı kırıldı, ancak ona bunu yapan da yaptığından zarar görmedi mi?
Bacağını kırdığı için kölesinden eski verimi alamamaya başlamıştır mutlaka Epiktetos’un efendisi…
Herkesin her düşüncesini bütün açıklığıyla ifade edebilmesinin önünde engeller bulunan bir ülkede, sırf bu yüzden, yani düşünceler bütün açıklığıyla ifade edilemediği ve böylece gerçeklerin üzeri örtülü kaldığı için, ülkeye bunu reva görenler de mutlaka zarar görür.
Görüyor da.
Ülkeyi bu korku cenderesinden çıkarmak şart.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025