“İş bitti.”

“Çok memnun oldum, gözlerinden öperim.”

Birinci cümle hem MİT’e hem Emniyet’e çalışan profesyonel katil Tarık Ümit’e ait. İkinci cümle, İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a...

Biten “iş” ise Kürt işadamı Fevzi Aslan’ın “halli…”

X x x

Taraf Gazetesi iki gündür 1990’lı yıllarda işlenen devlet cinayetlerinin tapelerini yayınlıyor. Dökümlerin bir kısmını 2013’te Vatan Gazetesi’nde, Çınar Özer imzasıyla okumuştuk. Bu defa daha kapsamlı bir çözüm Adnan Keskin imzasıyla Taraf’ta yayınlanıyor.

Bu cinayetlerin resmi adının “Faili meçhul cinayetler” olduğuna bakmayın. Faillerin kim olduğunu 7 yaşında çocuklar bile baştan beri biliyordu ama MİT’in elindeki cinayet tapelerini deşifre etmesi için 19 yıl beklememiz gerekti.

Önceki gün nihayet, 90’lı yıllarda devletin resmi görevlileri arasındaki telefon konuşmaları, çözümleri ve cinayetlere ilişkin notlar davanın görüldüğü mahkemeye gönderildi. MİT’te Daire Başkanlığı da yapan Mehmet Eymür’ün, esrarengiz biçimde ortadan kaybolan ve MİT ile Emniyet’e çalıştığı bilinen işadamı Tarık Ümit ile 1995 yılında yaptığı görüşmenin, 13 sayfalık orijinal dökümü, eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, emekli Yarbay Korkut Eken, Özel Harekât Başkanvekili İbrahim Şahin ile özel timci polislerin, 18 faili meçhul cinayetle ilgili yargılandığı davanın dosyasına girdi.

Şaka gibi... Davanın adı hâlâ Faili Meçhuller Davası. Ama telefonda konuşanların hepsi bütün Türkiye’nin yakından tanıdığı kişiler...
 
“Yorgun musun?”
 
Dökümlerde Kürt işadamları Savaş Buldan ve Behçet Cantürk ile Fevzi Aslan’ın da dahil olduğu bazı Kürt işadamlarının, ayrıca Mehmet Kaygusuz adlı sendikacının nasıl öldürüldüğüne ilişkin tüyler ürpertici detaylar yer alıyor.

Tarık Ümit’in Fevzi Aslan cinayetiyle ilgili Eymür’e anlattıklarına bakalım:

“Gece Fevzi Aslan’ı aldık, işi bitti. Yanımda Ziya, üç kişi daha var. (...) Ben Ziyalara dedim ki; ‘Siz İstanbul’a dönün, cumartesi günü oluyor bu hadise tamam mı ağabey.’ Birimin patronu İbrahim Şahin. İbrahim Şahin ve ekibinin işi bu, tamam mı ağabey? Arabadan açtım; Mehmet Ağar’ın emri var santrala 24 saat hangi saatte olursa olsun, Tarık Ümit aradığı zaman bağlayacaksınız. Onu da biliyorum açtım buna, buldular. Dedim o konu halloldu dedim. Böyle gayet sevinçli bir şekilde ‘Çok memnun oldum, gözlerinden öperim... Neredesin’ dedi. ‘Yorgun musun’ dedi, ‘Değilim’ dedim. ‘Gelebilir misin’ dedi, ‘Zaten gelmeyi düşünüyordum’ dedim. ‘Ben, müsteşar beyin evinde misafirim’ dedi. 02.00’de aradım müsteşarın evini, ‘Yeni binaya gel’ dedi. Hadise bu, gel dedi bu akşam gitme kal burada. Ben seni istersen polis evine istersen Hilton’a götüreyim. Yok ağabey dedim çektim döndüm.”
 
“Bam bom, yürüdük gittik”

Tarık Ümit, HDP Milletvekili Pervin Buldan’ın eşi, işadamı Savaş Buldan’ın da aynı çete tarafından nasıl öldürüldüğünü şu sözlerle anlatıyor:

“Buldan’ın olayında arabadayız. Durak yanında iki tane... Üç, ben dört, Muhsin beş, Mikail altı, tamam mı? Biz onları kaptık. İki tanesi, Muhsin’in siyah Mercedes’ine bindirdik, kelepçeledik bindirdik. Bir tanesi de bu... Arabasına bindirdik. Ben onları otelden yolcu ettim. Ben tek başıma kendi arabamla... Gittik. Bu adamlarla benim hiçbir temasım olmadı. Arabadan indirdik. Bam bom yürüdük gittik.”

“Bam bom yürüdük gittik” diye dört kısa kelimeyle ifade edilen bu olay bir ailenin kıyameti... Ve şu anda henüz dökümlerine ulaşamadığımız nice cinayet, nice ailenin kıyameti gizli 90’larda...

Yüreğiniz dayanıyorsa dökümlerin tamamını okuyun.

Okuyun ve Türkiye’nin nerelerden nerelere geldiğini; Güneydoğu’da on yıllarca dehşet salan devlet çetelerinin bu “sorunu” nasıl kullandıklarını ve neden çözülmesini istemediklerini daha iyi anlayın.

Okuyun ve çözüm sürecine daha sıkı sarılın.