Hadi ULUENGİN
ÜÇ arkadaştık. Georges Haitili, Michel de Kanadalıydı. Yetmişli yılların ilk yarısından söz ediyorum.
“Genç Werther’in Acıları”nı paylaşıyorduk. Başımızda kavak ve ruhumuzda isyan fırtınaları esiyordu.
Ve o üç arkadaşlığımız Remarque’nin bu başlıkla Harp ertesi Almanya’yı anlattığı romana benziyordu.
Fakat biz kapağı Weimar Cumhuriyeti’ne değil Belçika Kraliyeti’ne atmıştık. Brüksel’de mülteciydik.
***
HADİ beni anladık. Geride 12 Mart Darbesi ve “aranıyor” fezlekesi var.
Georges’si de anladık. O sıra Port-au-Prince’ye hükmeden ve tabip kimliğine atfen de “Papa Doktor”lâkabıyla anılan “kara diktatör” François Duvalier’den kaçmak için Okyanus’u aşması makul bir durumdu.
Peki de Michel’e n’oluyor? Refah ve demokrasi toplumuna mensup bir Kanadalı niçin sürgüne gider?
***
KULAKLARI çınlasın, o Michel şimdi kendisine Kanadalı dediğimi duysa öfkeden köpürürdü.
İlk uçağa atlar ve bir oduncuyu andıran hantal cüssesiyle üzerime yürüyerek, haniyse anlaşılmaz şivede konuştuğu Fransızcayla “lânet İngiliz” diye gırtlağıma yapışırdı.
Aynı Fransızcanın anavatanında çoktan unutulmuş olan diğer tüm küfürleri de bini bir paradan sıralardı.
***
ÇÜNKÜ Michel Quebeclidir! Bunun dışındaki her sıfatı hakaret addeder.
Zaten önce Cezayir’e, sonra da Belçika’ya mülteci olarak kaçması “Quebec Milli Kurtuluş Cephesi”militanı olmasından kaynaklanıyordu. Atmışlı yıllar nihayetinde sağa sola bomba atmıştı. O da aranıyordu.
Kabul, biz üç arkadaşken artık Marksist-Leninist lügat parçalıyordu ama aslında hep “egemenci”kaldı.
Yetmişlerin nihayetindeki afla döndü ve arada bir yazıştığımız için oradan biliyorum, hâlâ da öyledir.
Ve kalıbımı basarım ki salı akşamından beri de bütün mantıksızlığıyla düğün bayram etmektedir.
***
ZİRA üç gün önce gerçekleşen Quebec seçimlerini yukarıdaki “egemenciler” kazandı.
Kanada Frankofonları bu “egemenci” lâfını kullanıyor ama siz onu “ayrılıkçı” diye tercüme edin.
Yani eğer eyaletteki yeni hükümet bir halkoylamasına daha karar verir ve çoğunluk da he derse, 35 milyonluk ülkede sekiz milyon kişinin yaşadığı Quebec federal yapıdan ayrılarak bağımsız bir devlete dönüşecek.
Tabii aslında ölme eşeğim ölme!
Çünkü ilk sıraya yerleşse bile Madam Dubois’in “egemenci” partisi oyların ancak üçte birinden biraz fazlasını alabildi. Artı, velev ki top kaleden dönmüş olsun, önceki referandumlarda da bağımsızlık reddedilmişti.
Dolayısıyla temcit pilavı tekrar pişirilirse “yenilen pehlivan güreşe doymazmış” demek gerekecek.
***
DOYDU veya doymadı, ben yukarıdaki örnekten yola çıkarak etnik ve kültürel aidiyet dürtülerinin ne denli çetrefil, ne denli inatçı ve ne denli “mantık ötesi” temeller üzerine oturduğunu vurgulamak istiyorum.
Zira bir elin yağda, bir elin balda, rahat mı batıyor be adam?
İşte kendi dilini konuşuyor, yazıyor ve öğretiyorsun. İşte kendi vergini topluyor ve kendi paranı harcıyorsun. Başın sıkıştığında da Ottowa’ya “pamuk eller cebe” diyorsun. Bre Michel, buldun da bunuyorsun!
Dün en keskin komünisttin ama bugün görmüyor musun ki Flaman faşizan sağından Fransız aşırı sağına bilumum Batı “ulusalcılar”ı senin “egemenci” partine tebrik telgrafı yağdırıyorlar. Onlar da zevkten uçuyorlar.
Neymiş? Fi tarihinde, ta Nuh-u nebiden ve milattan önce İngilizler bunları “horlamışmış”... Sevsinler!
Protestanlık ve Anglofonluk denizinde Katolik ve Frankofon ada kalmak da “incitmişmiş”... Yesinler!
Bağımsız olunca sanki boyları bir karış uzayacak ama yukarıda söylediğimi bir defa daha tekrarlıyorum.
***
KÖKÜ derin bilinçaltına uzanan aidiyet dürtüsü hem kural tanımıyor, hem de illâ rasyonalite aramak çoğu kez sonuç vermiyor. İnsani fıtrattan kaynaklanan bu dürtü aynı zamanda metafizik bir boyut içeriyor.
Dolayısıyla, özgürlük ve refah şımarığı Quebec’te dahi durum böyleyken varın yukarıdaki nimetlere zaten asla sahip olmayan Kürtlerin hâlet-i ruhiyesini düşünün! Kendinizi onların yerine koymaya çalışın!
Michel’e müteşekkirim, onun mantıksızlığı sayesindedir ki “öteki”nin mantığını öğrenmeyi öğrendim.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015