Hadi ULUENGİN
“AKP’liler” derken bu partiye oy veren seçmenleri değil, medyatik kimlikleriyle öne çıkan ve hükümet kurumunu destekleyen gazeteci, yazar, akademisyen vs. kastediyorum.
Kendi hesabıma sizler için hiçbir zaman “yandaş” deyimini kullanmadım.
Zaten geçmişte yol arkadaşlığı yapmıştık. Şimdi baki kalmasa bile dostluklar yaşadık.
Üstelik bir bölümünüzün hâlâ vicdan ve mantık sahibi olduğuna inanmak istiyorum.
Dolayısıyla, bugüne dek sizlere daima, nötr ve önyargısız bir saptama olan “taraftar” kelimesiyle hitap ettim.
Ancak sizlerin iktidar partisinin ve Erdoğan’ın her dediğini ve her yaptığını kayıtsız şartsız benimsemeniz yukarıdaki “yandaş” sıfatını artık hakikaten yerinde bir tanım kılıyor.
Hele hele, “Akademisyenler” bildirisinden sonra kuşandığınız cellât baltası ve imzacıları hayâsızca ihbar ve infaz eden cadı kazanına taşıdığınız zebani ateşi, asla affedilemez.
***
BİLDİRİNİN içeriğine girecek değilim.
Tabii ki silme doğrusu var. Ama yanlışı olmasa bile kısmi eksiği de var.
Fakat esas noktayı o içerikten ziyade imzacıların siyasi- felsefi kimliği oluşturuyor.
İstisnalar bir yana tabloyu genel hatlarıyla özetleyelim:
Benim de dâhil bulunduğum ve haklı- haksız “liberal” diye adlandırılan yukarıdaki kimlik başta değindiğim gibi, mazide sizlerle “yol arkadaşlığı” yapmış bizlerle özdeşleşiyor.
O bizler ki, sözkonusu “yol arkadaşlığı”nda dün ne kadar dürüst ve tutarlı idiysek, bugünkü “yol ayırımı”nda da aynı ölçüde dürüst ve tutarlıyız.
Fakat siz değilsiniz!
***
DEĞİLSİNİZ ve nitekim Halep oradaysa arşiv buradadır. Artı, söz uçar, yazı kalır.
Recep Tayyip Erdoğan haksız yere zindana atıldığında; 28 Şubat paşaları demokrasiyi süngüyle dürtüklediğinde; Yekta Özden’inden Hikmet Şimşek’ine statüko zaptiyeleri sizleri kastederek “sıkıysa Şeriat’ı getirsinler” yahut “devrim vidası sıkmak gerekiyor” diye kükrediğinde, bizler sizleri sahiplenmek yükümlülüğünü üstlenenlerin ilk siperindeydik.
“Cumhuriyet mitingleri”yle (!) kopartılan yaygaraya pabuç bırakmayanlar ve seçilmiş AKP iktidarına karşı yayınlanan 27 Nisan muhtırasına meydan okuyanlar da yine bizlerdik.
Daha önemlisi, “yetmez ama evet” dâhil, demokrasi ve çoğulculuk rotasını sürdürdüğü müddetçe ve tabii ki kayıtsız şartsız olmamak kaydıyla aynı AKP’yi de biz destekledik.
Örnekleri uzatabilirim. Zaten bunlara bir de bizim size kefilliğimizi eklemek gerekiyor.
Hepsi doğruydu! Zaman makinesi geri döndürülse bir defa daha tekrarlamak gerekir.
Yani etik değerlerimize sadık kaldığımız içindir ki bizler ilkesel ve dürüst duruşumuzu hiç değiştirmedik.
Dün neysek, bugün de oyuz ama siz değilsiniz!
***
DEĞİLSİNİZ, çünkü bizlerin sizlerle “yol arkadaşlığı” yaptığı dönemde dün söylemiş, uygulamış ve taahhüt etmiş olduğunuz şeylerin bugün tam tersini yapıyorsunuz.
Yolsuzluk, rüşvet, kayırma türü gayr-ı ahlaki suiistimallere zaten girmiyorum…
Fakat devleti ele geçirdiğinize hükmettiğiniz andan itibaren, bir tek laikçilik hariç, hem eski devlet ideolojisini bütün ceberutluğuyla benimsediniz, hem de onu daha da otoriter mekanizmayla kurumlaştıracak ve Erdoğan için biçilmiş kaftan olacak bir sisteme yöneldiniz.
Üstelik hayat tarzlarına müdahale konusunda o eskisine bile rahmet okutuyorsunuz.
Şoven ve milliyetçi belagati ise öylesine tırmandırdınız ki, dün sizleri kıtır kıtır kesmek isteyen ve en yeminli düşmanınız olan ulusalcıların tarafından dahi baş tacı ediliyorsunuz.
Ve kim ki size muhalif, hattâ eleştirel yaklaşıyor, onların sırtına, bu topraklarda daima en kolay ama en pespaye iftira olmuş olan “vatan hainliği” (!) yaftasını yapıştırıyorsunuz.
“Akademisyenler” bildirisi imzacılarına yaptığınız gibi de, etik değerlerinden taviz vermedikleri; yani dürüst, namuslu ve ilkeli kalmaya devam ettikleri için de, sizinle aynı rotaya sapmayan eski “yol arkadaşları”nı o “vatan hainliği” iftirasının başköşesine oturtuyorsunuz.
***
AKP taraftarı gazeteciler, yazarlar, kanaat önderleri!
Eski bir “yol arkadaşı” olarak sizleri, sadece ve sadece vicdanınızla, mantığınızla ve sağduyunuzla baş başa; yukarıda yazdıklarım hakkında ve mümkün mertebe samimi biçimde, kendi kendinize düşünmeye davet ediyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015