Hakan AKSAY
Seçim kampanyasında heyecan ve gerginlikler yaşanması olağan sayılabilir; ama ülkenin dördüncü büyük partisinin lideri kendi can güvenliğinden kuşku duyduğunu dile getiriyorsa bu normal değildir.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın önceki gün partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmanın bir bölümü çok önemliydi:
“Eğer ki bu seçim kampanyası döneminde başımıza bir iş gelirse, olabilir, benim bütün arkadaş ve yoldaşlarımdan özel bir ricamdır: Bu gemi limana götürülecek, sizlere emanettir. Bunu sizler başaracaksınız. Ben buna canı gönülden, yürekten inanıyorum. Çünkü biz bir tek bir adam hareketi değiliz."
Bu sözler veya bu sözlerin içinde de yer aldığı haber, birçok medya kurumu tarafından ya görmezden gelindi ya da kısaca aktarıldı.
Oysa bu, sıradan bir seçim konuşmasına pek benzemiyordu. Demirtaş ciddi bir tehlikeye dikkat çekiyordu.
HDP lideri daha önce de bazı uyarılar yapmıştı, ama onlar farklıydı. Örneğin, 20 Mart’ta Van’da şöyle demişti:
“Seçim döneminde HDP’nin yükselişini durduramayacakları için provokasyonlar yapacaklardır. Batman’da yapılan da buydu.Batman’dan onlarca ölüm çıkabilirdi. Bu kritik 3 ay süresinde ne kadar kışkırtırlarsa kışkırtsınlar bu yürüyüşten vazgeçmeyeceğiz.”
Bir gün önce de Şanlıurfa’da şunları söylemişti:
"Seçim döneminde, hassasiyetlere saldırılar gerçekleştirebilirler. Sorumluluğu ya HDP'ye ya da diğer toplumsal hareketlere yükleyebilirler. Gençlerimizi tahrik etmeye çalışacaklar. Gerekirse on adım geri atmaktan korkmayın. Bunların provokasyonlarına gelmeyeceğiz."
Ancak bu kez Demirtaş - yukarıdaki bölümden anlaşıldığı kadarıyla - bizzat kendisine (ve/veya parti yönetimine) yönelik bir provokasyon, suikast, saldırı ya da katliam yapılmasını ihtimal dahilinde gördüğünü belli ediyor.

İktidar kıran kırana bir koşuda
Türkiye Ağustos ayından bu yana yoğun bir girdabın içinde. İktidar, yalnızca milletvekili seçimleri için değil, CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan’ın aklındaki “Başkanlık rejimi”nin kuruluşu ve bütün siyasi yapının tek bir adama göre yeniden düzenlenmesi için gergin bir yarış başlattı.
Erdoğan’ın yenilgiye karşı gösterebileceği herhangi bir hoşgörü ve tahammülden bahsetmek mümkün değil. O sadece zafer istiyor.
Emrindeki herkesi ve her şeyi cepheye sürüyor. Kendisi de tarafsızlık yeminini her gün bozarak “400 milletvekili vereceksiniz” diye şehir şehir geziyor.
AK Saray’la ilgili değişiklikler, “iç güvenlik yasası”, “örtülü ödenek”, yandaş medyanın giderek ölçüsüz ve acımasız bir propaganda makinesine dönüşmesi, Twitter’da aktiflerini çılgınlık düzeyine yükselten AK troller...
Bütün bunlar iktidarın 7 Haziran seçimlerine ne kadar önem verdiğini ortaya koyuyor.
Son yıllardaki kutuplaştıran ve ötekileştiren gergin üslup, şimdi daha da sertleştiriliyor. Yandaş köşelerde ve sosyal medyada, özellikle muhalif partiler ve liderlerle ilgili yazılanlara bir göz atmak yeterli.
HDP ve lideri Demirtaş, seçimlerde oynadıkları özel rol nedeniyle yandaşların hedefinde ayrı bir yer tutuyor. Nedeni açık: HDP yüzde 10’luk barajı aşabilirse Erdoğan’ın planları bozulacak.
Ayrıca Demirtaş, Erdoğan’a ve iktidara karşı sert bir muhalefet yürütüyor. AKP, “barışı bahşetme vaadi” ile dizginleyebileceğini sandığı bir siyasi hareketin başında bu kadar “uzlaşmaz” ve karizmatik bir liderin olmasından rahatsız.
Cumhurbaşkanı bir taraftan kükrüyor:
“Birileri çıkmış ne diyor, artık tek adamsın, yanında kimse yok. Ya ben cumhurun başkanıyım ya! Kendini bil, haddini bil, neslini bil!"
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da diğer taraftan atağa kalkıyor:
“Erdoğan herhangi biri değildir. Demirtaş’ın açıklamaları süreci zehirlemiştir, iklimi bozmuştur.” “HDP’nin barajı aşamaması halinde kıyamet kopmaz.” “Ayrıca Demirtaş’ın ve Kandil’in yaptığı açıklamalar, sanki İmralı’yı etkisiz hâle getirmeye çalışıyor gibi.”
Yani iktidar, kendi elinde mahkûm olarak tuttuğu bir Kürt lideri örnek göstererek özgür politika yapan bir başka Kürt lideri eleştirmeyi deniyor.
HDP ve Demirtaş hedefte
Resmî yöneticiler kısmen ölçülü davranarak bir söylüyorsa, yandaş kalemler bin söylüyor, AK troller ise milyon…
Demirtaş’ın “hedef gösterildiğini ve tehditler aldığını” belirtmesi bu süreçten bağımsız değil.
Cumartesi günü Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdikleri zaman hakarete uğradıklarını dile getirerek şöyle diyordu:
“Tetikçisi olan, parayla tuttukları gazeteciler akşamları televizyonda, gündüz köşelerinde bizlere saldırarak, tehditler yağdırarak geri adım attırmaya çalışıyorlar.”
Demirtaş’ın son açıklamalarını sorduğum bir HDP yetkilisi, parti Eşbaşkanı’na yönelik hakaret ve tehditlerin uzunca bir süredir devam ettiğini, zaman zaman ailesini bile hedef aldığını vurguladıktan sonra ekledi:
“HDP Hukuk Komisyonu bunları Cumhuriyet Savcılığı’na bildiriyor. Ancak bugüne kadar ne herhangi bir soruşturma açıldığını duyduk, ne de tehdit kaynağı tweet hesaplarının araştırıldığını.”
İlginç, değil mi?
“Cumhurbaşkanı’na ters baktın, el kol işareti yaptın, karikatür çizdin, tweet gönderdin” denilerek Erdoğan’ı rahatsız edebilecek en ufak bir işaretin bile üzerine devletin bütün güvenlik ve yargı organları çullanıyor.
Ama HDP Eşbaşkanı’na yönelik saldırı ve tehditlere, dahası Demirtaş’ın kendi can güvenliğiyle ilgili olarak yaptığı uyarıya karşı herhangi bir adım atılmıyor.
Neden acaba?
Belki de cevabı veren yine Demirtaş:
“İnanın ki ülkenin barışı, demokrasisi, iktidarın umurunda değil ve olmayacak. Oy kaybı yaşadıkça, koltuğun, saltanatın elden gitme ihtimali güçlendikçe, her türlü çılgınlığı yapabilirler.”
Umarım Demirtaş yanılıyordur, umarım iktidar “her türlü” çılgınlığı yapmayı göze alamaz.
@AksayHakan
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025