Mahmut ÖVÜR
ABD'de başkanlık yarışı tüm hızıyla sürüyor. Kamuoyu yoklamaları Hillary Clinton'ın öne geçtiğini gösterse de Donald Trump'ın şansı da az değil ve sürpriz ihtimali var.
Çünkü ABD içinden bakanlar, Clinton'ın hem ABD için hem de dünya için yeni ve sürpriz bir şey söylemediği inancında. Değişimci ve demokrat görüşlere sahip olması gereken Clinton tam tersine mevcut statükoyu koruyan bir rol üstlenmiş durumda. Clinton'ın kadın aday olması dışında yenilikçi hiçbir yanı yok.
Trump ise iç politikada "sığınmacılar, Meksikalılar ve Müslümanlara yönelik" ırkçı yaklaşımıyla, dış politikada da "ABD'yi tekrar büyük yapma" sözüyle izleyenleri korkuturken statükoyu sarsan yaklaşımıyla da ilgi çekiyor. Bu yüzden hiç hesapta olmayan seçmenleri harekete geçirme, protesto oylarını alma olasılığı yüksek.
Bu seçimi, ABD vatandaşlarından daha çok dünya halkları dikkatle ve kaygıyla izliyor. Çünkü onlar yaşayarak biliyorlar ki, ABD siyasetindeki küçük bir değişim dünyanın bir başka köşesine gözyaşı, kaos veya normalleşme olarak yansıyor. Ayrıca şu da biliniyor, başkanlar aynı zamanda farklı güçleri, çıkarları ve siyasi yaklaşımları temsil ediyor.
Bu tartışma en net biçimde ABD'deki Türkler arasında ve Türkiye'de yaşanıyor. BM'nin 71'inci yılı nedeniyle gittiğimiz New York'ta bunu çok daha net gördük. Tartışmanın odağında ise şu soru var: Türkiye için Clinton mı Trump mı daha iyi?
Taraflar giderek netleşiyor. ABD'deki Türkler arasında Clinton, Türkiye'de ise Trump öne çıkıyor. ABD'deki Türkler arasında Clinton'ın öne çıkmasında AK Parti- CHP ayrımı kadar, FETÖ yapılanmasının da etkisi var.
Clinton- FETÖ ilişkisi sadece parasal destekle de sınırlı değil, tıpkı bizdeki gibi Clinton'ın kılcal damarlarına kadar sızan bir yapı söz konusu. Bu da tabii sadece AK Partilileri değil, Türkiye'yi seven herkesi kaygılandırıyor.
Trump'a ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili açıklamaları ve 15 Temmuz darbesiyle ilgili "CIA ajanları o gece oradaydı" gibi ilginç iddiaları nedeniyle Türkler arasında sempati artıyor. Ancak hem Clinton hem de Trump'ı değerlendirmenin tek ölçüsü bu söylediklerim değil asıl ölçü dış politikaya bakışları.
Şu tespit giderek ilgi görüyor. Demokrat Parti adayı Clinton, hem Suriye'de hem de tüm dünyada mikro devletçiklerin oluşmasını isteyen, bunu destekleyen ve dünyanın önemli bölgelerinde kontrollü kaos politikası izleyen ABD siyasetinin "Kadın Temsilcisi"olmaktan öteye gidemiyor.
Trump ise iç politikadaki dışlayıcı hatta ırkçı açıklamalarına rağmen geçmişte dış politikada işgalci ve kaos siyasetine öncülük eden Cumhuriyetçi Parti'nin adayı olarak mevcut devletleri dikkate alan ve dünya barışını önceleyen bir siyaset izleyeceğini açıklıyor. Trump bir biçimde ABD iç siyasi güç odaklarınca Reagan'a benzetiliyor ve yeni bir Reagan olma ihtimalinden söz ediliyor.
Yani Trump açık açık ABD'nin artık Irak işgali ve Libya faciası gibi kurulu devletleri bölüp parçalayan bir siyaset izlemeyeceğini söylüyor. Trump bu kadar köklü bir siyaset değişikliğine gidebilir mi göreceğiz ama en azından bunu seslendiriyor olması dünyanın farklı yerlerinden duyuluyor ve ilgi görüyor.
Türkiye'den de çok sayıda siyasetçi ve işadamı Clinton'a değil Trump'a destek veriyor. Doğrusu ABD ile ilişkilerin yoğunlaştığı yıllardan bu yana ilk kez ABD'deki bir başkanlık seçimi Türkiye için bu kadar kritik ve tarihi önemde.
Bu tabloya bakınca, sizce hangisi Türkiye hatta dünya için daha iyi?
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019