Markar ESAYAN

Boyut atladık...
7.02.2018
829

 Bugün itibarıyla TBMM’de 27. Dönem milletvekilleri olarak yemin ediyor ve göreve başlıyoruz. Ülkemiz için bu dönemin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Pazartesi de Cumhurbaşkanımız yemin ederek görevine başlayacak. Böylelikle Yasama ve Yürütme organlarımız faaliyete geçmiş olacak. Bizleri bu ağır sorumluluğa layık gören milletimize teşekkür ediyoruz. Umuyorum ki, bu görevleri en iyi şekilde ifa eder, milletimize mahcup olmayız. Çünkü önümüzdeki dönemde beş yıllık değil, en az 20 yıllık iş yapmak durumundayız. Bir yandan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni (CHS) çalıştıracak, öte yandan da fırsatları değerlendirmeye gayret edeceğiz.

 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bakanların partili olmayabileceğini, böylelikle baskı altında olmadan rahatça işlerine odaklanabileceklerini ifade etti. Böylelikle liyakat konusu şansa bırakılmayacak, sistemsel bir güvenceye sahip olacak. Ciddi bir değişimden geçiyoruz. CHS ile verimsiz, kas gücüyle çalışan, vesayete açık, hantal bir sistemi terk etmiş olduk. Cumhurbaşkanlığı yarışını Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasıyla milletimiz bu sistemin mimarını CHS’yi çalıştırmak üzere direksiyon başında tuttu. Restorasyon, devri sabık veya “intikam” peşinde olanların hevesleri kursaklarında kaldı. Çünkü bu “intikam”, şahıslar bir yana, milletin kendisinden ve Türkiye’den alınmak istenmekteydi.
 
Soğuk Savaş’ın bitmesiyle dünya düzeni sarsıldı ve sistemde çatlaklar oluştu. Arap Baharları, Suriye iç savaşı ve ticaret savaşları da bunun bir göstergesi. Uluslararası kurumlar, BM başta olmak üzere sorgulanıyor, yalpalıyor. Avrupa Birliği Brexit ile büyük bir türbülansa girdi. AB ekonomik, askeri ve siyasal bir güç olmaktan uzaklaşıyor. İkinci Dünya Savaşı’nda kurulan ittifaklar dağılıyor gibi. Bu durumda Türkiye’nin oluşan risklerden korunması, ortaya çıkan fırsatlardan da azami ölçüde yararlanması lazım.
 
Bunun için Türkiye’nin doğru yönetilmesi şart. CHS’ye öyle doğru ve öyle kritik bir zamanda geçtik ki, küçük bir aksama bile çok ciddi sonuçlar doğurabilecekti. 24 Haziran için “seçimlerden bir seçim değil” dememin nedeni de buydu. Çok şükür, milletimiz yine en doğru şekilde kararını verdi ve ülkenin önünü açtı. Geriye bu fırsatı değerlendirmek kalıyor.
 
Dış ülkelere, Türkiye’ye dönük düşmanca tutumları nedeniyle kızabiliriz. Ama bu duygusal bir yaklaşım olur. Türkiye’yi düne kadar kontrol eden ülkelerin, artık bunu yapamadıklarında dostça davranmalarını bekleyemeyiz. Türkiye’nin güçlenmesinden mazlum ülkeler dışında kimse memnun olmayacak, mümkünse bunu engellemek için her yolu deneyeceklerdir. Denemişlerdir de. Bizim hedefimiz, Türkiye’ye dostça ve adil davranmalarını sağlamak olmalıdır. Bunun için de her alanda güçlenmeye devam etmeli, Yeni Türkiye’yi dünyaya kabul ettirmeliyiz. 24 Haziran seçim zaferi bu manada da bir milat olmuştur.
 
Bir ülkenin gücü, kendi gündemini kendisinin oluşturmasından anlaşılır. Eğer ülkenin içinde canı isteyen at oynatabiliyor, gündemler dayatılıyorsa, orada zaaf vardır. İşte Türkiye bu manada da çok ciddi mesafeler almıştır. 15 Temmuz direnişi ve Suriye’deki etkinliğimiz bunun en önemli delilidir.
 
Menderes ve Özal dönemlerinde bu konuda önemli teşebbüsler oldu, lakin akim kaldı. Menderes idam edildi ve Türkiye yarım yüzyıl kaybetti. Özal ise, Madımak ve Başbağlar katliamlarını andığımız bu aylarda, 1993 yılında adı konmamış bir darbe ile hal edildi. İlk kez Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde bu mesafeleri test ettik ve CHS ile boyut atladık.
 
Bu noktanın değerini milletimiz biliyor. Siyaset de buna ayak uydurduğunda Türkiye’yi kimse tutamaz.
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar